5 Kasım 2022 Cumartesi

İstanbul'a Ne olacak?

İstanbula şimdi baksaydı şair; tansiyonu börtlerdi. Ama bir tepeden değil. Mesela taximden mesela karaköyden mesela sultangaziden. Hatta bademciği kördüğüm olur, yutkunamazdı bile. Haliyle size gördüğünüz ve acısını iliklerinizde hissettiğiniz İstanbuldan bahsederek boşuboşuna bostana halı sermeyeceğim. Benim derdim İstanbula ultrason çekmek değil, biraz öngörü biraz reçete sunabilmek. Şişman hatta obez, tansiyonlu şekerli koahlı kalp ve damar hastalıklı bir yanı kanser bir yanı inmeli İstanbul ya kurtulur ya böyle sürünür menemen olur yada tereyağ olur ekmeğimize sürülür. Peki nasıl olacak bu? İçinde karıncalar gibi gidip gelen topluluk mevcut kara tabloyu görecek yani farkındalık ile hareket edecek. Daha fazla kalabalık ile yaşamın yavaşladığını görecek. Görebilir mi? Hayır göremez çünkü buna eğitimi, bilgi görgü veya öngörüsü yeterli değil. Olsa bile, koşulların yüksek duvarından bir şey göremiyoruz. İstanbul genişlemeli mi? Asla genişlememeli. Kanal istanbul gibi kuzey istanbul gibi toplu konutlar gibi şişmeler olursa, bizi Ekrem hümanoğlu bile kurtaramaz. Ekrem istanbula yatırım yapmayarak hizmet etmeyerek koşulları zorlaştırarak bu büyümeyi inşallah tersine çevirecek. Ekrem bir nevi kurtarıcımız. Midemize kelepçe takan diplomasız doktor. Alkolizm tedavisi ile acı reçeteyi dayayan despot. İstanbulda hayat pahallılığı anadolunun iki katı. Bu fayda malesef faydasız. Çünkü pahallılık yani yüksek kazanç istanbulu daha da bal kokan çiçek yapıyor. Ya yapısal yenileme veya kentsel dönüşüm? Bu faktör ile küçülen konut metrekare alanı ve inşaat maliyet devasalığı da İstanbuldan kaçışa sebep olur. İyi yani. Bir de mülteci enflasyonu var. Bu kitle serseri oluşumlar içine girerse vay halimize ama girse bile istanbuldan kaçış kaçınılmaz olur bu defa. Peki yarattığı kalabalık ne olacak düzensiz göçün diye düşünürsek bu insanların istanbulun sahnesinde değil de yeraltında yaşadığını görüyoruz. Bayramlarda haftasonlarında çılgınlık seli olarak caddelere deniz kıyılarına iniyorlar ki beyaz Türklerin rengi ruhsarı atıyor. Yaklaşık kayıtlı 200 toplam 400 bin ağır işçi ile istanbulun dip çarkları işliyor. Bunlar geri giderse anadolu çocukları ile bu kazan dairesi dolar mı dolmaz mı bilinmez. Elde ne kaldı diye baktığımızda İstanbulda kaostan sonraki ezan seslerinin martı uğultuları vapur orkestrası ile çark olduğu bir silüet görüyorum. İnsanlı da insansız da.