30 Ağustos 2010 Pazartesi

SEDASIYLA

KALDI 10 GÜN,

ayrılıklara az kaldı, zavallılıklara az, günahın şemsiyesinin 10 günü kaldı.

Oysa seninle ruhumun üzerindeki pası tozu silebiliyorum. Sana haksızlık edenlere bu gerçek yeter.

Bazısı seni anlayamıyor, diyorki - ben ilaç alıyorum, ben müdürlük yapıyorum, ben açlığa dayanamıyorum.

Oysa öyle bir ilaçsın ki yanıbaşımdaki, senden bir tane yutanın ahreti netleşiyor, senle bir gece uyananın, senle bir daha görüşenin.

Evet halsiz kaldım, susuz, hatta kavrulmaya bile yüz tuttum çalıştığım yerde, ama Allahın emri sensin ya, cennet gülleri açtı bağrımda, çatlayan dudağımda, amaçsız atan kalbimde.

Uhudta peygamberin askeri bile olabilirim sayende, hiradaki güvercin, kabedeki harç, hatta giyebilirim hırkai saadeti.

Geçen gün ne konuştum biliyor musun, bu hırkai şerif acaba nano teknoloji ile mi örüldü diye, sonra güldüm kendi düşünceme, Peygamber giymiş onu, nano bize yeni, nano bize ilginç sadece.

Sen bunu bile düşündürdün bana, son gününün son iftar dakikasında ağlamak geleneğim var,

bunu hangi teknolojiyle yapıyorsun, işte buna şaşımaya devam edeceğim.

Sana sendeyken veda etmem yüreğini burmasın, sen en derinimde akansın. Kefenimi yıkamaya başla emi;

Mustafa Sinan - Ramazan 2010...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

SIRNAŞIK GERİLİMLER

Mustafayı politika yaparken gören olmuştur, ama politika yazarken gören olmamıştır. Dünyaya geldim ama hiçbirşey görmedim daha diyebilenlere.....

Özümdeki tek siyaset seçim kabinine girdiğimde yaptığım nokta atışlardı.
Boğaziçinideki apolitik öğrenim yıllarıma bakıyorum, sanırım seksen öncesi yani 7-8-9ve 10 yaşlarımda daha çok siyasetle ilgileniyordum. Zira siyaset, üzerimizden geçen kurşunlar, babamın akşam eve gelip gelemeyeceği, sanayağı sırasının bize gelip gelemeyeceğiydi. Siyaset; marlbora'cı ( malborocu ) çocuklardı. Siyaset atmosferdi, siyaset buluttu, siyaset ekmekti, istersen siyasetten gayri dur. Şimdiki götü bozuk entel takımı siyasetten nefret ediyorya, yalan dolan diyor, menfaat diyor, çürümüşlük diyor, diyorda diyorya, delikanlı olupta 70 lerde siyasetsiz dursalardı şayet, işte karşılarında 40 yıl müttefikleri olacak mustafa.

Siyasetçideki duruşa bakmayın. Duruş artık çok kolay şekillendirilebilen bir imaj. Bu uğurda Cem UZAN'ın beyaz gömleğini bile yutmuştuk. O yüzden kılıçdaroğlunun kasketi bizde sadece nostaljik hasletlere tercüman olmalı. Ecevit ise çoktan gömülü.

Tayibin haftasonu gravat takmaması sanırım daha modern bir çizgi. Şimdi bazı sol aydınlar ayağa kalkacak ve "senin gibi yazan bozan analiz ve sentezlerin havada uçuştuğu bir adam neden Tayipin donunu indirmiyor ve onun beyninin karanlık içlerini bize göstermiyor? "

Toplumunda aynı oranda kirli ve çürütük olduğu için tabiki.

Çok basit. Hepimiz fiş almadık, nooldu, bir sürü maaş vergisi ödüyoruz. ( Özalın hayaleti )

Nooldu çoğumuz gelirimizin yüzde 3Ü nü, hatta o üçün birini beyan ettik. Şerefsiz alçak kalleş donsuz ahlaksız ve ardışık; kuyumcular, diş doktorları, eczaneler, minibüsçüler, ve adını sayamadığım bi sürü kaltak sayesinde.

Şimdi herşirkete bir sürü dolaylı vergi. (Zekeriyanın intikamı)

Halk çok mu edepli, emlak vergilerini 500 milyar yerine 35 milyar üzerinden verdi. Nooldu, Allah burada depremi, hükümet deprem vergilerini sardı. Taa sütümüze kadar.

Varmı az veya çok "hatalı" olmadığını iddia eden? Varmı,

VARMI ULANNNNNN.

Siz busunuz, bari susunuz, siyasetiniz bu, bari Atatürk Atatürk demeyin, siyasetinizi yedirmeyin..

26 Ağustos 2010 Perşembe

HEDİYE KÜLÜM

Arasra bazı bazı hatunları betimleyip dilimleyip, tabi önce gözetledikten sonra siz yüksek sadakatli takipçilerime sunuyorum.

Bunların çeşitli fotoraf vette sinemalarını yedikten sonra.

Şimdide size Hediye Kulüm isimli alman fotomontajı inceleyip, soğan maydanoz garnitürüyle, mustafa kürüyle sunmaya ne dersiniz?

( sosyal toplumsal mustafadan, manken servis sağlayıcısı mustafa'ya mı ) by söylem

( hayır saftorik aforizma, Allah neler yaratmış görün diye mustafaya sadece ) by ygya

...

Bendeniz 39 yaş ve 1.74 boylu ama 92, et kombinasıyım, kendime bakamıyorum, hatta hediye hatun insansa ben hayvanım diyecek kadar. aMA ŞU 1.80 LİK HATUNLARIN 48-52 KİLO OLMASINA İNSANİ VE BİLİMSEL BİR YORUM GETİREMİYORUM.

Mesela Julya Roberts, 178 boy 48 kilo densitesi 3.7, ben ise 1,9, yani yarı yarıya, ve julyada bende insanım,

yada Julya hayvan.

Hediye Hatun fotoğraflarından da anlaşılacağı gibi, dünyada yanına ne kadar hatun koyarsanız koyun;

EZER.

1,92 BOY, SAF ALMAN RİYAZESİ, SAPSARI SAÇLAR, DİŞLER BEMBEYAZ, BACAK BOYU EYFEL, GÖZLER DENİZ MAVİSİ, İNSAN MI LAN BU, DURUŞ YAY, GECE ÇIPLAK GÖRSEM, DÜŞER Bİ YERİMİ KAYBEDERİM.

Hediye KÜLÜM, ile analizim bu boyutlarda kalmak durumunda, zira ramazan var apdest var,

ha birde itiraf,

Heidi Klum kızın orjinal adı, ama benimle tanışıpta dünyada aşık olunacak tek erkek olduğuma karar verince isim değiştirdi.

Ama olanca gücümle ona Aşk'ın boş bir duygu olduğunu anlatacağım.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

ARABESK BAZEN İYİDİR

Mustafa neden bu kadar bilimsel olmaya çalışırda olmamaya çalışmaz. Oysa bilimsizlik ve ilimsizliktir bu milletin soyu sopu. Ve hatta ölümsüzlük zannedilir bu densizliklerin sonu, ama hayaldir, yanılmadır, fantazidir.

Doğaya bakın, bakabildiğiniz kadar bakın, hiçbir deniz mesela ırmağa özenip akmaya çalışmaz, hiçbir yağmur, buza özenip yerde kalmaz, hiçbir güneş ateşe özenip sabah akşam kavurmaz. Nizamlarını izler onlar sadece, aynen biz insan gibi belli bir süreye kadar gidecek rollerini.

Aynen meslekteki zorluklarım gibi, ki muhataplığım insanlarla, onları belli bir bakış açısına kavuşturma, belli dayanakları esas alma, ve belli oranda bir ateşleme ile ekmek kazanımına çalışıyorum. Külliyeciyim, toptancıyım, kooperatifim, sosyalim. Ama bu yöntemi kullanırken bilimsel olma ritüelinide kullanarak zaten Mustafa Oldum yada olabildim. Yani fark, yani eleştirilsede, yerden yere çalınsada, ben hep Mustafa oldum, bana kalkan eller iştahla indi ve vahşi tabiatları sersemleyene kadar eğlendiler şu meşhum tabiatla, benle.

Haklarım helal olsunmu, olmasınmı, bi ara bilimsel olarak bakarım konuya, :)

Şimdi diyorum ki, bilimin ışığı olmaya daha fazla gerek yok,

İNSANLARIN ANLADIĞI DİLDEN, YANİ ARABESK OLMAK İYİDİR.

( ARABESQ = uyumsuzluk, ayrıklık, isyan, karmaşa, düzen tanımamazlık, geçmişe özlem, vandalizm, istilacılık, )

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Mailden Faceboktan Mesajdan Blogdan

Dünyalarımı verirdim, eski 70 lere, teknolojinin sadece emeklediği ve bizi boğmadığı.
Arkadaşlık ve akrabalaığın hatta sıkı durun, sevginin bizi sarmaladığı günlere...

Şimdi herkes sanala bağlamış, bişey paylaştığını sanıyor, dıtıdıt paylaştım, tıkı tık konuştum, düdü düt gönderdim,

Ananı bacını ovayım modern dünya, ananı bacını.....

İnsanlar o kadar salak ve düdülük oldu ki, artık neredeyse tellerden sevişecekler, amerikadan jorcla bile, çinden vang yu ile, 2 dakkada evlenebilecekler.

İşte vadafon reklamları işte türksel manyakları,

Adam türkseli seviyomuşta reklam filmi çekmiş gönüllü, adam vodafon için ilave elli hat almış, vay gavatlar vay, Atatürkün cumhuriyetini sattınız teknolojiye,

Ama Mustafa Demişti size, bu kadar sanala dalmayın diye, çik çıkmış gibi telefon çıkacakmış, lep top 500 liraymış, ayfon şu kadarcıkmış, abonelik çülk kadar kolaymış,

be hıyarlar, be hıyarcıklar, be merdivenden kayanlar.

Ananızdamı sanaldı, babanız sizi maille mi yolladı ulan.

Tezekler,

Allahım, bu saf patates kullarını, aynı zamanda gururlu ve Atatürkçü olduklarını zanneden sevimli gremlin kılıklı kurtçukları kurtarma misyonunu bana ver,

İnsan olduklarına inandırayım onları, yakıştırmayı yakıştırayım...

M is THE right MAN?

Succesfull night lies ground. She apologises for the god.

" Please forgive my big fault, I took bad decs, anyone never matches me, but I stay under my sexual pressure. My holy miriam, an son, and master soul, and their brothers,

Give me a vonderfull guide, who loves me, and not to reject my past.

Then a good slep insides her, everything is full of hope.

She's name is Rihenne, known as "man lover", besides she says ı never gonna be a part of this, she always ready to make sex. Her blood and innocency has a big deal to make unreasonable sex with everyone everywhere.

At the saint trophese clinical, two months had'nt worked anymore,

Cıa, Fbi, Mossad, El kayde, MI5, mit, bit,

many of hidden companies with thoose, worked alltogather, then the conclusion was transferred to the universe by fax statement.

Miss Rihanna, 29, because of sexual violent soul, her mad fantasies, and possiblity of heart-missing, above mentioned decision was made and confirmed by state government.

Mr, Mustafa

This guy is preferred as the calm for rihanna, his very very hig to define and format the life, heis resharper of the life ways,

Rihanna and mustafa stay at the long island by 2 years, to rehabilite and rebuilt her sexual disposals.


US Federal Government
JUSTİCE DEP.

Mark J. GREYLAND

CHAIRMAN OF THE CONSULTANTS..

( Mustafa bavulunu hazırladı, gına gelmişti bu evrensel görevlerden,

Ulan Rihannanın taa, neyse, mübarek ramazan.

Millet şuyunu buyunu tutamaz, hadi mustafa göreve, ne iş oğlum bu, keşke dünyada fabrikada vardiyada bi işçi olsaydımda tütün saraydım, 500 liraya akşamı edeydim, şimdi nerde bir VIP şahsiyet varsa, git düzelt mustafa, Dünya seninle gurur duyuyo mustafa, help mustafa, serve mustafa, neymiş riahnna erkek görünce dayanamıyomuş, ulan ben miyim bu alemin keçisi, benim erkek olmadığımı kim söyledi, hadi 2 sene hatunu tedavi edecez de, ya bi göz kayması, ya bi eksen kayması durumu olursa, ayda beşbin dolara değermi oğlum,, diye söyleniyordu,

Bavuluna az kalorili sivaz ketesi, yağsız gemlik zeytini, kaya tuzu, keçi boynuzu ve sair ateş düşürücü gıdaları, birde el kadar dünya haritası topu aldı. )

21 Ağustos 2010 Cumartesi

ŞOL BEDEN DEDİKLERİ

Dünya denilen Hıfsı, döndükçe düğümleri çözülen bir tomak. Sırları keşfedilen.
Dünya üzerindeki hakim ırk olan ( koç değil gates değil trump değil ) İnsan; dünyaya yaşattıklarıyla çooooktan unutulmaz ırk ödülünü aldı. Doğdu debelendi, yaşarken debelendi, ölürken debdebelendi, dolayısıyla dönüşe bu kadar katkıda bulunan başka bir devingen yok.

Şimdi insana ne gözle bakmalıyız, elbette bir organizma, pis-iğrenç, tüketici, yavşak, dedikoducu, egoist, ve binbir kardeşi. Yani benim tanıdıklarım ve ben dahil, fiziken hepimiz pis, habis birer mikroorganizma entegrasyonuyuz. Ekonomik değerimiz sıfır, ölürkende yaşarkende, zenginkende fakirkende.

Şimdi elbette sıra fark yaratmaya geldi, insan bu kadar leşken, terlerken, yada sevişirken, onu kudsii bir aleme uçuran kanatların sırrı nedir,

SIRRI RUH,

övüncümüz, hasletimiz, farkımız, ve dialektiğimiz ruh,

YADA "TİN" denilir, ruhun diğer adı,

Sevecek olan ruhumu sevsin, bedene göre dayanma süresi daha uzun, bedenimin yani benim bedenimin bile bilmem kaç katı.

Şimdi bedene göre hareket ettiğimi sanan birkaç ukala domuza sesleniyorum,

( şu isim vermeme zırhı o kadar dayanıklı bir zırh ki, isim verme olsun bitsin )

Bedeninizin hangi safhasındasınız?

20 Ağustos 2010 Cuma

RONTGEN FİLMİ

HAYATTA BİR ALGI PROBLEMİ YAŞIYORUM. çÜNKÜ ÇALIŞIYORUM AMA HATTA ÇALIŞAMIYORUM. eLİM BİR YERE BİR ŞEYE GİTMİYOR. oLDUĞUM YERDE KALIYORUM.

HAYATTA BİR İNANÇ PROBLEMİM VAR. hİÇ KİMSEYLE GERÇEKTEN SAMİMİ OLAMIYORUM, SAMİMİ OLDUĞUMDA DA AŞK ARIYORUM, BU YÜZDEN SADECE KADINLARLA AZ SAMİMİ OLABİLİYORUM.

HAYATTA BİR VEFA PROBLEMİM VAR, KİMSEYE DEĞER VEREMİYORUM, DEĞER VERDİKLERİM ÖLDÜĞÜ İÇİN, ONLARADA BAĞLI KALAMIYORUM, BAĞLI KALMAYI BİLE ANLAMIYORUM.

HAYATTA BİR ADAPTASYON PROBLEMİM VAR. bU İNSANLAR NEREYE KOŞUYOR VE BİRBİRİNE OYUNLAR OYNAYIP DURUYOR, HATTA KANANLAR BİLE OLUYOR, BUNLARA DAHİL OLAMIYORUM.

HAYATTA BİR SADAKAT PROBLEMİM VAR, NEYE SADIK OLMAYI KAFAYA KOYSAM, O ŞEY ÖLÜVERİYOR, O YÜZDEN SADAKATE SADAKATE İNANAMIYORUM.

HAYATTA BİR TEK BİLETİM VAR, ONUNDA NEREYE KADAR GEÇERLİ OLDUĞUNU BİLEMİYORUM.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Kim Çocuk Yapmak İster Benden?

Günlük, sevgili günlük, çocuksu cereyan, içimi dökme isteği ve işte buradayız.

Hayatta herşeyi bilme yeteneğine haiz ( sanan ) mustafa olarak, işte, hiçbişeyden haz almaz durumlara duçarız.

Şurada düşüp ölmeyi o kadar isterdim ki, eğer bir harfi size geçirebildiysem.

Rüzgarın görevi tohum taşımakmış cinsinden.

Benden çocuk sahibi olmak isteyen varsa diye başlamıştım.

Şimdi bloğun her harfi okuyana bir çocuk benden.

Not.Seni Seviyorum.

The Movie, yani filmini izlemişinizdir, nişan töreninde buz heykelin altında ölen kocanın, geride bıraktığı taze duluna hazırladığı hikayeler.

Film endüstrisi artık konu olarak sevgi temasının açılımlarına daldı, ghost whisperer gibi, insanlarda kalmayan sevgi yeteneğini hayaletten, ruhtan periden ama 100 yıl geriden öğreniyor yeni nesil. Çünkü kablolar sizi boğdu, ağzınıza dolu dolu pisledi, üstüne birde esnedi ve hor hor uyuyo.

Zamanımızda sadece 2 tür kadının rekabeti var, sevebilme gayreti olan ve para kazanan, bana başka bir tür kadın varlığı söyleyenin kırk yıl mevduatı olurum.

Şimdi cesetlerinizi arkaya dayayın, antivirüslerinizi alert edin, ve şu sıcak kavuran ramazan gününde Not.seni seviyorum filmine dalın, arada uyuyabilirsiniz, ama dikkat edin; kablolara dolanmayın.

Değeri ileride anlaşılmasada olur ama mutlaka ölür mustafa sizi seviyor...

17 Ağustos 2010 Salı

kAYIP bALIK Gooooooooooooooooogle

DİKKATli basınımızda her daim bir haber.

Gogle, işte şu önemli günümüzde bize şu jesti yaptı. Yok işte gogle bizim şu günümüzü hatırladı, yok işte gogle bayramımızı kutladı, şeker resmi yayınladı.

Vay vay vay, vele vele vele,

Bunu; bir adet ajanda ile bir adet amatör web dizaynır ile tek tuş yapabilme kapasitesi var goglede. Yani yıllık 500 dolara yapıyo bize bu jestinasyonu.

Amerikan yaltakçısı, yardırıcısı, yalakçısı ve yılışığı basın ise bize konuyu toplumsal puntolarla veriyor. Gogle elimizi öptü hesabı.

PEKİ AYNI GOGLE ACABA KOLOMBİYANIN YADA KATMANDU CUMHURİYETİNİN YILDA KAÇ DEFA KIÇINI ÖPÜYOR SİZCE? En az yüz kere, Devlet başkanı Ebudu bekelenin ilk keraneye gidiş yıldönümünde de bunlar ilanat veriyorlar. Kolombiyanın ilk denizaşırı puro ihracatının yıldönümündede ilanat. Velhasıl, gogle ticari birşey. Rüzgar nerden eserse oraya döner. Sıfır beden ve sıfır haysiyet.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

BİLDİRMELER

Başka bloglarıda izliyorum helbet. Onlar daha kişisel. Sevgilisi aramış sevinen kızlar, arabasını clalayıp vakit geçirenler, siyasi evet hayır yüklemleri. Onlara en fazla dört, bana en az 5.

500 adet yazma hediye etmişim dünyaya, ilkindeki mustafamlıkla sonuncusundaki aynı solfejlerde, yani uzun bir yol. Tutarlıyım dilde. Sazda sözde sitemde.

Kozamı delenler oldu bu paylaşımda, aktım biraz yerlere, ama özüm keçeleşmeyi başardı ve içeri daha fazla düşman bakteri giremedi, haa; girip te ele geçirselerdi nooolurdu ki? Adı mustafa olan yaşam formundan bir başka yaşam formuna dönüşüm.

Sıcaklarla aramı soran varsa, bence sormasın, kışın kar yazın güneş, mevsimler aslında kardeş.

Referandumdadumda kararımı en evrensel çekiç olan vicdanıma verdireceğim. Yani tekbaşıma kaldığım kutuda, aynen o anda. Aslında, ne tayipin türkiyeyi satacağına, nede kemalin türkiyeyi sattırmayacağına güvenmiyorum. Tek güvencem kendim. Hep yalnızdık aslında, biz çoğuluz sandık. Öyle değil mi köhne sandık?

( çok aforizmik ve söylematik oldu )

Bugün geceyi 11 yıl önceye sardırın, 17 ağustosta ani bir sallanmayla kalkın.

Unutmadım seni onyedi.

Ardından çıkan tozu silmedim ben yakamdan.
Birgün gelirsin belki, ziyaret edersin diye.
Benim canı alırsan, başka cana karışma
Ardında 40 bin cana dua edilsin diye...

15 Ağustos 2010 Pazar

500

Son, daha doğrusu SOM altından 1.5 senemi ayırdığım blog projemde, proje demeyelim, paylaşımımda tam 500 deneme, belki 600 ama 500 denemeyi terimle kanımla duygumla yazdım.

Nüzeyyen, İnci, Söylem, ve gerçek yada sanal 50 karakter ile, bu karakterlerin padişahı Mustafa Profiliyle bu güne geldim.

Kaç defa kapattım, kaç defa açtım, kaç defa ağladım, kaç kere gömdüm kendimi bilemiyorum ama, beşyüze bağladım. Kendime ödül olarak bilmem ki ne alsam.

Ve hayatın tuhaf bir tesadüfü ki, sevgilim ramazan ayına geldi bu beşyüz. İslamın şartlarından biri ile binin yarısı beş yüzü gördüm. Belki bini de görürüm, ama görememekten de gocunmam, daha ne kadar ruhumun suyunu çıkarabilirim bilinmez o.

Kalbimle tutuşturduğum 500 havai fişeğin patlaması ile birçok uykusu kaçan vatandaş oldu, bir sürü kuş sürüleri havalandı, bir sürü devekuşu başını toprağa gömdü.

Dua da ettim küfürde ettim. Aşk ilan ettim, çöküşleri duyurdum, mustafanın sütünüde verdim, üstünü de örttüm.

İnsan hayatında neler neler var görüyorsunuz. Belki mezar taşıma bile bloğun linkini yazabilirim. Edebiyat dünyamın güneşini.

Elbette bana lezzetli gelen bir yakarış bu, çoğu kişiye göre yumurtalı muhallebi bu sıcakta, ama ne mutlu onu bile külaha koyup bu sıcakta serinlemeyi bilene.

Şimdi gökyüzüne yakın bi yerde kokteyl veriyorum, söylem nüzeyyen inci, şahan, polat james bond, küçük mustafa, asuman, ywonne strahoski, kıl ersin iş bankası gn müdürü, tayip berluskoni, mahallemin şarapçı imamı, ilk aşkım beykozlu esra, siyahşın, rus ırkı, eran tapan, holivuttan buruş viliş, cem yılmaz, yılmaz erdoğan, nuran sultan, heidi, arı maya, akıllı bıdık, lefter küçük andoniyadis, şeytan rıtvan, roberto karlos, maykıl, memati, bakan bürokrat kral,

hepiniz bu gece davetlisiniz, hayal dünyamdan iki kişilik davetiye, eşlerinizle gelebilirsiniz, lütfen cevap veriniz....

13 Ağustos 2010 Cuma

Menekşe Kokulu Yarimmm

Hiç gelmedin, artık gelmesende hoş.

Neydi seni sen yapan değer: Gözümdeki değerin, ama sen buldumcuk oldun, ve hiç değer vermedin, sen bilirsin, işte o yüzden gelmedin.

Kendini gıdım gıdım sunmak ne demek bilirmisin? Denize olta atmanın altmaddesi, oysa benim yerim deniz, yaşam alanım su, sen beni yiyecektin, ben seni sevecektim. Ama biten bitti ya..

Sen mi bana gelecektin, ben mi seni görecektim, ne göreceli bir işti bu, bence bu kadar görememektense, bi daha hiç görmeyelimi tercih ettim. Anlamadın, fitil ettin. Ama bu hiç hoş değildi.

Ora dedim, bura gittin, bunu dedim şunu dedin, şuna dedim, buna değdin. Belki arada bir sevişme, belki geçmişim, belki karasevda gizli ince dudakların. Mustafa uçtu üsküdara, sür kedini sabihaya.

Bloğum okunmayacakmış, tozu bile alınmayacakmış, sen onu dondurmama anlat. Beni aklından çıkarmayı başaran, hemde aklına hiç girmeden çıkarabilen hatun çıkmadı, Sen mi bunu başaracan?

He can, yada canan?

12 Ağustos 2010 Perşembe

Gündemden Sinyaller

Ve ramazan 29 bayram 1, ezici üstünlük ramazanda ama zamanla sonuç ne olur bilinmez. ) bilinir aslında (

Futbolda milli takım iki romanya sıfır, futbol gündemi zayıf, kimse özlemedi futbolu.

Eşimin doğum günü, kendisi Aslandır, ben ikizler, Allahtan şimdiye kadar hedefi tutturamadı pençesiyle. Nicce mutlu yıllara aşkı saadet.

Tur(k)izm sektörü nedense bu sene kan man ağlamıyor, iti köpek gibi turist dolu çünkü sandalcı takımı. Memnuniyet çığlıkları da çıkmıyor hasbamların. Nede köpekler, nede çıyanlar, nede bire beşçiler...

Ağladıklarında inanmıyorum bu yüzden hiçbir sektöre. Zaten sektöre ağlanmaz, sektörler ağlamaz.

Efe kavak yellerine geri dönüyor geyiğine karşı ağzı kapalıyım, istesenizde konuşmam. Duygu sömürüsü mü derdiniz? Dizi setine ağır bombardıman bomblarıyla dolu bir f16 düşerse, belki biraz üzülürüm, efe'de bu sayede cennete geri döner, bi daha diziye dönemez.

Kılıçdaroğlunun havuzlu villası varmış. Burhaniyede sahil kasabasında, ama 20 villanın ortak havuzu bu havuz. Dolayısı ile bu havuzdan gandi'nin hesabına bi çay demleyecek su düşüyor. İ.Melihle beraber içsinler, demokrasinin kardeşliği.

