7 Nisan 2011 Perşembe

İnce Kıyım

Fenerbahçe yazısı, isteyen okumasın.

Biz ne zaman şampiyonluğa oynasak bütün rakibelerimiz, aynen rakibemiz oluyor. Bu kader bizim kaderimiz ve bizi büyük yapan da bu.

Son 2 kadıköy maçına gittim, açık tribüne yani sefalet mekanı. Biraz ruh tadilatı, biraz yaşlanmaya fren. Ama neticede gerçek şu; geçmiş benden.

Bu hafta gs-ts maçı var, gs yatacak, Allah bir, adım mustafa.

Şansız şerefsiz bu takımların "büyük" diye anılması ne acı, aynen fuhuşun kucağına atılmış topluluklar gibiler. Namus anlayışları namussuzluk seviyesinin altına inmiş. Adeta parasız seks tecavüz paralı seks spor hesabı.

Adnan polat çirkini alaşağı oldu, torbası doldu. Daha pis kokmadan belediye oydu, genel kurul kovdu.

Yıldırım demirören gazcısı ise hayata oksijen tüpü ile tutunuyor. Çok gaz salarsan ortalığa seni yaşam ünitesine bağlarlar. Bağlandı gitti.

Trabzon ise bütün bu sefillerin mihmandarı olarak önde koşuyor. Yakında havalar ısınacak, hamsi kokmaya başlar, korozyon hesabı, paslanma hesabı, çürüme hesabı.

Dijifederasyon ise şu an için taze dul, öpenin kucağında kalır.

Sözler sıyrılır gider, sefaletin asalete karşı alacağı sonuç merakla bekleniyor. Asalete yüreğimi koydum, mangalından sesler geliyor, İnşallah fener şampiyon olurda, dünyanın yokoluş süreci biraz uzar.