17 Şubat 2010 Çarşamba

Kanıt RECEP İVEDİK

Seyredene karışmam. Ben devrimci değilim ki.
Gülenleri eleştirmem. Millete cehennemi reva görenlerden olmadım hiçbir zaman.

Nitelik denilen unsuru kaybettik sadece. Hamburgerle, kolay fuhuşla, sevgisizlikle.

Nitelik idi eskiden kapıları açan, sonrası sizin yetenek ve azminize kalırdı. Buralara nasıl geldik?

Şimdi kısa hatırlatmalar ile biraz sinirlere dokunalım.

Magazin tarihinde başladı çürüme. Televolelerde masumca sunulan aile magazini, yani ilaçlı kola ile, lüks hayatın arayışına döndük. Meşhur fare kapanı süreci: Kola-bira-rakı-viski-esrar-eroin-teneşir.

Sonra reality şov denilen, özel hayat teşhiri. Kanlı, cinnetli, katliamlı.

Nihayet; kavgaların canlı yayını olan biri bizi gözetleyenler. Ve arkasındaki vampir sapıklar:

CAN TANRIYARLAR, PELİN AKATLAR, KENAN ERÇETİNGÖZLER, REHA MUHTARLAR, emeği geçen her tür kaşalot, Fatih aksoylar, ve bu katarın sonunda vampirden türeme Acun.

Stockholm sendromu: İnsan katiline aşık olurmuş. Orospu ise pezevengine.

Kanıt?

ŞİNANAYDA SÖYLEM ŞİNAŞİNA NAY

Söylem lise bir bitiş günü, takdir beratı elinde, hemde sınıf ve okul birinciliğinde ikinci.

Ailesinin sözünü verdiği yaz tatili için hazırlık dönemecine girmiş halde. Küvette dalma antremanları yapıyor ama plastik ördekler gibi, kıçı başı istediği doğrultuyu tam olarak bulamaz hallerde. O zamanlara istanbulda su sıkıntısı var, küvetteki suyu ziyan etmek akıllıca değil olsada, Söylem o zamanlar çevreci değil, daha olmamış.

Annesi, babası, ergen kardeşleri ile Avşa adasına gidecekleri sarayburnu vapuruna saat 7.21 de akın ediyorlar, vapur 7.30 gibi çarkistan, 2 saat sonra gibi, ki söylem bu zamanda deniz tutmasından 5 kere kusmuk güzeli.

Ve 5 odalı pansiyon, denizkuzu motel, 0,75 yıldız, kahvaltı dahil.

Denizde söylemin ilk günü. 2 adet ahtapotun kolunu kırdı, 4 tane deniz yıldızının yıldızını söndürdü. Beş istavriti kör etti, 12 kaya balığı kayaların altında kaldı, birde deniz anasının gözüne ayak başparmağını soktu, deniz anası deniz analığı oldu. Böyle bir deniz macerası.

Aynı akşam Avşa adası kültür ve eğlence festivali dahilinde, şamriyel diskotekte, cinai şebeke KARTEL'in Avşa konseri var. Gurup üyelerinden Ademin, Hans ile yaptığı kürdilihicaskar düet ile Söylem yıldızlarda, insanları farklı yönleriyle tanımanın önemine odaklanıyor.

2. gün Söylem yediği gözlemenin soğanlarından ötürü gıda zehirlenmesi geçiriyor, adadaki sağlık ocağının doktoru 3 yıllık birikmiş iznini kullandığı için, Söylemin doktoru pansiyonun sahibesi Zeliha teyze. Söylem insanları mevki ve ünvanlarıyla değerlendirmemek gerektiğinin farkına varıyor.

3. Gün, Söylem diri. Adanın gezinti keşfinde. Arka tarafta terkedilmiş bir halı saha ve top koşturan veletler. Söyleme oynaması konusunda teklif. Hadi biriki vuralım diye girdiği oyunda, 2 saat boyunca, toplam 2 kilo zayıflamak dahil, müthiş bir futbol eğlencesine dahil olup, insanların ortak hedefi olduğu zaman, sinerji ve başarının geldiğini ve ayrımların geçersiz olduğunu düşünüyor. Hastalığı tekrar ediyor, erken uyuyor.

4. ve son gün. Denizde katliama devam. Ama deniz mutlaka rövanşı alır, ondan çaldıklarınız dahil. Söylemin bileği bir mercan resifinde kesiliyor. Plajdaki sütmısırcı, bir adet mısır püskülü sararak kanamayı durdurduğunda, söylem anlıyor ki, maceranın, bilgeliğin ve insanlığın sonu yok. Daha keşfedecek binlerce şey olduğunun bilinci ile, şimdiki ruhuna temel teşkil eden Söylem Teyze olarak İstanbuluna dönüyor.