22 Temmuz 2009 Çarşamba

ATOM ÇAĞI'NIN ULTRA FAHİŞESİ

Şu tekno marketlerin önünde birbirinizi ezerek aldığınız elektronik harikası aletler varya, biraz geri durursanız size bir yenisini icat ediyorum.

Üzerinde çalıştığım bu aleti öncesinde kalıp olarak düzenleyip, geliştire geliştire, ruhumu kata kata, empati ve deneme yanılmalarla size, hizmetinize sunacağımı bildiririm.

Kaynak eser olarak yaşanmışlıklarımı kullanacağım. Eserimin kalıbı için dünya tarihinin en güzel kadını olan rus ırkından bir kızı kiraladım. Kız, bikere atadan babadan süper profesyonel. Yüzlerce soyundu giyindi, orgazm taklidi yaptı, ve yine dünya tarihinin en değerli erkeği olan Türk erkeğiyle olan arşivini bana açtı. Dikkat ederseniz malzemeden kaçmıyorum.

Bu prototipe beyin koymak gerekiyordu, gittim, dünya tarihinin en çalımlı ırkı olan latin kadınında karar kıldım. Kendileri aynı zamanda erkek fiziğine ve dayanma kapasitesine en yakın tür olarak kayıtlı.

Birde yürek lazımdı. Onuda fazla zorlanmadan buldum. Ölüyü diriltmekte en maharetli olan, disipliniyle ve mesleğine olan bağlılığıyla dünya tarihinden çekip aldığım Alman kadını. Alman milletinin tarihini okuyanlar bilir, germen ırkının kadınını.

Bu yavaş yavaş şekillenen çalışmaya bir de ruh gerekiyordu. Gene dünyayı turladım, gene arşive tıkıldım, beynimin hücreleri ful mesaiye daldı ve, oybirliğiyle Fransız kadınına karar verdim. Dünya tarihinin sanatta ve ihtilalde en büyük eserlerinin kaynağı olan fransız kadını.

Bilahere yaşam destek ünitelerini tasarlamaya geldi sıra. Öncelikle çok yönlü, ve her özellikten belli bir seviye yakalamış kadını aramam gerekiyordu. Lider özellikli olacak, gerektiğinde erkeğini kayıtsız şartsız destekleyecek, aynı anda anne ve çocuk olma kabiliyetlerinde bir varlık. Uydudan izledikleri için farkettiler ve bana gönderdiler Amerikan Kadınını.

Bu kadının bir diğer özelliği ise, ağır şartlarda hem işini hem kadınlığını uzun yıllar sergileyecek ve kırkından sonra bir kırk daha çıkaracak metanette, gayrette ve onurda birisi olmalıydı. Mailimin uyarısı yandı söndü ve işte karşımdaydı: Japon kadını.

Sıra gelmişti, en önemli birleşeni monte etmeye. Fahişelik vasfını. Ölçtüm biçtim, çarptım böldüm, dünyanın bütün kadınları aynı tahlil sonuçlarını veriyordu. Hemen hemen. Sonunda fahişeliği destekleyen maddeleri işin içine kattığımda, uzaktan bir müzik duyuldu: Samba. Dünya tarihinin en çocuksu ve en ateşli, bileşeni olan Brezilya kadını.

Sıra geldi oral yetenek olan konuşma, aksan, ve sestonu denilen multimedya özelliğine. Burada biraz tembellik yaptım, çünkü o sesi 20 senedir tek geçiyorum. Yunan kadını.

Kendini en sıradışı gösterme diye bir donanıma odaklandım. Windows her 3 senede bir bu konuda patırtı yapar ya, bu paralelde düşünerek ışığı gördüm. İspanyol kadını.

Bu kadar özelliği eklediğim metal fahişenin güvenlik ayarlarınada bir katkı gerekiyordu. Fahişeliğini her zaman göstermesi durumunda ayarlarını korumanın imkansız olduğu gerçeğiyle. Öyleyse fahişe ruhunu en iyi saklayan bir türe odaklanmalıydım, ışıkları kapattım ve onu gördüm. Arap kadını.

Eh bu kadar emek ve zaman harcarsınızda, onu fahişelik denilen dayanılmaz hafiflikten koruyacak bir asalet duvarı gerekmez mi? Onuda buldum. Duvarı aşmak zor olsada, İngiliz kadını.

Artık piyasa sürümü hazırdı. Sıra pazarlamaya geldi. Sen gel dünyanın özelliğini bir üründe topla ve onu Türkiyede sat, arkanda medya da yok, holding de, yabancı sermayede. Bu durumda bir katkıda bizim iç pazardan almak gerekiyordu.

Modelimin adı: Türkan. Dünyanın hiçbir enine sahip olmayan ama kendisini dünyanın en tepesinde gören: Türk Kadını....