Robie willams Türk kızı aydayla evlenmiş. Kız biyolojik olarak türk. Ama kalçırıl olarak amerikan. Bizim Türk kızları ise, bakın popstarlar bile türk kızı tercih ediyor, türk erkeği görsün diye nispet basıyormuş. Ayrıca kız kesin bakiredir diyolar, nedeni; Türk ya. Mustafa burada yorumsuz kalmak zorunda, gündem olsun torba dolsun.

Bu yazıyı neden mi yazdım, blog günlük demek ya ve günleri kavanozlarsak daha fazla dayanır ya.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Söylem Teyze ve Tavanarası Tozları

Söylem teyze, cihangir muhabbetlerinde siyah kuşağa geçebilmek için bir yol düşünür ve ilk evinin tavanarasında anıların tozlarına bulanarak, aforizmik yeteneklerini geliştirmeyi planlar. Tavanarasının anahtarını binbir aforizma ile ele geçiren Söylem Teyze, yanına üç günlük simit, lavaşgiri, ebegümeci, süzme peynir, çizi, afyon balı ve nar ekşisi ile kendini tavanarasına kitletir.

İlk konuğu, küçükken en yakın arkadaşı olan tavşan dişli, tavşan kulaklı tavşan oyuncak yampiri dir. Anamaddesi büyük bir sünger ve üzeri tavşan formu verilmiş bezemeler olan yampiri, minik söylemin ilk ve son kankasıdır. Eski 20 yıl öncesini yaadederler, Söylem ona büyük aşklarını, büyük düşlerini ve büyük kulaklarını anlatır, yampiri'de ona tavanarasında kuşlarla arkadaş olduğunu.

En sonunda Söylem Tavşanına dışarı çıkmayı teklif eder, zira en iyi kankasıdır yaşayan yaşamış. Tavşan kibarca reddeder Söylemi, söylemde aynen çocukluğundaki gibi süngeri duvara fırlatır, aslında ikiside biliyordur duvara fırlatılma ritüelini. Tavşan -Ayy anam canım yandı diye bağırır yalandan, Söylemde ay canım biyerine bişey oldu mu diye onu teselli edecektir. Bu böyle gidip gelecektir.

İkinci konuğu tavanarasından, yeşil üç tekerli bisikletidir. Pedalları kırık olsada, binilebilir. Bi keresinde çukurcuma yokuşlarından birinde, hakim olamayınca bisiklete, tangır tungur yuvarlanmışlardı yerlere. Söylemin ilk defa orda dizi yarılmıştır, ve ilk defa selesi kırılmıştı bisikletin. O günden beri kader ortağıdır, gelmiş geçmiş en büyük ortağıdır bisiklet ile söylem birbirinin.

Söylem bisiklete dizini gösterir, işte oradadır ilk yarılmanın izşemali, iyiki unutmuşum der söylem, dizime lazer yaptırmayı, bisiklet ise mahçup, neden olduğu kazadan, yaşanmış anı işte yitik geçmiş fezadan.

Sonra birkaç anı daha, tek tek saygı durulan, Söylemde Aforizma Taa Bağdata buradan.

Mesela ilk yaptığı oya, ilk okul çantası, ilk telefonları, Walkmeni, simgeleri, imgeleri, ilk aldığı gümüş ortaköyden, hatta annanesinin gelinliği, mustafa, karneleri, diplomaları. Vs.

Bunların üzerine Aforizma'yı basar Söylem, gelmişi geçmişe vurdurup.

"Büyüdükçe daha güçleniyor muşum gibime geliyor, ama bazen de; bu bir yanılgı diye düşünüyorum. Güçlenmiyoruz sadece duyarsızlaşıyoruz sanırım...."

8 Ağustos 2010 Pazar

OKUMA

Ne yani, ruhum kararmaz, içim daralmaz benim.

Oyuncağına küsmüşsen, kırık oyuncaklara küsülmez, bilki; çöpe atılır.

Ben seni konağından alıp, işinden gücünden alıp, yada ailenden, bir yere çekmedim ki.

Benim bloğum okunmak için değil ki. Ticari değil ki, örümcek ağı değil ki.

Okunmamak beni değer yapar, ortalık malı olmaktan uzak tutar.

Bu cezalandırma endişeleri ve telaşları, yazılımlarımın ekmeğine yağ sürer, bal sürer.

Bu yazıları bir tek yazan okuyabilir, kişiye özel özelliği var, made in China, değil.

Şarkı sözünün karşılığı marş olsun:

MUSTAFA MARŞI

İtin kopuğun netin sardığı bu dünyada
Umudu bitik aşkın gördüğü bu rüyada
Yetmişlerde doğan bir güneşin oğluyum ben
Çöllerde vaha gibi
Belki yeri göğü yakacağım
Böylece sana ve sizlere
Yeşil cennet bırakacağım.

Bu davada solan gülün adı yok
Ne kadınlar su döktü, ateşimin sonu yok
Seni de gönderdiler, ama bunun hükmü yok
Okyanusta ada gibi
Belki senide, seni göndereni de boğacağım.
Böylece sana ve sizlere
Yeniden doğmayi sunacağım.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

MUSTAFA KULLANICISINDAN ÇEVRİMDIŞI MAİL ALDINIZ

Bizi kör etti kütük etti hormon etti bu zamanlar. Dışa değil, içe doğru kıvırdı.

Teknoloji diye bir üreme maymun çıktı bu soytarılıktan. Doğuş sebebi hayatı kolaylaştırma ve yaşamdan kazanma olan teknoloji, şimdi insanlararası bütün ağları sarmaladı. Örümcek gibi, çıyan gibi.

Şimdi sokaklar, telefonuyla dıt dıt gezen, kulağına yapışık, aypot ile bütünleşik, mailine bakmadan hiçbişeye meyil göstermeyen, yumuşak karınlı, ince kabuklu nesil türedi. Suratsızbook, twister, goykıllar diye zamane canavarları ise kablolarıyla emiyorlar özümüzü, paraya dönüştürüyorlar Allahın belaları.

3 geler, internet siteleri, siteee siteeeee çoğalıyor ve insanlığın sonu olacak mekanik canavarlara bile rahmet gözüyle baktırıyorlar.

Caminin hocası bile cuma namazında kısa mesaj kodu ile hayıra çağıyor bizleri, mezbedelikte kendimizi kaybetmiş şekillerimize.

Canavarı öldürmenin tek şekli vardır, oda onu aç bırakmaktır.

Eski dost ziyaretlerinin yerini şimdi S.M.S ( .İKTİĞİMİN MESAJ SOYTARILIĞI ) aldı. Ayda 10 bin mesaj 10 liraya hemde, nerdemi? (şşşşt)ikimde.

Ulan bir senede 10 bin yazı yazacak kapasitem yok şu edebi yüreğimin, lise fırfırları bir ayda 10 bin mesaj çekecek kudrete sahip, mesajlar tırtıl bacağı gibi mübarek, tıtıtıtıtıt, gitti, dürüdürüdürü geldi. Sonrası iletişimin sonu.

Bazı hüsnühülyalar ise şöyle düşünecek, ( etiket sahibi kişiler;) Bay Mustafa, senin neden Bloğun var, sende teknoloji kullanıyosun.

Ne güzel söyledin sümsükpümsük abİla, evet, kelimen tarihe geçti.

BEN TEKNOLOJİYİ KULLANIYORUM, TEKNOLOJİ BENİ KÖTÜ EMELLERİNE SERMAYE ETMİYOR.

6 Ağustos 2010 Cuma

EVRİM TARİHİ

Beğendiğim kadın profiline tepkiler geldi ve fiziki duruş fanatiği olduğum zannına kapılanlar oldu, ama şimdi olayın aslına dair açıklamalara gelelim de saç dökmesin vatandaşlar.

Deli orman saçlı demek, kendine güveni fışkıran kadın demek. Hafif kıvırcık olması, ruhunda espri barındırması demek.
Benden iri olması demek, güven veren bir duruş ve rahatlatıcı güç demek.

Ayaklarının temsil ettiği şey, yere sağlam basması ve kolayca yıkılmaması demek, benimle oynayacak kadının.

Yüzünün geniş olması demek, sinsi olmaması, ufak hesaplar çevirmemesi, ve olaylara karşı metanetle durması demek.

Ayak bileklerinin ince olması, hayatın yükünü zarifçe sırtlayabilecek bir yapıya sahip olması demek.

Bacak yapısının hafif eğri olması demek, zorlukların üzerinden aşabilecek bir sportif ruha sahip olması demek.

Kulaklarının az biraz kepçe olması; duyarlı ve kayıtlı olabilmesine delalet.

Aynı zamanda kendisinin aşırı kadınlık öge'lerine sahip olmaması ve yıllar boyu diri kalabilmesine vurgu yaptığım gözlerden kaçmamıştır.

Böyle bir kadın var mı diye soranlara müjdeler olsun,

var ama hayallerimde...

5 Ağustos 2010 Perşembe

HAYSİYETSİZ TOPÇU ŞÜREKASI

Futbol başka, renk aşkı başka, efsaneler başka,

FENERBAHÇE FORMASI GİYEN FAHİŞE DOMUZLAR BAŞKA.

Mustafa kızgın, Fenerbahçe kavramının düştüğü durumdan ötürü biçare. Ama duygusunu ifade edemezse ayrıca ÖLÜR.

EY KAVŞAKTAKİ ÇALILARDA DÖLÜ ATILMIŞ KANSIZ KAHPELER.

Yanınızda ucuz orospular taşıyıp içkinizi löptürdüğünüz gibi,

Çapkınlık yapmayı bile beceremeden, grup seks davranışları sergilediğiniz gibi,

En ultra arabalara binip, en çılgın tatillere çıkıp, en sahte kabadayı rollerine büründüğünüz gibi,

Milletin haysiyeti karşılığında kazandığı parayı size akıtması ve bu haysiyetinin yerine sizi koyması sanmayın ki boş bir işlem.

Hiçbirinizi ayırmıyorum, hepiniz bu boka batın ve en beklemişini yiyin.

Siz kimsiniz de bizim haysiyetimizi yerlere batırıyorsunuz,

Sizi samandıranın en ücra bodrumunda toplar, üç gün sıcakta susuz bekletir, hatta gözünüzün önünde ananızı ananenizi amelelere siktirtirim ulan,

Ama siz bundan ötürü de para istersiniz.

Mazinizde tarih yok sizin, o bizim ve benim mazimiz.

Konuşmaya değmezsiniz sırtlanlar.

HOŞLANDIĞIM KADININ FİZİĞİ

Dünyada 3 milyar erkek varsa ve bunların en az 1 milyarı erkekse, bu bir milyarın biri olarak şimdiye dek anlatamadığım "hoşlandığım kadının profili" paylaşımımı paylaşımınıza açmaktan guru duyarım.

Saçları, deli orman gürü, taşkın, kıvırcığa çeyrek kalmış.

Endamı iri, benden uzun da olabilir,

Yüzü açık seçik net okunur, yüreği gibi geniş.

Ayak baş parmağı 102 ekran televizyon boyutu ve diğer bütün parmakları gözle seçilir, en fazla 40 numara,

Ayak bilekleri ince, bacaklar çok hafif skoda olabilir ama, gergin, az kaslı ve bronz.

Yürüyüşte nazlı bir eda ve kedi tarzı isterim.

Burnun az biraz jenifer aniston burnu olması makbul olmakla birlikte, gözüme kaçacak kadar bambi olmaması,

Kulakları az kepçe olmalı ki, olaya espri katabileyim.

Göğüslerin 80 cm olması iyidir, hem kullanışlı hem uzun ömürlü, hem ......

Bide ortak temenni olarak ekleyelim. Her yerde taşınabilecek kadın, olmazsa olmaz ama olmasada olur.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

EROTİK-ROMANTİK HİKAYELER EPİSODE 7. Angela MERKEL

TARİHLER 1988 altınçağlarımı gösteriyordu, 18 yaşında aklı başında, genç bir tay, alanya plajlarında tek başınalık stajı yapıyordum.

Hatta ben hayta 20 km.lik bir yürüyüşle varmıştım alanya kumlarına.

Artı 35 hava, yandan yüzde doksan nem, düşünün artık metabolizmanın devirdaimini.

O zamanlar vücud çalışmaları ve spor katkılarıyla, şimdiki yapılı halimin iskeleti olan çekirdek görünüm ortadaydı. 2 dirhem bi çekirdek ( d2-O )

Plajda şırıldayan alman familyasının ıstakoz kızları süt gögüslerini sütyenlarden ırak eylemiş, oynaşıyorlardı.Kimi bir kitap almış 300 sayfada sızmış, kimi yağdanlık, kimi avlık, avadanık. Bilmiyorlar etrafta mustafa görülmüş, plaja inmiş, şehre girmiş. Allahın Alamanı işte.

Havlumu serdim beton yanına, akdenizin suları çağırdı, içtim çayını, sonra duşa.

Şimdilerde 62 o zamanlarda 40 devirlerinde olan biri, Angela, duşta sıramı vermemden müellit, elini uzattı hasbana. Döts ön aNCILA,
döts er Moustefa. Bitti flörayne.

Plaj barı var, malatya rüzgarında, karşılıklı içilen iki tekülla,

Oteli az yukardaymış, alanyaya hakim, sedir otel al inkülüsif,

Teni tuzluymuş, ama fıstık ta tuzludur ya.

Tek başına tatildeymişi anladım, ama nede tarzanca.

Angela kocasını almanyada bırakmış, sevişmede bol bol çaldı telefon. Herr Hansimüllere cevap veremedik ayıp oldu, ama tarife belli en azından.

SABAHA KADAR ANGELA...

3 Ağustos 2010 Salı

YELDEĞİRMENİ İLE MUSTAFA

Acı olmaksızın kazanılan zaferler, aynen içinde hüzn barındırmayan şarkılar gibi.

Hayatta birşey olmamanın diye başlıyan kriterlere mağlup olmadan mücadelemi sürdürüyorum. Ama bu özelimi ne tarih yazacak nede mezartaşları.

Geride bıraktığım insanlara bakıyorum ve onlarında bulutların arasında görülemediğini ve bir ışık kaynağı olamadıklarını gözlemliyorum. Zaten en hakiki ışık; içten içe yanan ve bizi hayata tutunduran ateştir. İnanmayan; ışığını söndürsün.

Ey geride bıraktıklarım.

Beni hangi hedeflerin ışığında değerlendirdiğinizi bilemem, size özeldir. Belki başka ışıklara temayülünüz var, ışığım sizi aydınlatmadı.

Falan Filan,

Ben sizi geride bırakmadım sadece, burada yazdıklarımdan anlayın bi zahmet.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Ne kadar ALÇAK olabilirim?

Günümüz güvenmeme dünyası. Anladım ki...

Eskiden güvenilir olabilme çabamla işimi-ilişkilerimi diğer ilişkilerimi gayet tatminkar yürütüyordum.

Şimdiki tespitim ise, yani güvenilmeme'nin pirim yapması, bir eleştiri yada trajikomikizm değil.

Güven bunalımının evrimleşmiş hali.

Zaten insan ilişkileri günübirlik ve alt düzeyli, yani güvenmek borç doğuruyor, tahattüt istiyor, güvenmek aboneleştiriyor.

Bu yüzden güvenilmez erkekler, güvenilmez kadınlar, güvenilmez şirketler daha çok rağbet görüyor.

Hayat de, tak bire ve geç.

Ben akil olduğuma inanıyorum, güvene güveniyorum, tekrar değer olacağına inanıyorum, hatta vazgeçilmez değer.

O yüzden hiç olmadığım gibi asla ALÇAK olmayacağım.