28 Nisan 2016 Perşembe

KONTRAATAK

Hayat durdurulamaz savaş trenleri gibi korkutan hızlarla üzerime geliyor. Sağda solda sağlı sollu düşman tuzakları. Ne için savaştığımı bilsem keşke, hücrelerimi daha iyi örgütleyebileceğim. Düşüse paraşütsüz başlamış acemiiler gibi kuşlardan bulutlardan medet umar durumdayım. Yada çocukluğumun apansız zuhur eden süper kahramanlarından.

Keşke yeteneklerimi sergileyebileceğim isimsiz bir kahraman olsada düşüşümü nihayetlendirebilse. Ona arya söyler, lambada yapar, ünlü taklidi ile neşesini arttırabilirim yada bir fıkra anlatarak.

Bir düzenin düzeneği olmayı yedirebilseydim kendi kendime negüzel düzenden beslenebilecektim. Oysa 2 metrekarelik ağılında günlük yiyeceği belli olan, süt verimi ölçümlenebilir, mezbahaya gönderilme vaktini bekleyen bir büyükbaş olmayı sindirebilseydim diye halen daha tereddütlerim de yok değil. Sanki yaradan bana savaşçı kimliği vermesemiymiş neymiş?

Kullanılmayan yetenek yetenekmidir diye zihnimi bulandıran oportunist sorularlada karşılaşıyorum zihnimde. Oysa zamanında birçok kişiye -sen akıllı adamsın ama aklını kullanmayı bilmiyorsun diyen başkasıydı. Tarih işte böyle seni altına alır, hatta inletir.

Zuhuratbaba keşke zuhur etsede şu karmaşık zihnimi çözse diye düşünmeler sonucu zuhuratbabaya gitmeyi de düşünmek içimden geçiyor.

Ama bilki garbın afakını sarmışsa bile senin garbın kadar serhaddin var, medeniyyet dediğin takma dişle seni ısıran canavar diyerek, birşeylere saldırmaktan korkmamak lazım.

Seni gece kabuslarında korkutan şey bir hayal düzeneğinden başka nedir? Hayallerin ağırlığı tartıldığında bilimsel olarak birkaç gramdan ibaret değilmi? Ölçmeyi deneyenler yalan söylemiyorlar değilmi? Uyandığımızda bir soğuk duş ile bu zehir şebekeye karışıyor, ordan denize, ordan bulutlara ve yine üzerimize yağmıyormu kabuslar? Nereye kadar...

Her kırılma noktasından sonra birşeyleri kırmayı denemek ise varoluşun en klasik sahnesi olsa gerek.

Sana sağlı sollu yumruk darbeleriyle burnunu kırmak, kaşını yarmak, veya çeneni kaydırmak ne kadar çekici geliyor ey hayat, sevişirken acı duymaktan ne kadar zevk alıyorsun. Ne kadar feminensin ne kadar cilvelisin, ve bu akşam boşmusun ey hayat?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder