18 Şubat 2010 Perşembe

KAHRAMAN BAKKAL ŞEHİT OLDU

Veresiye defterine kendi borçlarını da yazardı, ya kapatır ya kapatamazdı.

Ben çocuktum, bakkallar "mahallem" filminin vazgeçilmez esas oğlanlarını oynuyordu. Sevdaları gizli, coşkuları göz önünde.

Bakkal dediğimiz, sosyal bir olguydu. Ne boşluk nede dolguydu.

Bakkal bize sadece hesap yapmıyordu, eğitimimizde rol oynayan bir kurum, bir emanetçi, bir haberci, bir ulu kişi. Ama şimdikiler kredici, faizci, yağcı, yada düzenin düzdüğü günahsız tüccarlar. Onlara ne girerse bizede onu yansıtıyorlar. Hayatta kalmaları tesadüfe bağlı saksı çiçekleri, onlar yerini sevecek, yerleri de onları.

Söylem teyzenin de çokça ah ettiği AVM ve diger hipermarketler, bakkalın mezarını iğneyle kazıyordu. Sermaye sonunda bakkalıda kurumlaştırmaya çalıştı, ama etsiz kemikti bakkal, hazmetmek her babayiğidin harcı değildi. Birkaç tanesi birleşip sel baskınını önlemeye çalıştılar, ama biliyorlardı ki; selin önünde durulmaz. Yinede çabaları takdire değdi tarihin gözünde.

Ama bakkal bilmiyordu, azrailin aslında kapısındaki kırmızı gül olduğunu, mevsimsiz açan. Birkaç yardımcı-misafir rollerde şansını denesede bakkal, en iyi filmini çekmiş aktör için diğer rolerin anlamsızlığını sonradan kavrayacaktı.

Şimdi bakkal köyde atasından kalan birkaç ineğin kilosunu tartıyor, pazarde ne eder diye fal açıyor mevsimsiz papatyalardan.

Kahraman bakkal şehit, mezarı sıcak, mermeri soğuk, hatırası taze.

Burada yazılar yazan adamda bir bakkaldı, ve sayfası bitti veresiye defterinin...

SON.

ÇAKALLAR VADİSİ

Birileri doğmak, birileri ölmek zorunda. Birileri üretmek, birileri yemek...

Köy yerlerini neden severim biliyor musunuz? Rekabet denilen unsur barınmaz. Rekabet isteyenler şehire gider. Köyde mutlaka huzur vardır., şehrin filtresidir köy hayatı. Yada akciğeri. Şehir kanserini temiz edip, devirdaimi yürüten unsur köylerdir.

Köy yerlerini neden sevmem, biliyor musunuz? Ortaçağdan izler taşır. Herkesin yeri garantidir, yıllar yılları kovalar ama köylüler hepsini. Hatta köyler kar altında değil 3 ay, 12 ay kalmaya bile razı olabilir. Atalet oğlu atalet.

Şehirde, sabahları bütün karıncalar yuvadan çıkar ve ormanlarına gider. Gidişlerinden sanırsınız ki, ormanı yerle bir edecekler. Ama hayır, ormanda yere düşen çürük meyvelerin ve ölü çalıların derdindedir karınca. Görevi hem temizlik, hem otlanmaktır. Ormanı yeşerten Allahtır.

Bu tabloları sergileme amacıma gelecek olursak: Bazen çakalların ayakizlerini duyarsınız ormanda. Onlar size duyurmamaya çalışsada.

Çakalın yaradılış amacı farklıdır. Avına sahip çıkmayan yırtıcıya mesaj vermek. "Sen ne kadar güçlü ve yırtıcı olursan ol, avını bulacak ve yakalayacak yeteneklere sahip olursan ol, ona sahip çıkacak iradeden uzaklaşıp, gurur veya diğer köreltici duygulara saplandığın anda, ben sessiz adımlarım ve sarı gözlerimle senin hatalarını zafere dönüştüreceğim."