21 Haziran 2010 Pazartesi

BGK QuQu'yu almış

Üsküdara varmaya çalışıyordum, üzerinde siyah beyazlı kızlar erkekler yoğun ve mutlu bir halde yürüyorlardı.

Beşiktaş Gymnastik Kulübu, portekizli müzmin yedek QuQu adlı futbolcuya imza attırmış ve bu törenden dönüyorlardı. 20.000 kişi, QuQu ( okunuşu KUKU ) için stada doluşmuşlardı.

Beşiktaşın gazcı başkanı Kocakafa, bu transferi Futbolun en büyük transferi ilan etti, ben ise, yani ruhenişteniz, bu transferi en büyük kazık olarak kabul ediyorum, dev bir kıymık, voyvodanın kazığı, yada eyfel kulesi olarak kabul ediyorum, beşiktaş taraftarı haricindeki 65 milyonda benim gibi düşünüyor.

Yani 40 milyon lira eski dilde 40 trilyon ve tazminatı dahi 50 trilyon çöpe gitti.

Bu kazığa kocakafayı oturtmak lazım, elinde 12 adet yabancı futbolcu varken, bide kukuyu aldı. Sayayım mı, BOBO, HOLOŞKO, NOPRE, TEYLO, FİNİK, ERNST, ŞİMKOVYAK, TELGADO, ŞIVOK, TABATTA, HILBERT, FERARİ,

SİNİRDEN bgk'nin yabancılarını sayıyorum. Ama kocakafaya ekstradan sayıyorum. Portoda, barselonada, interde yedeklikten kurtulmayan, kurtulamayan adama 50 trilyon, bu adam afrikada zaten yok, son 2 senede 14 maç ve sayısız antreman oynamış.

Evet bu adam yani kuku. Ben böyle bir transferi hatırlıyorum, 13 sene önceydi, bakkala yardım ediyorum, bir beşiktaşlı arkadaşta etrafımda laf atarak dolaşıyor.

-mahvoldunuz siz, bittiniz oğlum, sonunuz geldi, mezarınızı kazıyoruz diye dönüp duruyor. Sonradan yanıma geldi,

Dedimki oğlum ne bu hava bu eda, çıkar ağzından baklayı,

Oğlum bittiniz siz, kimi aldık biliyormusunuz?

Kimi aldınız?

RAHİM'İ aldık, artık size yerden havadan gol yok, sahaya çıktığınıza pişman olacaksınız.

Güldüm,

Oğlum haberin yokmu, biz öyle bir adam aldık ki, sizin RAHİMİ paramparça eder.

Gözleri faltaşı gibi açıldı,

Yapmaa yaa, kimi aldınız oğlum?

Brezilyadan aldık.

Kim oğlum, adamı hasta etme,

BOTAFAGODAN PENİS'İ ALDIK !

17 Haziran 2010 Perşembe

LEVENT ABİ MÜSAADENLE

10 Haziran 2010
Mustafa Sinan MEHİR

Aziz dostum M.S.M bizim aramızda emsiem veya yeri göğü yakan adam veya veya şınav manyağı ..benim canım arkadaşım beni tekrar blog yazmaya yönelten ..bloglarını okuduğumda en sıkıntılı anımda bile yazılarına güldüğüm çok fazla birlikte vakit geçiremesek bile beni iyi çözümleyebilen nadir arkadaşlarımdan birisi....Yazılarında olağanüstü derecede entellektüalizm ince bir ironi ile karışık ciddiyet bir okadar erotizm karışık komedi :-)

Bence blog yazmak isteyen veya can sıkıntısından bunalan her insan mutlaka mustafanın bloguna uğramalı okadar değişikki yazıları her yönden bir cevap her konuya bir açıklama var ...bazen yazabilmek için onun sayfasında bende uğrarım tıpkı bu yazıyı yazmadan önce uğradığım gibi ....

Sevgili Mustafa iyiki hayatımda varsın seni seviyorum kardeşim ...sevgim saygımla
Gönderen Levent Sert zaman: Perşembe, Haziran 10, 2010

SEVMEDİN, DEĞİL Mİ SİTE'M'İMİ ?

Al incele içimi, tıp doktorusun değil mi, her kadın gibi, biraz "kasap"sın değil mi?

Bu kadar deli ve acayip yazan adam'dan adam olmaz değil mi?

Senin adam dediğin bu değil, ben değilim, di mi?

Zorlandığınızda; yukarıdaki x işaretine yöneliniz, başlamadan bitsin, iyi mi?

15 Haziran 2010 Salı

ŞAŞALAK

Yaz, deniz-kum, birde; bıldır bıldır bacak, dekolte, yani çıplak kadınlar, taze, şuruplu muhallebi gibi kadınlar, ten, kırmızı oje, ve balıklı göl gibi adeta al ve götür tarzı, yer gök vede ortası kadın kaynıyor, sanırsınız aralarında güzel olmayan bi tanesi bile yok, ama büyü neticede, kadın büyüsü, baharın ve yaz mevsiminin çiftleşme etkisi, dikkatle bakarsanız aralarında elle tutulur güzel bir tane bile bulmak zor, zira; açsınız, mangalda etler, kim bakar hangi et estetikse onu yerim diye? Mevzuu anlaşıldı ama mevzuu bu değil,

KIŞIN ZEMHERİSİNDE NEREDEYDİ BU ULVİ LEZZETLER SERGİSİ?

TEVAZU CARD

İşte size kankanızın sunduğu en cazip hizmet:

TEVAZU CARD

BU KARTIN SAĞLADIĞI İMKANLAR;

Taksit yapar, para yerine geçer, taksit erteler, puan kazanır, nakit çeker, dakika kazanır, ekstra taksit yapar, her yerde geçer, mil kazandırır, borçlarınızı erteler,

Hatta ve hatta

Kimlik kazanır, güven kazanır, kişilik kazandırır, adam eder,

Yuh artık diyeceğiniz şekilde;

Yetenekleri geliştirir, dost kazandırır, insana sevgiyle yaklaştırır,

Ağlamak istiyorum diyeceğiniz en büyük özellik,

Öbür dünyada da geçer.

14 Haziran 2010 Pazartesi

BANKALARA SON UYARI !

Kalite ve seviyemden taviz vereceğim bir yazı... Zaten kalitesizlik ve seviyesizlik yapmadan kimse sizin düzeyinizi tartamaz. İyi çocuklar düzenli olarak tecavüze uğrar, kötü çocuklara tecavüz imkansızdır.

Ne oldumcu, buldumcuk, kolejli kılkuyruk çocuklarındünya oyuncağı, ve tescilli orospu çocuğu bankalar!

Kıro, maganda, GÜNDÜZ SAPIĞI, kanunların kanunsuzluğu bankalar....

İşgal kuvvetlerinin monşeri, kayyumu, şeytanın avukatı bankalar. Sizlere olan gıcığım 1990 lardan kalmadır, son zamandaki hilkat garibesi haliniz ve cüretiniz bu yazıya sebeptir.

Bilgisayar oyunu şeklinde kaderimizi çizmeye çalışan online ibneler,

Atatürkümüz; sizi tarif ederken dahili bedhahtlar olarak tanımlama yapmıştı. Ünvanlarınıza ekleyin.

Türkiye ......... Bankası ticaret ve dahili bedhahtlık A.Ş.

Bir meydanda karışıklık olursa, parkeyi tezgahınıza itinayla yerleştiren kar maskeli bütün adamların ihbarını adresime yapınız, muhatabınız benim.

İnsanların sabah güneşini karanlık bir kışa çevirme müdahelesini yaptığınızda, sonradan yavşaklık ederek dönmeye çalıştığınızda, asla sözünüzü çıktığı yere sokmayın, çıktığınız yere 39 yılın acısını tıkmaya hazırım.

Gecelerde, mekanlarda, otellerde, tatillerde boy gösteriyorsunuz, kadınlarınız erkeklerinize ve erkekleriniz kadınlarınıza cinsel birlik kurmuş, sadece birbirinizi sikiyorsunuz, KENDİ ELİTİNİZİ KURMUŞSUNUZ, her türlü para hareketinin kazancını online hesaplarınıza yüklüyorsunuz, kendinizi bu toplumun ELF'LERİ OLARAK GÖRÜYORSUNUZ. Bütün toplumu ancak kendi kurallarınızla kategoriye sokmuşsunuz, mahkemelerin yerini almışsınız. Besleme yılan bizi yemeye kalkmış. Şimdi aşırı beslenmeden kaynaklı toplum düşmanlığınız için sizi uyarıyorum. Kan kaybı ile zayıflama diyetini yada tehdidini ciddiye alın, almazsanız ananızı babanızı kardeşinizi gündüz gündüz kuru kuruya sikmek boynumun borcu olsun. Klavyenizin bütün tuşlarınızı teker teker anüsünüze sokmayan mustafa, mustafa değildir. Kollayın kendinizi pezevenk güruhu. Bu halk neymiş be abi demeniz ve plazalarınızı terketmeniz yakındır. Kul hakkının faizini ödemenin asla ve asla son uyarısı yok, bilesiniz.

Hep siz bana son uyarı gönderecek değilsiniz ya, buda benim son uyarım. Nasılda tırsıp, titredi ibneler, orospular, donları aşağıya indirmekte üzerinize yok, sizi gidi plaza çocukları, sizi gidi amatör tefeciler, sizi gidi mevduat pezevenkleri, sizi eşeğe bindirip, katran ve tüye bulamayan mustafa temerrüdün taa dibine düşsün. Size karanlık kuytularda eşşek benzeri tecavüz etmeyeni askere maskere almasınlar.

Nefret ediyorum sizden kahpe bankacılar, adi herifler, nefreti bana yakıştırdınız ya, helal olsun size bütün haramlar.

12 Haziran 2010 Cumartesi

OROSPULUK HERYERDE

Fuhuş sektörü, olması gereken natürü itibariyle yazılı olmayan kurallar çerçevesinde devam ediyor.

Fuhuşun en önemli göstergesi zaten kiralık kadınlar ve arkasındaki organik çeteler. Organize demek istemedim, resmen organik. Çünkü fuhuş olan her yerde çete türemesi doğaldır. Küflü ortamlarda mantar türemesi, yazın serin taş altlarında solucan partisi gibi.

Bugünkü kavram; organik fuhuş.

Yaşlanmanın yan etkisi nedir, bilir misiniz dostlar: Hatalar ve günahlar her an gözünüze ayan beyan gözükür. Gençliğin hırsı, enerjisi, hareketin kinetiği, aşırılıklar ve hadsizlikler adeta vücuda bürünür ve gözünüzün içine girer. Şeytanın Ö.S.S. sine yada oyunlar girdabına girmezsiniz. Şeytan artık size şirin gözükmez. Sadece dostların, sadece huzurlu bir yemek yemenin, sağlığın, ve ne bileyim, sorunsuz sıçabilmenin derdine düşersiniz. Ölüm; başucu kitabınızdır.

Şeytan artık size görünür olduğu için ondan kaçınırsınız ve artık o sizin için bir komşu esnaftır. O size, siz ona alışırsınız. Onun dükkanından kaçınmazsanız, sizi yer bitirir ve affı yoktur. Şeytan da bir melektir, ve günahları için vicdan azabı duyar.

Peki bu şeytan neyin ticaretini yapar, sermayesi neyden oluşur, envanterine neler kayıtlıdır?

Cevabı basit, birbirini tamamlayan ürünler silsilesi.

Ana ürün kibir, yardımcı ürünler ise hırs, aşırı enerji, kolaycılık, seks, felsefe, iktidar olma yada önden gitme isteği, öfke, yoketme isteği, ego,

Dünyanın en iyi defans yapma felsefesine sahip olduğunu düşünen kişi olarak, heryerde orospuluk olduğuna, iki lafımızdan tekinin mutlaka şeytanı barındırdığına, ve şeytanı her ne kadar geride bırakırsanız bırakın, mutlaka Allahın insafına kaldığımızı unutmayın.


Burada başlığa bakıpta size "karı telefonu" yada "fuhuş mekanı" önerisi sunacağımı zannedenler yanıldı. Malum dükkanda çalışmıyorum zira.

10 Haziran 2010 Perşembe

FANTAZİLİ KURMACALAR SİLSİLESİ

Hayatı, kozmolojisini, uhreviyatı, sosyaliteyi kişisel mahkememizde sorgulayıp duruyoruz. Bunların altına bazı kilimler seriyoruz.

Neden?

İnsanda mevcut ilahi nefesin yansımalarını taşıdığımız için. Bende bu pazarda bir tezgah açtım, yeri göğü yakan adam rumuzlu bir "çarşafçı" olarak. Yada bohçacı.

İsteyen benim çarşaflarımı dolabının altına sersin, isteyen benim kilimlerimi sosyetik müzayedelerde nadide bir parça olarak sergilesin, isteyen kendi en değerli varlıklarını sarsın yaygılarımla, demekki;

mustafanın bloğu insanlığın ortak bir değeri.

Söylem teyze, Nüzeyyen, ve yaklaşık isimsiz takılan 10 kişi ise en major müşterilerim. Sizin için herşey kredi kartına sonsuz taksit, üstelik tefe farkı yok!

Başlığa gelirsek;

İşte size numuneler.

Cehennem denilen mekan acaba fiziki olarak dünyanın merkezinde olabilir mi? Lojistik açıdan. Tanrının lojistiği. Sıcak mı sıcak, gizemli mi gizemli.

Berzah aleminde Allahı, varlığını, birliğini tanıyacağımıza söz vererek, dünyaya geliş izni aldıysak, cehennem bir nevi sözümüzü tutmamanın cezası olarak sadeleştirilebilir mi? ( kavrama bakarmısınız, Cehennemi sadeleştirmek. )

Kadınları devamlı erkekleri eleştirmeleri, cinsel cazibe ile onları çekim etkisine almaları, yani kadınların bütün dünyasını erkekler üzerine kurmaları, acaba sonsuz yaşam döngüsünün devamını sağlayan motor işlevi görür mü?

Hayır söylem teyze hayır; anladığın gibi değil, kadınlara motor demedim!

Aklıma geldikçe devam :)

9 Haziran 2010 Çarşamba

YOLUN AÇIK OLSUN NECDET HOCAM

Allahın rahmeti üzerine olsun, mekanın cennet olsun, senin için söylenecek ne varsa; senin olsun sayın Hocam.

Sen dünyaya nimet olarak gönderilmiş hayırlı kişilerden biriydin, hatta hem iş, hem aş, hem bilgi, hem örnek kişiliğinle, bir gemi dolusu adamın bile yapamayacağı işi bir ömüre sığdırdın. Hayır duaları seninle olsun.

Sen, bunları yaparken, aileni, çevreni, sosyal sorumluluklarını ihmal etmedin, en önemlisi Allahı ihmal etmedin. Allahın takdiri seninle olsun.

Sen varlığınla doldurduğun büyük bir misyonu babasız bıraktın ama, bu boşluğu doldurabilmeleri için bir fırsat bıraktın senden sonraki insanlara, peygamber komşun olsun.

Yüzlerce kitap yazdın, bir o kadar hikmet ve yaşanmışlığı belleklere kazıdın, yattığın yerde bütün mahzun güller seninle olsun, hakkını helal et, hakkım varsa helal olsun necdet hocam..

4 Haziran 2010 Cuma

HEPİMİZ ŞİZOFRENİZ

"İnsan olan her yerde kirlilik unsuru vardır" derdi alay komutanım izmaritçi albay cevdet. Aslında sözü askerleştirerek söylerdi, orjinali şöyle. İNSAN UNSURUNUN OLDUĞU HER İSTİHKAMDA ÇÖP MEVCUDİYETİ OLACAĞI AŞİKARDIR. Bitiyorum şu askerlerin Atatürkleşme vaziyetlerine.

Aşk yaşanmış her bedende, rüzgarlar yakacak ten bulur, bu kalıp ise bana ait.

Yemeyenin malını yerler, bu söz medeni topluma ait.

Hepinizi çoook çok seviyorum; bu söz ise programını bitirmek üzere olan radyo w-cey lerine.

Şimdi bu sözleri bir potada eritip, hercü merc yoluyla dünyaya yeni bir söylem getirelim, bakalım logaritmik aforizma olacak mıymış:

Ten yakacak insan seviyorum rüzgarlar...
Hepinizi bulur yaşanmış kirlilik unsuru,,
Çook olan aşk her bedende vardır.
Yemeyenin malını çok yerde yerler..

Söylem teyzenin feysindeki aforizmalara benzedi sanırım....