28 Ekim 2009 Çarşamba

İKONCANLAR NE AYAK ?

Cemiyetimizde İkoncan namlı şaheste bayanlar türedi ve oldukça katma değerli bir pozisyonda seyriendam etmekteler. Moda, çıplaklık, ve serbes hayat bileşenlerinde magazinin odağı oldular, buraya kadar eyvallah.

Önceleri hakaretvari bir ünvan olan ikoncanlık müessesesi, şu an reklam, popülarite, magazin, ve eğlence başlıklarının en önemli vitrin mecrası. ( Bunlardan biride, benim kalem şaheserim olan algı ikoncanı, (bilin bakalım,) Söylem Teyze. )

Ünversitede tezvari bir çalışma yapmıştım, Milliyetçilik ve evrimi diye. Önceleri Türk olmak Osmanlı idadisinde, "hammal, bekçi, çoban, zerzevatçı kimliği ile haşrolmuş" bir topluluğun adı idi, hatta aşağılama ünlemi olarak kullanılırdı. Rahmetli Atatürk, bu kimliği, yeni kurduğu toplumun birleştirici unsuru olarak genişletti ve milli ülkümüz Türkçülük oldu. Eğerki özellikle 1890-1910 aralığında -ben Türküm, ne mutlu Türküm diyene şeklinde dolaşsaydınız, sizi mazhar osman şifahanesine kapatırlardı.

Süreyya - ıvana - eda- derin - isimli ve derin yırtmaca sahip bu bayanlar her ne yaparlarsa yapsınlar, sadece yaşamları ile gündemde olmak kaderine sahipler. Bu bilgiler genel ve çoğunuzca bilinen müşterekler zaten.

Ben ise, farklı ve hayal ikoncanı olan ben ise, bu çekirdek ikoncanların neden tutulduğunu irdeleyeceğim.

Bence bu kadınlara içten içe acıyoruz, bence bu kadınların teşhir handikaplı birer acuze olduğuna acıyoruz, bence bu kadınların ne kadar komik göründüklerinden haberleri olmadığı için onlara şefkat duyuyoruz. Bence bu kadınlar hem bu kadar komik, aynı anda bu kadar ihtişamlı olmalarına karşı, kendi halimize şükrediyoruz. İkoncanlara bile iyimseriz, sosyetenin halk açılımı olan bu kadetlere bile bağrımızı açıyoruz.