15 Haziran 2009 Pazartesi

Avrupa Uçuşu Başlıyor ( erotik Anılar )

Markamızı temsilen şirketimizin başı, Cenevre Otomobil Fuarına satışçılar arasından benim de dahil olduğum en elit 5 kişiyi seçmişti, sanırım mektepli bir profil olduğum kendisine söylendiği için. Kendimde İsviçrece öğrenecek bir mental kuvvet heyecanı duymaya başlamıştım. Lakin İsviçrece diye bir dil yoktu ama İsviçre kültürü üzerine birşeylerin hazırlığını yapabilirdim. Aramaya İsviçre kadını diye yazmaya başladım. Buradan İsviçre kadını anatomisine ilişkin sitelere yönlendirilmek mecburi bir yoldu. Hani şu pornoğrafya görüntüleri yokmu...

Hücrelerimde bir şeyler, hayattan aldığım enerji ve insan sevme içgüdülerim ziyarete oranlı olarak artıyordu. Ve bir doktrinin ne kadar doğru olduğuna kani oldum: - Türkler yabancı illere giderken bir istila, bir kuşatma, ve binbir keşfetme genlerine sahiptir. Uzun hikaye ama, orta Asyadan buralara nasıl geldiğimiz kanıt olarak, dünyanın her hücresine yerleştiğimiz de kanıtın ispatı olarak gösterilebilir.

Pasaport işlemlerinde bana devamlı gülen katibe kızın gösterdiği sıcak ilginin de bendeki pozitif elektronlarla ilgili olduğu aşikardı. Kadın yaradılışına bakarsak, her zaman en güçlü genlerle buluşmak istedikleri, erkeğin bu geni taşımak ve kuvvetli olmak için verdiği hayat mücadelesi anılmaktadır. Veya kız sadece görevini yapıyordu, ama kızın isminin İlgi olması, ilk seçeneğin doğru olduğunu kanıtlıyordu.

İlgi, avrupaya çıkış ritüelimde o akşamın veda busesi için istekli görünüyordu. Onunla ailesi, işleri odaklı bir kahve içme molası vermek çok mantıklı geldi. Devamlı muzurluk akan bir gülümseme, vücudu, gömleğinden farkedilen dişiliği, bakımlı ayakları ve çok bakımlı saçlarına, bir cennet esansı eşlik ediyordu. İlgi kahverengi ağırlıklı bir kıyafeti tercih ederken, duruşu bir bahar ferahlığı, yakınlaşması bir meltem rüzgarı, ağırlığı bir ıhlamur çiçeği kokusu ve gözlerindeki bilgelikle birleşen esprileriyle sanki ilahi bir armağandı. Adama pasaportunu yırttıracak kadar bile olduğunu söyleyebilirim.

Pasaportum o gece yırtılmamış ise hiçbirzaman yırtılmayacak. Sabah, o gece yaşanmamışcasına, en iyi arkadaşımcasına, medeniyetin beşiği gibi duruşu olan bir İlgi karşımda duruyordu. Tek gecelik kadın olmadığını size anlatsam inanmayabilirsiniz belki ama, organizmanın tenle uyumu bazen önlenemez birleşmelerin çekimine girer. Siz önlemeyi bile önleyemezken. Akşamki İlgi ile sabahki İlginin, yıkanınca çeken ebatlar kadar farkı olduğunu söyleyebilirim. yok yok, her kadın karanlıkta güzeldir gazellerine girmeyeceğim, ama duygular sele kapılıp gidince gözdeki netlik kendini farklı odaklıyor. Veya İlgi hanım pasaport melekliği görevine giden yolda uzaklaşıyordu.

-İlgiyi üzerime çekmek, hele senin ilgini asla unutmayacağım dedim. Arkasını dönerek sevimli bir reverans yaptı ve konuşmadan sele kapıldı gitti. Belkide evlenilecek kızdı..İlgi..

Uçağa giriş, acaba düşermi, düşerse öte tarafta benim için ne tür hazırlıklar yapıldı. Pist başı, kaptan-ı uçağın rahatlatan konuşması, bir uçak yolcusu segmentinin bu kadar çeşitlilik göstermesine hayretler. Birde, benden 9 sıra önde oturan kızıl. Bir ara arkaya baktığındaki o lütuf yüzu, o yumuk ama soylu bakışa hayranlık, beni çeken bir gizem, onu banyoda saatlerce kendine yaptığı bakımda görünmez adam olarak seyir etmek düşüncem. Beni "üstüne yorgan olarak çekmesi" ihtimaline methiyelerim. Ama dokunursam kaybolacak bir peri masalı ( fair tale ). Ona attığım hayalet halatı farketmesi, belkide bu yüzden, sırf bu yüzden uyuma/dalma halinden vazgeçmesi. Onun dişiliğini kendine hissettirecek birine mi sahip, yoksa kadınların sonsuz arayışı ( duplikasione rölativitesi ) var mı, yoksa ona kendimi sunabilmenin, yani bir yanlışın dört doğrumu yeme sanılması.

Bu kadar huzurla uyumak bile zamanımızda bir ayrıcalık, arkadaşım Kemal hafif dürttü ve;

-Uykucu, Cenevreye dayandık, git bi yüzünü yıka, birazdan pasaport kontrolünde terörist muamelesi göreceğiz, sorulara uyanık olman lazım. Hadi bakalım.

Ve onun yanından geçmek, sanırım bakışlarımın merkezinde olduğunu anlamış, arkamdan lavabo kabinine gelmez mi? Bende hakettiği hayranlık, gözüme vurmuş, ona yıldızlı bir samanyolu olarak akmakta. Gayri ıhtiyari;

-Merhaba, dedi.

Allahım şu kadınlar çekimi ne kadarda kuvvetli algılıyorlar..

-Merhaba, Cenevreye mi?

Normalde bu soru şehirlerarası otobüslerde sorulur ama sanırım ortamın kuvvetli çekiminden bir espri tutuşturmuştum bilmeksizin.

Cenevrede ajans mankeniymiş, fuarda vıp açılışın favorisiymiş. Kardeşi bizin markanın PR yönetmeniymiş. Üniversiteyi Kanada'da bitirmiş, ama Bilkent elektroniğe devam ediyormuş. Sosyal yardımlar gönüllüsüymüş. Tv programlarında editörlük, Halkla ilişkiler süpervizöreliği, CEO asistanlığı, yani bir çocuğunuza en ideal annenin bütün özelliklerini taşıyan, ama sadece hayran olunacak 4 dili bilen, diger dördü yarım, aynı zamanda.
Ortaköyde tavla ustası, yerli dizilerin yorumlarında usta, sizin konunuzu sizden iyi yorumlayacak kadar, bir o kadar yakın, bir o kadar ulaşılmaz ilahi bir varlık.

Her bir maddeyi epeyi epeyi konuştuk, haa bu arada ismide Ceyla, arada kendi söyledi. Nerede mi?

-Otelimizde, onun odasında, onun hazırladığı hazır çorbayı içerken, ( Cenevre otelleri fena kazık, her seferinde hazır çorba götürecek kadar da bizden )

Ama ruh ikizliği protokolüne aykırı hiçbirşey olmaksızın, olsa olmazmıydı, elbette olacaktı, ama Ceyla sadece paylaşımından ötürü bile sadece hayran olunabilecek bir cennet kızıydı. Hatta ona İlgiyi anlattım, öyleya, bu kadar nitelikli bir kıza ne ile karşılık verebilirdim diki? En yakın arkadaşıma bile anlatamadığım bir taze yatak hikayesi. Belki öküzlük ama, Ceyla hayatımın en yakın uzaklığıydı. Soyundu, ertesi gün giyeceği ışıltılı fuar kostümünü göstermek için, 1 saatir tanıdığı bir araba satıcısının karşısında. Kibarlık babında, çıplak kaldığında arkasını döndü, aynadan gözüken göğüsleri ise tablolarda resmedilecek estetikteydi. Sanırım yüzlerce hayranı olan bir kızın bu kadar yakınında olabilecek bir ruhun, onun muhteşem göğüslerini görmesi en ulvi hediye olsa gerek.

Kostümü giymesi ile doğal ışıltısına yıldızların ışığını eklemişti. Dedim ya, bu kızın tenine değecek bir ten, yaratılmışa en büyük haksızlık olsa gerek. Açılış dansını sergiledi. Balemsi, sportif ve duygulu...

Çanakkale Şahidi

Tarihin dokusunu açma vakti...
Asker olduğum Çanakkale'de savaşmak!
Ateşin ruhları yakmadığına şahit,
Bebek süt içer gibi kanın tadına bakmak.....

Bir ezan çınlarken, kalkış sireni gibi,
Bir tarih uğuldar kopmamış kulağımda,
Verdiğim sözleri geri alıp,
Kalanları hasretle selamlamak.

Kuşların uçtuğu sevinç yüreğimde,
Bulutların varlığına selam durarak,
Yerdeki karmaşa'nın anlamsızlığında,
Şehit arkadaşın elinden tutmak...

Bayrağa selamı esirgemeden,
Yemyeşil çalıyı unutamadan,
Ardındaki toprağa göz kırparak,
Huzura şehit olarak varmak.

Sormak: Ne için geldiniz bu toprağa?
İzin alarak gelseydiniz; bak o zaman,
Yüreğimizden sevgiler, mermi yerine.
Eksilmeyen sıcaklığı bağrınızdan.

Ardımdan koşsanız da, uçamadan,
Olduki uçtunuz, tutamayacaksınız,
Siz bu toprağın bağrında, belki de;
Şehitliğe şahitliği unutamayacaksınız...