14 Şubat 2010 Pazar

en verimli blog yazarı

Kendimi seçsem diğer blogçulara ayıp olur. Seçsem ne olur seçmesem ne olur?

400 adet içsıkıntımı gideren yazı ile blog kariyerimi epey verimli hale getirdim. Ama unutmayın ki, büyük resmin birer fırça darbesidir bu 400, resmin sadece fonunu oluşturabilmeyi başarmış oldum.

Blog adabına ters bir biçim benimsedim. Resim eklemiyorum her yazının üzerine, zira anlam pekiştirmeye gerek görmedim. Ferrarisini parçalatan ve sanayide satan adam hükmündeyim. Beni tanıma bahtsızlığına ulaşan bütün insanlar zaten parçaların orjinal olduğundan haberdar.

Mesleğim pazarlama yöneticiliği, bu kapsamda değil, satıcılık içeriğinde çalışıyorum, dökülenleri topluyorum, zaten pazarlama başlığı altında bir adet broşür ve kurumsal slogan ürettim ömrü ahirimde. O da şu:

" BİLMEMNE LOJİSTİK "

---biz düşünelim---

Broşürümde boktan olmuştu ama hala daha kullanıyor pezevenkler.

Aslında reklam metin yazarlığı veya senaryo ajansı kursaydım, daha verimli bir adam olurdum, bir sürü sevgilim ve botşovdan alınma botum, her istediğimde tarabyadaki villama gelen rusukranya güzelleri, ve dünyadaki her türlü güzel kadının çocuk doğurmak istediği damızlık olmak kabildi.

Ben haramsız ve yalansız bir kız çocuğu babası, gırtlağına gümrük bürosu koymuş, ayakkapları 3. kullanım ömrünü bitirmiş, yüzde 74 eski giyim ürünleri giyen, ricayla yaşamaktan minnet beziyle dolaşan bir hintfakiriyim. Acımayın sakın yoksa onurum ve gururum kabusunuz olur, kabak gibi oyarım.

Benim gibi atası dedesi babası gibi yaşamayanlara bir hatırlatmam olacak. En nihayetinde geçmişlerinizin yattığı bir çukura rezervasyonunuz var. Genç sevgiliniz siz öldükten bir hafta sonra hatıranızı yaadetmeyi bırakır, kendini gecelere bırakır. Şu an bir adım, şu gün bir kurtuluş olsun vijdanlarda.

Sevgililer günü ve Kıvanç'ın son model arabası

14 şubat, ölüme bir adım kitabının bir sayfası. Fazla kafa delmeden, alakaya değineceğim. Kıvanç kaç yaşında: 29, yakışıklı, bir kadına bir sevişmede en az 4 mutluluk yaşatacak bir kapasitesi ve kasları var, afrodizyak bir arkadaş.

Kendine 200 bin ahroluk jeep almış, plakasına ismini yazdırmış, istanbul gecelerinde hilali ahmer ambulansları gibi dört dolanıyor. Bulduğunu, daha doğrusu kendini bulan şanslı dilberlerimizi koleksiyona ekliyor. Ateş söndürüyor bir nevi, bölüm başına 75 bin lira, altı sıfırını ben attım, hükümetten sonra.

Sevgililer mezatında en az 100 milyon liralık ekstra kredi kartı çekimi yapılacak. Kıvanç zaten çekimini yapıyor sabah akşam, amcasının genç karısını imzalayıp duruyor, emek var, sanat var, heves var, tip var-nizam var.

Alaka şu;

100 milyon lira kıvanca en az 250 jeep parası demek. Adnan amcanın boynuzları engerek!

BANKALAR NE KADAR OROSPU, SAHİPLERİ NE KADAR İBNE, ÇALIŞANLARI NE KADAR KALTAK

Gündüzün rahmetinde adam tecavüz etmek ne kadar hayırsız bir iş. Galata bankerlerinden beri bu husus güncellenip durmakta.

Neden bankalar bu kadar güçlü, bu kadar yaptırımcı vede herşeyin sahibi, hiç hayal yürüten oldumu? Yok sanmıyorum, ÇÜNKÜ OKŞANMAKTAN HOŞLANIYORUZ.

Bankalar hernekadar kendilerini piyasa düzenleyicisi ve piyasalar hakimi gibiymişcesine görselerde, aslen kendileri saraya sonradan dahil edilmiş güzel gözlü fahişe cevriyelerdir. ( cariye ) Sonradan padişahların doğum korunma yöntemi acizleri olmalarından sebep, padişah anası, valide sultan, başcariye, kutup ül sitte vesair sıfatlara bürünürler. Devleti çarşafa sararlar.

Bu becayişli benzetmeden sonra, diğer ana konulara gelmek gerekir.

Piyasalardaki güven kaybı ve prensipsizliklerden doğan banker tanımı, arada güvenilir bir aracı kişiliğini üstlenmişlerdir. Her üç durumda da, yani spor toto'daki I-O-2 sonuçlarında da kazanan bankerler olmuştur, sözleşmeleri gereği.

Bankalar ortaya sinai bir veri koyamazlar, üretici güç değil düzenleyici güç olarak varlık sebebi güderler. Benim ayşe ile olan ticaretimin bütün asetlerinin güvencesi 3. bir kişi olan bankadır. Yani benim ortaya koyduğum üretimin şeklen bütün ticari hakları banka tarafından munzamlanır. Çünkü Ayşe benden tecavüz ederim diye, ben ayşeden aldatır diye feci fena korkarım. Bu yüzden ayşe ile buluşma mekanımız banka çatısı altında gerçekleşir. ( sperm bankası değil )

Bankalar hernekadar devlet yaptırımı altında görünselerde, aslında birbirleriyle olan ticari ittifak ile bağlıdır. Herkes pazarı istediği gibi parseller, istediği kadar satın alır. Aşırı gidenlere elektrik uygulanır.

Bankalar , dikkat edilirse a bankası b bankası diye ayırmıyorum, bizim tüketim hırslarımızı ajite ederek, her kişiden maksimum fayda elde etmeye odaklı birer profesyonel orospudur. Bütün sektörler ile işbirliği yaparak, iç bünyelerinin kontrolünü ele geçirmiştir. Kocası hamzaya iyi bir yemek pişirmek derdindeki Saliha teyzenin bile aklını alan bankalar sayesinde, Saliha teyze hamza amcanın bütün gelecek birikimlerini "hediye kazanmak" bahsi üzerine bankalara pompalar.

Bankalardan kazık mı yedin mustafa sorusu, çok subjektif bir yaklaşım. Söyleyene erekte olurum anında. Hayır, bankalar beni piyasa raddinde duhül eder ama çoğu vatandaşı kızlık zarı hükmünde. Nedeni, basit: Ben cahil olmamak için direniyorum, bankalar ise cahillere ilanı aşk eden birer ferhunde. Rus kaşarlı orospu, singapurlu vampir fahişeler, sosyete lezbiyenleri, seks bağımlıları, pejmürde isterikler, abanoz hayat kadınları, sokak arası verenleri, hatta ve hatta müptezeller bile bankalar kadar DÜŞKÜN olamazlar.

İnsanlar menfaatlerine göre hareket eder, bankalar menfaatleri etüd eder, vatandaşa bal sürüp kendine çeker. Artık içeride neler olur, orasını bilemeyecek kadar acizim...