14 Mayıs 2016 Cumartesi

Yaşamdan Kalabalıklar

Beyoğlunda geziyorum, tünele doğru odaklanmış ara sokak şaraphaneleri ve önlerinde yüzlerce masada bir sürü elite genç. Yoğun bir sohbet ve gözlerde gülen nağmeler ile söyleşen mini mini söylem adayları. İçiçelik, planlar, övgülü sözler. Kimin ne dediği diğerinin ne dediğine karışık bir gürültü şelalesi. Genç kızlar kendilerini pahallı gösterme, genç erkekler ve biraz daha olgun erkekler ise karizma ile bedava damlanmak derdindeler. Özü özeti bu.

Canlı musiki sesini dışarı vermiş bir bar a dahil oldum. Canlı müzik topluluğunun canı burnunda. Birazdan püfertuarlarını bitirip, diğer bir mekana kulaçlama içgüdüsü ile 8/8 çalıyorlar. Her gece barda çalsın sazlar felsefesinin mevsimlik ve ticari bir pazarlama argümanı olduğu açık, apaçık.

Bir çalgıcı almış kemanı kemaneyi, huşu içinde icrada, etrafı yarım çember, huşu kuyruğunda izleyiciler. Orjinallik dileniyorlar, haftaya bilenirken.

Mc hamburgercilerde bir özgün topluluk, ham ham, akşama kadar hamburger, dünya obezler federasyonu temellerini atıyorlar, zaten her zaman kendi dünyalarında, kız ve oğlan tikiler.

Meydandaki Türk kökeni yerli sarımsak hamburgercilerinin önü bi dolu olgun ve milliyetçi hamburgerci. Doğu batı kültürü, tatlı suyun tuzlu suya karıştığı yer, bunlar bütün stokları yer.

Anıtın orası buluşumculardan adeta yer gözükmüyor, konsept profillerine göre birazdan diğer kalabalıklara harç olacaklar. Merc olacaklar. Meşk edecekler.

Çiçek sokağı sakinleri, birer metrekare dünyalarında, kıçüstünde mutlular, birazdan bahşişçioğlu çingeneler gelecek, bu kalabalığı zayıflatacaklar madden, cidden.

Birde sokakta yürüyen düş gezginleri. Onların çoğu seçimdeki kararsızlar. Nereye sapılacak, bu gece neye tapılacak, nasıl olsa yatılacak, rap rapa da rapa rap.

Ben kendi kalabalığımdan bu kadar laf çıkarabildim, buna da şükür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder