27 Şubat 2010 Cumartesi

sAnAT hAYATıMın kaÇıncı YıLı

Mustafa Mehir, beennn, acaba kaçıncı sanat yılımı kutluyorum? Aslında bu işin içinde ne kadar çok kalbinizin attığı değil, sesinin ne kadar duyulduğu daha önemli. Bu yüzden bütün amatör sanat hayatımın kilometre taşlarını buraya hatırlayabildiğim kadar dizinleyeceğim. Belki onbin yıl sonra, mağaraya çizilen öküz resimleri kadar bir değer arzedebilirim, imzasızca.

Çocukluğumda sanat bazında evimizin bahçesinde tahta kılıçlar dekoru eşliğinde oynadığımız piyesler. Ben, pasaklı sali kadriye, iskelet aydın. Konu genellikle uyuşturucu geliri paylaşımı. Bizler mafya babası, anası. İşte mesela Neyork geliri için birbirimizle hesaplaşıyoruz, hesaplaşmada anlaşmazlık çıkıyor ve tahta kılıçlar ile birbirimize girerek oynanan piyes.

Yada teyze kızı Nevbaharla oynadıklarımız. Biraz daha majestik, onlar "apartmanda" oturuyordu çünkü. Bir yastığın üzerine biner, sürat teknesi o yastık, haydutlardan yada polislerden kaçardık. Yastıkla beraber savrulan tekneden sağa sola yuvarlanırdık.

Peki ya doktorculuk. İsmi neme lazım, bir kız, ben ise doktor, muayene edeceğim diye soyundurdum kıçına kadar, düşün daha o yaştan.

İlkokulda 4 ve 5 sınıf piyeslerinde yardımcı oyunculuk. Biri tematik. Yani çin imparatorunun kızına aşık olan bir yiğit. Çin impratorunun kızını şimdiki cem uzanın kızkardeşi ayla uzan oynuyor. Ben ise imparatorun muhafızı. Allahın Çin'inde namus koruyoruz, işe bak.

Bir de unutulmaz rolüm olan yunan askeri. Türk genci beni öldürecek, malum. Boğuşmamızda tüfeğim kırılmıştı. Ucu ışıklı siyah plastikten. Türkün gücü dünyaya yayılmıştı o tarihte, Nilüfer hatun ilkokulu -Nişantaşı- sahnesinden.

Okul ve çalışma ve aşk hayatı boyunca oynadığım karakterlerden bahsedemem, o kadar çok ki. Söylem teyze ile oynadıklarımız mesela, dekor istanbul, hiçbiryere ve şeye ait olmayan Söylem ile, hiçbir bağlayıcılığı ve koşulu olmayan mustafa, beykozlu esra ile sergilenen ilk aşk romanı, siyahşın, valla bisürü, ama dekor hep istanbul.

Hayatım sanat, memat.

25 Şubat 2010 Perşembe

ŞILLIK

Mecramda yüzlerce kez kadınlar hakkında doldur boşalt yaparak erkek denilen üreme bileşeni varlıkları kadın denilen üreme şıllığına karşı uyardım durdum. Ama maalesef anlaşılamıyor. Otizm sarmış dört bir yanımızı.

Kadın neslin devamı için erkeğin hizmetine adapte bir aşuftedir. Kadın yerine göre mutluluğu, yerine göre dramı çok güzel oynar. Yaradılış tabiatında bağlı olma, ait olma, akit olma, vakfolma yada benzeri namuslar yoktur, olamazda.

Dünyada menfaati veya sıcağı için asla yön değiştirmeyecek bir mustafa diye adam varsa , ki var, asla menfaatine aykırı bir oyunda yer alan bir kadın olamaz. Kız olamaz. Dişi olamaz.

Elde edilemeyecek kadın dünya tarihine kayıtlı değildir. En azından bu dünya dahlinde.

Şimdi zekası kıtlık çeken afrikalı beyinler akıl yürütecek ve diyecekler ki: Mustafa bir veya birkaç kadından çekmiş olmalı ki, burada ateşli adalet savunması yapıyor. Mustafanın bahsettiği kadın eğer yüzde 99 gruba dahilse, yüzde 1 masum kaydı vardır.

Yok arkadaş.

Ben neden bahsediyorum, sen neden.

Bunu Allah yazmış, kadın kendi menfaat dairesini sağlam tutmak için erkeği devamlı tetikleyecek, devamlı itekleyecek, yaşamın devamı için sinyal yayacak. Yani Allah tarafından konulmuş bir kanun. Allahtan daha büyük bir varlık bilen varsa, tezimi çürütebilir, yada kendi çürüyebilir.

Şimdi akil olalım, şimdi davaya inanalım, şimdi gerçeği savunalım.

Kadın şıllıktır. Şıllık kadındır.

23 Şubat 2010 Salı

DEĞİŞİM, AH EVET DOSTLAR "DEĞİŞİM"

Beynim, yani birikimim bu mecrada sizlerin ellerine bıraktığım şeyler. Yüce takdirlerinizle.

Bir milyon emekle arz'a sunulur şu insan. Doğumundan ölümüne, duygularından, icraatlarına, yüzbinlerce merhaleden sonra, bir mezar taşı olarak dünya defterini dürer.

En azından kabristan önünden geçerken yaşadığım dalgalar böyle.

Aslında çok basit olabilir duyguların yansıması. Basit olduğu oranda etkili. Bütün filmlerin ana teması, yada seyrettireni de budur. Duyguların basit ve etkili verilmesi.

Edebiyat ise, söz söyleme sanatı. Evet bütün yönleri, hikayesi, sunumu, gücü veya karizması, işin bütününün özü edebiyatın sadece söz söyleme sanatı olması. Burada, bir mezar taşının oluşumundaki merhaleleri bloglaştırdım.

İlkokul fotoğraflarım, sünnetlik anılarım, diplomayı aldığım ışıklı anlar, ilk sevgilinin dudağındaki gizem, uzaylılar, futbol, askerlik, iş, ekonomi, devrimler..Daha neler neleri bu sayfalara sığdırdım.

Ama beynimde bir yanma, bir tükenme, bir ezilme hissediyorum, çünkü müthiş zorladım ve zorlandım. Bir neslin türünü devam ettirmesi için, çiftleşme anında bütün yaşam enerjisini harcamayı göze almış yaşam formları gibi.

Belki ürettiklerimden yeni bir nesil dünyada varolur diye. Yuhalanmayı yada alkış tutulmayı da gördüm. Sağol Nüzeyyen, sağol selma, sağol isimsiz kahraman.

Yeni bir yazı dalgası yakalama durumunda, mezar taşını parlatmayı sürdüreceğim, üzerine karlar yağsada.

Ve işte basit ve ifadesi kuvvetli bir mezar taşı yazısı:

DUR YOLCU İŞTE OKUNDU EZAN
AHRETİNİ GENÇLİĞİNDE KAZAN

21 Şubat 2010 Pazar

DENEME YAZILARI KRONOLOJİSİ - mustafa mehir 0 544 733 72 38

bir 20 kağıt ta biz koklasak 04 03 2010

4207 28 02 2010

SANAT HAYATIMIN KAÇINCI YILI 27 02 2010

NUHUN PROJE GÜNLÜĞÜ 26 02 2010

ŞILLIK 25 02 2010

YENİ ODAKLARA KARŞI 24 02 2010

DEĞİŞİM AHH EVET DOSTLAR "DEĞİŞİM 23 02 2010

BLOG YAZILARI KRONOLOJİSİ 21 02 2010

KAHRAMAN BAKKAL ŞEHİT OLDU 18 02 2010

ÇAKALLAR VADİSİ 18 02 2010

Kanıt RECEP İVEDİK 17 02 2010

ŞİNANAYDA SÖYLEM ŞİNAŞİNA NAY 17 02 2010

SANAL HİKAYE 16 02 2010

3 Büyüğün İnsanlar Üzerindeki Etkileri 16 02 2010

en verimli blog yazarı 14 02 2010

Sevgililer günü ve Kıvanç'ın son model arabası 14 02 2010

HAKEDİŞ 14 02 2010

BANKALAR NE KADAR OROSPU, SAHİPLERİ NE KADAR İBNE,... 14 02 2010

Sinoplu Diyojen 14 02 2010

HAZIR OL CEHENNEM, BALATALARINI YAKMAYA GELİYORUM!... 13 02 2010

Asuman, beni diskoya götür. 13 02 2010

AKROSTİŞ 13 02 2010

ATATÜRK TÜRKİYE VATAN MUSTAFA KEMAL 13 02 2010

13 kadın 13 02 2010

KÖKENCE 13 02 2010

İNANÇ DÜNYASI 13 02 2010

ÖMRÜNÜZ KAÇ TRİLYAR DOLAR EDER? 13 02 2010

yi beni ricep yi beni 13 02 2010

ŞEYTAN RIDVAN 13 02 2010

EŞŞEĞİN AYAĞI 12 02 2010

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA, BİR İNANSA.... 12 02 2010

CAMİLLA SERİSİ HAKKINDA 12 02 2010

CAMİLLA BEKARETİ DEMOKRASİYE VERDİ. 12 02 2010

CAMİLLA BEKARETİ ORDUYA VERDİ 12 02 2010

CAMİLLA BEKARETİ DEVRİMCİYE VERDİ. 11 02 2010

CAMİLLA BEKARETİ İŞGALCİYE VERDİ. 10 02 2010

ACUN'UN ARKASINDAKİLER 10 02 2010

SOLAR AKTİVİTE 08 02 2010

Mustafa 10 milyon, Söylem lost bu maçta. 08 02 2010

the place where miracle occures in pages 08 02 2010

AMERİKAN BEAUTY 08 02 2010

ÇANTACI SÖYLEM SÖYLEŞİLERİ 06 02 2010

ERCÜMENTİN KALİTESİNE YAKIŞMAYAN SORULAR 06 02 2010

TERÖRÜN AKŞAMÜSTÜ 05 02 2010

aşık olmadan olan adam 05 02 2010

DON'T "KIRAY" FOR ME 04 02 2010

GAVATAR 03 02 2010

Sevişme Analizi 03 02 2010

ARZEDERİM 03 02 2010

UZMANLIK ALANLARIM 01 02 2010

jeopolitik MUSTAFA 01 02 2010

ATARYEMEZ VAKIASI 31 01 2010

ZİVERBEY-BOSTANCI DOLMUŞU' ANILARI 31 01 2010

Mustafa'nın DNA araştırmaları 31 01 2010

KARTAL ile fare 31 01 2010

CEHENNEM YANIYOR 30 01 2010

Söylem Teyze'nin Aforizmaları 30 01 2010

VADİDE TERSİNE AKAN SULAR 30 01 2010

SERMAYE YAPISINI GÖSTERİR BELGE 29 01 2010

MAGAZİNDEN SÜZÜLEN KADININ KRİPTOSU 29 01 2010

NÜZEYYEN KARAKTER ANALİZİ 29 01 2010

Komandante Cheguevara 29 01 2010

ROMANTİK-EROTİK HİKAYELER episode :7 "Tavan arası... 28 01 2010

Yaşar Nuri Hoca Danışmanı Şahane Hanımı Kütürdetmi... 28 01 2010

OROSPU TURU 27 01 2010

BELGESEL NİTELİĞİNDE 27 01 2010

LOR MEKTEBİ 26 01 2010

MİLAN-İNTER - İTALYA DERBİSİ 25 01 2010

SÖYLEMİN KRİPTOSU 25 01 2010

SATIŞ HİKAYELERİ FROM GERÇEK HAYATTAN 25 01 2010

FACEBOOK 23 01 2010

FAŞİONİZM 23 01 2010

MEMLEKET YANIYOR 23 01 2010

Sevişmeye hazırsak.... 23 01 2010

HİPOTERMİK MUSTAFA 22 01 2010

BİR OTOMOBİL FİRMASI BAŞARI İÇİN NELER YAPABİLİR 22 01 2010

Zeki Müren Paşanın ardından 21 01 2010

ÖLMEYEN KADIN VAR MI? 20 01 2010

Öküz Parodisi 20 01 2010

Macera havadisi 19 01 2010

Söylem Teyze hepimizin toplamının en iyisini bilir... 19 01 2010

TUVALET ADABI 19 01 2010

Babama rahmet 19 01 2010

ENTEL YARİM 18 01 2010

MUALLİM NACİ 17 01 2010

2010 da MSTFMHR 16 01 2010

DOMALIVEREN KÖYÜ ılmaz 15 01 2010

BİHTER BEHLÜL FERHUNDE ŞEVKET 15 01 2010

YÜZBAŞI DANOVAN ŞEREFSİZ MİYDİ? 14 01 2010

VOCURDANMA YARİM, BENLERİNİ ISIRIRIM GAMZELERİNDEN... 13 01 2010

Sevişmeler Sonrası Beden 11 01 2010

Tren(d)teki kadın 10 01 2010

Hindistan hindistan 10 01 2010

KANSER BİLEŞENLERİ 10 01 2010

Bloğumun hikayesi 09 01 2010

ECELİMLE KONUŞTUM 09 01 2010

geçmişlerim 09 01 2010

neye? 09 01 2010

Türk avatarı....ZEYTİNBURNİA 09 01 2010

Vay Oros....vayyy 09 01 2010

FAİLİ YİTİK CİNAYETLER 09 01 2010

SENİN TAMAMIN benim yarım 08 01 2010

Turkei ne halde 07 01 2010

TANGO HAYALLERİ 07 01 2010

Gökten İnen Merdivenler 06 01 2010

NÜÜ TEYZE 05 01 2010

derin muhabbet 05 01 2010

kar yağar mı yağar 03 01 2010

Dünyada 2009 da kayıtdışı neler oldu 02 01 2010

Ben nasıl fenerbahçeliyim mevzuusunda 02 01 2010

KÜFÜR KÜFÜR 02 01 2010

BLOG PLANLARI 02 01 2010

Söylem teyzem evdemi? 02 01 2010

YILIN BAŞI GİRDİ Mİ? 02 01 2010

HENÜZ 31 12 2009

Üç boğa 31 12 2009

Zıpkın geriliyor 30 12 2009

Bir mevsim daha 28 12 2009

Dünyayı bekleyen sorular ve amatör cevapları 28 12 2009

Kerhane Tatlısı 27 12 2009

SALLANTILI YORUMLAR 27 12 2009

Bugün yazılmaya değer birşeyler var mı? 27 12 2009

The wrong reservation 27 12 2009

Bir Kadın Size Asıldığında 26 12 2009

Bugünden notlar... 25 12 2009

Kabaca Kerane 25 12 2009

Temel Sevişme Teknikleri 25 12 2009

Türk insanına pazarlama teknikleri 23 12 2009

Koyunları Sayarken 21 12 2009

Roberto 18 12 2009

OSSMANBEY NOTLARI 16 12 2009

Dubaide Türk Hükümranlığı 15 12 2009

AVATARRR. 14 12 2009

Kalite Diye Bir Şey 12 12 2009

SÖYLEM TEYZENİN YAZILARI ÜZERİNE 12 12 2009

Yine YILBAŞI gelecek 12 12 2009

Ahmetaltanlaşma 12 12 2009

Kaltak Portakal 11 12 2009

Mustafa Kadınları Keşfediyor 09 12 2009

Kış Güneşi 08 12 2009

Yabancı kadınlar ile Bizimkilerin farkları 07 12 2009

Söylem Teyze'nin Kimono'su 06 12 2009

Sana Aşık Oluyorum 04 12 2009

Hatırlı Cumalar 04 12 2009

Evrensel Adam 04 12 2009

PORT'RAIT 04 12 2009

Komveks miymiş neymiş? 03 12 2009

Edebiyyat Güneşi Söylemi Teyze 02 12 2009

ABAZAN HASANIN DUASI 01 12 2009

Gençler; Dikkatli Seks Yapın 29 11 2009

Muhteşem bir pazar aksiyonnamesi 29 11 2009

Söylem Kendini Topluma Adar 29 11 2009

ŞEHRİN SİSMİK GERÇEKLERİ 27 11 2009

Ormanda Komando 24 11 2009

Yabanarısı 21 11 2009

SÖYLEM PLAYING GOD 19 11 2009

Cübbeli Ahmet Hocaya Rakip: Tangalı Mehmet 17 11 2009

2012 FENOMENİ 17 11 2009

HAK VAKİİ OLMADIKÇA... 15 11 2009

The EXTREME Söylem 15 11 2009

H1 MAGAZİN 2 15 11 2009

Söylem Teyze'nin müzik mağcerası 15 11 2009

Mustafa MEHİR portresi - Söylem ÖYKÜCÜ 13 11 2009

SEVİŞMEDEN SORUMLU DEVLET BAKANLIĞI 13 11 2009

ESKİ ÇOK MU REZİL, YENİ ÇOK MU MÜKEMMEL 13 11 2009

EROTİK TÜRK SİNEMASI 13 11 2009

Dehlül Kime Çaktı 13 11 2009

KEMALİST SÖYLEMLER 12 11 2009

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ NEDEN TEHLİKELİ 12 11 2009

SÖYLEM TEYZE LEZZET HARİKALARI 11 11 2009

Söylem Teyze'nin mükemmellik teftişleri 11 11 2009

Söylem Teyze "Misyon ve Vizyon" 10 11 2009

Atatürk'ün çiçekleri 10 11 2009

Söylem Teyze'nin Yılbaşı Hazırlıkları 09 11 2009

Teen Söylem ve İlk Boyfrend 09 11 2009

ABİm den mektup.... 08 11 2009

Yaşamdan Kalabalıklar 07 11 2009

sahib ül hayrat vel hasenat 07 11 2009

Samanyolu 07 11 2009

"POZİSYON KESİN PENALTI VE KIRMIZI KART" 06 11 2009

Söylem Teyze Rab Yolunda 04 11 2009

Kadar 04 11 2009

KRİZ ORTAMINA BAKIŞ TEDBİRLERİ 03 11 2009

Söylem Teyze Arayışta 01 11 2009

İKONCANLAR NE AYAK ? 28 10 2009

TWİTTER 28 10 2009

TOYOT 27 10 2009

EVCİL TİLKİ 27 10 2009

HAYALİ BULUŞMA.....M.s.m - S.t. ...... 27 10 2009

SÖYLEM TEYZE İLE ADAB VE MUHAŞERET 26 10 2009

KADIKÖYLÜ KAHKAHALAR 26 10 2009

FAŞYONABIL İSTANBUL 25 10 2009

mARdUK beNİm... 24 10 2009

GALATASARAYA DUYULAN NEFRETİN SEBEPLERİ 24 10 2009

TÜRK İNSANI ARABA KULLANMA ALIŞKANLIKLARI 24 10 2009

SÖYLEM TEYZENİN AFYON MIZRAKTEPE MACERASI 23 10 2009

Sevgiliye 23 10 2009

ERNESTO CHE GUEVARA SÖYLEM TEYZE 22 10 2009

SEKTÖRDEN HABERLER 22 10 2009

AMERİKADA BİR TÜRK KIZI 22 10 2009

GENÇKIZLARI GEÇTİK, KADINLARI TAVLAMA TEKNOLOJİSİ 21 10 2009

Kadın demiyorum, Gençkızları Avlama Teknolojileri 21 10 2009

İZDÜŞÜM FABRİKASI 21 10 2009

Söylem Teyze "MANTA AVCISI" 20 10 2009

febegese 19 10 2009

KASABAM ARTIK YURDUM DEĞİL 18 10 2009

BEKLEME YAPMAK YOK SÖYLEM İLE YOLA DEVAM 18 10 2009

hayatını yalan üzerine kuranlar... 18 10 2009

SERTLEŞME 16 10 2009

DEVLETİN TARLASINA KARPUZ DİKTİN, KIÇINDA HIYAR Bİ... 16 10 2009

Milleti Bozan Hadiseler 14 10 2009

Bende iğrenç olabilirim örnekleri 13 10 2009

Sevişme aktivitesinin anaduygusu 13 10 2009

Boğaziçinde Pazar Sayfiyesi 12 10 2009

Futbol ve Fatih 12 10 2009

DÜNYANIN EN GÜZEL KADINLARI 09 10 2009

SON MODEL ARABA 08 10 2009

- Mustafa Bir "Rus" Erkeği Olsaydı.....? 07 10 2009

Meteor Zenginleri 06 10 2009

an indian legacy..tata... 04 10 2009

Yvonne Stratovski ile anlatılmak istenen 04 10 2009

ŞİİR DEYİN SİZ... 04 10 2009

Silinmek üzere 04 10 2009

KUZEY IRAK METEOROLOJİ BAKANLIĞI 04 10 2009

OROSPULUĞA GEÇİŞİN KRONOLOJİ MANUELİ 04 10 2009

Gündüz rüyanı görür, Geceyi Düşünürüm 03 10 2009

OFSAYT ÖZNESİ MUSTAFA 02 10 2009

Söylem Report 01 10 2009

VARLIĞIN 29 09 2009

Kadınlara Farklı Yorum 29 09 2009

Kabul 29 09 2009

BALİSTİK AŞKLAR 28 09 2009

EŞİ BENZERİ OLMAYAN ADAM 27 09 2009

Hain İsyanlarım 26 09 2009

EXORCİST KADINLAR İLE TANIŞMA 26 09 2009

www.gizlisanatlar.com 25 09 2009

Çocuk Yetiştirme 24 09 2009

Maviden daha mavi 23 09 2009

Faşist Kutlamalar Başlasın 21 09 2009

Ve yürek yangını; uzak eden yakınları 18 09 2009

Haftasonu Otelleri 18 09 2009

ÜRANÜS TE HUZUR 17 09 2009

Sen 60 lı yılların siyah-beyaz melodramlarındaki s... 14 09 2009

Fenerbahçenin Büyüklüğü Nereden Gelir 14 09 2009

İstinye parkta sosyetik mustafa 13 09 2009

Birazda marjinallik 12 09 2009

KIZ KADIN DİŞİ HERNEYSE ONLARI TAVLAMA SANATI 12 09 2009

Ayn-el yakin duruşlar 12 09 2009

Gel çıkalım semaya, seyreyleyelim alemi 11 09 2009

ETİ CİN 11 09 2009

kurtlar ZIRTAPOZ 11 09 2009

Allah Ateşiyle Yananlardan Eyle 10 09 2009

Göreceli Kadınlar 09 09 2009

Benim gözlüğüm kör zannet sen 09 09 2009

Dikkat Hacı Var 06 09 2009

Sen "O" mavi'yi hiçbiryerde bulamayacaksın. 06 09 2009

Fantazi nedir, nasıl yapılır? 06 09 2009

Emirganda leylimi ley 05 09 2009

İlahi komediler 05 09 2009

İnternetin İstihap haddi 04 09 2009

Frapan 03 09 2009

Kül Tabağı 02 09 2009

Allahın Bana Bahşettiği Mucizelikler 01 09 2009

Söylem Teyze'nin Renkli Televizyona Geçişi 30 08 2009

Karınca'nın Hayatı 29 08 2009

Söylem Teyze'nin Sekizinci Kabusu 28 08 2009

Mustafa EYÜP Sultan'a Misafir olur.... 27 08 2009

Söylem Teyze Hakkında Derin Röportaj 26 08 2009

Haydar ve şürekası tatilde 25 08 2009

lale limon 24 08 2009

Allahı Sevmeyi Seçenlere 24 08 2009

Söylem Teyzenin Ahiretbook arkadaşları 23 08 2009

Söylem Teyze Ramazan Delişmeni 23 08 2009

Oruç nereden alınır, nerelere bırakılır? 23 08 2009

Allah yolunda eş almak ve eş olmak 21 08 2009

ALLAH GÖZÜNDE KULLARIN "KÜRESEL KONUMU" 21 08 2009

O HEP ÜZERİMİZDE 21 08 2009

Söylem Teyze'nin Gardolabı 20 08 2009

CIVANMERT SÖYLEM TEYZE COMES TRUE 20 08 2009

Söylem Teyze Kursiyer 19 08 2009

Söylem Teyze Ekonomik bakar 19 08 2009

Söylem Teyze'nin Özgeçmiş CV'si 19 08 2009

SÖYLEM TEYZE AÇILIMI 18 08 2009

Söylem Teyze ve geçmişten gelen ( JINGLE ) 18 08 2009

Söylem Teyze ve N+1 JINGILI 17 08 2009

Söylem Teyze'nin AVM Paradoksu ( Jıngle ) 17 08 2009

Söylem Teyze İstanbul'u keşfediyor. 17 08 2009

Söylem....Mükemmellik arayışı ( JINGLE ) 17 08 2009

SÖYLEM TEYZE BİRGÜN....( TANITIM JINGLE ) 17 08 2009

Söylem Dünya'ya Teşrif ( TANITIM JINGLE ) 16 08 2009

RAMAZAN EVRİLMELERİ 15 08 2009

BİR ŞİRKETİ BÜYÜK YAPAN NEDİR 15 08 2009

KAHİN METRODA 15 08 2009

KURUMSAL GELİŞTİRMECİ SÖYLEM TEYZE'NİN İCRAATLARI 14 08 2009

Aslı'nın aslı 13 08 2009

Kaptanın Seyir Defteri 13 08 2009

ÇAKMAĞINIZA GAZ DOLDURULUR 12 08 2009

EPİSODE 6: KILBİLL GELİNİ PAKET DÜRÜM YAPAR 12 08 2009

EROTİK ROMANTİK HİKAYELER #6 SİYAHŞIN 11 08 2009

SEYTANTEPELİ DONG ÜSTAD'IN UYGULAMALI JUI-JUITSU D... 11 08 2009

DUR BE HİDAYET 11 08 2009

Emoş ile "O" El 10 08 2009

Seninle Dost Oldukmu hiç? 10 08 2009

Bredipit Anjeliyajülya Mağarada 10 08 2009

ERDO-PUTİ-SİLVİYO, ÜÇÜ BİR ARADA 09 08 2009

KADIN KATLAMA SANATI 08 08 2009

GENÇLİK 06 08 2009

BAŞBAKAN MUSTAFA 06 08 2009

DEKOR KADINLAR 05 08 2009

İLK AŞKIMA NELER YAPTIM 04 08 2009

turistler ve mustafa 04 08 2009

Bir Dünyalar Klasiği 03 08 2009

süper kupa zaferi 02 08 2009

BEYİN SALATASI 01 08 2009

SEYRELTME EGZERSİZİ T 01 08 2009

seni oralarda gördüm....... 31 07 2009

AY LOVE "GALAPAGOS" 30 07 2009

TEPEDEKİ RESİM VE YANSIMASI 29 07 2009

EROTİK-ROMANTİK HİKAYELER ( GİZLİ SAKLIM ) 28 07 2009

Mum Işığında AYTEN 28 07 2009

Mermer Kalp 28 07 2009

DOĞAÇ 26 07 2009

DÜNYADAKİ MEKANLARIM 24 07 2009

ATOM ÇAĞI'NIN ULTRA FAHİŞESİ 22 07 2009

AYTEN GEÇEN GÜNLERDEN BİRİNDE BENİ ARAMIŞ 21 07 2009

Genç Kızların Evlenme Açmazı 20 07 2009

ÇILGIN PLAYBOY'UN MERAK EDİLEN YAŞAMI 19 07 2009

Kadın nasıl öpülür 19 07 2009

HALİS TOPRAĞIN ÖLÜM TANGOSU 18 07 2009

KÜMES BAKIMINDA DENENESİ YÖNTEMLER 17 07 2009

ASAL ADAM 17 07 2009

İzel Çelik Ercan neden dağılmış olabilir? 14 07 2009

ŞU AN ARAMIZDA OLMAYAN KAMİLİN RUHU İÇÜN 12 07 2009

PİPPA BACCA'NIN YOL HİKAYESİ 11 07 2009

BEĞENNAME 10 07 2009

Zornistan 09 07 2009

Köpekbalığı Düşüncesi 05 07 2009

KAVUŞMASIZ AŞKLAR SERİSİ: Plaza Kızları 05 07 2009

AMERİKA 04 07 2009

SEYRELTME EGZERSİZİ 03 07 2009

AÇIK ÖĞRETİM: Kadınlarla sevişmede uygulanacak tek... 02 07 2009

SİZİ ÖLMEKLE TANIŞTIRAYIM 02 07 2009

BEDELLİLER ÇANAKKALE'DE 01 07 2009

KORKUNÇ BİR RÜYA 01 07 2009

İyi Bir Fahişe Nasıl Olmalıdır? 01 07 2009

SIFIR ARABA ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ 30 06 2009

Yarı İnsan Yarı Hayvan Bazlı Sorular 30 06 2009

KIZLARLA BULUŞMA SANATI 29 06 2009

PORNO PLATOSU 29 06 2009

KANAMALI BİR EVREN İÇİN ACİL KAN 28 06 2009

Kadın Kolaj Çalışması 28 06 2009

Kurtlar Vadisi "Tatil" 27 06 2009

Nefret Edilmeyecek Kadın Yoktur. 27 06 2009

BEN OLMAYI BAŞARABİLMEK ( MİCHAEL JACKSON ) 26 06 2009

Su, aş, döşek 26 06 2009

Düzenle

Dünya Tarihinin Kahramanı MICHAEL JACKSON 26 06 2009

DENİZ BALIKLARI YEDİ, KARINCA DAHA ÇOOOK BEKLER. 25 06 2009

TANGADA ÖLÜM SAKLI ( 007 JAMES BOND ) 24 06 2009

Münevver Cinayetinde Vicdani Sorular 24 06 2009

Röportaç 23 06 2009

BALE YAPAMAYAN ARI 22 06 2009

İlk Aşkım; İlk Ayıbımdı... 21 06 2009

GENELEVDEN KARI ALMAK 21 06 2009

Avrupa Uçuşu başladı. ( Romatik-Erotik Anı ) Böl. ... 21 06 2009
DÜNYAMIZIN ÇÖKÜŞ AGRESYONLARI 21 06 2009

AVRUPA UÇUŞU ( Romantik-Erotik Anılar ) Böl.4 20 06 2009

AVRUPA UÇUŞU ( Romantik-erotik Anılar ) Böl.3 20 06 2009

EKOLOJİK DENGE 19 06 2009

TEPKİ SENARYOSU: AŞK-I MUSALLA 18 06 2009

Şahan BOND'a Karşı 17 06 2009

Avrupa Uçuşu Başlıyor ( erotik Anılar ) 15 06 2009

Çanakkale Şahidi 15 06 2009

KURTULUŞ REÇETELERİM (1): KABLOLARI SÖKÜN ! 14 06 2009

The Three of Seven OBAMA's Strategies ( Obamanın y... 13 06 2009

KÜLT AMERİKAN DİZİLERİNE DEVAM: Deprem Avcısı 12 06 2009

Aşk Hayatımdan Psikobozuk Ayrıntılar 11 06 2009

KONTRAATAK 10 06 2009

Günlük 09 06 2009

Bakteriler Residansı 06 06 2009

Hain Pazarlama Teknikleri 05 06 2009

007 James Bond Filmi ÇUKURCUMA ŞEYTAN ÜÇGENİ 05 06 2009

007 James BOND 05 06 2009

Birkaç Ticari Fikir 04 06 2009

Barack Hussein OBAMA' nın oluşumu ( siyasi roman-r... 03 06 2009

Hudutlarda yaşayan adamın flaşbekleri 03 06 2009

Gelecek Simulatörlerim 03 06 2009

El-Futbol Mondiale ( Futbol dünyam ) 02 06 2009

Işık ver yada aydınlık 02 06 2009

Geyik Antropolojisi 01 06 2009

Kısacık Roman 31 05 2009

Eğitime Katkı 30 05 2009

Depderin ikilemler 30 05 2009

Okyanusta Serinlemek 27 05 2009

Huzur Veren Adam 27 05 2009

Geçmişten geleceğe 27 05 2009

mO-DErN_ iNSAn 26 05 2009

Haya 25 05 2009

Taksiciyle Mustafa'nın İlahi Muhabbeti 23 05 2009

Bence Kozmolojik Aşk 23 05 2009

AŞK ŞİİRİ 21 05 2009

Vahh, Otomotiv Sektörünün Başına Gelenler 21 05 2009

Türk Filmleri Bizden Neler Aldı Neler 20 05 2009

Hayatımdan birkaç tediye 18 05 2009

Çocukluk Görsellerim 16 05 2009

Kendime ait komplo teorileri ve dünyanın sonuna da... 15 05 2009

NİŞANTAŞI 15 05 2009

KEL ONBAŞININ MACERALAR MECRASI 14 05 2009

İHMAL VE CANKAYBI 12 05 2009

Sen! oralarda biryerlerdeki... 09 05 2009

KADINLARIN TAKTİKLERİ VE KARŞI TAKTİKLERİ 06 05 2009

MALDİVLERDE THAI YAŞAM KÜLTÜRÜ 05 05 2009

ADALARDA MİSTİK HAZLAR 03 05 2009

ŞARABCI FERRUH 03 05 2009

YERİ GÖĞÜ YAKAN ADAM 25 04 2009

ÖLÜLERİNİZ -ALINIR SATILIR- 19 04 2009

18 Şubat 2010 Perşembe

KAHRAMAN BAKKAL ŞEHİT OLDU

Veresiye defterine kendi borçlarını da yazardı, ya kapatır ya kapatamazdı.

Ben çocuktum, bakkallar "mahallem" filminin vazgeçilmez esas oğlanlarını oynuyordu. Sevdaları gizli, coşkuları göz önünde.

Bakkal dediğimiz, sosyal bir olguydu. Ne boşluk nede dolguydu.

Bakkal bize sadece hesap yapmıyordu, eğitimimizde rol oynayan bir kurum, bir emanetçi, bir haberci, bir ulu kişi. Ama şimdikiler kredici, faizci, yağcı, yada düzenin düzdüğü günahsız tüccarlar. Onlara ne girerse bizede onu yansıtıyorlar. Hayatta kalmaları tesadüfe bağlı saksı çiçekleri, onlar yerini sevecek, yerleri de onları.

Söylem teyzenin de çokça ah ettiği AVM ve diger hipermarketler, bakkalın mezarını iğneyle kazıyordu. Sermaye sonunda bakkalıda kurumlaştırmaya çalıştı, ama etsiz kemikti bakkal, hazmetmek her babayiğidin harcı değildi. Birkaç tanesi birleşip sel baskınını önlemeye çalıştılar, ama biliyorlardı ki; selin önünde durulmaz. Yinede çabaları takdire değdi tarihin gözünde.

Ama bakkal bilmiyordu, azrailin aslında kapısındaki kırmızı gül olduğunu, mevsimsiz açan. Birkaç yardımcı-misafir rollerde şansını denesede bakkal, en iyi filmini çekmiş aktör için diğer rolerin anlamsızlığını sonradan kavrayacaktı.

Şimdi bakkal köyde atasından kalan birkaç ineğin kilosunu tartıyor, pazarde ne eder diye fal açıyor mevsimsiz papatyalardan.

Kahraman bakkal şehit, mezarı sıcak, mermeri soğuk, hatırası taze.

Burada yazılar yazan adamda bir bakkaldı, ve sayfası bitti veresiye defterinin...

SON.

ÇAKALLAR VADİSİ

Birileri doğmak, birileri ölmek zorunda. Birileri üretmek, birileri yemek...

Köy yerlerini neden severim biliyor musunuz? Rekabet denilen unsur barınmaz. Rekabet isteyenler şehire gider. Köyde mutlaka huzur vardır., şehrin filtresidir köy hayatı. Yada akciğeri. Şehir kanserini temiz edip, devirdaimi yürüten unsur köylerdir.

Köy yerlerini neden sevmem, biliyor musunuz? Ortaçağdan izler taşır. Herkesin yeri garantidir, yıllar yılları kovalar ama köylüler hepsini. Hatta köyler kar altında değil 3 ay, 12 ay kalmaya bile razı olabilir. Atalet oğlu atalet.

Şehirde, sabahları bütün karıncalar yuvadan çıkar ve ormanlarına gider. Gidişlerinden sanırsınız ki, ormanı yerle bir edecekler. Ama hayır, ormanda yere düşen çürük meyvelerin ve ölü çalıların derdindedir karınca. Görevi hem temizlik, hem otlanmaktır. Ormanı yeşerten Allahtır.

Bu tabloları sergileme amacıma gelecek olursak: Bazen çakalların ayakizlerini duyarsınız ormanda. Onlar size duyurmamaya çalışsada.

Çakalın yaradılış amacı farklıdır. Avına sahip çıkmayan yırtıcıya mesaj vermek. "Sen ne kadar güçlü ve yırtıcı olursan ol, avını bulacak ve yakalayacak yeteneklere sahip olursan ol, ona sahip çıkacak iradeden uzaklaşıp, gurur veya diğer köreltici duygulara saplandığın anda, ben sessiz adımlarım ve sarı gözlerimle senin hatalarını zafere dönüştüreceğim."

17 Şubat 2010 Çarşamba

Kanıt RECEP İVEDİK

Seyredene karışmam. Ben devrimci değilim ki.
Gülenleri eleştirmem. Millete cehennemi reva görenlerden olmadım hiçbir zaman.

Nitelik denilen unsuru kaybettik sadece. Hamburgerle, kolay fuhuşla, sevgisizlikle.

Nitelik idi eskiden kapıları açan, sonrası sizin yetenek ve azminize kalırdı. Buralara nasıl geldik?

Şimdi kısa hatırlatmalar ile biraz sinirlere dokunalım.

Magazin tarihinde başladı çürüme. Televolelerde masumca sunulan aile magazini, yani ilaçlı kola ile, lüks hayatın arayışına döndük. Meşhur fare kapanı süreci: Kola-bira-rakı-viski-esrar-eroin-teneşir.

Sonra reality şov denilen, özel hayat teşhiri. Kanlı, cinnetli, katliamlı.

Nihayet; kavgaların canlı yayını olan biri bizi gözetleyenler. Ve arkasındaki vampir sapıklar:

CAN TANRIYARLAR, PELİN AKATLAR, KENAN ERÇETİNGÖZLER, REHA MUHTARLAR, emeği geçen her tür kaşalot, Fatih aksoylar, ve bu katarın sonunda vampirden türeme Acun.

Stockholm sendromu: İnsan katiline aşık olurmuş. Orospu ise pezevengine.

Kanıt?

ŞİNANAYDA SÖYLEM ŞİNAŞİNA NAY

Söylem lise bir bitiş günü, takdir beratı elinde, hemde sınıf ve okul birinciliğinde ikinci.

Ailesinin sözünü verdiği yaz tatili için hazırlık dönemecine girmiş halde. Küvette dalma antremanları yapıyor ama plastik ördekler gibi, kıçı başı istediği doğrultuyu tam olarak bulamaz hallerde. O zamanlara istanbulda su sıkıntısı var, küvetteki suyu ziyan etmek akıllıca değil olsada, Söylem o zamanlar çevreci değil, daha olmamış.

Annesi, babası, ergen kardeşleri ile Avşa adasına gidecekleri sarayburnu vapuruna saat 7.21 de akın ediyorlar, vapur 7.30 gibi çarkistan, 2 saat sonra gibi, ki söylem bu zamanda deniz tutmasından 5 kere kusmuk güzeli.

Ve 5 odalı pansiyon, denizkuzu motel, 0,75 yıldız, kahvaltı dahil.

Denizde söylemin ilk günü. 2 adet ahtapotun kolunu kırdı, 4 tane deniz yıldızının yıldızını söndürdü. Beş istavriti kör etti, 12 kaya balığı kayaların altında kaldı, birde deniz anasının gözüne ayak başparmağını soktu, deniz anası deniz analığı oldu. Böyle bir deniz macerası.

Aynı akşam Avşa adası kültür ve eğlence festivali dahilinde, şamriyel diskotekte, cinai şebeke KARTEL'in Avşa konseri var. Gurup üyelerinden Ademin, Hans ile yaptığı kürdilihicaskar düet ile Söylem yıldızlarda, insanları farklı yönleriyle tanımanın önemine odaklanıyor.

2. gün Söylem yediği gözlemenin soğanlarından ötürü gıda zehirlenmesi geçiriyor, adadaki sağlık ocağının doktoru 3 yıllık birikmiş iznini kullandığı için, Söylemin doktoru pansiyonun sahibesi Zeliha teyze. Söylem insanları mevki ve ünvanlarıyla değerlendirmemek gerektiğinin farkına varıyor.

3. Gün, Söylem diri. Adanın gezinti keşfinde. Arka tarafta terkedilmiş bir halı saha ve top koşturan veletler. Söyleme oynaması konusunda teklif. Hadi biriki vuralım diye girdiği oyunda, 2 saat boyunca, toplam 2 kilo zayıflamak dahil, müthiş bir futbol eğlencesine dahil olup, insanların ortak hedefi olduğu zaman, sinerji ve başarının geldiğini ve ayrımların geçersiz olduğunu düşünüyor. Hastalığı tekrar ediyor, erken uyuyor.

4. ve son gün. Denizde katliama devam. Ama deniz mutlaka rövanşı alır, ondan çaldıklarınız dahil. Söylemin bileği bir mercan resifinde kesiliyor. Plajdaki sütmısırcı, bir adet mısır püskülü sararak kanamayı durdurduğunda, söylem anlıyor ki, maceranın, bilgeliğin ve insanlığın sonu yok. Daha keşfedecek binlerce şey olduğunun bilinci ile, şimdiki ruhuna temel teşkil eden Söylem Teyze olarak İstanbuluna dönüyor.

16 Şubat 2010 Salı

3 Büyüğün İnsanlar Üzerindeki Etkileri

1. Beşiktaş Taraftarı: Chp eğilimli. Sembollere düşkün. Bira-ve haftasonu rakı endeksli. Beyin hacmi küçük ve güngeçtikçe küçülür. Başarısızlık alışkanlığı ve looser eğilimi yüksek. Renklerin temsil ettiği dar açıda yaşamayı benimsemiş. Otistik ve kendi yarıçapında yaşam kültürünü geliştirmiş. Fakir toplumlardaki anlaşılması zor "namus" kavramı benzeri psikoloji beşiktaşlılığı savunan. Fenerbahçe maçlarını hayatın amacı olarak algılayan, maçı kaybedince nostaljiye dalan. Hayatta mutlaka bir kavrama karşı görüş geliştirerek, bu görüş odağında yaşayan. Taraftarlık sınırına "kan dökme" derecesini katmış. Melankolik tarzda takımına bağlı, ama aynı oranda karşı, aşk acısı çekmeyi özümsemiş, kendi içinde anarşi yaratmaktan hoşlanan.

2. Galatasaray Taraftarı: Menfaatine göre dost-düşman tespiti yapan, Fransız milliyetçisi, kadıköye gezmek için bile gitme alışkanlığını kaybetmiş, genelde kulisçi ve kazanç odaklı. İttifak ve adam uyartma alışkanlığı ile iş halleden. Birlik olma güdüsü kuvvetli. Vefasız. Rüzgarların yönüne göre at süren. Aristokrat. Adam kullanmayı çok iyi bilen. Sosyal statü arayışı belirleyici unsur olan. Halk ile arasına yüksek duvarlar koymuş. Masonik ilişkiler ve gizli oluşumlar dairesinde hareket eder. Yüksek hayat standartları ilkesini benimsemiş. Arabesk oluşumları gazlamaktan çekinmeyen. Birlikten güç olur ilkesiyle hareket eden. Bana dokunan yılanı kokoreç yapsınlar, başkasını sokanı kral ilan etsinler anayasasını oylamış.

3. Fenerbahçe taraftarı. Kanser illetinden en çok çekmiş. Arabesk. Kendi içinde şiddet eğilimi ve yıpratma alışkanlığı taşıyan. Hep yalnız hareket etme içgüdüsünde olan.

14 Şubat 2010 Pazar

en verimli blog yazarı

Kendimi seçsem diğer blogçulara ayıp olur. Seçsem ne olur seçmesem ne olur?

400 adet içsıkıntımı gideren yazı ile blog kariyerimi epey verimli hale getirdim. Ama unutmayın ki, büyük resmin birer fırça darbesidir bu 400, resmin sadece fonunu oluşturabilmeyi başarmış oldum.

Blog adabına ters bir biçim benimsedim. Resim eklemiyorum her yazının üzerine, zira anlam pekiştirmeye gerek görmedim. Ferrarisini parçalatan ve sanayide satan adam hükmündeyim. Beni tanıma bahtsızlığına ulaşan bütün insanlar zaten parçaların orjinal olduğundan haberdar.

Mesleğim pazarlama yöneticiliği, bu kapsamda değil, satıcılık içeriğinde çalışıyorum, dökülenleri topluyorum, zaten pazarlama başlığı altında bir adet broşür ve kurumsal slogan ürettim ömrü ahirimde. O da şu:

" BİLMEMNE LOJİSTİK "

---biz düşünelim---

Broşürümde boktan olmuştu ama hala daha kullanıyor pezevenkler.

Aslında reklam metin yazarlığı veya senaryo ajansı kursaydım, daha verimli bir adam olurdum, bir sürü sevgilim ve botşovdan alınma botum, her istediğimde tarabyadaki villama gelen rusukranya güzelleri, ve dünyadaki her türlü güzel kadının çocuk doğurmak istediği damızlık olmak kabildi.

Ben haramsız ve yalansız bir kız çocuğu babası, gırtlağına gümrük bürosu koymuş, ayakkapları 3. kullanım ömrünü bitirmiş, yüzde 74 eski giyim ürünleri giyen, ricayla yaşamaktan minnet beziyle dolaşan bir hintfakiriyim. Acımayın sakın yoksa onurum ve gururum kabusunuz olur, kabak gibi oyarım.

Benim gibi atası dedesi babası gibi yaşamayanlara bir hatırlatmam olacak. En nihayetinde geçmişlerinizin yattığı bir çukura rezervasyonunuz var. Genç sevgiliniz siz öldükten bir hafta sonra hatıranızı yaadetmeyi bırakır, kendini gecelere bırakır. Şu an bir adım, şu gün bir kurtuluş olsun vijdanlarda.

Sevgililer günü ve Kıvanç'ın son model arabası

14 şubat, ölüme bir adım kitabının bir sayfası. Fazla kafa delmeden, alakaya değineceğim. Kıvanç kaç yaşında: 29, yakışıklı, bir kadına bir sevişmede en az 4 mutluluk yaşatacak bir kapasitesi ve kasları var, afrodizyak bir arkadaş.

Kendine 200 bin ahroluk jeep almış, plakasına ismini yazdırmış, istanbul gecelerinde hilali ahmer ambulansları gibi dört dolanıyor. Bulduğunu, daha doğrusu kendini bulan şanslı dilberlerimizi koleksiyona ekliyor. Ateş söndürüyor bir nevi, bölüm başına 75 bin lira, altı sıfırını ben attım, hükümetten sonra.

Sevgililer mezatında en az 100 milyon liralık ekstra kredi kartı çekimi yapılacak. Kıvanç zaten çekimini yapıyor sabah akşam, amcasının genç karısını imzalayıp duruyor, emek var, sanat var, heves var, tip var-nizam var.

Alaka şu;

100 milyon lira kıvanca en az 250 jeep parası demek. Adnan amcanın boynuzları engerek!

BANKALAR NE KADAR OROSPU, SAHİPLERİ NE KADAR İBNE, ÇALIŞANLARI NE KADAR KALTAK

Gündüzün rahmetinde adam tecavüz etmek ne kadar hayırsız bir iş. Galata bankerlerinden beri bu husus güncellenip durmakta.

Neden bankalar bu kadar güçlü, bu kadar yaptırımcı vede herşeyin sahibi, hiç hayal yürüten oldumu? Yok sanmıyorum, ÇÜNKÜ OKŞANMAKTAN HOŞLANIYORUZ.

Bankalar hernekadar kendilerini piyasa düzenleyicisi ve piyasalar hakimi gibiymişcesine görselerde, aslen kendileri saraya sonradan dahil edilmiş güzel gözlü fahişe cevriyelerdir. ( cariye ) Sonradan padişahların doğum korunma yöntemi acizleri olmalarından sebep, padişah anası, valide sultan, başcariye, kutup ül sitte vesair sıfatlara bürünürler. Devleti çarşafa sararlar.

Bu becayişli benzetmeden sonra, diğer ana konulara gelmek gerekir.

Piyasalardaki güven kaybı ve prensipsizliklerden doğan banker tanımı, arada güvenilir bir aracı kişiliğini üstlenmişlerdir. Her üç durumda da, yani spor toto'daki I-O-2 sonuçlarında da kazanan bankerler olmuştur, sözleşmeleri gereği.

Bankalar ortaya sinai bir veri koyamazlar, üretici güç değil düzenleyici güç olarak varlık sebebi güderler. Benim ayşe ile olan ticaretimin bütün asetlerinin güvencesi 3. bir kişi olan bankadır. Yani benim ortaya koyduğum üretimin şeklen bütün ticari hakları banka tarafından munzamlanır. Çünkü Ayşe benden tecavüz ederim diye, ben ayşeden aldatır diye feci fena korkarım. Bu yüzden ayşe ile buluşma mekanımız banka çatısı altında gerçekleşir. ( sperm bankası değil )

Bankalar hernekadar devlet yaptırımı altında görünselerde, aslında birbirleriyle olan ticari ittifak ile bağlıdır. Herkes pazarı istediği gibi parseller, istediği kadar satın alır. Aşırı gidenlere elektrik uygulanır.

Bankalar , dikkat edilirse a bankası b bankası diye ayırmıyorum, bizim tüketim hırslarımızı ajite ederek, her kişiden maksimum fayda elde etmeye odaklı birer profesyonel orospudur. Bütün sektörler ile işbirliği yaparak, iç bünyelerinin kontrolünü ele geçirmiştir. Kocası hamzaya iyi bir yemek pişirmek derdindeki Saliha teyzenin bile aklını alan bankalar sayesinde, Saliha teyze hamza amcanın bütün gelecek birikimlerini "hediye kazanmak" bahsi üzerine bankalara pompalar.

Bankalardan kazık mı yedin mustafa sorusu, çok subjektif bir yaklaşım. Söyleyene erekte olurum anında. Hayır, bankalar beni piyasa raddinde duhül eder ama çoğu vatandaşı kızlık zarı hükmünde. Nedeni, basit: Ben cahil olmamak için direniyorum, bankalar ise cahillere ilanı aşk eden birer ferhunde. Rus kaşarlı orospu, singapurlu vampir fahişeler, sosyete lezbiyenleri, seks bağımlıları, pejmürde isterikler, abanoz hayat kadınları, sokak arası verenleri, hatta ve hatta müptezeller bile bankalar kadar DÜŞKÜN olamazlar.

İnsanlar menfaatlerine göre hareket eder, bankalar menfaatleri etüd eder, vatandaşa bal sürüp kendine çeker. Artık içeride neler olur, orasını bilemeyecek kadar acizim...

13 Şubat 2010 Cumartesi

HAZIR OL CEHENNEM, BALATALARINI YAKMAYA GELİYORUM!

Dünya bir düşler sahnesi, öldüğünüz anda hayal mi gerçek mi karar veremediğimiz. Dünyadaki sınav maratonunda bazen öyle kağıtlar veriyoruz ki, sınavı değerlendirenler bile mora çalabiliyor.

Bir karakter testi vardı, bir kurumda, bana uyguladılar, 500 soruluk. Samimiyetle cevapladım, zira kendimi tanımak isterdim o yıllarda. Mustafa Sinan YILLARCA testi.
Herkes birşey çıktı sınavı sonucunda. Kimi doktor, avukat, ebe, hemşire, vampir, tavşan.

Ama bir kağıt vardı ki, hocaları bile kafa kafaya verdiren: O kağıt Mustafa'nın ki idi. Edebi, felsefi, hesapta zayıf, karakterde kuvvetli. Herkesin bir trend eğrisi çıktı, genelde düz, yada hafif eğimli. Ama mustafa'nınki aynen ege kıyıları gibi, kısa ama uzun, içiçe ama grifit, savunulması zor, saldırması imkansız bir kıyı şeridi.

Elbette birgün bu adam da yaşlanacak. Dünya gibi bir sabırlı keçi yanında Mustafa'nın varlığının ömrü neki? Ve birsürü şahsiyet, aynı dünyadan mezun, aynı mahalleden belki. Girerken cehennemin cehennemi kapılarından, düzgün saflar halinde belki, ama aralarında biri olacak ki, Cehennemin lavını ısıtacak, yeri göğü yakmış adamın cehennem ülkesindeki hali.

Yanıma beklerim ateşiyle övünenleri...

Asuman, beni diskoya götür.

Sene 56, Yozgat nahiyesi Oruçbaba kazasında bir köy kızı. Uzun boyundan ötürü kıza bir isim yakıştırmışlar: Minare. Asıl adı Asuman Krause, ama Asuman boyundan utanıyor, geldi minare, gitti minare. Babası Köy kahvecisi. Mazbut aile yaşamı.

Minare Asuman, babasından gizli fotoromanlar okuyor. Babası görse artist mi olacaksın başımıza diye Asuman'a etmediğini bırakmayacak. Oyar vallaha. Asumanın yaşı 22 olmuş, aslında evlilik yaşından gün almış, üçüncü çocuk yaşına dayanmış mazbatası, ama şu uzun boyu yok mu, yere batası.

Babası 1932 senesinde mühendis olarak Almanyadan gelmiş, geliş o geliş, anadolu köylerini gezerken tren yolu bahanesiyle, Yozgatın ayranından içimiş, içiş o içiş.
Merak ediş, din değiştiriliş, sünnet ediliş, kız isteniş, toprak veriliş, köye yerleşiliş. Asuman dünyaya geliş.

Bir ağustos eylülünde, kaçar Asuman köyünden. Fotoromanlardaki Cahide vermiştir ona bu ilhamı. Önce Adanada pavyonlarda şarkı söyler, çoğu radyodan duyduğu. Sonra gurbeti vatan beller, Adanadan trene, oradan İstanbula. Onu dinler bir TRT'ci, yanaşır yanına vaadlerle, ihtilal olmuş garip varoşlarında Koca şehrin.

Harbiyede binada, şarkılar söyler, sunuculuktan arda kalan zamanda. Aynı zamanda açılıp saçılmıştır koca minare. Babasını ailesini soracak olursanız, derlerki kızımız yaban ellerde.

Zeki Müren paşası ile musiki çalışır, çakıl gazinosunda şansı açılır, artık sosyetenin gülü, cemiyetin bülbülü, popüler hayatın külüdür gecesinde vahşi şehrin.

Zamanın tüccarıyla, bürokratıyla, armatörü, kalantoruyla evlilikler yapar mevsimler arasında. Keçinin olmadığı sahnede dört başı minare.

Siz ne kadar ket vurursanız vurun zamana, Asuman bir yolunu bulur kalıtımsal mirasın. Neden Asuman kadar olamadık kardeşim diyorsanız; minare oldunuzda önünüzü kapatan mı vardı kardeşim diye alırsınız cevabı.

ATATÜRK TÜRKİYE VATAN MUSTAFA KEMAL

Eski 1900 lerin başında, Türk olmak ve adlandırılmak toplumsal olarak bir küçümseme ifadesiydi. Türk diye adlandırılan kişiler, daha çok taşıma, hayvancılık, ve yardımcı işler ile ilgili, kara kuru, çelimsiz ve sakallı, bıyıklı toplulukların ifadesiydi. Osmanlı eliti için -Türk müsünüz denildiğinde, neme lazım, biz ümmetiz, biz osmanlıyız, bir çerkeziz, bir başka birşeyiz cevabı ile karşılaşılırdı.

Atatürk cumhuriyeti kurmaya başlarken önce "TÜRKÜM" ifadesini kullanmayı benimsetti. Bununla gurur duymayı ve yücelme hissini aşılayarak, egoları törpüledi, terbiye ederek, ortak bilinci kurdu. Bu az birşey değil.

Atatürk'ün din düşmanı olarak adlandırıldığı yıllara şöyle bir bakarsak, öncelikle bu hassas konuda çok doğru düşünen bir doktor olarak konuya yaklaşımını görmekteyiz. Hurafe duvarını aşması ve kemikleşmiş düşünceleri kırmak için, bünyenin bazı parçalarını kesmekten veya kırmaktan çekinmediğini söyleyebiliriz. Hakimiyetin millette kalmasını sağlamak için kurduğu istiklal mahkemeleri, tek parti dönemi, ve otoriteye isyan hallerini bastırma şekillerini irdelersek, günümüz ameliyatlarında aynı tedavilerin geçerli olduğunu anlamak mümkün.

Tarihler boyu çıkan bütün kargaşalarda en etkin faktörün cehalet olduğunun altını çizmeliyiz. İnsan tabiatı belli kurallar bünyesinde yaşamı idame ettirmeye odaklıdır. Bu kurallar, zaman içinde ortaya çıkan ihtiyaçlar ve teknolojik gelişmeler çevresinde yeniden etkinleştirilir. Kuralların yarattığı boşluklar, yeni kuralları tetikler. Cehalet ise ister bilinçli, ister bilinçsiz olsun, bu kuralların karşısına çıkar, menfaat odağında ilerler. Tarihteki en büyük örnek, kilise ve saray güdümünde kalmış ortaçağ avrupasının yaptığı devrimlerdir. Reform ve rönesans diye adlandırılır.

Mustafa Kemal PAŞA, kurtuluş sürecinde zaman zaman cehalet ile mücadelenin ışıklarını yakmış. Öyleki, düzensiz ordunun en az yüzde 15 gücü ile iç isyanlarla uğraşmış. Ama bu isyanları bastırdıkça, milli gücü katlayarak arkasına alabilmiş. Bu yöntem tam bir zeki insan stratejisidir. İtirazlar en büyük gücünüzdür, itirazı yönetebilenlere.

Lafı bağlayarak bu tarihi değerlendirmemize nokta koyalım.

HATTI MÜDAFA YOKTUR, SATHI MÜDAFA VARDIR, O SATIH; BÜTÜN VATANDIR...

13 kadın

Şimdi sizlere kısa hayat hikayemde karşılaştığım ve karşılıklı ilişki yaşayabilme ihtimalim olan ama gerçekleşmeyen 13 kadın üzerine bir derleme yapacağım. Kronolojik sıra veya gerçek isimleri değil, bendeki yansımaları ile.

1- Karmen: Karmen bir populer kişiydi. Enerjik vede hayat doluydu. Hoş ama boş bileşenlerden ibaretti. Gençliğime saygım ve hayata bağlılığım ağır bastı. Güneşimin yakıcı etkilerinden onu muhafaza ettim. Kariyeri devam ediyor. İyi etmişim.

2- Sevgi: Öğretmen öğrenci ilişkisini uzatmamayı uygun gördüm. Dağlarda açan bir çiçekti, aşkım ona saksı etkisi yapacak vede renkleri solacaktı. Denklik bağlantısını kurmaya gayretim olmadı.

3- Şahmeran: Platonik aşkın bedenimi yaktığı temmuz güneşinde, himalayaların en dondurucu noktası kadar gerçekti. Sanırım oluşturduğunuz aşk, camdan bir kalp. Beslenemediği için tuzla buz oldu, halen daha yazılarımda mürekkeptir.

4- İmla: Hazırdı aşkın her görüntüsüne. Hayatta ne istediğini halen daha sorgular durur. Çocuk doğurursa hakkımı helal edeceğimi bilmeli, nokta.

5- Çıtkırıl: Ona olurum vardı, hassas ve örselenmiş ruhundan ötürü. Onun bana ilgisine kayıtsız kaldığımda, kaydımı yırtmış, ne bileyim, nereden bileyim. Okul yılları günlüğünde durur ismi.

6- Şinanay: Okul balosunda beni derleme yapmış. Onu bir ormanda sevgilisiyle arabada gezerken görmüştüm, bu kızdan sevgili olmaz diye düşünmemişim. Fatura kesti, ödedim.

7- Tırlak: Çılgın bir balkan kızı. Yenibosna 1997 güzeli. Sıfır altyapı, erkeklere hoş gözükecek üstyapı. Bir buluşma, yeter sayı.

8- Yiğide: Ne çok güzel ne çok hissi. Sadece inançlı, sadece sahip çıkıcı. Bana olan ateşini, benim ona ateşimi kontrol altında tuttu, şimdi evli, herşeyi hakediyor.

9- Camgöz: İyiki babasının işleri vardı, sürpriz şekilde başka şehre göçtü. Yakındık, ruhen benzerdik, fiskobirlik tarzı günübirlik kooperatifi kurabilirdik ya neyse.

10- Semiha: Aslında güzel oylumlu mavi gözlü, sarı saçlı. Allahın özel mesailerindendi. 4 yaş büyüktü ama aşkla kapanabilecek tarzda bir mesafe. Mesafeler girince aşkın motoru blog patlatırya.

11- Nazderovya: Hileci veya değil, hilekar veya değil, samimi veya değil, çok yakın bir uzaktan, ben ona o bana mikropkostan biraz baktık, hayrandık veya değildik. Mikroskopla baksaydık tamamdı ama mikropkostan bakınca öyle değil işler.

12- Leila: Erkeksi ama histe, dürüstlükte, ben mustafa beydim, bey kalmayı başardım.

13- Siber: Ah sen, beni kız arkadaşlarınla dolu bir yere koydun ya, bu samnimiyet bende uyandırdı acabaları. Pamuk lezzetli, az olgun, ama şahsiyetli temizlik abidesi, abidei hürriyeti.

KÖKENCE

Yaklaşık 30 milyar yıldır evren kainat paralel evren ve bileşenleri uzayında atomsal bazda dolaşan bir insanım. Klon , klan, klas, kalas, vesair sıfatlara dahil değilim. ( Exluded )

Aşktan anladığım bir şey varsa , o da çekim gücü aritmatiğidir. Ben bu aritmatiği yönetebiliyorum. İpi elimde, o yüzden yazabilme kapasitesine sahibim. Okuma kapasitesi olanlara hitap ediyorum. Karşılıklı Kapasite Meselesi. ( kakame )

Başka birşeye gerek yok hakkımda düşündüklerinizden başka.

İnsanım, idare edebilirim.

İNANÇ DÜNYASI

hER iNANCI sORGULAYABİLİR mİYİZ?

Hepimizin bir dünya ölçüsünde yaşı var, gün-ay-yıl. Ama ömrümüzün başı diye düşünürsek, o an; şu an başlayan andır, şüpheniz olmasın.

Peki neleri değiştirmek mümkün şu andan itibaren diye düşünürsek cevap herşeyi.

Örnekler:

Şu diye neleri düşünürsek itibaren değiştirmek mümkün peki herşeyi andan cevap.

Düşünürsek mümkün cevap herşeyi neleri itibaren diye şu andan peki değiştirmek.

Cevap düşünürsek itibaren peki herşeyi şu mümkün andan neleri değiştirmek diye.

Bu sorunun daha 39.916.797 CEVABI DAHA VAR.

ÖMRÜNÜZ KAÇ TRİLYAR DOLAR EDER?

Son yapılan araştırmalara göre 15-18 dolar, yani trilyar dolar cinsinden söyleyecek olursak, 0,00000000000018 trilyon dolar, türkçesi; en değerli insan 25 lira sınırında. Dolarada, markada, ahroyada, dinarada, sitterlinkede çevirseniz bu değişmiyor.

Hani aç köpekler gibi maddiyatın peşinden giden zalim insanlar, sizler varsınız ya, işte bunu siz daha iyi anlarsınız.

Rus karılar sevişme başına 100 dolar alıyormuş, yani altı "iyisinden" insan değeri eşittir bir sevişme. Aslında çok mantıklı. 30 milyon sperm saçıldığı düşünülürse bir sevişmede ( 15 milyondan 2 posta ) işi ucuza bile yaptıkları söylenebilir.

Kandırılmış spermler ise cehennemin yükselen hararetleridir. Bir şiir ile taçlandıralım.

Dünya döner, cehennem harlanır.
Sürtünme kuvvetiyle,
Belki bilincimiz hep kapalı olacak.
Olsun, noolacak?

Sen işine bak mustafa fendi,
Onurun onurunu kurtarmak kimlere kalmış,
Kibir şeytanın oyuncağı
Şeytanıda Allah yarattı.

Burada yazıp duruyorum,
Kayıtsız olmak kişisel tercihiniz.
Size cenneti vaadetmiyorum belki,
Ama okuyup, serinlediniz.

12 Şubat 2010 Cuma

EŞŞEĞİN AYAĞI

Bir memleket var geçmişte bir yerde, huzur dolu bir millet.

Tesadüf eseri değil, padişahı çok bilge.

Refah, adalet, sevgi, bu milletin bileşeni.

Yinede padişah endişeli, meraklar içersinde, buyuruyor ki;

"Memleketin her caddesine, evine, bir ip gereceksiniz, fermanım odur ki, bir meselesi olan bu ipi sallayacak, bu ipin ucudaki çan çaldığında haberim olacak."

Ferman verildi, ip gerildi, aradan haftalar geçti.

Bir Allahın kulu çekmezmi bu ipi?

Neden sonra bir gün ses geliyor çandan. Padişah merak edip soruyor hemen candan:

-Bakın bakalım kimdir bu çanı çalan, meselesini öğrenin, gelin bana haber verin.

Araştırıyor muhafızlar, dere tepe yol gidip, kime sordularsa cevap, yok hayır biz çekmedik.

Bir yıl geçiyor su gibi, kim bu ipin ucunu çekti. Sonunda görüyorlar, bir eşşeğin ayağında ipi.

Padişaha geliyorlar: Padişahım ipi çeken eşşeğin biri, boşuna teptik bunca yeri.

-Olmaz diyor padişah, araştırın bakalım, neden çekmiş o ipi, öğrenin sebebini.

Bakıyorlar ki sebepsiz değil, eşek köylü bir ihtiyarın emektarı. Bunca yıl çalıştırıp, sokağa salmış hayvanı.

İşte mesele diyor, padişah akil biri. Bakımını üstlenip, maaşa bağlıyor eşşeği.

Siz siz olun, merak etmenin ötesinde merak buyurmaktan çekinmeyin. Sonra eşeğin ayağında ip olup tepinmeyin. Padişah değilsiniz ama, eşşeğin hakkını yedirmeyin, yada eşşek olup hakkınızı yedirmeyin. Tercih sizin.

(Bir bilinen hikayeden alıp, kendime göre kurguladım, sonuç cümlesini de uyarladım.)

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA, BİR İNANSA....

Şu dizileri, mankenleri, imaj yaratıklarını, sanal dünyayı, hayal tacirlerini, velhasılı bütün tüketim tetikleyicilerini sevmiyorum, sevmeyeceğim.

Bana karşı çıkan bir insanlık kurumu var, sessiz çatışmamızda. Diyorlar ki: Hayat başka türlü nasıl geçer, gel aramıza katıl, ömrünün ızdıraplarını tüketim köpüğü ile sıvama yapalım, tükenirken tüket, yolu yarıla, bitir.

Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla dolu, her ölü genç ölüdür tezleri ile karşıma çıkıyorlar.

Her insan inandığı şekilde yaşar, inanmasanızda diyorum. Ben şu bloğum ve sergilediğim kişilik ile, kendime bir yaşam desteği yaparken, asla insanlığa bir model oluşturmanın derdinde değilim ki..

Ben, asla patronu, müdürü, zengini yağlayamam, çünkü o yağ varya, ilerde kazığa sürülür ve o kazığa ben oturmak zorunda kalırım diyorum.

İşyerinde ipe sapa gelmez yalanlarla ve dedikodularla şahsımı yıpratanlara karşı, yaptığınız her zan ile cehennemde sizi yakacak olan ateşleri harlıyorsunuz diyorum.

Ben, benim rızkımı yiyenlere diyorum ki, mutlaka bir izleyen vardır, benim haberim olmasada, o izleyen sana çok kötü kızıyor, ve senden bu rızkın hesabını ateşler içinde soracaktır diyorum.

Kalbimizi attıran bir nur var içimizde, yada enerji, yada başka rabbani bir şey. Allaha borçluyuz diyorum. Her borcun hesabını vermek bize mümkün değil diyorum, demiyorum yaşıyorum...

10 Şubat 2010 Çarşamba

ACUN'UN ARKASINDAKİLER

Acun diye bir vampirik vede ampirik şahsiyet, 3 yıldır yağmur olup, binamızın temellerine yaslanmış durumda, sevin yada sevmeyin.

Şu an yaptığı programlarda yanında oturttuğu şahsiyetlerin, yaklaşık 5 yıl öncesinde, yanlarına destursuz ve futürsuz giremeyeceği Acun ILICALI, 4 kapılı porş panamera ile sahte uzaylarına 7. vites ile tırmanıyor.

Bu sosyal vakıayı incelemek, dilimlemek ve pişirerek önünüze sunmakta, haliyle benim görevim.

Şaban sürümlerinin günceli. Aramızdan çıktı, zirveye kuruldu.

Türk halkının plaj alışkanlıklarını yine Türk halkına görselleştirerek sundu. Sarışın bol etli, verimkar hatunları soframıza yetiştirerek, onları ilah katından ekranımıza indirgeyerek. Yani mastürbasyonumuzun sabunu "acun" markalı.

Halbuki plajda güneşlenen hatunlar, benim gibi göbekli gözlüklü kele bile vermekten zevk duyacak kadar latif hatunlar olup, aynı gece aşkın roketiyle uzayda yıldızlara dokunmaya dünden hazırdır. Frekans ayarı ile biraz oyna, al sana sahte zafer.

Acun efendi ayrıca dış kaynaklı yarışma formatlarını, en yiğrenç ve aksiyon senaryolularını seçerek, sahte cennete dahlimizi sağladı. Yok aslanlar kanaryalar, yok türkler yunanlılar. ( Türkiye sürümünü türk yarışmacılar, yunan sürümünü yunan yarışmacıların kazandığını hatırlamayan vardır bu saf toplulukta. )

Acun ayrıca anadolu motifini, yani bir türk dünyaya bedeldir atmasyonunu çok iyi pekiştirdi ekranda. Yılanı öldür hakkını ver. Bir türk olarak, atalarımızdan sonra bütün dünyayı arşınlayan yegane adam. Sanki yüzerek, sanki yürüyerek, sanki kendi parasıyla fethe giden kumandan sanırsınız.

Acun dozu tutmuştu, artık nayetenek bir adamı daha fazla zerk etmeliydik toplumumuza. Türkselci, dijitürkçü, kellik ilaçcı, velhasıl, sperm bankası reklamında bile oynamalıydı.

Aynı zamanda iyi aile babası portresinide taşımalıydı Acun. İsmiyle dalga patlatılan, muhabir iken yaptığı sahtekarlıklar bile yüceltilen, parayla ropörtaj yapan, ve malumun ilanını en ustalıkla yapmak gibi bir yoltutuş sergileyen adam.

Şimdi, bir sürü proje içinde, bir sürü reklam peşinde, bir sürü eski yıldız kapısında. Eşkiyanın topuksuzu, şimdi altın varaklı tahteravanda.

Şimdi diyecek veya düşüneceksiniz ki, eski bamya patlıcan olmuş.

Su çekerse olur dostlar, genetiği uydurulursa olur, ama fazla ereksiyonda kalmaz.

Yeteneksizsiniz abi, kifayetsizsiniz, anlayışsizsiniz, akılsizsiniz, veee

takdirsizsiniz...

8 Şubat 2010 Pazartesi

Mustafa 10 milyon, Söylem lost bu maçta.

Yıllar öncesinin intikami duyguları sanal ortamda ödeşilmiştir, bazen deşilmiştir, ama sonuç ödeşilmiştir.

Sahip çıkmayıp, piçe bağladığınız her insan ruhu kırılacak ve eskiyecektir, eskimekte iken paslanacak ve bakterilenecektir.

İşin gerçeği ne biliyor musunuz?

Yansımanızda ne iseniz bir eksik yada fazla "o"sunuzdur. Söylem Teyze'de olduğu gibi...

the place where miracle occures in pages

Keira, The Knightley, woman, famous American actress, has awaken up in the evening with a scare face. She taken a bad dream. It shows her stage before death. All her friends together, waiting the death of Keira.

Then she asks herself, why I see it, is it message from somewhere? It was exciting of new explore of Keira's life time.

According her beliefs, she tries to search a holly sentence shown into the dream: --The man who burns both the earth and sky--. The pc shows the page YERİ GÖĞÜ YAKAN ADAM, via blogger. By the translator, she is full of the demand to explore this mysterios man.

The man of Keira, who is expressed himself in the net, is living in Turkey-2010. Her determinance is to visit him and ask all.

İn the airport of İst, by february, a woman with black glasses has landed by 747. The weather snowy and very cold. A dedective has meet with Keira. The first appearance of Keira has just started.

After a tight search, the connection is established with burning man. Namely Mustafa MEHİR.

İn the Kempinsky six stars otel, a curious woman and her mystery man having dinner. Keira asks: Mr MEHİR, what is the possibility of responce enough about my dreams?

May be this is a holly meeting. But for the understanding, I take the first Que. Talk about your dream?

İn a hell, an angel give me her hand, Keira, you became exhauted, you are invited to young deaths association. ( Y.D.A )

This is all the dream story.

Thats horrible for you, but in my country, an angel in a dream is acceptted as a well-sign. Only the succes of being a moslem shows us an angel. This is a gift from god. No mistake. But I'm also full about you, yor film, caribbean pirates, you remember ha?, I had a wonder about you miss Knightly, is this your truthfull name?

Yes, but I'm also full of curious.

Keira, please tell about your stage, are you happy, and sharing all the values?

I'm in the middle of hapiness, and wealth, but, there's something goes bad. All my belovers, we hadn't gone beyond, they felt an unefficiency. Then we said each other good bye.

Have you ever read my pages by translator, can you struggle to eat them?

Eating?

Oh, Im sorry, eating means to read the blog parts with meaning, all passages?

No have not yet:

She smiled: Eating, this is very smart, bat there is a similarity between reading and eating, ı just see.

Smiling both to gether, sincerely,

Kayra, yavrum, sen hiç 3 milyonluk birayla sarhoş olup taksimde göbek fırlattınmı, sonrada ortaköyde kumpir için 3 veya beş lira diye pazarlık ettinmi amelekan görl?

What??? I couldn't understand, but Im curious for it.

Yes, o.k. Kayra, start a friendship, skip the oscar ceremony and grammy award. Bende sikip onları, lets sleep for the İstanbul Majestik tour, have you see sultanahmet blue mosque?

Gerisini anlatmayalım dostlar, yengenize ayıp sallamış olmayalım.

Gezdik, eğlendik ama sevişme olmadı....

AMERİKAN BEAUTY

Yunaytıd steytz yuf amrika. Mistır prezzdan. Niuyoou, weeşintın, eleyy, oohayyoo.

Ortaokul çağlarıma rastlar amerikan kültürünü emmekteyiz geyikleri. Bu durumda şu anda hepimiz sünger olduk, bu da bi başka açı.

Bazı sıradışı arkadaşlarımın amerikaya gittiğine de şahidim. Orda sıraarkası olduklarına da. Bunlar şimdi kültür kurbanı mı oldu, yada 2,5. dünya vatandaşımı? şaşalar kalırım haklarında. Sembollerde yaşayanlar sıkışır kalırya arada adada.

Aslında amerika dendimi bendeki çağrışımı hollwut starizasyonunun kırmızı halısı. Kremanın kremasında ararım izlerini, kardaki ayakkabı izlerini arar gibi.

Kadınların yüzlerinde inci gülümseme, acaba iydikleri ne?
Erkekler imajinasyonel evlilik sahnesi, birbirini öpüşler, o sonsuz gülümseme.

Basın ve medya pezoşları, sanki regan-gorbaçov silahsızlanma görüşmeleri. Eee magazin dünyası, kus kürküm kus.

Markalar, sırt dekolteleri, kilo almasını gizlemeye çalışan artis aktris, mutluluk pozları, adını sanını koyamayacağım görüntü efektleri.

Holvutun en büyük bütçeli filmi de zaten kırmızı halı filmi.

İstediğiniz starın hayranı olun, taze dışkısını yiyecek kadar, sinemalarına üçer dörder gidin, dividilerini kapışın, eyvallah. Reklam olarak reklam yapın, onada eyvallah.

Mesajım şu:

Gerçeği bilerek sevmenin asaletini yabana atmayın, körükörüne metin şentürk yerine.

6 Şubat 2010 Cumartesi

ÇANTACI SÖYLEM SÖYLEŞİLERİ

Söylem, Astorya avm'nin ciym salonunun sosyalleşme bölümünün kafeteryasında spor arkadaşı hanımlarla meyve veya bitki çayı içme ortamında sosyalleşmektedir. Hayatın manasını derinden sorgulayan benzeşik arkadaşlarıyla beraber, belli bir tekamülün dibini görmüş latifeler korosu olarak, günlük sohbetlerin sağanağından farklı bir iklime girmek isterler. Arkadaşları;

Ceyla 38 - eski model şimdi lüpnanlı bir tekstilci ile evli, acarkentte oturur.

Lisa 42 - Yönetici egzukütif sekreter, bekar ama ilişkisi var.

Simirnia 33 - Serdar ortaçın kliplerinde oynadı, şimdi inşaatçı bir laz ile evli.

Sumru - 37 - İhracat mümessilliği şirketi var, ortapedi malzemelerini ortadoğuya gönderir.

Şule - 46 - Kadın 3 tane çocuğu var.

Söylem - 36 - Edebi varlık.

Kendi aralarında yaptıkları face-mesane-twitte- ve diğer rölativitelerden sebep, birbirlerini daha iyi tanımak için en sevdikleri çantaları ile karakter analizi ve beğeni endeksi yapacaklar, hayatı sorgulamayı bırakıp, çanta doktrinini parçalayacaklardır.

Simirnia aralarında en paylaşımlı ve hayat dolu varlıktır, en sevdiği çantası mepa deri kollekşın çıkışlı deri-alakantra "dört mevsim" modeline sahiptir. Hacmi 6 litre olan çantanın 4 rengi ve diğer kullanım alanları vardır. Kocası tarafından sevgililer günü hatırası olarak alınan çantanın değeri 2300 lira etmektedir. Grup Simirniyanın çantasına on üzerinden 5,58 verir. Söylem içten içe ruslara gıcık olduğu için şöyle düşünür: Kimbilir kaç kere adamla beraber oldun, oda sana bunu aldı.

Şule'nin çantası 4 litrelik mavi güderiden imal, deri saplı ve tokalı bir modeldir. Yetmiş liraya karfur indirimden alınmıştır. Çantanın bir markası ve magazini olmadığı için grup reyting vermede zorlanır, ama Söylem teyze, pastamızın çileği Söylem teyze, yorumunu yapar. Sen hayatın bütün köşelerini verimli kullanan bir ev kadını olarak, herşeyini ailesine vakfetmiş bir mübareksin. Dolayısıyla benim sana notum 9, hayatını bir çanta ile yansıtmayı başardığın için.

Sumrunun çantası dış ticaret ürünü olup, mısır el işçiliğinden, timsah derisi görseline sahip 1,76 litrelik bir iş çantasıdır. Cidarlı ve kadife içli. Grup bu çantaya 7 notunu uygun görür. Söylem ise; karıya bak illaki işkadını olduğunun sinyallerini verecek, aseksüel noolacak diye iç geçirir. Çanta 700 dolar bu arada.

Lisanın çantası her ne kadar yeni alınmış gösteriş mühimmatı izlenimi versede, ki Söylem buna gıcık oldu, hermes çanta denilen hollivood ayarı, 12300 dolar etiketli, 3litrelik bir kapsamdır. Grup burada saygı notu olan 10 puanı Lisaya iliştirir. Söylem ise "patronu ve Lisa, yasak ilişki" konulu bir tiyatroyu sergilemeye başlamıştır içten içten.

Ceylanın çantası ise Lüpnan etiğinden hareketle, ortadoğu esintileri gravürlü, renk cümbüşü ve hareketin kralı görselli bir eşyadır. Tamı tamamı 5 litre, bir o kadar gizemi çağrıştıran bu çanta'nın grup puanı 6 olarak kaydolur. Söylem devreye girer; Kültür karmaşasının yansıması.

Söylemin çantası ise, e-baydan gelme, bugatti bugatti veyron stilinde, mavi sarı ve inci tonlarda, 2 litrelik parlak deri karakteri ile karakterini sergileyen bir duruş sergiler. Söylem çantası ile, hızı, gösterişi, yada geride bıraktığı içindeki çocuğu simgelemektedir. Araya ufak bir sağanak patlatmak istiyorum der bilgi mahiyetinde. Afganistandaki savaşlardan yetim ve dul kalan çocuklardan biri olan hugbetyar isimli olanı bu çantayı tasarlamış ve unicaf tarafından yardım olsun diye ebaydan 18,27 dolara aldım. Fakat Söylem bu söylemine ters düşecek şekilde çantanın dibindeki GÜNGÖREN DERİLAND etiketini unutmuştur, aynen Ebay'cıların unuttuğu üzre. Grup bunu anlar, görerek anlar ve çantaya 4.2 notunu uygun görürler.

Bundan böylesi, grup bir daha biraraya gelmekte zorlanacaktır.

ERCÜMENTİN KALİTESİNE YAKIŞMAYAN SORULAR

Bu dünyanın hammaddesi nasıl birşey?

Cevap: Doğuşum, ailem, okulum, çevrem, sosyalim, fenim, daima kaliteli evrelerden oluştu. Ama bir rus fahişenin sadece güzelliğinden ötürü ve fahri kadınlık doktorasından sebep; gecede 500 ayda 10.000 dolar kazanması ( yani onbeş milyar )yani dünya tarafından benim 15 senede biriktiremeyeceğim parayı bir ayda kazanması sebebiyle, tersi dönmüş bir kaplumbağa gibi kendi kendime öfke patlaması yaşamaktayım.

Dünyanın geleceği dijital mı olacak?

Dijital evren bizi elektronlarıyla sarmış durumda. Eskiden kavanozlarda saklanan altının yerini, disklerdeki, usb lerdeki, ana belleklerdeki bilgi almış durumda. Kaderimiz bir tuş ile tuş olabilecek kadar zayıf. Bu yüzden, sanal üretimler, beynimizi ele geçirdi. Yani bas bir bilgisayarın tuşuna, 20 tane recep ivedik, otuz tane gora, 100 tane avatar filmini sıçar, bas beste mogülatorüne, 500 tane beste yumurtlar, bu durumda ihtiyaçların yerini alan dijital dünyayı bil götesler, cames kemrunlar yönetir. Garip robotlarla ilgili yazılan senaryolar varya, işte dünyayı ele geçireceklermiş te filan, resmen rahmet okuruz bu hikayelere. Robot gördüğümüz yerde bataryasını avuçlayacak hallere geliriz.

5 Şubat 2010 Cuma

TERÖRÜN AKŞAMÜSTÜ

Ne zaman bir filmde kendime rol biçsem, katil-piskopat-sapık üçlemesinden biri olmayı isterim. Oynayabileceğim en makul ve uygun-nizam roller bunlardır. İtinayla, intizamla artistliğimi yaparım. Bakakalırsın. Zira ruhlarının hafifliği ve kişiliklerinin sudili nezaketi diğer insanlardan daha elit olan kişiler, diğer kitleyi daha iyi gözlemler ve taklidini ( sinemasını ) yapabilir.

Söylem gibi izleyici, gizleyici, sadece gözleyici veya filtreleyici yaradılışı olan kişilerin beni algılayış tezahüründen anlaşıldığı üzre.

Yada Nüzeyyen gibi, ağlayışlı, tepkili, açık enseye patlatırcı, alevini almazsan patlayıcı kişiliklerin gözünde bana bu ruh halleri daha iyi taylorize olur.

(taylorize: Terzi ısmarlaması yakıştırma fonetiği, nişantaşında moda olmadan öncesi)

Bu arada yanlış anlaşılma pradigmasını 20 yıl öncede bıraktım, yanlış anlaşılma kompleksim yok, anlayan istediği gibi yazabilir.

Terör dediğimiz, propaganda aletine bu sebeplerle yakınım. Teröre maruz kalmış insanlar terörü özümsemiş vede olduğu gibi kabullenmişlerdir. Kişiliğimize dokunan herşey, terörün hammaddesidir.

Eski adıyla anarşist, yeni adıyla terörist yaklaşımlara karşı, mikrodalga bir anlayışa sahibim. Terörü algılama şeklidir terörü büyüten ve besleyen. Siz hırlayan köpekmisiniz, hırlanan köpek mi, yada hangisi olmak istiyorsanız, terör aslında odur. Çünkü terörlenen birimler olmadıkça, terör sadece hırlamadır, yolunu 2 sokak yana alırsın, hırlayanı söndürürsün, yada terörün yoluna çıkarsın, terörü bitirir yada büyütürsün. Yani sen terörün kaynağı değil odağısın, ya terörün efendisi, ya terörün uşağısın.

Terörle başladık, kanserle bitirelim. İkiside öldürür, yada geride bırakılır. Kanser hastaları, umut aşınızı yaptırmayı unutmayın. Kanser demek, duyguların yolunda gitmeyerek vucüdun bir yerine saplanmışına denir zira.

aşık olmadan olan adam

Bet sesiyle seslendi oğluna.

Kalkk geberesi saat ikindi oldu, Allahım günahım neydi de bana bunu evlat diye verdin.

Adam aslında uyumuyordu, akşamdan devirdiği 12 şişe biranın mesanesindeki mücadelesi uyutmazdı, uyutamazdı onu.

Yaa kadın, dur bee, dur ulan, bi yatırmadın kabus oldun be ya.

Saat üç oldu, millet işten eve dönecek sen daha uyanacaksın, ne sefil sersem piçin tekisin, Allah verdi Allah alsa canını.

Günlerden pazartesiydi, Kıvanç için ise günlerden bir gün. İşsizdi, daha beteri güçsüzdü. İşsiz adamın işi çoktur bahanesiyle son 2 senedir işsizdi, ama aramadığı için, aranmadığı için. Haftasonu bıçkın arkadaşlarıyla ucuz biraanelerde içtikleri hariç 12 kaçak bira, arpanın suyu.

Kıvanç aslında 1985 in lise mezuniyetinde okulun takdiri, gururu, ışığı ve dahisiydi. Öğretmeni Rıza ÇELTEK onu mezuniyet töreninde 460 kişiye örnek göstermişti. İl milli eğitim müdüründen takdir yazısı, tarihin tozlu beratları önünde dizili diziliydi.

Garip annesinin 400 lira dul maaşı ve baba dostu demirci ekremin insafıyla oturttuğu 20 meterelik daire. Birde komşuda pişenler.

Oysa oysa, frentek firmasında kalite kontrol olarak işe başlamıştı. Sene 91. Aylık 520 milyon maaş hemde, sosyal haklar, birde kariyer. Taaki, muhasebeden Hilal hanımı tanıyana dek. Onunla fotokopi odasında bulutlara erene dek. Hilal 1 senelik evliydi ama genç mühendis Kıvanç ile Tatlı saatlerdeki limitsizlik, frensizlik onu almıştı kariyerinden. Hemde fren balataları şirketinde!

Şimdilerde, aşık olmadan aşık olmanın, daha doğrusu seks kurbanı olmanın derin çukurundan çıkmaya çalışıyor. Hilalin çocukları liseye başlarken hemde, Kıvanç aşksız aşkın üniversitesini bitiriyor.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Sevişme Analizi

Asrın, ortadoğu, balkanlar ve yakın avrupa ve uzak asyanın en kaliteli sevişen adamı olarak, üniversitelerde MBA olarak okutulması gereken sevişme tezlerim var, paylaşıma açık...


Erkek tarafına hitap etsemde, aklı başında uyanık kadınlar ( işbilirler ) mutlaka üzerlerine düşene odaklanabilirler.


Sevişme öncesinde bilimsel düşünün. Sevişme sonrası olmak istediğiniz kişinin görüntüsünü hayal ederek aksiyona hazırlanın.


En çarpıcı sevişme "sürpriz" barındırandır. Ortamın uyuşukluğunu silen bir enerjiye bürünün.


Sevişme karşılıklıdır. Karşı tarafın ne alacağını bilmesi bilinciyle oluşur.

ARZEDERİM

Çeşitli dünya görüşlerimi beğenmeler olabilir. Bu çok doğal. Zaten ben tacir değilim. Kendimi yada görüşlerimi önplana çıkarma kaygılarım yok.

Sosyal paylaşım, teknoloji, kadın erkek mücadelesi, ve toplumsal trendler başlığında topladığım görüşlerim, itiraf ediyorum, çoğu kişinin ilgisini cezbedecek atomları da taşımıyor. Çünkü insanların nasıl ajite oldukları, tahrik oldukları, gıdıklandıkları çabalarından uzaktayım. Yazılarım kimsenin midesini acıktıracak ve satınalma isteği uyandıracak perdeleri barındırmaz.

Avatarcı değilim, suni zekaların müridi olmadığım gibi.

Recep ivedike, cem yılmaza, hamburgere, aypod lara, teknoloji marketlere tapmam, daha doğrusu sığmam. Tapanlara ise "gençlik hevesi" gözüyle bakarım. Görüşlerinden ötürü kimseyi tefe koymam. Karşı koyarım sadece.

Kendini "görüş ve düşünce pınarı" ilan eden mütercim edebiyatçılara, onların tahammül noktası ne ise, o kadar değer veririm.

Allah; yarın bana bu kişileri soracak olursa, dünyadaki cevaplarımın virgülüne dahi dokunmayacağımı ARZEDERİM.

1 Şubat 2010 Pazartesi

UZMANLIK ALANLARIM

Bazısı komik, bazısı kaydadeğer. Bazısı hayati, bazısı ilginç, bazısı bazı bazı.

Aset diye de tabir olunacak uzmanlık alanlarımı seyrinize açmak istiyorum.

Önem sırası yok, aklıma gelme sırasıyla.

Karda buzda, muzda, kayarım, sendelerim ama düşmem. Bu özelliğime Cincır diyorum.

Orta yerde bir fırsat, bir pasta, bir para, bir silah vesair görsem, eğilip almam, cebime koymam. Kolay bir aşk görsem kalbimi açmam. İnsanların sevgisini kredi olarak algılar ve üzerine kapaklanmam. Kolay sevgili olma potansiyeli olan kızlara sıçramam. Kolay dost olanlara çok sıcak bakmam. Bedelsiz şeylere el uzatmam. Bu özelliğime Tilki özelliği diyorum.

Yakınıma akrabama arkadaşıma araba satmam, konusunu dahi açmam. Bu özelliğime "sonradan üzülmeme tedbiri" diyorum.

İnsanlara umut vaadetmem, olumluya yormam, aracılık yapmam. Bu özelliğime sıfır risk diyorum.

Teknolojiye, trende, akımlara, populariteye yüz vermem. Bu özelliğime artı bir özelliği diyorum.

En kısa yolun bildiğim yol olduğuna iman etmişimdir. Bu özelliğe muhafazakarlık diyorum.

Çok iyi omlet ve türevlerini yaparım. Bu özelliğe yumurta aşkı diyorum.

Kendime cennetlik diyorum, başkada birşey diyemiyorum, bu özelliğime adam gibi adam ol özelliği diyorum.

jeopolitik MUSTAFA

Günlerin getirdiği günlerde şöööyle bir etrafıma baktım. Meşhur "nereden geldik nereye gidiyoruz" sorgulamasının içini biraz açmak istedim. Aslında bu duygu her sabah kalktığımda kafama dank eden en çetrefilli yığıntı. Kimin dank'ı yokki çeşit çeşit: Evlenecemmi, boşanacammı, geçinecemmi, geçirecemmi, geçirtecemmi, mı, mu, mi, mö.

Kendi hasletlerimi topluma endekslediğimde şanslı bile sayılırım aslında. Barınacak yuvam, ve öldüğümde gömecek dostlarım var Allaha Şükür, Ailem var minimal, imanım var maksimal.

Piyasada dürüst bir ismim var, ama reklamım yok, dostlar ve bilenler gezegeninde savrulacak kadar alimallah.

Kadınlar ve kızlar müessesesinde kendime cazibe notu verecek olursam, görüntüde 6, marjinalde 9, maddiyatta 3 onda 5, huzurda 8, dostlukta 10, sevişme gücünde 7.7, vurkaçta 9.8, sohbette 10 üzeri 10, genel kültürde 9,9, ve genele varırsak 8.1 gibisinden bir reytingin de dibine vururum rahatça. Dünya nüfusunun yüzde 90'ının sırtını yapıştırmaya yeter. Bu noktada da Alimallah.

Sağlıkça, en az kesilmeye hazır bir dana kadar evveliyatımız var, ama ahirimiz soru işareti.

Allaha kulluk derecesinde varsa eğer geçer notumuz, ki onu Allah bilir, Allaha şükür der, öper alnımıza koyarız.

Bu noktaya kadar kendi kendime değerlendirmemi yaptım, uluslararası değerlendirme firması olsam, ancak bu kadar yapabilirdim.