16 Nisan 2016 Cumartesi

WC REPORT

Vatandaş tahsin, yeni dünya düzeninin bir vatandaşı olarak, bir pazar günü yegane keyfi olan 1,2 metrekarelik tuvaletinde zorlanarak sıçmaktadır. Bütün hafta katı yediği için haftada 2 ye düşen hacet sayısının ikincisini yaşamaktadır başka bir deyişle. Bir yandan da haftalık 1 paket limiti olan uzun maltepesininden duman fışkırtmaktadır. Tuvaletin 20x25 cm havalandırmasından çıkan dumanlar görene yangın hissi vermektedir.

Karısı naciye içerden seslenir, tahsin geberesicesi, çabuk çık heladan, çocukları yıkacayacağım, çıkarken tenekeden su dök helaya, bokunun üzerine. Son sıçısın olurda kurtuluruz inşallah.

Tahsin ahlana vahlana maltepenin filtesini de içerek doğruldu. Tenekede kalan su ile aynı zamanda çocuklarında yıkanacağı gerçeğiyle kıç vadisini taharetledi. Hayatı tasarruf olmuş, gece rüyasına bile tasarruf sokmuştu. Eli yanlışlıkla sickine değidi, en son karısıyla geçen kasımda cinsel ilişkiye girdiğini hatırladı, acaba hafta içi bi akşam çocukları yatırdıktan sonra karısından istesemmi diye düşündü, tam bu düşüncelerde iken karısı kapıyı yumruklayınca mecburen hem hayallerinden sıyrıldı hemde donunu yukarıya sıyırdı.

Suları kesikti 5 aydır, cinsel hayatının faturası ile su faturası eşlenmişti. Tenekedeki su ilişki için yeterli değildi, kemerburgazın burgazındaki gecekondusundan tenekeyi yüklenmesi ve göktürk caminin abdest yerinden su doldurarak eve gelmesi nereden baksan 1 saati buluyordu, birde nereden baksan 3 dal maltepe.

Elektrikleri ise 3 aydır kesikti. Karşı sokaktaki terkedilmiş villanın, 2b mağduru villanın kaçak elektriğini çekmişti, yaklaşık 100 metrelik 2x0,75 düz elektrik kablosu ile. Ama ne zaman gelse boğaziçililer, ( boğaziçi elektrik dağıtım görevlileri ) bu kabloyu söküp yanlarında götürüyorlardı. Son iki ayda 2 defa 10 liralık extranın extrası masrafı olmuştu. Mecburen kablo alınacaktı. Yani 3 paket maltepe alamayacaktı. Olsun, ihtiyaçlar keyiflerden daha önemliydi.

Kağıthanedeki ambalaj-karton firmasında, ki bu firma daha çok fason çalışır, ayda 500 lira maaşla-sigortasız çalışıyordu ama ustabaşına 50 lira kaydırmalı. Haftada 6 gün toplam 55 saat çalışıyordu, yemeksiz. Ama her ne hikmetse işyeri sahibi hikmet bey'in bütün uygulamaları sanki sigortalı çalışıyormuş gibiydi. Yılda 5 gün ücretsiz izin, sözleşme, ve tazminattan feragat şeklinde. Allahtan yola para vermiyordu, çünkü minibüsçü memleketlisiydi, erzincan refahiye hesabı.

Bir sıçımlık aşamada bütün bunlar kayıp gitti göz önünden. Aslında iş başka sıçık başkaydı, işle sıçış birbirine karışmıştı, işle hayat birbirine sarılmıştı,

olsun hepsi boktandı zaten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder