22 Ekim 2009 Perşembe

ERNESTO CHE GUEVARA SÖYLEM TEYZE

Hani şu amerikan süper kahramanlarının "tutulduktan" sonra geçmişlerini aydınlatma bölümleri vardır ya, yok örümcek adamı kim ısırdı, yok süpermanı gurbete kim yolladı, yok batmanın babası vatman mıydı gibisinden. Şimdide meçhule kahramanımız Söylem'in nasıl kahraman olduğuna dair aşamalara çakmak tutacağız. Ama dediğimiz gibi, hikayede anlatılan kişi ve kurumlar kuruntudan ibarettir ibaresini eklemeyi de unutmayacağız.

Söylem teyze, birkere çevresinden, olaylardan ve ikilemlerden çok çabuk etkilenen, ve bukalemun gibi olaya adapte olarak, kendini olduğundan farklı göstermeyi başarabilen birisi. Trendleri mükemmel özümseyen ve yorumlayan bir yanı var ve kesinlikle bilge bir kompozisyon çiziyor. Kime karşı, kendini yeni tanıyan kitleye karşı. Kendini bir süre tanıdıktan sonra kişiler için mana ve önemi çok çabuk çürüntüye uğruyor.

Çoklu bir ailenin bireyi, içinde tekil çocuk olmak içgüdüsü çok fazla, hayalleri bu altyapıda, nitekim aile yapısını bu yüzden geri planda yaşıyor.

Diğer insanların sosyal yaşamını ve eğlence kültürlerini asla benimsemiyor, ama çoktan adapte yöntemiyle, onlardan biri olmayı onlardan iyi beceriyor.

Che ile benzer olan yanı ise, anormal sosyal devrim içerikli olması, içeriği içeremediği zaman ise içerik hayalini kurduğu. Bütün kurgusu, birşeyleri değiştirmek ve beğenmemek üzerine. Peki değiştirmek için ne yapıyor?

Çok basit, kendini değiştirip duruyor.

Aslında kahramanımız Söylem Teyze, bir sosyal algı fenomeni.

S.A.F yani...

SEKTÖRDEN HABERLER

Oto sektöründeyim ya, aslında oto merakı olmayan bir adam olarak, ehliyetini 14 yıl boyunca bir sonraki seneye devretmiş biri olarak, ama olsun varsın, gayet derinim ya.

Bizim sektörün yapısı büyük ama oldukça çekingen veartı çıtkırıldım bir iskelete sahip. Benzetmek gerekirse, otla beslenen dev köpekbalığı varya, adıneydi, işte o. Mantanın akrabası.

Hükümete karşı hiçbir yaptırımı yok bizim sektörün. Sadece tayip'in kabadayılığını biraz yumuşattıklarında taksimde zafer turu atıyorlar. Çünkü bütün sektör temsilcileri markacı ve marka adamlar. Aidiyetlikleri sektöre değil, sadece ait oldukları markaya. Yani fazla şehirlileşmişler.

Bankalar ise millete cephe açmış birer tedarikçi, bir zamanlar milletin otomobil sevdası üzerinden büyük prim yapan bankalar, şu anda kendilerine aşık ettikleri müşterilere zulm çektirmekle meşgul. 60 aylık bir kredide aracın fiyatı yüzde 70 artıyor, yaklaşık %70 oranlı kredilerde.

Müşteriler ise ait olmadıkları kalitede bir araca sahip olmanın derdinde her daim. Bu ne demek, cebinde zarazora 5 bin lira koyan adamın gözünde en az kırk bin liralık araba var, aşağısı yok. Sonrada ya kendi ya karısı kızı kibarca kötü yollara düşüyor, 3. sayfa güzeli oluyorlar.

Galerici tayfası ise mutlaka ve herzaman "sermayenin üzerinde yattığı" için, her durumdan para kazanan bihterler tayfası, rus orospu sektörünün en sadık ve ballı müşterileri. Kendileri kültüre sahip, gözalıcı rus karılarından tek farkları, birinde para birinde hizmet olması.

( pardon sektörler karıştı )

Devletin belirleyiciliği bu sene çok etkisini gösterdi, kemal abi vergiyi indirmeyecekti, onuda vergiyi de indirdiler. Şu an 33 liraya aldığınız bir arabada 13.000 vergi var.

En iyisi sektöre "digital" bakmak. Analitik yorum yapmak. Veya insanlığın duymak istediği kelimeleri kullanmak.

Otomotiv sektörü 2009 yılını gayet parlak geçirdi. Hükümetin tanımış olduğu ötv indirimleri ile sektör yılı istenilen adetlere yakın bir satış rakamı ile tamamlamak üzere. Bu sayede hem ertelenen alım talepleri karşılandı, hem hükümet hedef vergi gelirini elde etti. Ekonomiye dolaylı katkı ve kazandırılan yastıkaltı birikimleri ise diğer katmadeğerleri oluşturdu. Bir diğer haber ise, yapılan teknoloji yatırımları ve yeni modeller ile sektörün geleceğine güvenilir bir bakış açısı oluşması.