18 Ağustos 2009 Salı

SÖYLEM TEYZE AÇILIMI

İşte değerli okurlar, sizlere Jingıllar yardımıyla anlatmaya çalıştığım "Söylem Teyze" karakteri. Kimbilir kimdir diye düşündünüz mü bilemem ama Söylem Teyze aslında hiçbir karakterden esinlenmiş, yaşayan, varolan, bildiğiniz bir karakter değil. İşte yanıldınız. Yani hiçbir kişi ve kurumla bağlantısı yok, tamamen hayal ürünü.

Söylem Teyze tamamiyle, ancak ve ancak, kesinkes GÜNÜMÜZÜN KADINI. İcad edilen karakterlerin en sonuncusu, en güncel kahraman. Hepimiz ama hiçbirimiz.

Öncelikle neden Söylem Teyze? Neden çelik blek, kızılmaske, veya maskeli süvari değil? Karakteri ile ünvanı arasındaki ilişki nereden kaynaklanıyor? Söylem, bildiğiniz gibi kelimelerden ibaret bir bütünlük demek. Bir kişiye ait dinleti demek. Deyimselleşmiş kelimeler demek. Zamanımızın karakter, kimlik, köken, ve kabiliyet gibi varlıklarından maada, sözlerle, anlatılarla, sunumlarla kendini belli eden kadın demek Söylem. Teyze ise; yaşından veya yaşamışlığından ziyade, ( maada ) kardeşlerinden biri çocuk doğurduğu için ona yüklenmiş, bahşedilmiş ünvan demek. Yani Güzin abla yada falcı bacı değil, mahallemizin sembolü değil basitçe, Söylem Teyze....

Neden Söylem Teyze diye bir karakter yaratma ihtiyacı duydum? Beni rahatsız eden veya, hayranlığıma düçar bir öykü, bir gizem, bir efsane yok ortada. Yani klasik bir döngü sözkonusu değil. Günümüz kadını yani zamane'yi bize şifreleyecek bir anlatı eksikliğinden doğdu söylem teyze.

Söylem Teyze, aslında bir "sunulmuş kimlik". Kökeni bildiğimiz Türk kadını, erkeğinin yanında, toplumsal bütünlüğü oluşturan. Ama modern devirler denilen, cilalı imaj devri ile, Söylem Teyzelerinde bir kimlik arayışı doğdu. Örnek gerekirse; Söylem aynanın karşısında kendini inceliyor, birde dergilerde, medyada, pazarlama ikonu olan kadını. Kendi kimliğini, yansıtılan kimlik ile uydurma çabası onu farklı bir evrime zorluyor. Annesi değil, işyerindeki kadınlar değil, dizilerdeki kadın değil, aşk filmlerindeki kadın değil, tamamen Endüstriyel kadın. Yani tüketimin şekillendirdiği kadın. Birnevi proje, birnevi robot. Endüstriyel kadını hepiniz tanıyorsunuz. Erkeğin koltuğunu sallayan, kuluçka devrimini yapmış, üreme kimliğinden soyutlanarak şahsiyet kazanmış, savaşçı, coşku üreten, kalite devriminin lideri, yöneten, sınıflayan ve bağrından yeni toplum çıkaracak kadın. Aynı zamanda erkekler tarafından devamlı arzulanan, saçları ışıltıyla parlayan, sporcu, sanatçı, güçlü, sıfır beden, bütün yeterlilikleri kasasında barındıran. Rekabetten korkmayan,ve rekabet yaratan. Yani kadın yaradılışının bütün artılarını devamlı sergilemesi istenilen, sırf bu yönüyle tezat oluşturan bir ikon.

Bu kimliğe dahil olarak, erkek'ten ihsan beklemeyen kadın ise, doğanın güçlükleriyle yüzleştiği anda, kadın kimliğine dönüş yaparak, ruhi evrimini daha doğrusu dönüşümünü tamamlıyor, ama nerde; başladığı yerde.

Söylemleri nasıl tanıyabiliriz, her ne kadar hayali bir yaradılış olsalar bile? Öncelikle sebebini açıklayamayacakları tercihleri var. Sırf şahsiyetlerini belirginleştirmek için. Aynı iki masadan sırf birine otururlar ama aynısına oturmazlar. Aynı özelliklere sahip iki filmden biri şaheserdir diğeri değil. Aynı özelliklere sahip iki arabadan biri binilebilir, diğeri araba değil. Aynı özelliklere sahip iki evden biri amaç diğeri asla değil. Yani seçimlerinin üzerine kurmaktalar şahsiyet kurulumunu.

Bir diğer açılımı ise Söylem Teyzelerin, kavramları algılama şekilleri. Mesela aile onlar için sadece bir liman, denizlerden yorulduklarında. Anne onlar için sadece bir düzeltme aynası, kaderleri bir olmasın diye. Erkek onlar için bir ihtiyaç maddesi ve tabela adresi. Sadece kimlikleri tamamlansın diye ve fizyolojik ihtiyaçlar için. İş onlar için sadece bir yükselme basamağı, hayallerindeki hedefe çarpa çarpa geldikleri. Aşk onlar için sadece bir ruh yenileme istasyonu, birinden birine geçişi kolaylaştıran.

Söylem Teyzenin bir ismi yok, Derya olabilir, Necla olabilir, Sıla olabilir, ama kalıpları, yani büründükleri kimlik kesinlikle Söylem Teyze.

Aslında Söylem Teyzelerin çok takdir edilesi bir yönleride var. Katmanlar arasında varolmak ve yeni kültür ve tabiat şartlarına adapte olmak zorunluluğu. Hepsi bir buğday tohumundan kökenlerini alıyorlar, gelgelelim, açmak zorunda oldukları çiçek ise her rengi barındırmak zorunda. Bu yüzden kökenlerini, kültürlerini, doğalarını inkar etmek zorunda kalmaları en büyük handikapları olmuş. Bir köylü ne kadar kentli olabilirse, bir eşkiya ne kadar devlet adamı olabilirse, bir çoban ne kadar işadamı olabilirse, Söylem Teyzeler ondan daha üstün bir adaptasyon sergilemek zorunda. Oluşturulmuş kimlik kendini ne derece çekici gösterebilirse, Söylem Teyzelerde o kadar kabul ediliyor ve hızlı şekilde statü oluşturabiliyorlar.

Söylem teyzeler, bu kültürsüzlükte kültür olabilmenin bir yolunuda bulmuş. Hangi kültür ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, mutlaka karşı kültür mensubu olduklarını vurgulayarak şahsiyet kazanmaktalar. Mesel; Avrupaya gittiğinde üstün Türk kültürünün bir filizi olarak kimlik satsalarda, Türk kültürüne kendilerini Avrupa olarak lanse ediyorlar. Karşılarına Cehalet çıktıysa, bilgelik, bilgelik çıktıysa cahillik. Deli deliyi görünce sopayı saklar hesabı. Bu yüzden imaj tarlaları oldukça geniş aynen imaj ürünleri gibi.

Kendilerinde en geliştirdikleri husus ise sunum yetenekleri. Proje sunumu, pazarlama sunumu, yeterlilik sunumu, kendini sunum, şirketi sunum, dahili ve harici sunumlar. Bu sebeple söylem teyze adını haketti günümüz kadını.....

Onlara heryerde raslayabilirsiniz ama daha çok cezayir sokağı, trendi mekanlar, beyoğlu arkası, Gym centerlar, güzelleşme standları, bilge yazarların öğretileri, edebiyat oluşumları, yani üst kimliği keskinleştirecek her mekanda salkım salkım yeralmaktalar.

Haa, birde tüketime karşılar, tüketimin içinde,

Neyse, yoruldum, coming soon....

Söylem Teyze ve geçmişten gelen ( JINGLE )

Söylem Teyze'nin erken çağlarından tanıdığı bir arkadaşı vardı. Niyazi. Niyazi çok zıpır çocuktu, sevimli zeki, evcil serseri. Kız kıza çok paylaşımları oldu. Niyazi ile birgün çekirdek yüzünden görüş ayrılığı yaşadılar, Niyazi'nin aldığı çekirdek bayattı ama yeni ısıtıldığı için taze yanılgısını yaşadılar, bayattı, tazeydi derken kişilik çatışması yaşandı ve Niyazi niyazi oldu.

Yıllar sonra elektronik sanal dünyada tekrar iletişim yaşandı, dertleşildi, taşlamalar haşlamalar derken, Söylem Niyazinin kariyer yapamadığını anladı. Ola ola Niyazi; Kurukahveci Mehmet Efendi Firmasının Paketleme'den sorumlu şefi olmuştu. Söylem mükemmeldi ve çevreside mükemmel olmalıydı. Söylem, söylemini iletti.

"Senin çekirdeğin bayattı, geçen gün aldığım kahvende bayat çıktı, defol sanalımdan."

Çok yakındaaaa

coming soon