12 Şubat 2010 Cuma

EŞŞEĞİN AYAĞI

Bir memleket var geçmişte bir yerde, huzur dolu bir millet.

Tesadüf eseri değil, padişahı çok bilge.

Refah, adalet, sevgi, bu milletin bileşeni.

Yinede padişah endişeli, meraklar içersinde, buyuruyor ki;

"Memleketin her caddesine, evine, bir ip gereceksiniz, fermanım odur ki, bir meselesi olan bu ipi sallayacak, bu ipin ucudaki çan çaldığında haberim olacak."

Ferman verildi, ip gerildi, aradan haftalar geçti.

Bir Allahın kulu çekmezmi bu ipi?

Neden sonra bir gün ses geliyor çandan. Padişah merak edip soruyor hemen candan:

-Bakın bakalım kimdir bu çanı çalan, meselesini öğrenin, gelin bana haber verin.

Araştırıyor muhafızlar, dere tepe yol gidip, kime sordularsa cevap, yok hayır biz çekmedik.

Bir yıl geçiyor su gibi, kim bu ipin ucunu çekti. Sonunda görüyorlar, bir eşşeğin ayağında ipi.

Padişaha geliyorlar: Padişahım ipi çeken eşşeğin biri, boşuna teptik bunca yeri.

-Olmaz diyor padişah, araştırın bakalım, neden çekmiş o ipi, öğrenin sebebini.

Bakıyorlar ki sebepsiz değil, eşek köylü bir ihtiyarın emektarı. Bunca yıl çalıştırıp, sokağa salmış hayvanı.

İşte mesele diyor, padişah akil biri. Bakımını üstlenip, maaşa bağlıyor eşşeği.

Siz siz olun, merak etmenin ötesinde merak buyurmaktan çekinmeyin. Sonra eşeğin ayağında ip olup tepinmeyin. Padişah değilsiniz ama, eşşeğin hakkını yedirmeyin, yada eşşek olup hakkınızı yedirmeyin. Tercih sizin.

(Bir bilinen hikayeden alıp, kendime göre kurguladım, sonuç cümlesini de uyarladım.)

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA, BİR İNANSA....

Şu dizileri, mankenleri, imaj yaratıklarını, sanal dünyayı, hayal tacirlerini, velhasılı bütün tüketim tetikleyicilerini sevmiyorum, sevmeyeceğim.

Bana karşı çıkan bir insanlık kurumu var, sessiz çatışmamızda. Diyorlar ki: Hayat başka türlü nasıl geçer, gel aramıza katıl, ömrünün ızdıraplarını tüketim köpüğü ile sıvama yapalım, tükenirken tüket, yolu yarıla, bitir.

Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla dolu, her ölü genç ölüdür tezleri ile karşıma çıkıyorlar.

Her insan inandığı şekilde yaşar, inanmasanızda diyorum. Ben şu bloğum ve sergilediğim kişilik ile, kendime bir yaşam desteği yaparken, asla insanlığa bir model oluşturmanın derdinde değilim ki..

Ben, asla patronu, müdürü, zengini yağlayamam, çünkü o yağ varya, ilerde kazığa sürülür ve o kazığa ben oturmak zorunda kalırım diyorum.

İşyerinde ipe sapa gelmez yalanlarla ve dedikodularla şahsımı yıpratanlara karşı, yaptığınız her zan ile cehennemde sizi yakacak olan ateşleri harlıyorsunuz diyorum.

Ben, benim rızkımı yiyenlere diyorum ki, mutlaka bir izleyen vardır, benim haberim olmasada, o izleyen sana çok kötü kızıyor, ve senden bu rızkın hesabını ateşler içinde soracaktır diyorum.

Kalbimizi attıran bir nur var içimizde, yada enerji, yada başka rabbani bir şey. Allaha borçluyuz diyorum. Her borcun hesabını vermek bize mümkün değil diyorum, demiyorum yaşıyorum...