31 Mayıs 2016 Salı

KADINLAR İLE İLGİLİ

KADINLAR İLE İLGİLİ YANLIŞ ( - ) BİLGİLER

- Bütün kadınlar şeytanın ruhunu taşır.,
- Kadınlar daima en güçlü olandan yanadır.
- Kadınlar sadece doğurduğuna önem verir, diğer önemleri sahtedir.
- Bir kadını herdaim hoş tutan erkek "en iyi erkektir"
- Kadınlar özde asla sevmez, sadece sevdiği hayalin yerine koymaya çalışır.
- Kadınlara yapılan her iyilik rutindir, bir gün gecikirseniz itinayla yüzünüze vurulur.
- Kadınlarda en büyük aşkın acısı, kuaför zamanı gelinceye kadardır.
- Her kadın birdir.
- Kadınların birlikte olduğunu söylediği erkek sayısı x3 çarpanıyla ölçülür.

KADINLAR İLE İLGİLİ DOĞRU ( + ) BİLGİLER


- Bütün kadınlar şeytanın ruhunu taşır.,
- Kadınlar daima en güçlü olandan yanadır.
- Kadınlar sadece doğurduğuna önem verir, diğer önemleri sahtedir.
- Bir kadını herdaim hoş tutan erkek "en iyi erkektir"
- Kadınlar özde asla sevmez, sadece sevdiği hayalin yerine koymaya çalışır.
- Kadınlara yapılan her iyilik rutindir, bir gün gecikirseniz itinayla yüzünüze vurulur.
- Kadınlarda en büyük aşkın acısı, kuaför zamanı gelinceye kadardır.
- Her kadın birdir.
- Kadınların birlikte olduğunu söylediği erkek sayısı x3 çarpanıyla ölçülür.

kaynakça: Kadın ruhunu anlamaya zorlayanlar derneği yayınları

VADİ'NİN DİBİ

Son 10 senedeki fenomenleri sıralasak ve 10 adet üzerinden değerlendirsek bunların biri mutlaka KURTLAR VADİSİ olarak kayda geçecektir. Ara sıra mizahen takıldığım ama asla mizansen yapmadığım vadi.

Dizinin ilk reklamları yayınlandığında 31 li gençlik yaşlarındaydım. BU BİR MAFYA DİZİSİDİR. Çok üretken bir pazarlama, yani mafya artık yapımcılığa da mı soyundu ibaresini çağrıştıran.

Sonra dizinin anafikrinde mafya dediğimiz ulemanın amerikan dizilerindeki italyan traşlı siyah çizgili takımlı, soğuk ve ekşi suratlı adamlardan ibaret olmadığını gördük. Mafya aslında bünyedeki sidik torbası, bok bezi, ve diğer pislikler gibi taa içimizde yer almaktaydı. Hatta bizzat hayati organlar bile mafya gibi dışkı ile dopdoluydu. VeHatta diğer organlardan daha canlı daha aktivist ve daha cevval şekilde devirdaim yapan, çok çabuk kabuk ve kimlik değiştirerek kendini yenileyen bir yapı.

Memnun oldum, bende Mehir, Mustafa..

Bu arada dizide işlenen bazı temalar zamanla sıradışına taştı. Mesela sadakat, mesela görev anlayışı, mesela ahde vefa, mesela teslimiyet, mesela hiyerarşi, mesela aforizma, mesela vatan-devlet, mesela asla uyumayanlar, mesela karmakarışık ilişkiler, mesela gizli çekişmeler...

Birde araya karakter sunma ve gündemi değiştirme tetikleyicileri eklendi. Palalar, ruslar, derin devletçiler, sapıklar, hatta şerın stonlar, varmı ötesi?

Sonunda sekiz yıl oldu ama devamlılık açısından 4.5 sene aralıksız oynayan bir prodüksiyon. Yapımcısına tam 25 milyon dolar, oyunculara 20 milyon dolar, oynadığı kanallara 50 milyon dolar vese vese, 8 yılda 150 milyon dolarlık ama reklam olarak en az 3 milyar dolarlık bir ekonomi, para ile ölçülmeyen değerleri paraya dönüştürürsek.

Erzincanlı tarikat kökenli bir ailenin sıraaltı çocukları ise tam bir saltanat sahibi şu dakika itibariyle. Nişantaşının göbeğinde pana film binası var.

Ben en çok neye gıcık oluyorum derseniz, necati ile kardeş şaşmazın dizide sevgililerini oynatmasına. Ne zamanki viagra etkisi ( v-ef ) kayboluyor, kadın karakter de ortadan kayboluyor. Bu kadar ekonomide bazı saçma tutarsızlıklar olacak tabi. Ama bir noktadan sonra uçmuş ve kabullenmiş oluyorsunuz. Ne verilirse yenilecek.

Mafya özentisi bir nesil türedi, üsküdarda salacakta takım elbise ile oturuyorlar.

Dizide bir de özal taktiği gördüm ve bayılıyorum. Laz ziya, kürt ağa, yahudi levon, ermeni basmacıyan, velhasıl bu milletin bütün aşırı uçları aynı masaya oturtuldu ve herkesin kendinden bir unsur görmesi sağlandı ya, ve hepimiz biriyle örtüştük ya, bu başarı işte buna bayılıyorum işte.

Kendimi kime benzettiğim, ki sadece dizi karakteri olarak, bana sorulsaydı, kendimi hastanenin başındaki eski deve tuncay, şimdiki tuncay bey'e benzetiyorum. Dizinin ara geçişleri en iyi yapan adamı. Hem alt ile hem üst ile olan bağlantıların bir numaralı adamı. Kesinlikle romantik ve gizli aşık ama tutarsız ama tutarlı, hem kaplan hem kedi, hem kurumsal hem bireysel, eğer karakter ve devamlılık puanı verilseydi, hemde sanatsallık, bence dizinin en büyük puanı alan kişi olurdu. Osman wöber yani tuncay kantarcıyı, her ikisinide kutluyorum.

SAVAŞ LEHTARI

Günümüzdn geriye gidin, dünya tarihinde genel savaş aralıklarına bakın, 50 bilemedin 60 yılda bir devirdaim olduğunu, savaşın şiddetinin verilen aralarla orantılı olduğunu görürsünüz. Yok tehdit kalktı, yok barış sağlandı, yok birleşmiş milletler varmış, bunların hepsi papucumun kahvaltısıdır.

Başlığa gelelim, bazı hassas ruhlu arkadaşlar kızacaktır, savaşa karşuyuk, savaşu istemezuk diyecekler, ohh ne güzel, çocuk üretme aktiviteleriyle yaşanacak hayatlar, oh oh da oh ohh.

Savaşın adeta deprem gibi bir doğal silsile olduğunu kavramlayabilenlere ne mutlu, zaten onlarla konuşuyorum, dilim sürçmüyor pektabi.

Dünyadaki bütün hal ve hareketlerin, sosyal-sinai-ticari-ve siyasi, hepsinin bir sonuca odaklı olduğunu tartabiliriz. Öyleyse savaş doğadır, doğaldır.

Dünyada ister yeşil, ister pembe, ister gri, bütün devrim düşüncelerinin devirdaim halinde olduğunu görürüz, savaş zaten devrimim açık ucudur, öyleyse savaş devrimin anafikridir.

Dünyada ekonomi denen ihtiyaç silsilesinin bir noktada kendini tamir edemediğini ve ekonomiden bazı atık maddelerin uzaklaştırılması zaruriyetini biliriz, öyleyse savaş ekonominin eurovizyonudur.

Dünyada her an bir kıvılcımın ateşlendiğini ve söndü(rül)ğüne şahit oluruz, öyleyse kıvılcımlar savaşın tetikleyicisidir ve çakıp durmaktadır.

Dünyada paylaşım denilen eşit kaplar teorisinde, zincirleme silsilenin karanlık noktalarından doğan bazı eşitsizlikler yada açgözlülükler, zincirin kalan kısmını aşındırır, öyleyse savaş bir aşınmanın günyüzüne çıkışıdır.

Dünyada teknoloji denilen, birilerinin kontrolünde akışlandırılan etnik altyapı, zaman içinde kendi kendini kontrol ederek, kontrol edeni dahi köleleştirir, demekki savaş köleleşmenin sancısıdır.

Günümüzde ahlak denilen sosyal çivi, yerinde duradurmaktan tutma kabiliyetini kaybeder ve pas erozyonuna sebep olur, demekki savaş erozyonun çürümesidir.

Dünyada ve günümüzde herkesin herşeyi bilmesinden kaynaklanan -beğenmeme-korkmama ve mahkeme etme davranışları zamanla bütün kanunları sıvılaştırır, demekki savaş kanunların kaosudur.

Gizli gizli sürmekte olan hakimiyet mücadeleleri zamanla diplomasi terbiyesini aşar, demekki savaş diplomasinin kifayetsizliğinden kaynaklanır.

Şimdide savaş planları üzerine birşeyler paylaşacağım, ısınma hareketlerine başlayalım.

KUZEY IRAK METEOROLOJİ BAKANLIĞI

Hayırlı pazarlar herkes,

seyrantepede tata yazan tabela'nın altında, kurmuşum huzuru, yakmışım sakinliğin altını. Pazar beklemesindeyim. Dışarısı 50 m3/m2 yağmur, insanlar bundan mahmur. Böyle bir keyif anlayışı işte, ne kadar sürer bilmiyorum, belkide nur sürer. bize en fazla olga kırilenko. (vahşi gülmeler)

Gazını patlatarak ısınmaya çalışan mutlu çingenelerden bahsetmiş miydim size? İşte bahsettim.

Peki açıyorsunuz magazini ve felan fiş mekandaki sosyetik ajitasyonlara ilgiyle bakıyorsunuz değil mi? Veya evinde kedileriyle yılların tozunu süpüren yaşlı bir ninenin uykulu duygularını cidden okuyorsunuz. Dokuz buçuk haftalık hariciye koğuşunu. Bataklı damı, randevuevlerindeki trajedileri. Yani pişmiş, tuzlanmış ve soslanmış, sizin önünüze getirilen bütün mekan hikayelerini. Hikaye olmasın konuşmalarını, konuşma olmasa hissedilenleri. Mesela sosyetik güzel Irmak Çarmıklı ile onun ex aşkı atilla kurter'in longtable geliş gidişlerini, çekmeyin bizi, dikeriz sizi repliklerini. Siz gidin birbirinizi dikin ulan! diyerek sinirleniyorum da, şekerim var herhalde gizliden gizliye.

Pekii aranızda hiç K.I.M.B. binasında olup bitenleri merak eden varmı? İşte merak edenlere...

Kuzey ırakta devletleşmeyi sağlamak için BM sermayesiyle bir meteoroloji istasyonu binası yaptırılır. 2005. Binanın tabelasında ingilizce Ministiri yazmaktadır ama bu binaya bağlı hiçbir birim bulunmamaktadır. Bakan olarak ise emekli ırak devrim üniversitesinin dekanı Porof: Haşim bin buhari atanır. Haşim B.B., kadroyu kurar, makine mühendisi Tallal, sekretarya'ya kürt güzeli Rajvani, ( siyah saç, perçem, oylumlu-gamzeli, benli ve sevimli suratlı ) şöför Telman, idare amiri ve donanım sorumlusu Tıkrıti bin sallal ve çaycı Nüzeyyen. Ahada kadro.

Birde bu binanın kristiyanlaşması için hergün gelen ve akraba hisleri kurmaya çalışan Paul Salomon.

Zaman içinde binada oluşan aşk eşlemeleri

Haşim-Nüzeyyen - ( yaş benzerliği )
Telman-Rajvani - ( köken birliği, ikiside kürt )
Tallal-tikriti - ( sanırım matematik başka bir eşlemeye izin vermediği için olabilir, eğer öyle değilse misyoner Paul bunlara ibnelik aşıladığı için )

Hava tahminleri tutma yüzdesi 96.