13 Şubat 2010 Cumartesi

ÖMRÜNÜZ KAÇ TRİLYAR DOLAR EDER?

Son yapılan araştırmalara göre 15-18 dolar, yani trilyar dolar cinsinden söyleyecek olursak, 0,00000000000018 trilyon dolar, türkçesi; en değerli insan 25 lira sınırında. Dolarada, markada, ahroyada, dinarada, sitterlinkede çevirseniz bu değişmiyor.

Hani aç köpekler gibi maddiyatın peşinden giden zalim insanlar, sizler varsınız ya, işte bunu siz daha iyi anlarsınız.

Rus karılar sevişme başına 100 dolar alıyormuş, yani altı "iyisinden" insan değeri eşittir bir sevişme. Aslında çok mantıklı. 30 milyon sperm saçıldığı düşünülürse bir sevişmede ( 15 milyondan 2 posta ) işi ucuza bile yaptıkları söylenebilir.

Kandırılmış spermler ise cehennemin yükselen hararetleridir. Bir şiir ile taçlandıralım.

Dünya döner, cehennem harlanır.
Sürtünme kuvvetiyle,
Belki bilincimiz hep kapalı olacak.
Olsun, noolacak?

Sen işine bak mustafa fendi,
Onurun onurunu kurtarmak kimlere kalmış,
Kibir şeytanın oyuncağı
Şeytanıda Allah yarattı.

Burada yazıp duruyorum,
Kayıtsız olmak kişisel tercihiniz.
Size cenneti vaadetmiyorum belki,
Ama okuyup, serinlediniz.

12 Şubat 2010 Cuma

EŞŞEĞİN AYAĞI

Bir memleket var geçmişte bir yerde, huzur dolu bir millet.

Tesadüf eseri değil, padişahı çok bilge.

Refah, adalet, sevgi, bu milletin bileşeni.

Yinede padişah endişeli, meraklar içersinde, buyuruyor ki;

"Memleketin her caddesine, evine, bir ip gereceksiniz, fermanım odur ki, bir meselesi olan bu ipi sallayacak, bu ipin ucudaki çan çaldığında haberim olacak."

Ferman verildi, ip gerildi, aradan haftalar geçti.

Bir Allahın kulu çekmezmi bu ipi?

Neden sonra bir gün ses geliyor çandan. Padişah merak edip soruyor hemen candan:

-Bakın bakalım kimdir bu çanı çalan, meselesini öğrenin, gelin bana haber verin.

Araştırıyor muhafızlar, dere tepe yol gidip, kime sordularsa cevap, yok hayır biz çekmedik.

Bir yıl geçiyor su gibi, kim bu ipin ucunu çekti. Sonunda görüyorlar, bir eşşeğin ayağında ipi.

Padişaha geliyorlar: Padişahım ipi çeken eşşeğin biri, boşuna teptik bunca yeri.

-Olmaz diyor padişah, araştırın bakalım, neden çekmiş o ipi, öğrenin sebebini.

Bakıyorlar ki sebepsiz değil, eşek köylü bir ihtiyarın emektarı. Bunca yıl çalıştırıp, sokağa salmış hayvanı.

İşte mesele diyor, padişah akil biri. Bakımını üstlenip, maaşa bağlıyor eşşeği.

Siz siz olun, merak etmenin ötesinde merak buyurmaktan çekinmeyin. Sonra eşeğin ayağında ip olup tepinmeyin. Padişah değilsiniz ama, eşşeğin hakkını yedirmeyin, yada eşşek olup hakkınızı yedirmeyin. Tercih sizin.

(Bir bilinen hikayeden alıp, kendime göre kurguladım, sonuç cümlesini de uyarladım.)

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA, BİR İNANSA....

Şu dizileri, mankenleri, imaj yaratıklarını, sanal dünyayı, hayal tacirlerini, velhasılı bütün tüketim tetikleyicilerini sevmiyorum, sevmeyeceğim.

Bana karşı çıkan bir insanlık kurumu var, sessiz çatışmamızda. Diyorlar ki: Hayat başka türlü nasıl geçer, gel aramıza katıl, ömrünün ızdıraplarını tüketim köpüğü ile sıvama yapalım, tükenirken tüket, yolu yarıla, bitir.

Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla dolu, her ölü genç ölüdür tezleri ile karşıma çıkıyorlar.

Her insan inandığı şekilde yaşar, inanmasanızda diyorum. Ben şu bloğum ve sergilediğim kişilik ile, kendime bir yaşam desteği yaparken, asla insanlığa bir model oluşturmanın derdinde değilim ki..

Ben, asla patronu, müdürü, zengini yağlayamam, çünkü o yağ varya, ilerde kazığa sürülür ve o kazığa ben oturmak zorunda kalırım diyorum.

İşyerinde ipe sapa gelmez yalanlarla ve dedikodularla şahsımı yıpratanlara karşı, yaptığınız her zan ile cehennemde sizi yakacak olan ateşleri harlıyorsunuz diyorum.

Ben, benim rızkımı yiyenlere diyorum ki, mutlaka bir izleyen vardır, benim haberim olmasada, o izleyen sana çok kötü kızıyor, ve senden bu rızkın hesabını ateşler içinde soracaktır diyorum.

Kalbimizi attıran bir nur var içimizde, yada enerji, yada başka rabbani bir şey. Allaha borçluyuz diyorum. Her borcun hesabını vermek bize mümkün değil diyorum, demiyorum yaşıyorum...

10 Şubat 2010 Çarşamba

ACUN'UN ARKASINDAKİLER

Acun diye bir vampirik vede ampirik şahsiyet, 3 yıldır yağmur olup, binamızın temellerine yaslanmış durumda, sevin yada sevmeyin.

Şu an yaptığı programlarda yanında oturttuğu şahsiyetlerin, yaklaşık 5 yıl öncesinde, yanlarına destursuz ve futürsuz giremeyeceği Acun ILICALI, 4 kapılı porş panamera ile sahte uzaylarına 7. vites ile tırmanıyor.

Bu sosyal vakıayı incelemek, dilimlemek ve pişirerek önünüze sunmakta, haliyle benim görevim.

Şaban sürümlerinin günceli. Aramızdan çıktı, zirveye kuruldu.

Türk halkının plaj alışkanlıklarını yine Türk halkına görselleştirerek sundu. Sarışın bol etli, verimkar hatunları soframıza yetiştirerek, onları ilah katından ekranımıza indirgeyerek. Yani mastürbasyonumuzun sabunu "acun" markalı.

Halbuki plajda güneşlenen hatunlar, benim gibi göbekli gözlüklü kele bile vermekten zevk duyacak kadar latif hatunlar olup, aynı gece aşkın roketiyle uzayda yıldızlara dokunmaya dünden hazırdır. Frekans ayarı ile biraz oyna, al sana sahte zafer.

Acun efendi ayrıca dış kaynaklı yarışma formatlarını, en yiğrenç ve aksiyon senaryolularını seçerek, sahte cennete dahlimizi sağladı. Yok aslanlar kanaryalar, yok türkler yunanlılar. ( Türkiye sürümünü türk yarışmacılar, yunan sürümünü yunan yarışmacıların kazandığını hatırlamayan vardır bu saf toplulukta. )

Acun ayrıca anadolu motifini, yani bir türk dünyaya bedeldir atmasyonunu çok iyi pekiştirdi ekranda. Yılanı öldür hakkını ver. Bir türk olarak, atalarımızdan sonra bütün dünyayı arşınlayan yegane adam. Sanki yüzerek, sanki yürüyerek, sanki kendi parasıyla fethe giden kumandan sanırsınız.

Acun dozu tutmuştu, artık nayetenek bir adamı daha fazla zerk etmeliydik toplumumuza. Türkselci, dijitürkçü, kellik ilaçcı, velhasıl, sperm bankası reklamında bile oynamalıydı.

Aynı zamanda iyi aile babası portresinide taşımalıydı Acun. İsmiyle dalga patlatılan, muhabir iken yaptığı sahtekarlıklar bile yüceltilen, parayla ropörtaj yapan, ve malumun ilanını en ustalıkla yapmak gibi bir yoltutuş sergileyen adam.

Şimdi, bir sürü proje içinde, bir sürü reklam peşinde, bir sürü eski yıldız kapısında. Eşkiyanın topuksuzu, şimdi altın varaklı tahteravanda.

Şimdi diyecek veya düşüneceksiniz ki, eski bamya patlıcan olmuş.

Su çekerse olur dostlar, genetiği uydurulursa olur, ama fazla ereksiyonda kalmaz.

Yeteneksizsiniz abi, kifayetsizsiniz, anlayışsizsiniz, akılsizsiniz, veee

takdirsizsiniz...

8 Şubat 2010 Pazartesi

Mustafa 10 milyon, Söylem lost bu maçta.

Yıllar öncesinin intikami duyguları sanal ortamda ödeşilmiştir, bazen deşilmiştir, ama sonuç ödeşilmiştir.

Sahip çıkmayıp, piçe bağladığınız her insan ruhu kırılacak ve eskiyecektir, eskimekte iken paslanacak ve bakterilenecektir.

İşin gerçeği ne biliyor musunuz?

Yansımanızda ne iseniz bir eksik yada fazla "o"sunuzdur. Söylem Teyze'de olduğu gibi...

the place where miracle occures in pages

Keira, The Knightley, woman, famous American actress, has awaken up in the evening with a scare face. She taken a bad dream. It shows her stage before death. All her friends together, waiting the death of Keira.

Then she asks herself, why I see it, is it message from somewhere? It was exciting of new explore of Keira's life time.

According her beliefs, she tries to search a holly sentence shown into the dream: --The man who burns both the earth and sky--. The pc shows the page YERİ GÖĞÜ YAKAN ADAM, via blogger. By the translator, she is full of the demand to explore this mysterios man.

The man of Keira, who is expressed himself in the net, is living in Turkey-2010. Her determinance is to visit him and ask all.

İn the airport of İst, by february, a woman with black glasses has landed by 747. The weather snowy and very cold. A dedective has meet with Keira. The first appearance of Keira has just started.

After a tight search, the connection is established with burning man. Namely Mustafa MEHİR.

İn the Kempinsky six stars otel, a curious woman and her mystery man having dinner. Keira asks: Mr MEHİR, what is the possibility of responce enough about my dreams?

May be this is a holly meeting. But for the understanding, I take the first Que. Talk about your dream?

İn a hell, an angel give me her hand, Keira, you became exhauted, you are invited to young deaths association. ( Y.D.A )

This is all the dream story.

Thats horrible for you, but in my country, an angel in a dream is acceptted as a well-sign. Only the succes of being a moslem shows us an angel. This is a gift from god. No mistake. But I'm also full about you, yor film, caribbean pirates, you remember ha?, I had a wonder about you miss Knightly, is this your truthfull name?

Yes, but I'm also full of curious.

Keira, please tell about your stage, are you happy, and sharing all the values?

I'm in the middle of hapiness, and wealth, but, there's something goes bad. All my belovers, we hadn't gone beyond, they felt an unefficiency. Then we said each other good bye.

Have you ever read my pages by translator, can you struggle to eat them?

Eating?

Oh, Im sorry, eating means to read the blog parts with meaning, all passages?

No have not yet:

She smiled: Eating, this is very smart, bat there is a similarity between reading and eating, ı just see.

Smiling both to gether, sincerely,

Kayra, yavrum, sen hiç 3 milyonluk birayla sarhoş olup taksimde göbek fırlattınmı, sonrada ortaköyde kumpir için 3 veya beş lira diye pazarlık ettinmi amelekan görl?

What??? I couldn't understand, but Im curious for it.

Yes, o.k. Kayra, start a friendship, skip the oscar ceremony and grammy award. Bende sikip onları, lets sleep for the İstanbul Majestik tour, have you see sultanahmet blue mosque?

Gerisini anlatmayalım dostlar, yengenize ayıp sallamış olmayalım.

Gezdik, eğlendik ama sevişme olmadı....

AMERİKAN BEAUTY

Yunaytıd steytz yuf amrika. Mistır prezzdan. Niuyoou, weeşintın, eleyy, oohayyoo.

Ortaokul çağlarıma rastlar amerikan kültürünü emmekteyiz geyikleri. Bu durumda şu anda hepimiz sünger olduk, bu da bi başka açı.

Bazı sıradışı arkadaşlarımın amerikaya gittiğine de şahidim. Orda sıraarkası olduklarına da. Bunlar şimdi kültür kurbanı mı oldu, yada 2,5. dünya vatandaşımı? şaşalar kalırım haklarında. Sembollerde yaşayanlar sıkışır kalırya arada adada.

Aslında amerika dendimi bendeki çağrışımı hollwut starizasyonunun kırmızı halısı. Kremanın kremasında ararım izlerini, kardaki ayakkabı izlerini arar gibi.

Kadınların yüzlerinde inci gülümseme, acaba iydikleri ne?
Erkekler imajinasyonel evlilik sahnesi, birbirini öpüşler, o sonsuz gülümseme.

Basın ve medya pezoşları, sanki regan-gorbaçov silahsızlanma görüşmeleri. Eee magazin dünyası, kus kürküm kus.

Markalar, sırt dekolteleri, kilo almasını gizlemeye çalışan artis aktris, mutluluk pozları, adını sanını koyamayacağım görüntü efektleri.

Holvutun en büyük bütçeli filmi de zaten kırmızı halı filmi.

İstediğiniz starın hayranı olun, taze dışkısını yiyecek kadar, sinemalarına üçer dörder gidin, dividilerini kapışın, eyvallah. Reklam olarak reklam yapın, onada eyvallah.

Mesajım şu:

Gerçeği bilerek sevmenin asaletini yabana atmayın, körükörüne metin şentürk yerine.