5 Haziran 2009 Cuma

Hain Pazarlama Teknikleri

Reklamcılığın bir tekniği vardır,

"Önce korkut, felaketi göster, sonra rahatlat, ürünü göster"

Bu klişeyi dikkatle baktığımız her reklam temasında görebiliriz. Ama bazıları yokmu bazılarıı. Gösterilecek felaket kalmadığı için yeni sanal felaketler üretmezler mi?

Plazalarda sabah toplantısında, kendilerini orta sınıfı sömürmeye adamış beyinler otururlar ve başlarlar ahkam kesmeye: Neyi nasıl pazarlayalım. Aslında kendileride alt-orta sınıftan geldikleri için geçmişlerine çok acımasızlardır. Bu yüzden felaket yaratmaya bayılırlar. Kendileri harika çocuk oldukları oranı aslında alt sınıflara borçludurlar. Şişmanlıkları birilerinin zayıflamasına endekslidir. Neyse sosyal patlamayı sivriltmeden, bazı sanal felaketleri yorumsuz kalmaya çalışarak örneklendireyim.

Kadınların saç tellerinin kötü hava koşullarından dolayı canlılığını kaybetmesi..
Kadın ve kızlarımızın saçları parlak görünürse popüleritelerinin artacağı.
Klozeti çekersek bakterilerin 3 metre havalara zıplayacağı.
Her 6 saniyede bir evin soyulduğu.
Sigorta yaptırmaz isek çocuklarımızın ilk depremden sonra ebeveynsiz kalacağı.
Jöle sürülmeden sokağa çıkılırsa size ölümcül mikrop gözüyle bakılacağı.
Çocuk bezini istenilen markaya çevirmezsek, koca-karı özel hayatının sarsılacağı.
Sadece bir tane bağımsız gazete olduğu diğerlerinin bağımlı olduğu.
Diğer deterjanların bizim deterjana göre kifayetsiz, cibilliyetsiz ve iktidarsız olması.
Bilmemne sütünün içinde hiçbir katkı olmadığı, tamamen doğal olduğu.
Salça yapılacak domateslerin teker teker tahlil ve elemelerden sonra salça yapıldığı.
Üniversite mezunu olmayan besi hayvanlarının et çiftliğinde kesilme hakkı olmadığı.
Mutluluğu arayan ailenin sadece bol kanallı televizyonlarda mutlu olabileceği.
Prezervatifin irademizin üzerinde bir koruma sağladığı.
Jimlastik aletlerinin bizi atletik birer manken yapması.

aNLIYORMUSUNUZ Mustafa Plazadaki bakterilerden niçin nefret ediyor bu kadar.
( Not: Yahudi değilim, faşist değilim, partili değilim, eşcinsel değilim, liberal değilim, kapitalist değilim, şeriatçı değilim, tetikçi değilim, gladyo değilim, rezervuar köpeği değilim, dönek değilim, devrimci değilim, marksist değilim, tapınak şövalyesi değilim,

BEN SİZİN BİLDİĞİNİZ DEĞİLİM!

007 James Bond Filmi ÇUKURCUMA ŞEYTAN ÜÇGENİ

Bond son görevi olan Sahil güvenlik Ekibi'ni yokettikten sonra mahzunun klip çektiği adanın güneyinde tatil yapıyordu. Ona Nuran SULTAN eşlik ediyordu. Nuran sultan koca gögüsleriyle james'e votka-yedigün içiriyordu ama votka çok sallandığı için karişmıştı. James nuran sultanı saçlarından çekti. Nuran sakızını tükürdü ve dudaklarını pörtleterek Jamesinkilere yaklaştırdı.
James: Bugün için yeterince halvet olduk, birazdan netten görevgelir, yarıda kalırsak senin için üzüleceğim dedi.

Nuran sultan bu sözden incindi ve seri bir hareketle jamesa çelme taktı, onu altına aldı, ben hiçbir işi yarıda bırakmam dedi ve mayokinisi, bikinisini sıyırdı ve minikinisiyle kaldı, Bond tropik güneşten kızarmış minikiniye bakakaldı, biraz daha kokteyl hüpledi, tam nurana yaklaştıki, nuran naz yaparak, şuradaki havluyu kaldır, yüzdeyüz cıbıl olurken utanırım, ben indir diyene kadar indirme, bindir diyene kadar dindirme dedi. Bond bu talimata uymazsa nuranın bidahaki aybaşı geçene kadar dokunulmazlık zırhına bürüneceğini biliyordu. Havluyu kaldırdı, bekledi bekledi ve nuran indir dediğinde olanca müttefikliğiyle nuranın nurunu alacaktı.
O anda, dudaklarını uzattığı o anda ve gözleri kapalı filmicabı, dünyaserti bir yumrukla plajı öptü. Meğersem Nuran Sultan acımasız düşmanı Kore destekli lübnanlı terörist girdap lakaplı El-civanmış ve james boşuna 10 gündür arkeoloji yapıyormuş. James el civanın yerdeki mayokinisini aldı ve içindeki elbombasını farketti. El civan karasakallarını okşadı ve üzerinde güneş batması çok romantik olacak Bond dedi. Cesedini kılıçbalıklarına atacağım, sonrada seni mürenler öpecek dedi.

Bond; olamaz civanım kraliçe bu işe başarısızlık olarak bakar ve masraflarımı okkalı olarak sicilime yazdırır dedi ama el-civanın bunları dinlemeye hasleti yoktu. Balıkavların tetiğini çekti ( zıpkın ), bondun tam taşş...pardon bacakarasına isabet etti. Bond ufak bir fırt daha çekti, bunun civanı sinirlendireceğini biliyordu.

Peki sen kazandın ama son bir puro içmeme müsaade edersen sana diğer ajan takımının msn adreslerini vereceğim dedi.

Tamam ama sakın bir oyuna kalkışma, hele kolbastı asla dedi.

James mayosundan purosunu çıkardı, puro yakıldığı zaman içindeki tiner bazlı barit aktive olarak, tehlikeyi MI-5 üssüne gönderiyor, mı-5 bu sinyalleri lazer pointer şeklinde jamesin yanındaki hamamböceğine gönderiyor, ve hamamböceğide asitli asitini saldırgana püskürtüyordu.

El civan püskürüğe karşı önlem almamıştı, yere düştüğü anda bond elbombasını teröristin mayosuna soktu. İçinden beşe kadar saydı ve kendini kuma attı. El civan patladı ve parçaları atlantiğe savruldu. James yerden kalktı ve iki adet memebaşı gördü, biraz yaladı ve Gerçek nuran sultanı kumlardan kazıdı, ve kazımak üzere denizaltı şeklini alabilen Ford TRANSİTE GÖTÜRDÜ.