2 Ocak 2010 Cumartesi

Ben nasıl fenerbahçeliyim mevzuusunda

Aidiyet sıralamasının başlarında taraftarlık gelir. Herkes için farklı bir yaşanmışlık yatar takım tutma geçmişinde.

Ben ve fener birlikteliğinin başlangıcı 1o lu yaşlarıma dayanır. Yani ilkokul sıaralarında takım tutma kavgalarına. Sonra bu girdaba balıklama düşmek gelir.

Neler neler yaptım fener için neler neler...

Bir şampiyonluk maçında sabah 5 te kalktım saat 8 de tribündeydim. Ama öncesinde mahalleye püskürtme yazılarla fenerbahçeyi çizdim, inat gibi, başkaldırı gibi.

Bir avrupa kupası maçında gözüm televizyona kaydı ve o gece tesadüf bir kızla çıkmıştım. Kız sonunda isyan edip evine gitti, ama maçı kazanmıştık.

Trabzonla trabzondaki 2-1 lik maçtan önce, tüm Türkiye laz oldu, kahveci bile salonunu sadece lazlara ( gs-bjk ve diğer ) ayırmıştı. Ama ben sabahtan meşhur bantımı yapmış ve bunun üzerine futbolcularımızın resimlerini yapıştırmıştım. Bant kafamda bütün gün etnik şahıslar gibi dolaştım, görenler avare diye dalga geçti, bende ise o hain gülümseme. Ve devrim 84 dakida gerçekleşti. Bütün Türkiye morötesi, ben sarı ve lacivert. Daha renkliydim ülkeden.

Ya İzmire cep harçlığı ile gidişim. 70 bin kişilik maça, ve şampiyonluğa 103 golle ulaştığımız yıllara.

Ya da beşiktaşlı fanatiklerin arasından seyrettiğim 5 maç inönüde?

Ya 3 sıfırdan sonra devre arasında öğlen namazı kılarak, haksızlığa isyanım? Ve o zamanlar kaybettiğim malboroları faiziyle geri alışım...( ki sigara migara içmezken )

Şimdi bana feneri soracaksınız, karşılığını 100 hikaye ile alacaksınız, geriye sadece tanımlamalı cümleler kalıyor.

Sadakat, isyan, güç, mucize, teselli, ses kısılması, kardeşlik, amaç, sinerji, coşku, kurtuluş, ne bileyim abi Karasevdanın sınırı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder