18 Şubat 2010 Perşembe

ÇAKALLAR VADİSİ

Birileri doğmak, birileri ölmek zorunda. Birileri üretmek, birileri yemek...

Köy yerlerini neden severim biliyor musunuz? Rekabet denilen unsur barınmaz. Rekabet isteyenler şehire gider. Köyde mutlaka huzur vardır., şehrin filtresidir köy hayatı. Yada akciğeri. Şehir kanserini temiz edip, devirdaimi yürüten unsur köylerdir.

Köy yerlerini neden sevmem, biliyor musunuz? Ortaçağdan izler taşır. Herkesin yeri garantidir, yıllar yılları kovalar ama köylüler hepsini. Hatta köyler kar altında değil 3 ay, 12 ay kalmaya bile razı olabilir. Atalet oğlu atalet.

Şehirde, sabahları bütün karıncalar yuvadan çıkar ve ormanlarına gider. Gidişlerinden sanırsınız ki, ormanı yerle bir edecekler. Ama hayır, ormanda yere düşen çürük meyvelerin ve ölü çalıların derdindedir karınca. Görevi hem temizlik, hem otlanmaktır. Ormanı yeşerten Allahtır.

Bu tabloları sergileme amacıma gelecek olursak: Bazen çakalların ayakizlerini duyarsınız ormanda. Onlar size duyurmamaya çalışsada.

Çakalın yaradılış amacı farklıdır. Avına sahip çıkmayan yırtıcıya mesaj vermek. "Sen ne kadar güçlü ve yırtıcı olursan ol, avını bulacak ve yakalayacak yeteneklere sahip olursan ol, ona sahip çıkacak iradeden uzaklaşıp, gurur veya diğer köreltici duygulara saplandığın anda, ben sessiz adımlarım ve sarı gözlerimle senin hatalarını zafere dönüştüreceğim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder