14 Mayıs 2016 Cumartesi

HASKÖY'ÜN MİLLİ MÜCADELESİ

Yeniden hayal dünyamı yazmaya başladım. Farkeden varsa. Zira kaynamaya bıraktığım bir kimyasal formülüm vardı, ama karışımlarla fazla oynayınca ve aşırı ateşte kalınca formülün kimyası bozuldu ve fokurdamaya başladı. Maalesef en sonunda kazan patladı, yaralanmadan ve yaralamadan atlatmayı başardım. Denemelerim sürecek, hayatta olduğum sürece.

Hasköy, Halicin sırtlarında içe dönük bir semt. Halicin kaderiyle özdeş, halıcıoğlu ile kardeş, mezarlıklarla çevreş. Hasköy aynı zamanda, köyden kente geçişte kullanılan ara basınç odası gibi. Köyden hasköye, köyün hası hasköyden şehire. İleri mi gidiliyor, geriyemi bilinmiyor ama gidişat kesin.

Kağıthane, eminönü, eyüp, kemerburgaz, okmeydanı, kasımpaşa, gibi kardeşlerle çevrili Hasköy, zamanında milli mücadelenin en ateşli kalp atışlarına evsahipliği yapmış. Anadoluya çıkışın anahtarlığı, istanbulun kalesi, işgalcilerin karabasanı ve mücadelenin ışıklığı. Bir nevi İstanbulun Çanakkalesi. Çanakkale geçilmez, Hasköye girilmez.

İşgalci ingiliz ve yunanlılar, sanki kendi köyleri gibi rahatlıkla girdikleri Hasköyden çıkamamışlar. Öyleki zamanın has leventlerinden Kaburgacı Bekir'in bilinen 20 tane leşi varmış. Öldürdüğü askeri itinayla paket yaparak, işgal karargahına gizlice bırakmasıyla ünüymüş.

Hasköyü tarihin cazibe merkezi yapan bir diğer gelişme ise, şimdilerde Santralist adıyla bilinen bölgede oynanan seks oyunları sayesinde, tuzağa gelen askerlerin, sırf sevişme içgüdüsüyle latif latif düştükleri kumpaslarda ortadan kayboldukları rivayeti. Şandallı Emine adıyla tanınan onbaşı Saliha, bu tuzaklarda en az 40 can almış, komutanlar dahil. Hatta her 5 askerden birini hadım ederek geri göndermiş, sırf işgalin kimyasını bozmak için. Hadımköy adı nereden geliyor diyenlere diyelim. Onbaşı Salihanın hadım ettiği askerleri rehabilite etme merkezi olduğu için.

Tarihin ilk Türk muhrip denizaltısı " Çakır " ise made in hasköy. Alman mühendis "panzer zeki" lakaplı FREDERICH FON PANZER tarafından, hasdal tersanesinde üretilen bu sudabatmaz sayesinde, açıklarda bekleyen Türk kuvva gemilerine önemli miktarda cephane taşınmış. Şimdilerde Çakır denizaltısı için işadamı Nazenin rahmi bastırsada, hasköylüler çakırı vermiyorlar ve onu yeni nesil hasköylülere müze olarak sergiliyorlar, nerede, arapcaminin sarnıcında. Patlamamış torpili gövdesinde, Hasköylüler; -Ölürüzde vermeyiz diye direnişin simgesini koruyorlar.

Yaşamdan Kalabalıklar

Beyoğlunda geziyorum, tünele doğru odaklanmış ara sokak şaraphaneleri ve önlerinde yüzlerce masada bir sürü elite genç. Yoğun bir sohbet ve gözlerde gülen nağmeler ile söyleşen mini mini söylem adayları. İçiçelik, planlar, övgülü sözler. Kimin ne dediği diğerinin ne dediğine karışık bir gürültü şelalesi. Genç kızlar kendilerini pahallı gösterme, genç erkekler ve biraz daha olgun erkekler ise karizma ile bedava damlanmak derdindeler. Özü özeti bu.

Canlı musiki sesini dışarı vermiş bir bar a dahil oldum. Canlı müzik topluluğunun canı burnunda. Birazdan püfertuarlarını bitirip, diğer bir mekana kulaçlama içgüdüsü ile 8/8 çalıyorlar. Her gece barda çalsın sazlar felsefesinin mevsimlik ve ticari bir pazarlama argümanı olduğu açık, apaçık.

Bir çalgıcı almış kemanı kemaneyi, huşu içinde icrada, etrafı yarım çember, huşu kuyruğunda izleyiciler. Orjinallik dileniyorlar, haftaya bilenirken.

Mc hamburgercilerde bir özgün topluluk, ham ham, akşama kadar hamburger, dünya obezler federasyonu temellerini atıyorlar, zaten her zaman kendi dünyalarında, kız ve oğlan tikiler.

Meydandaki Türk kökeni yerli sarımsak hamburgercilerinin önü bi dolu olgun ve milliyetçi hamburgerci. Doğu batı kültürü, tatlı suyun tuzlu suya karıştığı yer, bunlar bütün stokları yer.

Anıtın orası buluşumculardan adeta yer gözükmüyor, konsept profillerine göre birazdan diğer kalabalıklara harç olacaklar. Merc olacaklar. Meşk edecekler.

Çiçek sokağı sakinleri, birer metrekare dünyalarında, kıçüstünde mutlular, birazdan bahşişçioğlu çingeneler gelecek, bu kalabalığı zayıflatacaklar madden, cidden.

Birde sokakta yürüyen düş gezginleri. Onların çoğu seçimdeki kararsızlar. Nereye sapılacak, bu gece neye tapılacak, nasıl olsa yatılacak, rap rapa da rapa rap.

Ben kendi kalabalığımdan bu kadar laf çıkarabildim, buna da şükür.

MÜKEMMEL YANSITICI

Beynelmilel bir markanın Türkiye düsturbitörlüğünü almıştı zamanında Maksut bey, şimdi google haritamızdan onun ofis penceresinden içeri fokslanacağız.

Maksut bey 41 yaşına kadar tapu sicil şefliği, belediye encümenliği, biraz biraz sektörel satınalma işlerinde diz çürüttükten sonra, 86 senesinde sonradan ürüyerek büyüyecek bir global markanın ülke mümessili oldu. Tek yetkiliydi, bayi ağı ayağına gelmişti, strafor kimyasalları ve buna bağlı izolasyon aramaddeleri dağıtımıyla büyüdü, erdi, şirketi artık 10000 beygirlik 22 silindirli bir uçak motoruydu, globaldi, ofisinde şilt sayısı 200 ü bulmuştu, özel dolap yetmedi, duvar dolabı yaptırdı.

Konu bu şirkette olup biten ilmeklerden ve çözümlemelerinden mevzuat. Kişilere ve klişelere dikkat....

Bir şirketin genel ahvaline bakmak isterseniz, o firmanın satıcılarına bakın, hal karakter giyim eda, hepsinin bileşkesi satıcı/pazarlamacılarıdır. Pazarlama satışı içine alır, satış olmadan pazarlama hiçbişeydir tartışmasına girmeden...

Aslen iranlı olan Salman, Maksut beyin ofis elemanlığı ve ispiyonculuğundan yetişme, işi kapmış ve çekirdek kadroya yerleşmiş, yönetici taytılı olmadan Türkiye satış direktörü olmuştu, kredi kartının muhatabı şirketti. Depo dağıtım işide ona bağlıydı, hatta depo dağıtım süpervayzırı ESRA da ona bağlıydı. Esra ile depo sayım aktivitesinde başlayan Türk-İran ilişkileri, bazen haftada üç, bazen ayda bir şeklinde sürüyordu. Esenyurtta bir aşk evleri bile vardı ve mesai işi bitmezse orada havuzlu havuzlu devam ediyordu, esra sarışın ve 1.72 lik meme devi bir hatundu, çok duygusal, bebek kadar dediğimiz cinsten ama bir o kadar tutkulu bir süpervayzırdı, SÜPER vayvayzırdı hatta.

Salman, müşterilerin ve bayiilerin mala olan açlığından ve fiyata olan hassasiyetlerinden ötürü şirket dışı olarakta en az 100 bin dolarıda aktiflerine işliyordu, sipariş geldiğinde en az yüzde on komisyon hesapta demekti bu, hatta ayda anasını satayım, bak şu acemin işine. Kalan diğer bütün masraflarınıda müşteri bayi adreslerine gönderiyordu, en az elli bin usd daha. Şirketin cirosu elinden geçen adam 10 bin dolar maaş ve kredi kartı haricinde 150 bin dolar, bir volvo, bir mercedes emel ( ML ) artı süpervayzır, bilmem daha neler...

Maksut beyin kulağına bişeyler geliyordu ama Salman şirketin yadigarı, dokunmak olmazdı.

Personel müdürü Seza hanım ise ayrı bir keyz. Üniversiteden sonraki hayatı bu şirkette kurumsallaştı. İşe aldığı elemanların maaş ve diğer sosyal haklarından yüzde 15 fonlama yapar ve bu fonlamayı hernekadar emeklilik akçesi olarak muhasebeleştirsede, hesabın altında kendi şahsi birikimi imzası var, Akbanktan Eylül hanımla ortak projesi, toplamda 800 bin dolar ve emekliliğe kadar birikimli 1.5 milyon dolar aset garanti. Bundan maada, şirketin her alımını kendi kredi kartı ile yapma alışkanlığı ve ayda 2 milyar bonusu var. Aslında Selman beye gıcık oluyor, kendisinden daha fazla kazandığı için ama 10 sene kadar önce ilişki yaşamışlardı, şirketin Hadımköy antreposu kurulurken, 2 çocuğundan biri Seza'nın İran menşeeli, bu yüzden Salmanı, eski aşkını ve daha ötesini harcayamıyor. Maksut beyin Seza'nın fenalıklarından az biraz haberi var ama, şirketin temel taşlarından biri ve taş yerinde külçe.

Maksut bey; Muhasebe müdürü Ayşenur'u, ki kendisi türbanlı, her türlü imza yetkisiyle donatmış, ama ara sıra Ayşenur'u imzalıyor, çünkü türbanı çıkarınca Ayşenur acayip vahşi bir vamp, kamçılı bir mazosadoşist, vede patron beyin her tür gençlik kıvılcımını harlatmada uzman. Şirketin bu vahşi seks konsorsiyumundan haberi var ama gizli odaya şimdiye kadar dalan olmadı, mesailer bir arada yürüyor. Ayşenurun genç eşi Veli; Maksut bey tarafından işe alındı, 2700 lira maaşla şirketin muhaberatını yapıyor Veli, getir götürünü, banka ilişkileri trafiğini. Şirketin parasını YKB müşteri temsilcisi İrfan ile 1 hafta fonlama yapmayı keşfeden Veli, ayda 5000 lira gibi bir nimetin içinde, üç aylık ama daha uzun süre bu işte kalıcıya benziyor, bu şirketten emekli olmayanı dünya ahret göremeyeceğiz sanırım.

Başı böyle olan şirketin diğer 70 personeli hakkında bilgilendirme yapmaya lüzum görmüyorum, ama dönen yaklaşık 450 bin dolarlık sermaye ve daha ne sermayelikler var, anlatamam, efsane olmuş diyelim gerisini siz hesap edin.

Peki yansıtıcı meselesi nedir, neden bu başlığı yansıttım?

Bu şirket rezil ahlaksız kuramsız değil mi? İlişkiler çürümüş değil mi, baştan kıça erozyon değil mi? Hatta çoğu şirket günümüzde bu iskeletin üzerinde yürüyor, ha üç ha beş..Belki çalıştığımız yer de bu cins ilişkiler barındırıyor olabilir.


BU ŞİRKETTE ASLINDA HİÇBİR TUHAFLIK YOK, BU ŞİRKET PARA KAZANIYOR, ARTTIRYOR, İŞ YAPANLAR, İŞİNİ YAPANLAR VE ÜÇÜNCÜ ŞAHISLAR BU ŞİRKETTEN GAYET MEMNUN, ÇÜNKÜ BU İBNE ŞİRKET PARA BASIYOR, BASMANE GİBİ, BÜTÜN BİRLEŞİK KAPLARI DOLDURACAK KADAR BEREKET DOPDOLU, VE BURADAKİ YANSITICI;

MÜKEMMEL YANSITICI,

PARA....

KÜMES BAKIMINDA DENENESİ YÖNTEMLER

Kümes kavramı dedim aklınıza başka boyutlar gelmesin, bildiğimiz tavuk-kaz-kuş barınağı olan kümes. Kümes bildiğimce latinceden gelmiyor. Kümeleri içinde barındıran demek olabilir en fazla. Küme on sayısına eşit dersek ilkokuldan, bir kümesin sosyal manada kümes sayılabilmesi için en az 10 ve katları hayvanı, kanatlı hayvanı barındırması gerekir. Bu bakımdan bakarsak bile ağaca konmuş 10 kuş için kümes oluşturur dersek kendimizle çelişkiye düşeriz. En fazla özgür bir kümesin varlığından sözedebiliriz ağaçlara baktıkça.

Kümes bakımı işi aslında uzmanlık alanıma girmez ama zeka alanıma girmiş nasıl olduysa. Çocukluğumda kümes dendiğimde, içinden çıkan bir horozun beni kovaladığı aklıma gelir. Sonrada o horozun kesilip yendiği.

Kümeste 1 horoz ve 9 tavuk orantısı genellikle mutluluğun anahtarıdır. Aman orantıyı karıştırmayın, dokuz horoz ve 1 tavuk ortamında, tavuk bilincini yitirir, horozlarda eşcinsel olur, omlet tarihe karışır. Buradan düşünürsek, insan doğanın efendisi değil, hizmetçisi olmalı. Zaten öyle.

Kümeslere bir monitör-ekran yerleştirilmesini insanlığa öneriyorum. Kümes halkının sosyalleşmesi amacıyla. Ne oynayacak bu televizyonda derseniz: Bence öncelikle Baywach dediğimiz, ve sahil güvenlik olarak alperenleştirilen dizi oynamalı. Tüm dünyada bastırılmış cinselliğin aynası olan bu amerikan dizisi ile birçok sosyal olumsuzluğun önüne geçilmiş, ve her eve kusursuz mavi gözlü çıplak ve sosyal bir varlık olan amerikan plaj kadını girmiştir. Çoğu kişinin rüyasına bile tenezzül etmeyen bu amerikan kadını denilen izzeti lütuf sayesinde, Türkiyede devamlı el üstünde tutulan kadın tipinin ( kaba manada götü kaldırılan ) Amerikadaki statüsünün komşu kızı veya haftalık maaş alan bir cankurtaran rolü üstlendiği belleklere kazınmıştır. Fantazimiz renklenmiştir, Türk erkeği; kavruk Türk kızlarının kaprislerine katlanmak yerine bir tuşla evine çıplak Amerikan kadınını sokmuştur. Amerikan kadınının salladığı Türk Kadınının sahte statüsünü de Rus kadını dediğimiz buz kraliçeleri bizzat gelerek yıkmıştır. Rekabete giren Türk kadını pabucu pahallıya almak ve erkeğe değer vermek gibi kavramlarla tanışmıştır. Oh olmuştur.

Neyse konumuz dağıldı biraz. Kümes halkı şayet BAYWACH dizisini seyrederse, emin olunuz daha bir sosyalleşecek, kalp masajını öğrenecek, ve evrim geçirip yüzmeye bile başlayacaktır, hatta cankurtaranlık yapmaya.

Kümeslerin bakımı haftalık olarak yapılmalı ve bakteri oluşumu organik ilaçlarla önlenmelidir. Tavukların yumurta verimini arttırmak için uygulanması gereken yöntemlerden birincisi, fazla yumurtlayan tavuklara ekstra yem verilmesidir, mesela canlı solucan, kavun çekirdeği, ve içecek olarak, afrodizyaklı bira. Bu ödül sistemi ile tavukların veriminin şartlanma esası ile kademeli olarak arttığını gözlemleyeceksiniz, aynı zamanda daha eti kartlaşmadan ölecekleri için, daha çok et verimi sağlayacaksınız.

İkinci yöntem ise horozlara uykusuzluk hapı vererek, daha çok gece mesaisine teşvik edilmesidir. Veya kahve çekirdeği, daha organik olur. Bu tohumu ise kahve restoranlarında kesin bulursunuz. Adamlar nerdeyse kahvenin akademisini açacaklar, içirdikleri kahve şunun şurası ama sanırsınız Nasa'nın ar-ge departmanı. Az puşt değiller.

Varsın horozlar sabah ötmesin, gece öttürsünler, teknoloji çoğumuzu nasıl geçersiz hale getirdiyse, horoz ötücüğünün yerine teknoloji ötüşünü adapte ederiz nasıl olsa.

Bir diğer yöntem ise karşılıklı iki kümes besleyip, günün belli saatlerinde aradaki geçidi açmak suretiyle, ideal kümes gruplaşmasını sağlamak ve rekabet bilincini oluşturmaktır. Aynen voleyboldaki yer değiştirmeli sistem gibi. Horoz ve tavuklar bu sayede farklı cinsel beklentilerine un uygun partneri bulacaklar, sizede yumurta banyosu yapma imkanı.

Neyse, kümes besleyecek varsa yardımcı olurum.

ABAZAN HASANIN DUASI

Abazan hasan herhangi biri. -D grubu, yani alt varoş sınıfın çömezi. 25 yaşında.

Hiçbir cinsel deneyim görmemiş, mastürbasıyonu bile daha tam olarak bilmiyor, ama bahar çiçekleri gibi kızlara hem çok uzak hem çok yakın. İçinde akan dere kazayla yeryüzüne çıkarsa tam bir volkanik patlama.

Birgün Yeşilköy sahilinde, amacı inen ve kalkan uçakların yakın görüşünü sağlamak, yani tek, yani arkadaşı bile yok.

Bu sırada bir denizaltı, saat gecenin 03.30 u, yani abazanların sebebsiz gezi saati. Birazdan Hasanın duası kabul olacak, zira Denizaltının halkı, kadınlar, kadın yükseliş tarikatı, en son 200 gün önce gün yüzü görmüş tuhaf bir tarikat, ve mürettebatın tamamının yüzde yüzünün yüzü de kadın.....

Hasanı denizaltına kaçırırlar, kraliçe Tamara'nın huzuruna çıkartırlar, Mağrur Tamara ( esas ismi değil ) :

Siz, sayın erkek kişi, bizler yaptığımız bu kutsal yolculukta edindiğimiz arınma ile artık bir erkeğe hakkımız olduğuna karar verdik. Bu kişi tesadüf eseri sensin. Sanmaki bu yolculuk kolay geçecek, gemimizin esas yolcuları dişi kardeşlerimiz ve sen bir hizmetli konumundasın. Sigortanı yatıracağız ve bizlerin dünyevi şehvet ihtiyaçlarımızın hizmetkarı olacaksın. Sana şövalye rütbesi veriyorum, şimdi bedeni hijyen ünitemize götürüleceksin ve hizmete hazır hale geleceksin. İlk tecrübeni greenwitch saatiyle 14.00 da benimle yapacaksın ve bundan sonra her 3,5 saatte bir hizmetinden faydalanacağız. Günlük 6000 kalori bedensel ihtiyacını deniz mahsulleri ile karşılayacağız. Günlük 20 deniz mili mesafe ile temmuz ayında florida istikametine gidiyoruz ve bu arada 100 nufusumuza yaklaşık 10 ar kere hizmet ederek yaklaşık 1000 aktivitede bulunacaksın. Benim özel hizmetlerim hariç.

Hasan kendini bir rüyanın ortasında bulur, ancak soft porno nitelikli filmlerde gördüğü pembeli allı yarı çıplak kadınlar onu ortalarına almış ve en püsküllü olanı birşeyler söylemiştir. Sadece sigortanı yapacağız bölümünü anlamıştır.

Kendisine buhar banyolu, sünger ovmalı, epilasyon lazer traşlı bir muamele silsilesi yaparlar. Bakım müddetince damarlarında kan aktığını hisseder, hafifler, rengi açılır, kolonyalı silmelere maruz kalır. Kafasını dazlağa vururlar, saç diplerine hijyen çekerler ve benzerii ancak fransız saraylarında rastlanılabilecek türden bir ışıltılı kostüm. Hasan, pardon şövalye hasan, kraliçe Tamara'yı Tımar etmek üzere kaptan köşküne yollanır.

Tamara, beyaz kürklerle bezeli su yatağında, mart kedisi gibi mırıldanmakta ve seksi dönüşler ile hasana cinsel içerikli mesajlar göndermektedir. Aslında o an her kadındır tamara. Hasan bu büyüyü bir rüya görme mantığı ile vede rüyadan uyandıran olmasın içgüdüsü ile değerlendirmek için suya atlar gibi su yatağına atlar, Tamaraya, tam rızası ile tam dört kere tecavüz eder, o mağrur tamara artık bir tecavüz mağdurudur. Sevişmenin şiddetinden yatak patlar. Tamara bakıma alınır, ve Şövalye Hasan kraliyet kurmaylarına kıdem sırasına göre tecavüz etmek için, pardon hizmet etmek için muhafızlar eşliğinde diğer hücrelere servis yapılır.

Tam 3 gün sürer yirmibeş yılın susuzluğunu kana kana kandıran hizmet, aslında Hasan hizmet mi ediyorum, yoksa bana hizmet mi ediliyor ikileminden kurtulamaz. Ama bıkar, hizmet dışı kalmak isteyecek kadar odalar arası çevrimlenmeye devam eder. Hatta 550 lira net maaşlı tekstil atölyesi temizlik mesleğini, ekmekle beslediği kedisi Vicdan'ı, okey oynarken kafasında ıstaka kırdığı bekiri, özler de özler. Sıra Tamara'ya tekrar gelmiştir bu özlemler silsilesinde. Denizaltı daha girit açıklarında iken ama girit nere, florida nere. Ya Türkün gururu, ya erkekliğin şerefi, ya delikanlılık, hatta kadını yarıda bırakmamak içgüdüsü ile iberya açıklarında 2. törneraundunu tamamlar. Artık dizlerinde derman kalmaz Şövalye Hasanın. Yüreğinden kopan feryatlar eşliğinde aman dilemektedir kadın krallığından. Ama ne fayda, kadınlar aman vermez, vermez ama almak isterler, aman dileyende kabahat. Çünkü ayıptır söylemesi Hasanın parmaklarının bile derisi soyulmuştur. Hain patron diye düşünür....

Kalkk hemşehrüm, uççah mı bekleyyon der, yeşilköy parkının emektar bekçişi Cimşir.

Halen daha uykudaki Hasan, artık Şövalye kostümsüz, bırakın ulan beni ispanyada diye bağırır, hain orspular, bunu duyunca Cimşir dayı sopasıyla Hasanı dürter 2 kuple ve Hasan derin rüyasından uyanır, pantolonunun apış tarafı komple ıslak, fanıle ve gömlek kısmen.

Hasan bu rüyadan sebep, en az 10 sene kadınlara yüzünü çevirir, taaki evlenene kadar.

Haa, bu hikaye rüyadan mı ibaret sizce, belkide değildir, hafıza silici ile Hasanı geri bırakmış olabilirler, zira 3 ay sigortası ödenmiştir bilinmezlerdekli eft ile...

NİHAT DOĞAN'IN MAYMUN OLDUĞU ORMANDA TARZANA ALÇAK SÜRÜNME YAPTIRIRIM.

Survivo gündelik hayatımıza bir sürü ikon kattı. Bu ikonik şahsiyetleri ben "büyüklerin oyuncağı" olarak görüyorum.

İçimizdeki kompleksleri açığa çıkarma gereci.

Hayali çatışmaların sanal silahları.

İdealist ol, savaşçı ol, dogmacı ol, sade ol, ne olursan ol, survivo dükkanında sana göre bir oyuncak mutlaka var.

Nihat akp kanadı idi ama chp derya kazandı diyenler de var, ama burada evrensel gerçeklerin parti kostümlerini yırttığını görebiliyoruz.

Kavgayı sevmeyen benim neslimin ikonları ise adına "duruş" dediğimiz sakinliğin jenerasyonu olarak deryayı seçti.

Şimdi acunmedya, kurumsal kişilik, bu ikonları her tür yemekte kullanacak. Acı tatlı, aperatif, doyumluk, her tür yemekte.

İşleri kendini oynamak olan şahsiyetlerin kamerada yüceltilmesi ile bir sürü ikoniğimiz oldu.

Artık şahsiyetimizin eksik taraflarını onlar ile kapatacağız.

Nihat olacağız, derya yada taner, olmadı özge.

Savaş ay denilen medya ikonunun pompaladığı bir levent vardı, kadın düşmanı.

Şimdi üsküdarda karşılaşıyoruz, topal ayağı ile bi yerlere yetişmeye çalışıyor.

Tüm kırık oyuncaklar gibi.

Bu yüzden, tarzan derya, mücahit nihat, kadınlık ikonası özge, başkaldırı asena, saflık daçmin, yada rüzgar taner.

Tüm bunlara ikonluk hallerinde başarılar.

Yaadede yaadede bu hale geldik.

mustafamehir ( yazı ikonu )