8 Temmuz 2010 Perşembe

YAVŞAK FACEBOOK

Kadıköyden Modaya uzanabilir misin bir bahar akşamında,
Elinde bir yarım ekmek, yarısı da martılarda.
İnsanlığı nasıl olur da; bu kadar ormansızlaştırırsın,
Butonlarda, entırlarda, kablolarda.

Seni icad eden belli ki; mezarlığın faresi
Satacak içini, dışını, bütün bilgilerini,
Adın kerhaneye düşünce anlarsın
Sosyal paylaşım dediğinin acizliğini.

İnsanlığı iletişimsiz hale ilettin
Moda oldun, aramızı hiç ettin
Sen geldin geleli hepimiz bir sayfayız.
Beyaz sayfalarımızı da başlamadan piç ettin.

Al piçin Twittırı da, hayatımdan çık artık
Ne muhabbetin muhabbet, sadece 2-3 tık,
Ben dost yüzü isterim gülümseyen karşımda,
Senin bütün sayfaların soğumuş bir mezarlık.

Gerçekten dost olanlar senin kaleni yıkar,
Facebukla doğmadık ki, olmasan da nah sıkar.
Kendini nimet sayma; bu dünya evvel ahir,
Elbet birgün facebuklarında faceboku çıkar.

İLAHİ GEÇİŞ

Geçilir birşeylerden,

Yollarda tarlalardan, havada bulutlardan, denizde adalardan,

Uğranır biryerlere,

Duraklara, dükkanlara, caddelere, mekanlara,

Hayatta da birşeylerden geçilir,

Dönüm noktalarından, dönülmeyen noktalardan, keskin virajlardan.

Birşeylerden geçilmez olsada geçilir,

Uçurumlardan, dağlardan, geride kalanlardan, derin yaralar açanlardan ve dostlardan.

Mesele şu;

Geçtim senden, eğer kabul edebiliyorsan...