9 Şubat 2022 Çarşamba

MECİDİYEKÖY HATIRASI

Vardır elbet bir dili mecidiyeköyün. Belki 1250 yıl sonra kazılarda ortaya çıkacak ve çözülecektir bize anlatmak istediği. Şimdiki zaman ekinden mahrum. Günde 450 bin kişi yürür üstünde oradan oraya. Günde. Belki de 450 milyon hikaye. Mecidiyeköy nereden baksan 10 da biridir istanbulun nerden bakarsan bak başlıbaşına hikaye. Hepimizi ağırlamıştır mecidiyeköy, nadiren bazısı mutlu sonla biter şekilde. Hayatında mecidiyeköy olmayan yoktur şu çamsakızı alemde. Mecidiyeköyde herşey vardır zaten, başrolde sefalet ve telaş, yardımcı roller ihtişam ve tutunamayış, figuranı sen ben bizler. Yapımcı senarist ve yönetmen ise acımasızlık. Diğer tepelere tutunamayanların kalesidir Mecidiyeköy. Bill geyyts olmak için yola çıkanlar, evinden artis olmaya kaçanlar, paranın namına koyacak olanlar ama hikaye kaygan ya, bir iz bırakıp giderler mecidiyeköyden bir iz bırakacak olanlara. Kalbe giden aort damarlarından biridir mecidiyeköy bu sahnede. İşe yaradığı sürece hayati derecesi olan, işi bittiğinde belki belki kedi maması. Siz siz olun, her filimde bazen sosyetik matmazel, bazen para karşılığı kadın olan mecidiyeköyden geçerken 1250 yıl sonrasını da düşünün, oldu da düşündünüz, mecidiyeköyü bir dinleyin fısıltılarda. Duyamayan bekleme yapmasın, arkalara doğru ilerlesin derim derin derin derinden...

Tarladaki Taşlar

Dünya yüzeyinin yüzde 7 sinde filan insan yerleşimi var. Yüzde 93 ise bizim deyimimizle tarla. Orada hayvan nüfusu bizi katlayacak kadar fazla. Yani tüm evrene göre aciz dünyanın aciziyiz insan olarak. Tarlalarda bir takım irili ufaklı taşlar var, 260 bin trilyon sadece yüzeyde obez obez oturanların sayısı ve hiçbiri öbür hiçbirisinin aynısı değil. Hadi gidip baktınız buldunuz en fazla 2 tane birbirinin aynısını, kesin emin olun içindeki yoğunluk ve katışıklar birbirinin aynısı değildir. Bu mantık ve matematik elbette hiçbirimizin bir işine yaramayacaktır. Fakat evrene yerleşik sırlar olarak çok büyük bir ifade zenginliği içermekte. Şöyleki, her bir taş yüzlerce yılın şekil verdiği birer yapı. Kiminde volkanik serpilme, kiminde yüzlerce kayaç hareketinin sonuç bildirgesi olma özelliği, kiminde uzaydan düşmüşlük, kiminde toprak olmaya isyan, kiminde farklı madenlerin buluşması sonuçluğu, kiminde kaya parçalanmışlığı, kimi inşaat artığı, kimi denizin bıraktığı...Yani dünya tarihinin birer çocuğu bu taşlar. Bizden çok önce de vardılar bizden çok sonra da olacaklar. Benim bahsim belki okurken sizi yormuş olabilir, ama birgün sizdeki yorulan hücreler de bir tarladaki taşa tutunup dinlenirken düşünecek ve bu blok yazısının bir manası olduğunu anlayacaklar. Öldünüz, toprağa karıştınız, diplerde fokurdadınız, sert bir kayaya tutundunuz, 1 milyar yılda ortalama tekrar yüzeye tırmanırsanız, yani şansınız yardım ederse diyelim, evet, artık tarladaki taş'sınız.