23 Ocak 2010 Cumartesi

FAŞİONİZM

Dünyasal olarak çizgiyi geçmiş insanların ömürsel aktivitesi. Şık, farklı, çarpıcı, rüzgarlı ve karizmatik, veya seksi olabilmek adına giyim ve imaj çılgınlığı.

Moda sayfaları, tivi programları, ve cemiyetten bize yansıyor faşionizm. Birde ikoncanlardan, yani modacıların gazıyla kendini heykelleştiren uç kadınlarda gövdesini buluyor.

Pompei yaşam tarzı, solmaya mahkum.

Bilmem ne sosyetik bayan, parise gidiyor, poşetleri dolduruyor, moda defilelerine katılıyor, sonrada zevkini bize yansıtıyor.

Davetlerde resim vererek bütün çabasını sergiliyor, şık yada rüküş ilan edilelmek suretiyle kazısına devam ediyor.

Yani ben sabah erkenden yatağımı terkedip, bilmem hangi fabrikadaki hayriye yenge 700 liraya paketleme yaparak, kargocu remzi karda kışta paket teslim edip, madenci zekeriya sabah altı vardiyasında nasırlarından sızan kan vasıtasıyla bayan benardatte veya betina hanımın uçak biletini temin ediyor. Çabalarımız ve emeklerimizde tekrar tanıştığımız görüntüleri moda olarak, son haline erişmiş olarak görebiliyoruz. Şu ibne mazlovun, yuvarlak mazlovun üçgenini kasdediyorum.

Birde sosyetik hanım ve beylerin, evlenerek veya nikahsız doğan çocukları olarak ta emeğimizin ete kemiğe bürünmüş halini görmek mümkün. Emeğimiz binevi piçkurusu oluyor. Ama günahı yok bebelerin, sonradan, ergenlik vakitlerinde onlar da altın çarka dönüşüyor.

Faşionizm dediğim; engizisyonun hizmetkarı aslında. Yahudi fırınlarında size yolgösteren hemşire, son anınızın son şahidi, güleryüzlü, sadece işini yapanlardan.

Sadece kıyafet bazında değil, duygu ve düşünce bazında da faşionist olanlar var. Bir tanesini devamlı yazıp duruyorum, o ise hediye kimliğini beğendi, takıp takıştırıp seyyanen geziyor yaşamlarda. O hep öyleydi, kıyafetiyle öndeydi.

Dütdürü teyzenin insansız uzay uçuşları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder