11 Ocak 2015 Pazar

BARAJ DOLULUK ORANLARI

7 SENEDE BİR kuraklık oluyormuş diye bir şehir mottosu oluşmuş. Baraj doluluk oranları bu istatistiği desteklemiyor da değil. En son 2007 yazı. İstanbul baraj suyu % 4 lere düşmüştü. Kıvranıyordum bu hissin tırmalamasından. Çeşmeyi açmayı büyük günahlar sınıfına sokmuştum zihnimden. Kurbağalara güneş kremi sürmeyi düşünecek kadar. Hatta ve hatta sinir oluyordum istanbula gelen turistlere. Otellerinde sabah akşam suyu açık bıraktıklarını ve köpek gibi sevişip durmadan yıkandıklarını algıladığımda TURİZM YASAKLANSIN hissiyatı oluşuyordu beyin kanallarımda. Ben o yüzden 7 senedir barajların doluluk oranlarını internetimden gözlerim. Ne boş olduğunda ne dolu olduğunda nede yarım, bu benim öbür yarım diye düşünürüm. Su dolar su boşanır ama hislerimdeki kuraklık yarası her daim kaşınır. Çölde kavrulmaktadır ruhum ve insanlığım. Kum tanelerinde nem ararım tozlu gözlerimle. Aslında insanların açgözlülük ve vicdani günahlarının adeta baraj göllerinin dibindeki çukuru büyüttüğünü düşünürüm. Cehenneme akar buradan suyum. Filhakika; bulutlara borçluyuzdur her daim. 1000 sene önceki insanlar da bunu düşünürdü, bulutları çağırırlardı ayinlerde. Onlar bizden daha mı medeniydi mi ne? BEN SANIRIM FARKLIYIM açığa çıkan ruhumla diğer insanattan. Yada tüm insanların derininde yatan gizli ama aynısının aynısı hissiyattan. Barajlarda seviye düştükçe ve düştükçe algılanır farkım, barajlar dolu olsa bile en derinlerdedir benim aklım...