4 Ağustos 2016 Perşembe

KASABAM ARTIK YURDUM DEĞİL

Anayurdum'du bu kıraç mezra, rüzgarlar oyuncağım.
Derlesemde durmazdı anızların tepesi
Köyden gelenler di; en sessiz sinema seyrettiğim.

Zamanla seyreldi yolcusu dağların ardından
Uzak bir gülümseme benzeri
Görünmez oldu karanlığın ötesi.

Bekir dayı da öldü, son neşesi hasadın,
Kiraz ninenin ağıtları getirir mi acep onu
Savrulmaya mı başladık kederin bostanından.

Şehir diyorlar mezranın kaderine
Ya birleşecek şehirle
Yada bir bahar sabahı gidilecek şehere.

Caminin minaresi de desteksiz durmaz oldu
Sıvalarını sıvamaktan
İmam gelmez oldu o insafsız uzaktan

Cıvıl cıvıl mektebimi artık cinniler basmış
Zaten on senedir boş, hemide bahtsız
İlim irfan sevinci hakgetire, götüre.

Bir gurbetlikler vardı yazın gölgesi gelen
Bir yanık ağıtı bir türküye çeviren
Onlarda çıkmaz oldu şeherden.

Geldi büyük büyük adamlar hatrımız sordu
Buyrukları başımıza, hemide poşumuza
Kalkındıracaklardı buraları, ammaaa?

Sonra kara trenin sireni bir ninni oldu
Geceleri anlatılan,
Binmeye bileti olan dönmeye niyeti olmayan.

Son kara sinek uçunca çorak tarlada
Durmaz oldu burada yaşlı akbaba
O bile göçtüğünde çaldı ayrılık zili

Kasabam yurdum değildi artık
Kasabam haritamdan silindi
Şehre giden katarlar'a bindi ve,
Göçeden kartallara özendi...

İmaacın oldu pipıl şehering dısem vallu sesine
Acep paylaşan olur diyerek;
Giderem avareler şeherine.