27 Aralık 2009 Pazar

SALLANTILI YORUMLAR

Biraz biraz 300 yazıya doğru vardırmışım literatürü. Hiçbir ticari kaygım yok, estetik kaydım yok, imaj derdim yok, reklam amacım yok, eleştirilme kuruntum yok, evet yazılarımda herşey var ama bu saydıklarım yok. Düşünebilen beyinler için esas zenginlik burada yatıyor olsa gerek.

Birazda hayalgücü eklentili bazı geyikleri beslemem gerektiğini anladım. Bu saydıklarım aylar veya yıllar sonra karşıma mevzuu olarak gelir ve içten içe gururlanırım benderya. Mesela günlük hayata bazı deyimler karıştırdım ve sıkça kullanılan kalıplar haline geldi desem, hiçkimse buna inanmaya yanaşmaz. Çünkü bunlar anonim, ve bende anonimin bileşeni.

Mesela "geyik muhabbeti, mesela "gökten elmas yağsa bizim bahçeye dinazor üreme organı düşer, mesela "kalkmışın dini imanı olmaz, mesela çatır çatır livaata etmek, mesela "ilik gibi hatun, mesela "cirlop gibi hatun, mesela "beyin damcıklaması, mesela "kapı duvar, ve anonime karışmış onlarca belki yüz, deyimin ilk mucidi oldum. Aranızda bazıları diyecek ki, -git bunların teliif hakkını al! Yok anam yok, vererek mutlu olma hakkını aldım, bilmesenizde buradayım, yeter bana bu yeterlilik.

Şimdi bir iki tuhaf ve gereksiz bilgi daha icad edeyim, ki mecrasının ben olduğu kayıtlı olsun:

Klima.

Japonyadaki klimanjaro dağından gelen serin esintiler sonucu japonlar klimayı icad etmiş.

Viyadük.

Kralın görevlendirdiği dükler, evvel zaman içinde ırmakların üzerine köprüler yaparak, bu yapılara viyadük ismi verirmiş.

Atmosfer.

Işık ve canlılık manasına gelen fer sözcüğü ile gökten gelen manasına gelen atmos ile birleşince bu isim ortaya çıkmıştır.

Hamburger.

Hamburg, hamuruyla meşhurdur. Birgün bir Hamburglu bir anne, hamurun arasına koyacak birşey bulamayınca, Türk komşusunun getirdiği köfte ile hambugeri icad etmiştir.

Kartvizit.

Eskiden seyyah tüccarlar, gittiği bir adresi unutmamak için oranın tarifini "cardo" denilen deve kulakları derisine çizerlerdi. Zamanla bu işlem kurumsallaştı ve kartvisit oluştu.

Domino.

Eskiden mahkemelerde yargıç kimin suçlu olduğunu anlamakta kararsız kalınca, ilahi adaletten yardım isterdi. Bu yüzden ingilizce Cehennem taşı manasına gelen "doom inferno" taşları zamanla domino olarak kullanılır hale geldi.

Afrodizyak.

Avrupa nüfüsu zamanla üreme hızını kaybedince, misyonerler Afrikaya çare bulmaya gittiler, ve kara afrikalıların korkunç üreme gücünü bizzat test ederek, bazı bitki ve şurupları avrupaya getirdiler. Kelime manası latince "Afrika İksiri" olan şurup Afrodizyak kullanılır oldu, avrupa kurtuldu.

Vejeteryan.

Ortaçağda avrupada kilisenin baskısıyla eşiyle bile cinsellik yaşamaları yasaklanan çiftçiler, hayvanlarıyla duygusal ve ötesi ilişkiler kurmaya başladılar. Daha sonra başgösteren kıtlık sonucu, bu hayvanları kesmek ve etinden faydalanmak ihtiyacı zuhur etti. İşte bu çiftçiler duygusal bağları olan hayvanları yemeyi reddedince, ingilizce "reject" yani reddetmek manasında "rejETarian" lar ortaya çıktı, zamanla et yerine bitki yiyen manasındaki vegETarian sözü günümüze kadar geldi.

Bu günlük bu kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder