1 Haziran 2009 Pazartesi

Geyik Antropolojisi

Aysbergin görünen yüzüdür insan varlığı. Titanik filminde yaşlı kadın demişti ki; -her kadının yüreği onunla gidecek birsürü sırlar barındırır, aynen okyanus gibi. Tabii hepimiz bu söyletiden, kadınların anlık cinsel aktiviteleri ve çapraşık ilişkileri ile sonuçlanan anüs kabarmalarını anladık. Doğru ama tam manasıyla değil.

İşte bu tarihsel yaşanmışlıklar bizlerin deposu olup, karınca odaları gibi tarihin bilinmeyen adreslerinde, girişi kamufle, kilidi şifreli odalarda gizlidir. Genellikle Muğla bodrum otel odaları, lise mabedinin karanlık köşeleri, veya bir ormanın çalılık mağaralarında. Beyaz yalanlar gibidir, açıklanırsa ilişkiye zarar vermez, yada verir ama hayalgücümüze bağlanır çoğunlukla, kaybedecek neyimiz var gibisinden. Çoğunlukla imaj ve prestijimiz.

Bu odalardaki seyahati, benzetmek gerekirse, mısır piramitlerinin altındaki firavun odalarının keşfine çıkarabiliriz. Ne zaman; yeni bir insanla olan münasebetin dostluk kurma cazibesi gerektiğinde.

Mesela Ömer seyfettin çocukken yaralı bir martıya aniden öfke duyup onu boğarak katletmiş, ve o anı cinayet olarak nakledip, bize de katliam pişmanlığı yaşatmıştıya...

Mesela sağırlar köyünün imamı Hüsnü, gençliğinde kendisinden 6 yaş küçük kıza kaza ateşi etmiş, ve onun apar topar evlenmesini sağlayarak hayat karartan adam olmuştuya.

Mesela, ilk polise rüşvet vermiştik ya, sırada önümüzdeki kıza arkadan itiyorlar demiştik ya, ikna olmuştu hani. Kızdığımız adamın arabasının lastiklerini patlatmıştık ya. Playboy dergilerini tavanarasına saklardık ya. Kızlarla ilk buluşmamıza kondomize giderdik ya.

Bu dehlizlerde dolaşmak ve gizemin peşinde koşmak kadar hücrelerimizi ne yenileyebilir ki?