30 Aralık 2010 Perşembe

KAPTA KACAK BELDE BACAK ETTE PARMAK GÖTTE ZIBIK YILBAŞI KUTLARIZ

E-AYLİNNNNN, yılbaşını kutladımmı senin kudurukum?

Kutladın ya tahsin, ay daha demin şantöz karıya üflüyodun, nede çabuk nefesin bitti yaa?

Ne bilim yaa, rıza baba kaptı elimden tam öpüyodum çengiyi, uçarak geldi ve dizide öldük burda yaşalım dedi. Hemde Ferhundeden inipte geldi dobiş, dizide bol bol sulandım ama partide kayabildim sonunda, neclanın intikamını aldım diyerekten.

Dur bakiim oğuza yanaşalım, oğuzzzz:

Ya bir bırakmadınız be oğlum, şevketle seans yapıyoruz, şu alttaki şevket, aradakide hayriye hanım, hükümet gibi baksana, mum gibi eritti ikimizide, yaprak dökümü olduk bu soğuk aralık gecesinde.

Ali kaptan nerde beyler, karolin geldi kapıda kalmış, üzerinde kırmızı siyah şifonyer gecelik var askısız, açılışı ali kaptanla yapacağım diye tutturdu. Ali abi, ses ver abii.

Huoyyyp, 5 dakka işim var bizim dizideki müzik öğretmeni inci hanımla sol fej yapıyorduk. Daha 10, yıl marşını yeni bitirdik, birazdan sırayla 2 - 30- 40 - 50- 60- 70- 80 hatta yüzüncı yılı bile aradan çıkartabiliriz.

Amann, canlı para altan abi naapyosun abi, süper fantaziye geçmişsin. Bulduğun bütün deliklere para koyup sonrada paraları içeri gömüyosun, nasıl iş bu abi yaa?

Format gereği abicim, daha bir milyonum var gömecek, bi müsaade ver, işimiz çok.

Behzat abi nedir bu ÇE meselesi, bu arada hayırlı işler, rus ruleti takılıyosun arada, hangisinde patlatmayı düşünüyosun?

Çe meselesi aslında ÇÜK meselesi, rus ruleti konusuna gelince, uzak dur da sana patlamasın bi yol.

Aman küçük kadınlar da burdaymış, özge abla başı çekiyor, nedir bu küçük kadınların senaryosu, bi küçük bilgi versen özge abla, yada hande abla?

Bak anacım, küçük kadınlar işin artistik kısmı, bak şu mallara, küçük diyebilir misin, doksan altmış doksan, bi topla bakalım: 240, şimdi küçükten gazını alda, burda büyük işler yapıyoruz, 2011 hesabı.

Vayy polat abi, deve tuncayla deve güreşi, arada doktor ablayıda eklemişsiniz, neden üçlü abi?

Bilmiyosan öğren, iki kişinin bildiği sır sayılmaz, az sonra Memati de getiricek silahını, bütün sırlar ortadan kalkıcak.

( velhasılı, Türkiyede bütün dizi alemi yılbaşı partisi hesabı stres atmaktadır, bi yandan da çalışma saatleri uzunluğu ve diğer konularda eyleme hazırlanmaktadırlar. Paralar bölüm başına en az 30 bin lira ve çalışma saati uzunluğu, ne yapsın bu emekçiler, teselliyi birbirlerinde aramaktan başka? )

Bu arada: FATMAGÜLÜN SUÇU NE?

Mutluluk dolu '11...

Ayaz Rüzgarın Öpüşleri

İşte kırkmilyara dayanmış dünya, işte onun üzerinde birer zerre tozu benliklerimiz. Sakil kıyılarda uğuldayan ayaz rüzgarlar. Dertlere sarılı bedenlerin mezar taşlarından gelen ıslıklar.

Her öpüş sıcaklığının dönüştüğü mermer buzlar. Nerede bu aysberglerin babaları? Onlara ıssızlık vaadetmemiştiniz oysa. İlgilenmeyecektiniz de neden yaptınız onları?

Zirve ile Ziverbeyi aynı gören kadınlar. Hassas bedenlerinizi saracak aşk bulamayınca takıp takıştırarak var olmayı uman kutup fokları. Derdiniz de derin, denizde..

Artık ıssızlığınıza son!

İşte size benden yılbaşı hediyesi, bir isim olarak, bir tek gece olarak, yada bir sızı olarak kaydedin ismimi de defterinize, yada denizinize. Soyadım Mehir, M ile yazılır, Manisanın M'si.

28 Aralık 2010 Salı

PIRLANTA YILBAŞI ÖNERİLERİ

Yılbaşına geri sayım başladı, ben şahsen yılbaşına uyuz bakıyorum. O yüzden en büyük pişmanlık bile en küçük günahın şemsiyesi olmaz demek isterim.

Az sayıda dostunuz ile birlikte en mütevazi ortamları benimseyin.

Yılbaşı demek her piyasanın bir sahte bulut yardımıyla genleşerek yukarılara uçması demektir. Bu yüzden düşüşü hesaplayın ve gece görüş gözlüğü ile olaylara bakın. Bulutun şekilden şekile girmesi sizi kahramanlaştırmasın. Neticede bir bardak sudan ibaret.

Yılbaşında sekize dokuza şartlanmayın, en iyi sekiz zamansız sekizdir. Bir sıcak öpücük bile sekizdan daha haysiyetlidir.

Özellikle rus karıları zengin etmek için karaborsa arayışlarına kanmayın, rus karılar çoktan kaporaları aldılar, bize rus görünümlü çingenler kaldılar.

Televizyonlar, 15 gün oönceden çektiler paket yılbaşı yaygaralarını, hiçbiri canlı yayın yapmayacak, şakır şakır dansöz, ortaya saçılan oynamadan duramamcılar, hayat enerjisi yaymaya çalışan reytingçiler. Ama ne de olsa hiç yoktan iyidir.
Bir ocakta acil serviste görüşmemek üzere,

ARİF'2011

23 Aralık 2010 Perşembe

İLANAT

Pens büyütücü geldi, etkili sonuç garantisi. Aşağıhoratlı köyünden Muhtar hüsmen ağa üzerinde denenen pens büyütücü ile 3 haftada 11 santimden 19-20 santime ulaşıldı. Hüsmen ağa ayrıca saç boyası, bıyık bademi, ve nacar saat kazandı.

İlan başarısı: *****yıldız.

( İlanda hem kullanıcı, hem yer, hem zaman, hem ölçülebilirlik, hem promosyon, hem garanti, hemde etkili bir sunum var. )

Meme büyütücü şimdi size bir telefon kadar yakın. Meme büyütücü ile artık koca bulma derdine, silikon masrafına, çocuğa süt emzirme endişelerine son. Harbi klinik isviçre laboratuvar araştırmalarına göre kullanmaya başladıktan sonra memesi 58 santimden 98 santime sıçrayan inekten edindiğimiz izlenime göre, insanlarda memeyi basen kadar büyüteceğine kesin gözüyle bakan profesör helbert van fontingen, kaliforniya enstitüsünde rehberlik ve rençberlik bölüm başkanı, evli ama eşcinsel.

İlan başarısı en az *****yıldız.

( İlanda ürünün kolay ulaşılabilirliği, etki alanı, kullanım kanıtı, celebriti profesör ve profesörün özel hayatı işlenmiş. )

Bekarlıktan sıkılanlar, başlık parasını denkleştiremeyenler, sosyal ortama girmekte sancı çekenler. Bu fırsat sizin için. Dünyanın her lokalinden şişme kadınlar, balon kızlar artık ACUN markasıyla hizmetinizde. Yıkanabilir, silinebilir ve dikilebilir özellikte bu hayat arkadaşınıza artık 100 dolara sahip olabilirsiniz. Durun daha bitmedi; eğer 20 dolar fark verirseniz bebeğinizi istediğiniz ünlüye benzetiyoruz: Hadise, burcu esmersoy, nimet çubukçu, aysel tuğluk, hande yener, demet şener, müzeyyen senar, ladi gaga, ve hatta selma aliye kavaf. Durun henüz bitmedi, bekar bayanlar, sizi de düşündük, şişme erkekler şimdi canlısından farksız. Sünnet etmemeniz şartıyla 20 lira x 6 taksit, yanında kolonyalı mendil bedava, durun daha bitmedi, bitmez..

İlan notu *****yıldız.

( ilanda sosyal bir meseleye parmak basılmış ve ürün çeşitlendirmesi ve kişiselleştirme fonksiyonu düşünülmüş. Kadın erkek ayrımcılığına gidilmemiş. Doğa ve ekolojik denge vurgulansaydı daha iyi olurdu ama ilan süper, almayanı öpsünler.)

22 Aralık 2010 Çarşamba

TELEVİZYON, OĞLUM TELEVİZYON. KENDİNE GEL OĞLUM...

Amacım var kardeşim, şu televizyonu eleştirmek, yerin dibine kadar...

Birinci salvo dizilere: Her bölümü meraklandırıcı sahneyle bitirme geleneği. Adam/kadın ölecekmi, yada öldürecekmi? Dur bakalım ne diyecek? Kesin buradan ya ölüm ya ayrılık ya aşk çıkacak beklentisi. Ama sonunda ne oluyor; DAĞ FARE DOĞURUYOR.

Birde dizilerde ölümsüzlük sırrı keşfedilmiş. Ölsede-öldürülsede diziye geri gelenler yüzünden artık size saygım kalmadı. Yuh.

Peki şu cinselliğin kullanılması formülünüz. Benden size kıyak: Ananıza-karınıza-kızınıza cinsellik benden bedava.

Peki şu haber programlara ne demeli. Wikiliks, ergenekon, kılıçtaroğlan, teayyip, amerika, israil, avrupa topluluğu, türban, mafya... Sıra ne zaman ananıza gelecek diye merak eden yok mu?

Birde haberlerde rajon kesen ankırmenler yokmu: Darbeci ali kırca, türkçe özürlü birant, kabak tadı uğur, dolaylı yoldan reha, nerde kardeşim defne samyelim benim yaaa.

Hele mağazin programları yok mu; Televoleden seken size girsin.

Birde karizmatik sunucu formatlı yarışmalar, ağdalı, uzatmalı, geçirimsiz formatlar, neşe, meşe, hüzün, hayalkırıklığı.

1000 küsür tekrarıyla okan beyaz. Bokun yüzbininci süzdürümü.

Acun belası, haftada 5 posta, 50 milyon dolar, tekrarı tekmili gazı, kanser loading işler.

Çok çüküm hareketler de var. Amatör ortaokul formatı. Artist olmuş jiplere binen tosbağalar. Türkiye sizi hatırlamakta çooook zorlanacak.

Sizin modernlik anlayışınız bu, sizin yedirme alışkanlığınız bu. Sizin bize layık gördüğünüz kalite bu.

Gene en iyisi ne derseniz, kimse kusura bakmasın, yada baksın: ŞABAN FİLMLERİ.

En çok hakettiğimiz aslında.

21 Aralık 2010 Salı

Yılbaşa Geldi

İnsanları bu sahte buluta bindiren nedir diye düşündüğümüzde bir sürü tetikleyici unsur göze çarpar.

Dönerci lokantaları dahil her tür esnaf bu yılbaşı tüketiminden pay almak için nail babanın geyiğine biner.

Hediye ekonomisi tavan yaptığı için yaklaşık 1500 sektör bu yılbaşına bağlar cirosunun çoğunu.

Sabahki baş ağrısına çıkar her hazırlık ve umut.

Kasımpaşadaki sapık, tarlabaşındaki kaçkın, çukurcumadaki entel, inşaattaki amele adeta aynı kişidir bu mutluluk bulutunda.

Bir sürü seks kaydı düşlenir, ama bir sürü taciz gerçekleşir. Taciz seksin teklifsizidir.

Alkol ise gecenin dezenfektanı. Siler geçer geçmişi, yer açar geleceğe.

Tüm bu bilinen tespitlerden sonra ne demeliyim acaba...

ABBAS'IN PROFORMA'SI

Şu otomobil sektörü çok bi alem. Bünyesinde her türlü insani organizmayı barındırıyor. Mozaik gibi, ama bu yazımda sanmayın ki size sevimli bir açılım yapacağım. Bu Abbas denilen şahıs aslında köyden kente gelip, sektöre dahil olan anadolu yağızlarından biri. Saf anadolu çocuğu kisvesiyle sektöre giren, teslimatçı, temizlikçi, yıkamacı, vesair kimlikleri taşıdıktan sonra, kariyerinin zirvesinde satış işlerine yükselen birisi.

Abbas'ın müşterileride aynı kökenden, yani köyden kente göçün nüveleri. Bizden olsun çamurdan olsun mantığıyla hareket eden, ve bu düşünce ile kendi kızlarını yada karılarını "Delici İmam'a teslim eden kırsal kafalar. Başka birine denk gelirsek bizi deler düşüncesini taşıyorlar. Öyleki, benim verdiğim fiyatlar daha aşağı olmasına rağmen, kendi köylülerinden daha pahallıya kazık yemeyi defalarca başarabilmiş kitle. Hatta Abbas'tan aldıkları fitbeyk doğrultusunda, başka kimseye otomobil sırlarını açmamaya yeminliler. Doktor sandıkları abbas aslında karılarını parmaklıyor, ama olsun, bizden olsun parmaklasın diye düşünüyorlar.

Abbas ise mutlaka cep telefonunu kayışında taşıyor, yumurta topuğuyla "parmakçılığı" haketmiş durumda.

Abbas işine şöyle devam ediyor. Zamanla kendi sermayesini oluşturup, 2.el arabaları kendi alıp satmaya başlayarak. Tabii ki, arabaların kmlerini düşürerek, bu sayede 60'ında genç kalmış sosyete güzellerini baz alıyor. Köyden gelenin malını köyden gelene takıyor. Doktor ya aslında.

Abbas bir yandan iş yaptığı bütün sektörlerden komisyonunu ceplemekte. Sigortacıdan, müşavirden, bankacıdan, hatta teslimat işini yapan eski meslektaşından bile payını alıyor. Selam verdiğinden bile isteyecek ama, olurya bazı fitneciler onun "kutsal adını" lekeleyebilir diye burada mütevazi bir duruşu sergiliyor. Abbas bu. Eski maraba, şimdi son model araba.

Abbas bir yandan da işinin gereklerini yerine getiriyor. Beraber iş yaptığı bütün odakları yemlemeyi ihmal etmiyor. Zira ABBAS ABİ artık kurumsal bir kimlik, ama tabelası vergisi beyannamesi yok.

Abbas artık yükünü tutmuş, abbas artık bir otomobil markası, abbas artık emeğiyle bir yere gelmiş şaban. Dolayısıyla Abbasla iyi geçinmek zorunda olan bir ortam doğdu. VeAbbas bu topraktan çaldıklarını bu toprağa gömmesi gereken biri olarak, başlıyor yanında adam çalıştırmaya, başlıyor işletmeciliğe, başlıyor, taksi plakası, servis minibüsü, araç kiralaması tarzı işlere. Bir yandan anadolu insanı zortlamasına, 2. el simsarlığına ve komisyonculuğa devam elbette.

Bu sırada abbasın çalıştığı plazadaki dişiler kaynamaya başlıyor. Abbasın bir anadolu kaplanı olması sebebiyle Abbas artık pençeleri ve ısırması merak edilen bir yiğit karizmasında. Dolayısıyla Abbasın konforu, anadolu söylemleri ve başarı hikayeleri kızlar arası sohbetlerde kabarmaya başlıyor. Sonunda bakıyorlarki, Abbas sırayla plazadaki bütün dişileri dişlemiş. Naaparsınız, doğanın kanunu. Bu sayede Abbas artık kazandığı paranın bir milyarını fuhuşa harcamadan da İmparator olabileceğini keşfediyor.

Günün birinde Abbas soyaçekiminden ötürü patronunun o eski kutsal insan değil, kendi çabalarıyla varolabilen bir şişme balon olduğunu düşünüyor. Zira yattığı kadınlar ile daha önceden yatmış bulunan patronun bazı iktidarsızlık hikayelerini öğrenmiş durumda. İşte bu yüzden vede sermayeyi de doğrulttuğuna göre, artık patronunun karşısına dükkanı açmanın zamanı geldi diye düşünüyor.

Şimdi size Abbası ve Abbasları anlattım, ama diyeceksiniz ki; Kim bu Abbas kardeşim, T.C. kimlik numarasına bakabilir miyiz?

Bu kişi çok bilinen bir kişi, telefonu kemerinde, plazalarda bir köşede oturan herkes, garip gözüken ama, kendinize yakın bulduğunuz ama, mağduru oynamayı bilen ama, aslında klark kent gibi kimlik taşıyan herkes Abbastır.

Abbasın proforması dediğim de, Abbasın müşterilerine kredi çekmekte kullandığı, şerefsiz bankacılara gönderdiği, müşteriye aracın tamamına kredi çekme beyanında bulunduğu, yanlışlar üzerine kurulu sahte beyandır. Aracın fiyatını yüksek gösterir, araca aksesuar takılmış gösterir, ve adamın cebinden para çıkmadan araç sahibi olmasını sağlayan belge niteliğini taşır. Abbasın sihiri budur. Abbasın proforması, Abbasın hayatta tutunmasının belgesidir.

Abbas aslında işini prosedürlere göre yapmayı prensip edinmiş sivri uçlu otomotivcilerin alternatifi olarak doğmuş ve beslenmiştir. Öyle yada böyle, bu sektör abbaslarıda, vakkaslarıda, cabbarlarıda barındırmak zorundadır. Çünkü herkesin araba almaya niyeti ve hakkı vardır diyerek karşı açılım yapıyorum, kendi kendime iltilafa düşerekten....

18 Aralık 2010 Cumartesi

İNSANIM HER TÜRLÜ TECAVÜZE LAYIKTIR, O KADAR !

Mensubu olduğum ve canına yandığım Türk hanesi olarak "tecavüz haketme" denklemini çözeceğiz bugün.

Halkların da bir karakteri vardır. Böcek gözlerindeki taneden bütüne sisteminin öngördüğü gibi. Tüm görüşlerin ortak paydası; bu karakterin izlerini taşır. Şaşmalar, sapmalar ve şişmeler dahil.

Kim ne derse desin, biz ortaasyadan geldik. Göçebe ve istilacı bir nüve'miz var.

Kimimiz plazalarda, kimimiz ağaoğlu sitelerinde, kimimiz AVM kültüründe, yada uzay şartlarında yaşarsak yaşayalım, çoğunlukla ASLIMIZI yansıtırız, altkültürümüzü taşırız, ve sadece şeklen değişiriz. Palavrasyon bir milliyetçilik söylemimiz vardır, aynı söylemleri taşıyan kişiler olarak, memleketi içten dıştan satarız. Satanlara karşı sonsuz bir hayranlık ve muhabbet besleriz. İlk fırsatta satarız, satmayı planlarız, satamazsak ise arpacı kumrusu gibi düşünür dururuz.

Örnek isteyen varsa, -ki götlerine girsin bu örnekler:

fiş almayıp indirim isteriz.
emlak vergilerini dipten gösteririz.
değerli emlak arsalarına inşaat yapmak için üsülsüzlük yaparız
rüşvet alır rüşvet veririz.
dini-Allahı hep kullanırız.

birde birde;

Adamlığı kimseye bırakmama payesi altında her türlü içli dışlı pisliği yaparız ve yaparız.
Yakınlarımızı kayırırız. En kaliteliyi en ucuza almak sevdasıyla dolanırız.

hatta hatta;

Atatürk yaşasaydı en has adamı olarak beni seçerdi diye düşünmekten de geri kalmayız.

İslami topluluklar ve yandaşları şu an iktidarda olduğu için yağ ve bal ticareti yapmaktalar, pahallı lokanta, bahçeşehir keranesi, ve lüküs jiplerinin içinde görebildiğimiz "onlara" sallar da dururuz,

ama zamanında halk partisi iktidardayken zengin olan dedemiz, amcamız, dayımızın bu topluluktan ne farkı olduğunu düşünemeyecek kadar da düşünce fakiri bedbahtlarız. Elbette bunu daha önceden düşünen varsa; sözüm onlara değil.

Benim rahmetli dedem bugünkü gayrettepe arazisi dutluk halinde iken, ki şu anki emsal değeri 800 milyon dolar, halk partisinin değerli elektrik idaresi buraya 7000 lira borç çıkarmış, garip dedem ise orayı 12000 liraya satmış. Bi nevi "sat kurtul" taktiği yapmış. Bilin bakalım bu uygulama zamanında kim iktidarmış?, hadi bakalım..

Bu yüzden her türlü eziyeti hak eden bir ortaasya göçebe topluluğunun son neferlerinden biri olarak

Benim kendi kendime edindiğim bir malım yok,
Benim kırklı yaşıma rağmen bir süper kariyerim yok
Benim bir arabam yok
Benim düşüp kalktığım her renkten bi metresim yok
Benim bi işim bi karım bi çocuğum var, çoğu hediye giyim eşyalarım, çoğu bağışlama ayakkabılarım, çoğu çizik atılmış borçlarım var.

Çoğu da azı da bu.

Ve asla gocunmuyorum, sigara tiryakiliğim dahil.

Ölene kadar böyle gitsin sadece, aç açık kalmayayım, bir dalın ucunda sallanmayayım, çocuğumun mürvetini göreyim.

ŞİMDİ SİZİ GÖREYİM.

13 Aralık 2010 Pazartesi

İSYAN ÇITIRLARI

İsyan çıtırları ile kastedilen mevzuu; gençkızlar ve erken kadınlar müessesesinin kendikendine kisvelediği kalkanları irdeleyebilmek.

Aslında ana sebep; anneleri gibi olmamayı dillendirmek. Ama tabi bu mevzuunun da içine girebilmek lazım, buda benim işim.

Face mace ve diğer zavallı paylaşımlarda genç kızlar müessesesi'nin dilindeki pelesenk şu; ÖZGÜRLÜK. Yani bağlı olmama, bağımsız olma, ve bu ülküyü kalkan olarak kullanma. Hiçbirşeyi yeterince ciddiye almama isyanı. Özellikle erkeklerle olan münasebetlerde annelerinin düştüğü aczleri toptan reddetme. Zaten toplumumuzun mikrobu olan dizilerde, filmlerde ve kadın programlarında bu acz'ler ısrarla vurgulanıyor.

Hatta genç kızlar müessesesi erkeklerle paylaşımı ve arkadaşlık derecesi yüksek olan hemcinslerini bu yüzden diğer uç olarak niteliyorlar. Kutuplaşmaya sanki muhtaç olduğumuz şu günlerde.

Bir bayrak açmışlar, dolanıyorlar toplumda, tam bir "durup dururken isyan" hallerinde.

Bu ağaç yaşken eğilir kompozisyonunda, bazı tanıdığım şahsiyeti ala zat'larında İSYAN ÇITIRI olarak dış dünyaya davranış sinyalleri verdiğini görüyorum.

Mesela Söylem, mesela bayan diazem ve hatta nüzeyyen, hatta karım yaa, düşünsenize. Yeni bir kategori: İsyan kıtırları! ( kıtır ile kart deyimlerini özdeşleştirmek mümkün. Kelime kökü bilimi açısından. )

Aslında toplumdaki homofobik değişimin, yani içten içe mitöz bölünmenin, yada GDO tüketilmesi kaynaklı değişimin şu anki özneleri İSYAN ÇITIRLARI.

İsyan çıtırları aslında isyan ettikleri şeyin birebir sonucu olduklarından habersizler. En bilinen adı ile YOZLAŞMA'nın. Yada, yalnızlaşma, içe çökme, kutup olma ihtiyacı ve sessiz haykırışların.

İstedikleri şey ise aşk destekli huzur, bu nasıl mümkün diye düşünürlerse, eksikliğini hissettikleri şeye karşı cephe duruyorlar, uzanıp almaları gereken kutuyu ellerinin tersiyle itiyorlar.

Erkeklerle olan en büyük kavga'nın aslında tersine dönmüş bir şemsiye olduğunu, ve ufak bir sallama ile işlerin yoluna gireceğini bilmeliler.