30 Mayıs 2016 Pazartesi

ŞAİR BURADA NE DEMEK İSTEMİŞ OLABİLİR

Hayat bize bazen çoktan seçmeli sorular sorar. - Ben cevabı biliyorum ama size doğru cevabı ve çeldirici seçenekleri yanına sıralıyorum,, şeklinde. Demek ki hayat bize soru sorarak daha üstün bir zeka ile hava atıyor. Bilgi üstünlüğü dediğimiz, çalışarak becererek yede deneyip yanılarak elde ettiğimiz metodlar, sağlam bir temel katar mevcut kimliğimize. Geri kalanı ilimsiz fikirdir. Temeli olmayan laz müteahit apartmanlarıdır. İlk yağmurda eğilir, 2. selde büzülür, üçüncü tufanda apartmanınız balık manzaraya terfi eder. Aşk nedir diye soracaksınız, elbette yaşamın temelidir, ama sizi beni aşan bir güç olduğunu ve kontrolsüz olduğunu söyleyebilirim mevcut saksımla. Nefes yollarına bırakılır, yada salakça çekersiniz içinize, aşk budur.

derin muhabbet

Şimdi yazıyorum ya nostaljik, şirin, ilahi, sevgi pıtırcığı yazılar, beni ilkokul hikayecisi ilan etmeye niyetli hip hip hiper zekalar çıkacak. Kendileri devamlı seviye bandında gidip gelen hızlı metrobüs olarak gören derya-umman benzerileri. Biz onların şekil ve seciyelerine çok şahit olduk, biliriz bunu da biz biliriz, yakarız Roma’yı da yakacak fitilin ateşini vesselam.

Köpekbalığı ceninlerinin ancak ve ancak birbirlerini yiyerek hayatta kalmasından bihaber insan familyası, dünyanın severek ve hoşgörü ile daha güzel bir yer olabileceğini döndürür dururlar. Oysa dünyanın yarısı her zaman diliminde karanlıktır, ve karanlık ne içindir bilir misiniz? : Günahların gözükmemesi için. İlaheten ve cidden böyledir. Dünyanın tamamen aydınlanacağı tek nokta kıyamettir. Yaşadığımız sürece, mutfağımızdan kekimizi, cebimizden paramızı, yanımızdan sevgilimizi çalacak ve yiyecek bir tehdit mutlaka olacaktır. Çünkü insan organizmal bir varlık olup, devamlı çürüntüde ve bozulma evresinde yaşar.

Bazen otoriteye isyan basar ve kıçımızı döneriz. İradeye meydan okuruz ve isyana odaklanırız. Ailesel, bölgesel, siyasal veya duygusal. Bu davranış şekli önceliğinde bizim yönetildiğimiz janrına kanıttır. Yönetenler bozulmaz zira, yönetilenler ise arıza.
Yönetilmeye paralel bir davranış şekli olan isyan ise, şımarık bir yalvarış olup, köleliğimizin belge-i alametidir. Sana isyan ediyorum, taaki koşullarımı düzeltene dek. Düzeltirsen iyi olur, düzeltmezsen bir süre daha sana bakmam bile ama en sonunda varlığım senindir, al ye bitir…

Bizler cinsel beslemeli pilli oyuncaklara benzeriz. Bu münasebeti yaşamayan erkek sapkın, kadın ise yaşına ve statüsüne göre, ya huysuz, yada arsız olur. Taaki duyguları ölmemiş olsun. Bu dönme dolabın tek istisnası, cinsel volkanların sönmüş halidir, ki sönmüş volkanlar iyidir, gölgesinde karpuz-domates yenir. Ne kadar basit bir denklem, uzaktan hoş ama içi nahoş varlık insan.

Eğer biraz izan ve matematik zeka sahibi iseniz, dünyadaki bütün üzüntülerin bu temel üçlünün sonsuz döngüsünden kaynaklandığını görürüz. Çürüme, statü ve cinsellik şeytanisi.

Bu üçlüye daha neler eklerseniz ekleyin, mutlaka üçlünün türevi olduğunu göreceksiniz. Bu aşikar bir aritmetik. Bazen dünyaya aritmatiğin denklemlerini birbirine konikleyecek ben gibi bedeviler gelir, taklaları ve bakları ile işi 35e bağlarlar, ve sizleri mutlu evinize yollar.

yi beni ricep yi beni

İnsanlık Recep ivedik felaketiyle yeniden yüzyüze. Kadın olsun, erkek olsun, bütün cinslerin kendisiyle dalga geçmesini anlatan bu film serisi, sonun başlangıcına, yani insan neslinin tezahürüne işaret ediyor.

Kendisiyle dalga geçebilmek. Afili,şahane ve rahatlatıcı bir laf.

Demekki, Recep İvedik karakteri ile kendimizle dalga geçebiliyoruz, aman ne muntazam.

Recep ile canlanan resimleri aklınıza getirin. Recep, toplumsal uyumsuzluğu ve otorite tanımaz çıkışları ile, vede bazen uyum çabaları ile, aslında toplumun kendi kendine olan eleştirisi. Kendini bu sahnede bulan herkesin ortak tepkisi ise gülümseme. Evet bizi bize "becerten" bu aynanın gerisinde, kendimizle yüzleşme çabamız var.

Recep, filmin başından itibaren, içimizdeki vahşeti, isyanı, anarşiyi, arabeski, mahrumiyeti, sefilliği, özeleştiriyi dışa çıkartıyor. İçimizdeki canavara selam duruyoruz. Eğerki bilimsel normda bir çalışma sonucu olsaydı, ifade gücü bu kadar yüksek olamazdı. Kalite sıfır ama ifade gücü yüksek. Olamaz mı?

Kendimi kalite ile özleştirmeye çalışan bir insanım. Olduğu kadar, dolayısıyla Recep İvedik filminin eleştirel reklamını daha fazla yapmayacağım. Çünkü suni zeka karşıtıyım, içinde doğallık olmayan ve niyeti belli olan hadiselerden uzak olduğumu biliyorum.

Recep ivedik, bırakın ruhunuzu becersin siz kendi kendinizle olan eleştirinizi samimiyet şartlarında yapana kadar. Kötü bir aynaya muhtaç olmak mecburiyetinden kurtulana kadar.

KARABATAĞIN KAHVALTISI

Üsküdar tekneleri benim en müstesna arkadaş gurubum. Hani varya sosyal paylaşım gruplarınız, paylaşımın gaz hali, benimki daha sosyal, daha paylaşımlı, daha bir ulaşımlı.

Bu sabah bir karabatak gördüm, denizin belediyesi, sabahtan konseptini yerine getiriyor, duşlu kahvaltı. Herkesin işine ulaşma derdinde, ekmeğine ulaş gayretinde, karabatak direkt ekmeğine dalıyor. Karabataktan farkı olduğuna inanan el kaldırsın!

Bu karabatak ne yer, daima et daimi balık, yani dinnırıda, lançıda, breykfıstıda balık, hemde tazelik garantili, doğal besinin babası, tatlı olarak deniz anası.

Arkadaş, hem hava hem kara hem deniz, adeta bir amfibik, karabatak havayolları, karabatak deniz yolları, karabatak karayolları, Allah yolunu açık etsin deriz ya, karabatak ta bizlere böyle içinden geçiriyordur. Öyleyse karabataktan üstün olduğunu düşünen el kaldırsın.

Karabatak mevzuunu fazla uzatmayalım, uzun zamandır bana not göndermeyen özleme tembelleri, öbür tarafta bol bol görüşeceğiz diye olmuyor böyle.

Bu satırları yaparken yağlı pohaçamı da (s)indiriyorum, karabatak çoktan eritmiş, öyleyse karabataktan hızlı olduğunu düşünen el kaldırsın.

Birde uzun zamandır bana not göndermeyen özleme tembelleri, öbür tarafta bol bol görüşeceğiz diye düşünüyorsanız, olmuyor böyle, bilesiniz. Daldınız, çıkmayı unuttunuz