2 Mayıs 2016 Pazartesi

Kül Tabağı

Demek trenlerin yoluna atlayabiliyorsun, Demek devler sofrasına oturabiliyorsun.

Demek ben haddimi bilmem, bilenlerle de aşık atarım diyorsun. Demek uzayda tek başıma kalsam, yinede kimseyi çağırmam diyorsun. Demek kor olsada dağlarda gezerim, karşılığı olmayacak günlerin esiri gece olurum diyorsun. Demek halden anlıyorsun ama ismin -de halinden anlamıyorsun. Demek hayatında hissetmediğin vahşi bir dağ aslanının demir pençesini istiyorsun.

Demek uçurumlardan süzülebirim diyorsun ama hayatta bir kez olsa bile değer diyerek. demek ateşli bir bedenden kalacak kül olmayı düşlerken, ateşi özleyecek kadar karanlık kutuplardasın.

Demek şiddeti ve vahşeti de hayatın bir rengi olarak görüyorsun. Hatta bu renklere gözünü açarak gerekirse gözlerimden bile olurum diyorsun. Hayatımda kayıtsız kalınmayacak bir rüyanın sahneye koyulmasında, başrolü oynarım diyecek kadar da meydan okuyorsun bana ha, küstah...

Daha bir sürü kelime'mi sırf bu cinayeti yaşamak için bağrında eritmeye hazır mısın, kül olmaya ve rüzgarlara karışmaya?

Öyleyse sana en keskin bıçaklarımı, mitralyözlerimi, karındeşenlerimi, fırtınalı yağmurlarımı, ve dikenli pullarımı çıkarıyorum tavanarasından. Sonunu düşün istersen ve kahraman ol, ben sütten kuzuyum, paşaların kızıyım, saltanatın ışıltısıyım de ve ipeğine sarılıver ....

.SEN BİLİRSİN.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder