13 Haziran 2009 Cumartesi

The Three of Seven OBAMA's Strategies ( Obamanın yedi stratejisinden üçü )

Obama'nın hızlı geçen seçim kampanyası dönemiydi. Çok stresli olduğu için bir değişiklik yapmaya karar vererek, kampanyayı benzerlerinden Mutombo Olare'ye bırakacaktı. Üç günlük Türkiye macerasının planı şu şekilde gelişti; Danışmanlarına; Ben yeni bir ortadoğu projesi yapacağım ve Türkiyeyi kilit ülke belirledim. Bu yüzden Unidentified Custom ( Tedbili kıyafet ) bir ziyarete gidiyorum. Bana 7 tane strateji hazırlayın. Türkiyeye bu 7 stratejiyi test etmeye gidiyorum. Bunlardan üçünü ise Başkan olursam inşallah Türkiyede uygulayacağım, bana Türkleri en yakından tanıma şansı verecek 7 maddeyi belirleyin diye emretti.
Saat 19.00 da yapılan goygıl analizleri sonucu şu maddeler ön plana çıktı.

1- Amerikan pazarında dama oynamak ve 3 dost edinmek, onlarla ahbaplık etmek.
2- Fenerbahçe maçında açık tribünde tezahürat yapmak, ve Esenler FB'li olacak performans
3- Ortaköyde bir cumartesi geçirerek, üç yaş grubundan birer insanla 3'er çay içmek.
4- Aksaraydan gecede 2 karı kaldırarak, yabancıların Türklerle dialogunu keşfetmek.
5- Mecidiyeköy amele pazarında inşaatlara kabul edilip, kazançla 1 hafta idamede bulunmak.
6- Otocenter galericiler sitesinde 2. el bir aracı piyasa değerinde satmak.
7- Bağcılar pazarında bir züccaciye tezgahında ürünlerin % 75 ini % 25 kazançla satmak.

Obama zaten gençliğinde bu işlerin Amerikancasını yapmıştı. Türkiye'ye ön ziyaretini iptal etti. Keyiflendi ve kendisine ilginç gelen 3 maddeyi uygulamakta karar aldı,

2. 4. ve 6. maddeleri belirledi.

Aylardan Nisan ve puslu bir hafta. Türkiye krizlerin etkileri ve yeni dünya düzeni tartışmalarında, Münevver daha yeni katledildiği günleri yaşıyordu. Türk Cumhurbaşkanı Obamayı pardon, Mutombo'yu karşılarken Obama ise Kargo bölümünden kalacağı Fatih'teki Saltanat oteline giriş yaptı. Ve misyonunu yürütmek üzere Somali Kimliğiyle, pis sakalıyla ve 14 renkten oluşan kıyafetiyle hazırlıklarını yaptı. Kendisine mütercim tercümanlık yapacak bir kültür adaptörü takıldı. Hem Türkçe konuşacak, hemde kendini Türk gibi hissedecekti.

Fenerin maçına gitmekle işe başladı. Kurbağalıdere köprüsünde karaborsacılar polislerin yanında; -abi açığa bilet, gişedeki fiyata beklemeden geç türünde laf attılar. Obama bunları es geçip, büfeden bira ve patates istedi, Büfeci içeri seslendi: Yamyama tavuk çek, ayran açıkkk. Şaşmamalı, şaşırmamalıydı. Büfeci kendisinden 10 lira istedi, Obama itiraz etti. Abi beni KOÇ mu sandın, burada 2,5 yazıyor dedi. Büfeci şaşırdı, Yamyam Türk çıkmıştı. Ama Türklükte geri dönmek yoktu. --Abi maç günü sermaye kurtarmıyor, çırak fiyatları asmayı unutmuş diyerek, yanına çağırdığı komi'ye bi fiske çaktı, ve; abi sen 5 ver yeter, nerelisin bu arada, ben Farozdan Cemil diyerek, elindeki döner bıçağıyla mesaj vermeyide unutmadı. Obama beşliği büfeciye toka etti.

Obama gişeye yöneldi, ama duvarda bilet kalmadı yazıyordu. İçeriden gelen ses; -abi biletleri üç saat önce bitirdik, istersen köprüye bi çık dedi. Obama köprüdeki çocuğa gelerek, -açık varmı? diye sordu. Çocuk Obamayı parka kadar gelmesi konusunda işaretlerle uyardı ve bileti çıkardı. Obama tutmaya çalıştı ama çocuk Mani Please füörst dedi. Obama 50 lirayı çıkardı ama çocuk 100 daha istedi. Sonunda 2 taneye razı oldu ve bileti verdi.

Obama açık tirbüne çıktı, boş bir yere oturunca yanına hemen bir tip yanaştı ve

-abi kalkarmısın orası Tuzla derneğine aittir dedi.
Obama alta indi ve bomboş biryere oturdu. Bir başkası yanında bitti ve -abi burası Gölcüğün yeri, kusura bakma dedi.
Obama en uc köşeye kadar çıktı ve oturdu. Bir tip yaklaştı ve abi burası genç FB'nin yeri sen ne ayaksın?dedi. Obama; Abi ben Esenleri arıyorum dediği anda gözüne okkalı bi yumruk yedi. Tam kendini toparlayacaktıki polis onu karga tulumba dışarı çıkarttı, bileti yanmıştı. Gözü şişikti ve ilk strateji çöpe gitmişti. Ama o programı ısrarla uygulamaya karar verdi. Stealth jetlerle gelen medikal heyet otelde Obamaya göz hücreleri nakletsede, Obamanın gözü felaket ağrı veriyordu.

Aksaray Task için ipek gömleğini giydi, işportada satılan yves saint louren kokulardan süründü, Türkiyenin tam bir fırsat ülkesi olduğunu düşünerek. Fatihten yürüyerek aksaraya aktı. Ama yolda dört kez aranması dikkatini çekti. Polise sordu. Ne iş memur abi? Memur cevaben, yahu soktuuumun Obaması geldi, bizde buradayız, sen mala vuracaksın herhalde, bak koko moko işiyse, karakolda bende senin mala vururum ismim cevat, zenci götü kızartırım patlıcan olana kadar dedi. Obama; yok abi temiz temiz bildiğimiz işi yapacaaz, bildiğin otel varmı dedi. Polis Cevat: Bizim yeğenin oteli enderin sokağında, Olimpiyat otel, benim gönderdiğimi söyle, belki bende uğrarım bi ara diye Obamayı yolladı.

Obama pavyonlardan birine girdi, pavyonun ışıkları gözünü alıyordu, sahnede eski düşmanı yeni dostu blok ülkelerinin kızları salınıyordu. Masasına buyur ettiler. Şef garson Hamza elini uzattı, abi urfalımısan, Ne içersin abi? Obama göstermelik sigarasını masaya bıraktı ama tam beş çakmak aynı anda yanıp söndü.

Şef sigarayı sonra içeceğim, bana şarap, kırmızı olsun deyince, şef Hamza elinin iki parmağıyla yuvarlak işareti yaptı gerideki komiye. Obama şaşırdı.

Hayırdır şefim, o işaret ne demek deyince, şef Hamza, o işaret bizim şarap kadehi manasındadır dedi. İki dakika sonra masası full donandı. Masaya yaklaşan komi elini uzattı ve abi ben Şemsettin, bişey lazımmı diyerek sordu, Obama teşekkür etti ama aynı soruyu beş dakkada beş kere tekrarlayınca Şemsettine dönerek:

Ne isteyebilirim mesela diyince.
Abi şu siyah taytlı olabilir mesela dedi. Obama şaşakaldı, Nasıl yani onlar müşteri değilmi dedi. Şemsettin kibarlığını bozmadı, yok abi burası Amerikamı, çağır yeter dedi. Obama bu oryantalizmden keyiflendi. Türklerin misafirperverliğinin yanında Amerikan hospitality'si gerçekten sönük kalıyordu. Bir saatte tam sekiz kadın çağırdı, ama uzaktan güzel olan blok kadınlar yanına geldiğinde gözü bir başkasına kayıyor ve bu sayede komi Şemsettinde hesaba kayıyordu bu kaymaları. Obama sonunda adının Natalya olduğunu söyleyen kırmızı straplez'li bayanı seçti. Birnevi sarışın Jenifer Lopez olan kadınla pazarlıklar sonucu 300 dolara anlaştı. Hamzayı çağırıp hesap istedi. Hesap anında masadaydı, tam 2298 tl. Obama ayağa kalktı ve cebimde 700 dolar var, ben bu kadar masraf yapmadım deyince, masanın etrafı karanlıklardan yükselen on civarı adamla doldu.

-Abi masana gelen bütün bayanlar birer içecek içti,

Eee dedi Obama, burada bir içki 30 lira yazıyor,
Evet ama her içki için bir şişe hesabı sen bize 2000 ver iş kapansın dedi Hamza.
Obama bunun Kuşadasında turistlere yapılan bir şakanın benzeri olduğu düşünerek.
-Bu sefer sizden olsun, karıya otele en az beşyüz gidecek dedi ve
on kişi birden Obamaya çullanıp, kafasını gözünü yumruklamaya başlayınca, obama daha fazla dayanamadı ve:

Ben Obama, başkan Obama Presidan Obama dedi. Stop, stop dedi ve dayak bir anda kesildi.
Hamza: Ulan pezevenk yamyam geçen bu numarayı bi manyak daha yapmaya kaltı, ben Rasmussen filan dedi, sol kolunu kırdık kavatın, senin hesap şişik, iki kolunu kıracağız şimdi dedi ve dediklerini yaparak Obamayı sokağa fırlattılar.

Obama ertesi gün kollarına plastik cerrahi konstrüksiyon taktırdı ve üçüncü stratejisini uygulamak üzere, 94 opel bir aracı satmaya Oto center'a gitti. Aracı Onbine satmaya çalışacaktı. Önce davar ticaret'e girdi, davar ticaret arabayı denemeye çıkartacağız diyerek, arabayı ortadan kaybetti. Obama arabayı sordu, Arabanın muayenesi yok, zaten Obama ziyarete geldi, polisin affı yok, dolayısıyla bağlandı! cevabıyla karşılaştı. Obama:
-Abi bu sebin sorunun dedi galericiye. Galerici Obamayı ofise çekti ve sen ne diyorsun bu arabaya diye sordu. Obama pazarlık stratejileri üzerine uzmandı. 10.250 dedi ama senin için 10.000 olur dostum dedi. Galerici cebinden muhasebeyi aradı ve 10.000 yapın dedi. Obamanın içi sevinç doldu. En azından bir stratejisi hayata geçeceği için.
Yaklaşık 10 dakika sonra elinde senetle biri geldi, Obamaya 10000 liralık senet sundu, galerici imzala ulan dediğinde Obama önceki tecrübelerinden ötürü imzayı çaktı, satamadığı opel arabası onu kapıda, uçağıda onu apronda bekliyordu.

mustafamehir@hotmail.com