25 Ocak 2010 Pazartesi

MİLAN-İNTER - İTALYA DERBİSİ

Makarnacı İtalyanların, kendi tarihini yaratan ve toplumsal sınıf farklarından doğan bir ürünü: Milano Derbisi.Made in İtliy.

Makarnacıdan kastım; palavracı, yaygaracı, kolpacı, yani sahtekarın sevimlisi. Millet olarak böyle bunlar, bire bin katıp bize satmayı nefis becerirler.

İtalyan tarzı ile Fiat'ta çalışırken tanıştım. Bire bir, filmlerindeki "spagetti vestern" yaşam tarzı. Karizmatik İtalyanlardaki makyajı silerseniz, şövalyeyi oynayan soytarıyı görebilirsiniz. Vallahi Türk olmak, biz kendimizi beğenmesekte, sanırım peygamberden sonraki sınıfı temsil ediyor.

Milan-İnter derbisinde, farklı toplumsal kisvelerin karşı karşıya gelmesini ve temsil ettiği güçlerin savaşımını görürüz. Şu an siyaset ve sanayi çarpışıyor. Oysa ilk kuruluş yıllarında, bir takım - Limancıları ( Yani limancıların gayrimeşru çocuklarının güç olabilme çabası ) bir diğer takım ise fabrikacıları ( fabrikatörlerin farklı italyan dilberlerini kütürdetmesiyle doğan kitle ) temsil ederdi.

Yani bu odakların ortaya çıkması bile, kökeni bile palavrasyon.

İtalyan erkekleri de dünyaca ünlü markadır, ne zaman teni ve saçı uyumlu bir eros görse kadınlar; ahada italyan erkeği tarzı diye aşufteleşirler. Hatta bazı erkekler italyan tarzı diye girer berbere. Bedenen yontulabilirsin ama ruhen asla! diyen berber bu salakların 20 kağıdını kapar. Aslında burada kastedilen bazı yakışıklı italyan futbolcuların temsil ettiği prototiptir. İtalyan erkeğinin çoğunluğu çirkindir, ama

Ben bunu bizim kadınlarımıza anlatamam.

Anlamazlar, anlamazlarrrrrrrr, kaderede inanmazzzzlar.

SÖYLEMİN KRİPTOSU

Aslında Söylem teyze yılın 11 buçuk ayı karlar altındaki bir şahsı muhterem. Tanıştığımız zamanlara ait atıflarımla onu yarım ay daha sergileyebilme fırsatı buldum. Geri kalan zamanlara ait birşey bilmediğim sebebiyle,

Şimdide Söylem ruhuna ait kalıntılardan seçme; onunla akılda kalan anlarımızdan bir derleme yapayımda aklı başına gelsin. Aklı başında ama hatıralar başına gelsin. Zira bredpit anjelina julia yazışmamızdan beri, ( worlds the importantest dilemna ) ben kötü niyetli bir zanlıyım. Söylemin gözünde ya canlı ya zanlısınızdır, gerisi-ardı yok.

İtilmiş anlarında mutlaka beni arardı, ben cepte var bir adam olduğumun bilinciyle katılımlarına gelirdim.

Bir kere otobüsten beni görüp ilk durakta indi, ama ben maça gidiyordum, kusura bakmış olabilir.

Arkadaşları yanında iken üniverstede karşılaştığımızda bana pislik ( şitos ) muamelesi yapardı. Toplumuna göre renk değiştirirdi.

Hiltonda bir davette bana eşlik etmişti, bütün meşhur şahsiyetler içinde en tuhaf ikiliydik. Ertesi gün -O kız kimdi? sıkıştırmalarına maruz kaldım, tuhaf olacak ama Halamın kızı demiştim.

Beni arkadaşlığımız boyunca daimamutlaka darlandırırdı. Bir kere sevgili bulmuştum biryerden, kendisini acayip bozmuştum, ama sonradan üzüldüm, Allahın verdiği bir can olması sebebiyle.

Bana bir mesajında -kötü sevgili ama iyi arkadaş olduğumu söyledi, ki doğru. Hangisi daha önemli?

Aslında konuya istatistiki bakmak daha önemli. Ben onun yerine yazılarımı koyabildim, onu olmadığı kadar onurlandırmaya gayret ederek. Hiçbir borcum yoktu, sadece kendisine doğum gününde veremediğim bir borcam almıştım. Borcum; borcam. Maalesef nişantaşındaki evde yıkıntılar arasında kalmış.

İsimsiz kahramandan cisimsiz kahramana...

SATIŞ HİKAYELERİ FROM GERÇEK HAYATTAN

15 yıl 6 saattir bu satıcılık aforizmasının içindeyim. Kendi kendime notum ***, mesleğe biraz kalite ve realizm getirmem sebebiyle, yani meslek olarak görmem sebebiyle. Türkiyede satıcılığa bakış sabit ve körnokta. Halen daha ikna edilmek istemeyi dileyen müşterilerden ötürü. Bu yüzden satış kavramı halen daha kız erkek ilişkisi çemberinden tam olarak çıkamadı.

Benim hikayemin satışla ilgili olan ilginç ve ibretli bölümleri aşağıda, ayrıntılar bende.

KARIŞIK ALİ

Masa üstü ajandama bir referans isim olan Kamyoncu Ali beyi yazmıştım. 1 hafta sonra aklıma geldi, aradım, -Ali bey, araç alacakmışsınız, arkadaşım söyledi, gelsenize bugün yada ben geleyim..Kem küm etti, ben değilde bir arkadaşımı göndereyim dedi, geldiler ve aldılar, kotamı doldurmuştum. Ama enteresan olan şu, bu kamyoncu Ali değil, dönerci Ali idi, yemek siparişleri için isim bırakan Ali.

İLHAN AMCA

Büyük müteahitti İlhan Bey. Birgün güç bela mağazaya geldi şürekasıyla beraber, ama bütün beğendiği mallar üretimde yoktu. Tam ayrılmak üzereyken yaşına hürmeten AMCA dedim ve ufak bir samimiyetimden ötürü 5 bloğunda malını benden aldı.

NECDET HOCA

Kasım ayı, ziyaretine giitiğim aydı Prof. Necdet hocanın. Bana -cezayirde iş yapma planları için maliyet oluşturduğunu ve ihraç kaydı fiyatları hesaplamam konusunda teklif istedi. Çoğu satıcı için gereksiz görülecek bu işi yaptım, 3 ay sonra geldi, belediyeden iş almış 50 araba ve iyi para.

SEMİH BABA

Mağazaya geldi, konuşuyoruz, kapıdan bir kurye geldi, adres sormaya, izin alıp adama yardımcı oldum. Yerime oturdum. Adam dediki: Müslüman evladı olduğun belli, 3 arabayı paket yap, işte muhasebe telefonu..

Daha bi sürü var, bahsetmeye değer yada değmez ama bahsettim işte...

Birde, çatkapı yaparken yoruldum, bir bekçi klubesine çaya girdim. Muhabbet, talkım siyaset derken, muhasebeye çıkarttılar, 300 tane hat, eski telsim yeni vadafon...