13 Mayıs 2016 Cuma

ŞEHRİN RUHSATI

Motorlara yöneldi, bu şehir motorlarla doluydu, gar gar gar.
Birine binerek ancak varolabilmenin dayanılmaz hafifliğine ulaşabilmenin derdinde. Yada kısaca işine yetişecek.

Sanki motorun ve motorcunun derdinde...

Uzun yıllar sade suya tirit, yada tirad banıyordu.
Adam kırkına kırk ambar dayamıştı. Bütün söylemleri sessiz çığlık olan, ama ilahi, köpek düdüğü gibi, sadece meleklerin duyarak dudaklarında ıslayabildiği.

Günler uzun ve terliydi, vucudundaki suyu koruma amaçlı gidip geliyordu. Yarısının çoğu su olan vucüdün nemini korumak için gidip gelmek, ne zoraki bir senaryo, ama yaradan yazmış, sanki her yaptığımız manalıymış gibi, her oyunumuz oskarlıkmış gibi.

Acabalarına gülümseyerek baktı, acabaları faydalımıydı zararlımıydı, ki bunu zamana batırmadan bilmek imkansızken. Acabaları aynen ağzını açmış doymayı bilmeyen kuş yavruları, ama onlarsız hayat çok durağan olurdu, hatta taksim sarıyer hattına sondurak olurdu.

Ne zaman emekli olacak ve hapı yutacaktı, ne zaman selası verilecek ve kaç kişi onun hakkında aklından ne üfürecekti, ama bir motora atlayabilmenin telaşında bu sorular mı yoksa motora atlamak mı manasızdı, onuda falcı tavşanlara bırakarak halletti.

Güneşe baktı, ulan doğma birgünde, birgünde izlanduslar gibi 2 gün geceden geceye varsak dedi ama tabi izlandada doğalgaz faturalarının yüksekliğini düşünmeden. Beyindi ona bi sürü fare tuzağı düzen.

Aşktı belki geceye nanik çekmenin ruhsatı, belki zamana patinaj çektirmenin alayı. Fakat aşk kullanılmış bir krediydi ve çoktan temerrüde düşmüştü, bi daha asla cinsinden ama bi daha olsa iyi olur dedirten.

Oradaydı tekne sırasındaki bacakları ağdalı pırıl pırıl kadın, oradaydı içeri bedavacılar kaçmasın diye dikilen bekçi, oradaydı karabataklar,

Aynı yerde 20 küsür sene önce bir kızın ismini türkbankın bankına kazıdığında nede sütlüydü hayatın tadı. Aşk; şehir malına zarar vermeden mümkün değildi, aşk şehrin duvarlarına işemeden de mümkün değildi, belki akşama bir saygı duruşu yapardı 20 yıllık aşka naziren.

Sonra deniz sekiyi düşündü, acaba eroin içiyor muydu devamında, acaba klarneti üfüyormuydu gizliden?

Sonra sosyetede dönen seviyeli beraberliklere takıldı, buydu gazetedeki gündem.

Daha ne kadar olgun olsam diye düşündü, pırıltılı ağdalara göz kesmişken, ama ister ağdalı olsun ister kıllı, herkesin yolu aynı motorda kesişiyordu, kıllı benimki diye düşündü. Hatta ekledi kıllı ama akıllı.

İşte beş milyon insandan birinin beş milyon hayalinden biri, artık bi zahmet siz çarpın hayalleri ademlerlen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder