19 Mayıs 2016 Perşembe

ROMA RAKAMIYLA 6

PORNO filmlerinin çekim üssü filoridada hareketli bir gündü. Kargalar bile çekimleri seyrediyordu.

"Süper roket" lakaplı Jonny, akşama kadar 3 film'de oynayacak ve yaklaşık 2700 dolar kazanacaktı, bu paranın 3 tebirini performance arttırıcı ve spermoprodyuser ihtiyaçları için harcıyordu, input-output ama mutlaka put meselesi.

Bugünkü rol arkadaşları; kübalı Maurice, finlandiyalı Luminn, amerikalı Dereen ve filmlerden 2 tanesi de tecavüz temalı olup, yüksek deep impac vede hig definition çekilecekti. "Pulp fikşın" yani geri ileri oynat tekniği kullanmaksızın sahneler kotarılacağı için, süper roket jonny'nin kariyerinde zor bir gün olacaktı, zira 50 sine merdevan dayamış vede alttan gelen italyan, ispanyol genç hardcorlar iyice rekabeti harlar durumdalardı. Performans attırıcısını kanyağa döktü Jonny, 20 dakida harlanacak ve doğal isteği artacağı için, akşam 11 e kalmadan üçlemeyi tamamlayabilirdi.

Zamanında brodway müzikallerinde oynayan ve slyvister, patrick şıvayzi, hatta arnold ştraveyzer ile girdiği tatlı rekabet halen aklında olan jonny, setin karavanında hafif bir uykuya daldı, anılar onu salıncaklarına aldılar. Gerçi dışardan gelen ah uh şön faklar, çoğu insanı tahrip kalıbı haline getirebilirdi amma, jonny için sadece ninni teması işlevi gördü. Ona teklif getiren zamanın reprodüktörü eliah kazan, bir filmde düşük ücret ile rol teklif etmiş, ama kendisi 3 ay sürecek ve sadece 15000 dolarlık bir kazanca sıcak bakmadıı, ama gelelelim; film dünyanın her bucağında oynadı ve adı da; Greace idiydi.

Olan olmuştu, bir sesler duyuyordu jonny, birde karanlık. Rahip damon kalabalığa sesleniyordu:

-bu emekçi kardeşimizi yanına alıyorsun, çoğu kişiye göre günah olan bu mesleği yapan sayın Jonny Tricket Wolfman; hayatı boyunca şevkatli bir baba ve iyi bir koca olarak sahnelerde boy gösterdi, onun günahlarını affetmeni diliyoruz, baba oğul ve kutsi olarak onu sana emanet ediyoruz.

Ölmüştü süper roket ve son rokete konmak üzereydi, performans arttırıcı onun ölüm kadehi olmuştu, yaşlı beden son darbelere erişememişti.

Devam etti rahip;

Şimdi ölümü ile bizleri buraya toplayan Jonny şerefine, onun rol arkadaşları son vazifelerini yerine getirecek.

Bir dizi porno player çift rahipten aldıkları işaret ile, aksiyona başladılar, süper roket jonny için son bindiği roket olan tabutu karşısında , zevk çığlıklı cenaze, tatmin sesleriyle toprağa verildi, porno kasabasının saati roma rakamıyla altıyı gösteriyordu.

Yedi gibi çekimler devam edecekti...

734 üncü

2008 sene, başlıyor yazı maceram, 733 tane incimi biriktiriyorum ve yıllar 2016 yı gösteriyor, matematikmen 8 yıldır azı yoğun çoğu seyrek yazmışım. Kendi kendimi meraklandırdım ve 8 yıllık yoğunluk sonrası bir yazı kaleme alsam konu ne olabilir diye içgeçirimselleştim......Sıradanlaşma denilen yontucu çarkın dişlerine maruz kaldığım ilk buluntu oldu. Gerçek ama tek gerçek sadece; ruhtaki enerjik taşma hareketliliği.....İnsan bu anları çok özlüyor, içimde biryerde şifreli kilitli durduğunu bilmek ferahlatıyor....Hatıralarda resimsiz yazı döşeme kolajı ile kendimi geleceğe bir ayna suretinde sunma imkanı ile şımaroorum. Yaşlanma denilen ağırlaşma kaderinde yeni nesillerin hataları, farklılıkları, hayatı algılayış ( bence algılamayışları ) ile bir zeminin bir arsanın haksahibi olarak ölüme sıva çekiyorum. Buda elde var birim.....Şimdi hayata dair imkanlarım daha geniş ve garantili. Maddi tabiki. Ama manevi eşiğini çoktan aşmış ve o noktada durma süreci ile maddi manevi denilen köprüyü iki kıta arasına dermişim. Yorgunluğum ise başımdaki rahatsız edici taç. Taşı. Mustafa. Taşı. Tacı taşı. Mustafa tacı taşı.

KARBÜRATÖR

Hayattaki payem sorulduğunda, maketçi-modelci olmak istediğini söylemişti 11lik mustafa

gülünçtür,

belki büyüdüm ama halen daha hayatın modellemesini yaparım, insanlar gülsün diye.

Ben olmuşum yani...

Beni kötü biri zannedenler var halen daha yaşamakta olan,

onlara bakarsanız; hastane, karakol, devlet, hatta mezar bile kötüdür. Hatta baba hatta polis hatta asker hatta doktor...

En büyük eserleri sabır inat ve irade yapar, ama bunlarda kötüdür.

Bu insanlara bakarsanız, yaşam döngüsünün dengecileri olarak bir noktada toplandıklarını görürsünüz, bişey yapmayı, bişeye kalkışmayı, bi yol katetmeyi dahil, herşeyi kötü görürler. Onlar hep geriyi işaretleyen tabelalardır, yada başlangıcı gösteren oklar.

Birde şabloncular var, onlarda hayatı bir daire olarak görürler, prosedürün kuralını, matematiğin kitabını, kimyanın kuramını yazar dururlar, hayatın şablonunu çizer dururlar.

Tabelacılar ve şabloncular aynı kökün soyudur.

Birde kendimin de dahil olduğu karbüratörcüler var. Su birikintisindeki balığı denize atan, bir yola girmek isteyeni sıvazlayan, marşı basmayana el atan, düzlükleri tarif ederek gerilerde kalmayı göze alan, bünyenin değişmezi karbüratörler.

Şimdi geride bıraktığım herkesi bulun ve sorun bakalım:

Eski bi karbüratör vardı hayatınızda, gürültülü çalışır ve duman-toz yapardı, içindeki yakıtla havayı karıştırır ve seni yollara salardı.

Şimdi o karbüratörün yerine modernlerini koydun ama,

O eski karbüratörü aramıyor musun zaman zaman diye?

Canım motorlarım, bende sizleri toz duman özlüyorum...

CAMİLLA SERİSİ HAKKINDA

Camilla ( kemıla ) bir dağ ülkesinin hayali kızı. Tek derdi mutluluk, huzur, çocuk, veya bir kadının mutlu olacağı türden yalanlar.

Bir sabah aklıma gelen bu bekaret serisi şiirleri ile, Camillanın peşine düştüğü hayaller ile kendini harcamasının hikayesini sergiledim. Sırayla Demokrasi, Ordu, Devrimci, İşgalci vesair bütün unsurların Camilla üzerindeki etkisini görebilirsiniz.

Aslında Camilla, inandığı değerler paralelinde hareket ediyor. Birileri Camillaya gelerek, Ülkesinin özgürlüğü için yapması gereken fedakarlığı istiyorlar ondan. Bu unsurlar genellikle birbirine ters unsurlar, devrimci işgalciye, ordu devrimciye, demokrasi orduya, dikkat ederseniz hepsi birbirine zıt giden unsurlar. Ama Camilla'nın yapabileceği fazla bir şey yok maalesef. Özgürlük için bekaretini bütün unsurlara veriyor.

Camilla sonunda hayalini kurduğu özgürlüğe kavuşuyor. Bekaret=Özgürlük diye düşünen malum şahsiyetlerden olduğunuzu zannediyorum, zannetmesemde çoğunluk öyle düşünüyor istatistiken.

Camilla, bu kadar çok unsura nasıl oluyorda bozulmadan bekaretini verebiliyor diye mantık olarak düşünenler vardır aranızda. Aslında doğru mantık yürütseniz de eksik düşündüğünüz bir şey var: Camilla, özgürlük uğruna herdaim, herdönem vermek zorunda. Çünkü Camilla bir Örümcek kadın. Bekareti esnek ve dayanıklı, aynen örümcek ağı gibi. Camilla hayatının sonunda bakireler cennetine gidecek elbette, ona ne şüphe. Sonuç "özgürlük" olduğu için, yaşanan bütün eziyetler sonunda tatlı bir yaşanmışlıktan ibaret.

Ülke özgür,
Unsurların tamamı istediğini elde etmiş.
Camilla kendini özgürlüğe adamış.

Aşağıda ayrıntılar...

M.Mehir...

CAMİLLA BEKARETİ DEMOKRASİYE VERDİ.

Savaş bitmişti ama, şimdi savaş medeniyetle,
Bir avuç toprak için bütün iyi niyetle,
Memleket baştan başa kaynarken cehaletle,
Camilla boş durmadı, demokrasiye verdi.

O zalim yıllar gitti, yerini yokluk aldı.
Eski devrimin yerini şimdi siyaset çaldı.
Savaş sonrası mutluluk bir sıcacık masaldı,
Dinlemedi Camilla, gitti demokrasiye verdi.

Kurulurken bir ülke fabrikayla, binayla,
Emeklerken cumhuriyet göznuru itinayla,
Seçim sandığında umutlar sayılırken sırayla,
Sayılmaz dedi iffet, demokrasiye verdi.

CAMİLLA BEKARETİ DEVRİMCİYE VERDİ.

CAMİLLA'NIN RUHUNDA ESEN RÜZGARLAR DELİ,
MEMLEKETİ KURTARMALI NE YAPMALI ETMELİ,
İŞGAL KEMİĞE VARDI, BELKİ ONUDA DELDİ.
CAMİLLA BEKARETİ DEVRİMCİYE VERDİ.

GECE RÜYAYA DALIP, OLSUN DEMEK YOK ARTIK
ELİMİZDE BALTALAR, DÜŞMAN KANINA KATIK,
MEMLEKETTE KUTLAYALIM ZAFER GÜNÜ NİYETİNE
CAMİLLA BEKARETİ DEVRİMCİYE VERDİ.

DEVRİMCİNİN SİLAHI UZUN VE KESKİN AMA
BU DÜŞMANIN KURŞUNU BİTMEZ BİRBİR ATMAYA
HANGİSİ HANGİSİNİ TEPELER BİLMEZ ASLA
AMA CAMİLLA BEKARETİ DEVRİMCİLERE VERDİ.

CAMİLLA BEKARETİ ORDUYA VERDİ

Bir umuttur ordu dedi, bu ülkenin çocukları,
Yeni silah tutmuş eli, düşmana topyekün karşı,
Yabancıya gitmez dedi, umut ekmeğin adı;
Camilla bekareti ordu emrine verdi.

En sağlam savunmadır, ülke için verilen,
Ölürse bir amaç için, kalırsa gazi zaten,
Erkek olsaydı neyse, savaşırdı belki,
Bir işe yarar diye bekareti orduya verdi.

Daha iyi savaşsınlar, ülke kurtulur diye,
Gelecekte daha iyi bir yaşam kurulur diye,
Belki bir amaç için kahramanca vurulur diye,
Camilla karar verdi, bekareti orduya verdi.

CAMİLLA BEKARETİ İŞGALCİYE VERDİ.

Yurduna memleket denilsin sebep,
Daha fazla insan ölmesin dedi.
Gece rüyası gibi düşlere yatıp,
Camilla bekareti düşmana verdi.

Çocukken kuzularla gezdiği tarla,
Şimdi harap halde bir mavera,
Birazcık ot kalmış, yok arası varla,
Camilla bekareti zalime verdi.

Memleket çok güçlüydü, mutluluksa dizboyu,
Bu düşman zalim hain kurmuş gelmiş orduyu.
Sekiz erkek bir kızı tecavüzde günboyu.
Camilla bekareti canavara verdi.

Huzur Veren Adam

Bana bazı kör noktaları bilmek huzur verir, bunu hiç kendinizde düşündünüz mü?

Çoğunlukla, -ailemin yanımda olması ve sağlık, maddi geleceğimin olması, bir aşk, şampiyonluk diyenler top 10' dadır ama farklılık yaratamadılar, canları sağ olsun.

Amaç bazen taksim meydanı olabilir, ama buraya çıkan yollarda huzuru bulabilirsiniz, çünkü amaca ulaşmak için tuttuğunuz yol size huzur verir. Niyetiniz bir sevgilinizin olması ise, bunun için çiçek toplamak huzurdur, niyetiniz patron olmak ise, insan ve kaynakları iyi yönetmek huzur demektir.
İlahi olarak cennet temasını hedeflediyseniz; ibadet yolları huzur kaynağıdır.

Şimdiiii, geldim benim kör noktalarıma, yani huzur kaynaklarıma; size pek huzur veremesede bazı gizlisaklılar beni mükemmel ferahlatmakta, tabiyiki size satacağım bulgularımı, ama huzur vermek ve hissetmek baabında.

Mesela bir adamı büyük adam diye konumlandırdığımız özelliğine inmeye çalıştığımda, yani sadece hissetmenin dışına çıktığımda; ismide bahtiyar abi olsun,

Bahtiyar abi üç kez üstüste kombine hareketi yapabilmiş adamdır
Bahtiyar abi'nin istikrarlı bir evliliği ve onu seven eşi vardır,
Bahtiyar abi en azından üç eve ekmek temin etmekte ve adaleti gözetmektedir.
Bahtiyar abi düğün ve cenazelerde aranılan artı, bulunan kişidir.
Bahtiyar abi her seçimde ayni partiye oy atar,
Bahtiyar abi hatalarını anlatmaz, başarılarınıda anlatmaz ama algılanmasını sağlar.
Bahtiyar abi gençleri karşısına alır, mesajlar vermeyi başarır ve saygı görür.
Bahtiyar abi ticaretinde gizlilik ilkesiyle çalışır, spekülasyon yapmaz, çek karnesini ayağına göre uzatır, ve hiçbirzaman rakibini kötülemez, aksine müşterisini rakibine bile gönderebilir.
Bahtiyar abi düğünlerde az ama ustüruplu oynar, herkesle mutlaka 3-5 laf eder ve gülümser, dozajında şakalar yapar.

Bahtiyar abinin huzur vermesinin en önemli sebebi olarak istikrar önde gelir..

Biz vahşi bir toplum olduğumuzdan sebeple, bahtiyar abinin gizemli ve dansöz tarafı, yabancı tarafı olmadığı için, huzuru ölene dek bahtiyar abilerde buluruz. Eğer hareketlerini tahmin edemeseydik, bahtiyar abinin huzuruna varmak mümkün olmayacak ve yastıkla dolaşacaktık abimizin etrafında.

Okey, any Question?

SUMATRA ADASINDAKİ VAHŞİ PATATESLER

Tüm dünyayı -eğer isterseniz- bir mause ile sürükleyebilirsiniz istediğiniz yere. Devrim-ihtilal-ameliyat-patlama tüm bunları yapabilirsiniz.

Ben ki özel bir yaradılış olduğuma inanıyorum, hayatta hiçbir komplekse düşmeme özelliğimi ve buzdonduran sakinliğimi bu mecradan sinyallerle evrene yayabiliyorum.

Düşünce mafyasıyım. Ruhsal otoriteyim, anlaşıldığı üzere Megalomanım.

Dünyanın rezilliğini, insanların pisliğini, ahlakın yozlaşmışını, ve bütün sairleri sezebiliyorum.

Nasıl mı yapabiliyorum bunları?

Elbette, sevme ve sevgi görme hasletlerini gömdüğüm için, veya; sevdiğim herşeyin kaybolmasından ötürü.

Sevgi boşluğuna düşünce bilimini yerleştirdiğimden ötürü.


Patenti herkese serbest olan ama hiçbir tenin dokunmaya cesaret edemeyeceği "evrensel temaların dönüşümü" felsefesiyle bir refleks oluşturdum.

Ben hep böyleydim.

99 depreminin ilk on saniyesinde bu refleksimi yaşadım.
İlk 5 saniyede "can telaşı" sürecini yaşayarak, yani alçak pencereden atlayıp bahçeden sokağa çıkma paniği, sonraki 2 saniyesinde göğe bakarak kıyamet tecellisi olma ihtimaline karşı, 10. saniyede heryerde mutlak ölüm gerçeğini gördüm ve 11. saniyeden itibaren "DEPREMİN ZEVKİNİ" yaşadım.

Bu kadar derin rasyonel kimliğimin saklı olduğu bedenimde, bu bahsettiklerimi bulamazsınız. Yardımsever, teşvik edici, yırtınıcı, ve adam gibi adam suretlerini giydirdim. Dışardan sadece bu yüzleri görebilirsiniz.

Peki ben ne işe yararım, Allah beni ne için yarattı?

Ölümcül bir ameliyatta, içte yazılı şifrelerimle, yani matriks'imle, ölümün kesin olduğu bir hastayı yaşama kavuşturabilirim.

Bir gökdelenden ayağım kaydığında, havadayken refleks haline geçtiğimde "betona beton tesiri" yaparak ölümü erteleyebilirim.

Uzay istilası dediğimiz ve kabuslarımızı oluşturan felakete karşı, dünyanın bütün çareleri tükendiği andan itibaren adalet refleksim yardımı ile, dünyayı saracak bir moral bloğu oluşturabilirim.

Bir vahşi hayvan saldırısında, inandıklarıma sahip çıkmak adına, o hayvanı uysallaştırabilir, ve itaatkar bir uşağa dönüştürebilirim.

Tüm bu dediklerim veya diyeceklerim, hazinelerimin bir mat metalden yansımasıdır, siz insanlar bu yansımayı zaten küçük ve önemsiz görmektesiniz. Varsın olsun ve canınız sağolsun.

Aynen sumatra adasındaki patateslerin gen oluşumunda ne kadar vahşilik geni saklıysa, dünyanın gelişiminde ve devamında işe yarayacak bazı hasletler de benliğimde gömülü uyumaktadır.

Olaylar birbirinin içinden kayıp durmaktadır sadece ve geometriler bu kayganlığın sürmesi için her şekle dönüşme potansiyeline sahiptir.

Bu muhabbeti fazla uzatarak düş ve düşünce pasajınızın açılmasına hizmet etmekte sakınca görüyorum. Megalomanlar bencildir.

Yarın öğlen kendime elma dilim patates ısmarlayacağım.

Allah bana sizleri sevme ve kollama hazinelerini bahşetti, bunun karşılığında patatesi hakettim.

Dokunanı yakarım...

SOLAR AKTİVİTE

Dünyada bazı bazı güneşimiz ile ilgili dernek ve oluşumların yer aldığını biliyoruz, oluşumdan kastım; tarikat, inanç odağı, ve dini semboller.

Dünyamızın enerji kaynağı olarak 100 kişiden birkaçının bildiği gibi "red bull" cevabında olmayanlar bu yazımı okuyabilir.

Hayatın kaynağının ısıtıcısı olan güneş ile uzayın donma noktasından korunuruz. Söylem burada itiraz edecek ve diyecek ki, güneş olmasa soğukluk-sıcaklık diye bir kavram olmaz! Haklısınız, oturun da devam edelim. :)

Güneşin depoladığı eriyik helyum rezervi ile son beş milyar yıla girmiş bulunuyoruz, yani güneş ne zaman ki yakıtı bitirecek, ve kara delik haline dönüşecek ise, bizde o esnada yutulacağız. Tabiatın son fotoğrafı çekilecek ama bu resmi hiç kimse göremeyecek. İçinden çıkılamaz bir düşünce sarmalı ve sonsuzluk abidesi.

Geleceğin teknolojisi ile bu mutlak sonu önlemek mümkün mü, belli olmaz ama, uzaklardaki 16 milyon santiğrat derece ile bizi kollayan bu varlığın şimdisine bakmamız iyi olur. Acaba güneşi üzüyor muyuz? Acaba günahlarımız ile onun yüzünü kızartıyor muyuz?

Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl aydınlanacak bu evren diyerek yıllardır kendi kendini yakan bir varlığın sevgisini kazanmak için iyi olmak yeter mi?

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ NEDEN TEHLİKELİ

"Şeytan bunun neresinde" dediğinizi duymaktayım. Mustafa bey'in yine sivri olmak uğruna bazı atraksiyonlarda bulunduğu gibi fikirleriniz de uyanmış olabilir. Bende fikrin bini beş para. "Para" yani kuruştan önceki değer birimimiz. İnsanlığın yüce olduğu, paylaşımın esas olduğu, bir kesme şekerin değer ifade ettiği, gramla kahve nin bir ömür dostluğa değer olduğu......

Efendim, edebiyatı geçeyim ve fikirlere sapayım. Geçen bir ifade gördüm kullanırken fece'de, diyorki, "02.10 tarihinde Zümrüt ile Behçet arkadaş oldu." Yani birbirlerini tıklamak suretiyle arkadaş oldular. Bu durumda çift tık yapsalardı sevgili veveya 3 tık yapsalardı afedersiniz, Zümrüt hanım hamile oluverecekti bu mantıkla.

Şakadan ciddiye giden yolda aslında şunu vurgulamak istiyorum, kavramları bu kadar basite indirgemek ve arkadaşlıkları bu yollar ile yürütmek sonucu ilişkilerimiz "genetiği değiştirilmiş ilişki" sıfatına eriyor. ( GDİ )

Mesela ben 15 sene önce arkadaşlığımın veya dostluğumun kullanım ömrü eskimiş bir insan ile, yani doğasında yürütemediğim bir arkadaş ile sosyal paylaşıma girer isem, akli olan insanların kavrayabileceği üzere, bir dolu soruna gebe bir adım atmış olurum. Konuyu kadın erkek boyutuna, ekonomik boyuta, zaman, insanlık, çürümüşlük veya ahlak boyutuna göre ele aldığımızda, mini mini sorunların yeşerdiğini algılayabiliriz. Zaten gazelerede haber olarak çıkmaya başladılar bile. Dolandırıcılar, tecavüzcüler, aldatmalar, sanal yalanlar ve olmuş gibi göstermeler, sanal sahtekarlıklar vesair, vebalir.

Zaten işin bir diğer boyutu ise sanal olarak satılabilir bilgi olmamız. Modern zamanlar, ne kadar tüketirsen o kadar değerlisin.

Lütfen bloğumda bahsettiğim konulardan zaman içinde muzdarip olanlar, bir sivil karşıtlık yaratma bilinci ile bana gelmesin demeyeceğim, burası tekke, isteyen gelir manasında..