10 Temmuz 2010 Cumartesi

ÖLÜM ASLANIN AĞZINDA

Yaşayan yaşlılarımız dünyayı özetler ve derlerdi ekmek aslanın ağzında diye, yani geçimin zorluğu, imkansızlığına delalet.

Siz sonbahara çalan okuyucularıma bugüne dek bir çok konuyu gündüz dervişi gibi terennüm vurdum. Teknoloji düşmandır, kadınlar çakaldır, internet lağımdır, feysbuk yozdur, kablolar yaşamaya engeldir, falanina, filanino.

Şimdi farklı bir değişime rüzgar açtık. Yani ölüme giden yolları nasıl yaşayamak gerekir diye. Yüksek standarlarda mı, düşük frekanslardamı, yani havana beach mi, sokakta piç mi?

Yüksek standartlarda, fitnesli, diyetli, cemiyetli yaşamanın izdüşümünü özetlerken, cesediniz yarın saat olmadı 15 dakika geç çürür lafımı anmadan geçemem, yada ömrünüz mücadele ile geçmişse, beden su katılmış çelik gibi savaşlarda yıpranmışsa, 15 dakika erken çürüyebilir.

Buradaki ironi; dünyayayı dünyadan ibaret bilenlere yapılmış bir ekmek arası zerzevat. Yiyene afiyet olsun.

Bendeki tanımlara göre ise, ölmek bir ucu açık yitiş, açık uçtan geçene rab rızası, geçemeyene hak cezası. Yani sahte ömrün cidarı iki yollu bir vana.

Ölüm, şerefli ölüm, hakkın rızasında ölüm,

eğer nasip olacaksa,

Aslanın ağzında,