8 Ekim 2009 Perşembe

SON MODEL ARABA

Biz millet olarak yastık altında bir hayal saklarız.
Aslında seviye ile ilgili bazı yorumlara kaçan olacaktır. Benim buradaki niyetim yaşadığım anları tüttürmek.

Sabah bir tane önümden geçti mesela. Sahibini merak ettim. Dünyada ne kadar çaba emek ve statü sahibi olduğu aklıma geldi, zira "en son model" arabaya biniyordu.

Üç şerefeli 2010 model çağla yeşili cenaze arabası.

4 Ekim 2009 Pazar

an indian legacy..tata...

Bu markada ekmek yemeğe çalışıyorum acizane, geçici bile olsa biraz ekmeğimizide irdeliyelim dedim. Hem de konulara total bakış açımı paylaşmış olurum, katkı mahiyetinde.

Bi kere tatatuta dediğiniz markanın dahil olduğu grup dünyada 120 bin kişiyi istihdam ediyor, siz ise evinizdeki 1-2 kişiyi zar zor, bu demek ki büyük bir istihdam kaynağı. Zincirleme reaksiyonu ile 1 milyon ve dağılan toz bulutuyla on milyon kişi tatanın ekmeğini yiyor, müşteriler hariç.

Başlıca sektörler, demir çelik plastik danışmanlık turizm tekstil gıda temsilcilik ve distribütörler, işortaklıkları, her tarakta bezi olan bir kurum.

Otomotivi unuttum.

Bu krizde en son land rover ve jaguar markalarını da satın aldılar, cash on the table 1 milyar dolara.

Hindistanda ilk beş şirket içinde yer alan tata grubu, son yıllarda dış açılımlara merak sardı. Hindistan içi ciroları aslında gruba yetiyor da artıyor olmasına rağmen hemde. Mesela Türkiyede 6 model ile çalışsalarda, hindistanda 40 civarında model araç mevcut. Çoğu kamyon otobüs ve ticari araç türleri başta olmak üzere.

Türkiyede 12 yıldır tata markası mevcut, yaklaşık senede 3000 adet araç satışı var, isotlar grup bünyesinde, 80 adet hizmet noktası ile.

Dünyada çin tehdidinin en önemli panzehiri olarak hint malları gösteriliyor, yani eğer çin kontrolden çıkarsa, ekmek-uçak-uzay mekiği satmaya kalkışırsa, 1/10 fiyatına hemde, hint mallarıyla çini dizginlemek mümkün olabilecek. Bu olguyu küçümsemeyin, dünya krizinin bir sebebi de kontrolsüz büyüyen çin ekonomisi. Hatta bir kaçımız, çin malları yüzünden işsiz bile kaldık. ( biz kaç kişiyiz )

Türkiyede pikap ve binek ( pinek ) araç ile varolmaya çalışan Tata, önümüzdeki 10 yıl içinde ve NŞA, ilk 7 marka içinde olabileceğini görüyorum. Tabi eğer beni çalıştırmaya devam edebilirse.

Ayrıca tata markası ferari nin sponsoru vede formula birde uzun yıllar Williams olarak mücadele etti.

Üst marka oluşumuna yönelen Tata, şu anda zaten bir çok markanın alt üreticisi olarak ta faaliyet yürütüyor. Mesela Fıat'ın motor bloğu, vede benim bloğum olan: YERİ GÖĞÜ DELEN ADAM.

Arabalarım kaç lira, diye düşünen olduysa, 17600 liradan başıyor pinekler, pikaplarda 20'lerden.

Orta sınıf halka ve kırsal kesime birde şantiyevari sektörlere, en önemlisi ihale ve taahhüt işlerine yönelik araçları satıyorum. Bu araçlar ne işinize mi yarayacak? Söyliyeyim.

Anlı şanlı suv'larınızı getirin ve doğu karadeniz kırsalında sizinle bir ralli yarışı yapalım. O zaman görürsünüz tata'yı.

Yvonne Stratovski ile anlatılmak istenen

Dünyayı ve kütlesini zihninizde sınırlayın. Bu kütleyi sonsuz noktalardan oluşan bir kütleye dönüştürün ama matematiği işe karıştırmayın, en büyük güç olan hayal gücünüz ile. Sonra bu sınırsızlığı, noktaların oluşturduğu sonsuzun sonsuzu kombinasyonlar ile varedin, mesela başkan obamayı bir timsah avında kahve içerken, pınar altuğ ile silvestre stallon'u bir lise sırasında, padişah abdülmecid ile yazar oranpamuğu çapkınlığa çıkmışken, her hali her resmi her olan biteni her rengiyle oluşturabilirsiniz. Yani hayallerden hayal üretebilirsiniz.

Mustafa Mehir ve Yvonne Stratovski denilen sarışın, diş sevimlisi hot hatunu bile hayal edebilirsiniz. Ben ettim ki bunu yazıyorum.

Bir adada ıssız kalmışız, ada ıssız değil biz ıssız'ız yani. Yvonne saçlarını deniz suyuyla yıkıyor, ben yvonna deniz kabuklarından kolye yapıyorum, yvonne bana sesleniyor, adadan kurtulmak için yek umudu benim çünkü. Oysa ben biliyorum, yvonu bulmak için üç beş haftaya kadar buraya sahil güvenlik birimlerinin ulaşacağını. Sahil güvenlik çavuşunun bana bu güzel kız ile geçirdiğim bir ay boyunca neler yaptınız gibisinden bakacağını....

Silinmek üzere

Pazar sabahları bir yere gidiyorsanız, gözlem yapan gözlerinizi açın.

Cumartesi ateşinden çıkma kadınlar görürsünüz. Genellikle sutyen takmazlar, ya geceden kaybolmuştur yada göğüs uçları buna izin vermeyecek kadar yıpğranmıştır. Gece kalabalığı yanlarında yoktur, evlerine ıssız giderler, kaderlerinin şeridinden. Kiminin yürüyüşü bile değişmiş şekilde.

Cumartesi yosmaları, evlerine varınca pişmanlıklar yerine, diğer cumartesilerin planlarını yapmaya başlarlar, dün geceki adam henüz uykusunda gezerken...

OROSPULUĞA GEÇİŞİN KRONOLOJİ MANUELİ

"bir erkeğin, dünyayı bir kadın gözüyle görebilme kabiliyeti dahilinde"

Kötü bir baba ve aile ortamı ile düşler yarıda bırakılır.

Karşı cins bizzat uygulamalı kaçamaklar ve bakirelik endişeleri olmaksızın taranılır.

Kötü bir evlilik yaşanır, her ne kadar olumlu düşlerle başlasada.

Kadının kariyer denemesi yaşanır, oysa kariyerde de vermek mecburidir, kariyere inanç kalmaz.

Orospu ruhuyla mutlu olan kadınlara özenilir ve etin ete ne zararı olur felsefesi yanıp söner.

Birkaç duygusal deneme yaşanır ama duygusallığına inandığınız erkeğin duygusallığının ardından daha vahşi bir yatak arzusu olduğu görülür.

Yaşanılan tatminler sıralamasında seks kaynaklı olanların derecesi sorgulanır ve üstlere taşınır.

Mahalle baskısını boşa çıkaracak çeşitli yöntemler çalışılmaya başlanır.

Batı dünyası kadını olarak bize yansıyan özgür tipin saç boyası tercihleri örnek alınır.

Her aşktan kalan hatıranın, seks isteğinin ne kadar önüne geçtiği ölçülür ve biçilir.

Şu ana dek yaşadığınız kurallı, ölçülü ve prensipli hayatın getirileri ve seviyesi ile seviyesizliğin seviyesi birbiriyle rekabete başlar.

Gazetelerde manken veya sanatçı ünvanlarına sahip orospuların aldığı hediyeler, verdiği klas sahibi adamların hoşluğu ve "ya çıkarsa" sendrmu eşlenmeye başlanır.

Otuz kırk aşamadan sonra girdiğiniz yatağın, aslında bir telefon ile girilecek kadar yakınınızda olması, sizi teknolojisiyle fetheder.

Şimdiye kadar olan bütün filmlerdeki kadın, tek gecelik yaşamların öznesidir, yani filmler ciddiye alınır ve filmler gerçek hayatın aynasıdır. ( bu senaryoyu devamlı işleyen yönetmen takımının da anasını avradını siteyim. )

Çocukluğunuzda öğretilen din öğretileri ve ceza ödül yönetmeliklerinin beyinde bıraktığı kalıplar sökülür, sökülmeyecek kadar köklü olanlar üzeri kapatılarak selden korunur.

Kürt bakkal, tüpçü osman, kapıcı rafet, ve mahalledeki kadın kolleksiyoncusu yakışıklı vural ile alıştırmalar veya idmanlar pekiştirilerek, kontrollü geçişe başlanır.

Orospu olunur.

1 Ekim 2009 Perşembe

Söylem Report

-Hani Söylem Teyze bitmişti Mustafa?
-Ramazan'da bitmişti, Bayramda yeni sipariş geldi
-Hani kul hakkı, hani didişme darbelerinden aldığın yaralanma ihtimali, ve bir sürü sanal gevezelik?
-Bir hesabımız yok ki, Söylemi tanıyan varmı? veya o kendini tanıyor mu? Zannetmiyorum.
-Pekiyi bütün yazılım sermayenin Söylemden oluştuğu söyleniyor? ne dersin?
-SÖYLEMDEN İBARET derim, söylemden ibaret zannedilir.
-Sana tepkirse yeniden?
-Tepkimeyi sever, roket gibidir, 100 bin tövbe eder, yine şarap içer, kağızmanın köylüsüdür, bu
yazılar onun tuzudur, keçi gibi arada sırada bu tepeye çıkar, kayatuzu tepesine.
-Bu kişiyle ilgili bir niyetin veya kötüniyetin var mı, samimi ol lütfen ama? -Var.
???
-Söylem teyzee kalıbını bırakması...

29 Eylül 2009 Salı

Kadınlara Farklı Yorum

Ben burada gazlayıp duruyorum ya kadın düşmanlığını, havlayıcı köpek misali. Birde eskiden tanıdığım bir arkadaş vardı, kadınlara olan düşmanlığını icraatlarına yansıtmış biri, şimdiki ıssız adam portresinin ilkel versiyonu. Şimdi onunla hiçbirşey değiliz ve olmadık ama, icraatı külliyesi aklımda kalmış, birde midesi hassas olanlar okumasın, zira onu anlatmak için onun kadar iğrenç harfleri kullanacağım.

İsmi ne olsun, ne olsun, tamam CERHAT.

Cerhat, kuduruk kadın düşmanıydı. Kadın düşkünü ve kadın bağımlısıydı, yada doğru kelime; delik hastasıydı. 2 veya 3. gününde kadınsızlığının mutlaka; kafam rahat değil diyerek, seks peşine düşerdi. Marketçinin karısı, arkadaşlarının ablası veya annesi veya sevgilisi, kerhane kadınları, dönmeler, dönmeyenler, pasif eşcinseller, nişanlanmasına 2 gün kalmış kız arkadaşları, tatilde tanıştıkları, yolda tanıştıkları, veya sokmalık ne varsa portföyüne katardı. Tipi çok çekici mi, hayır, bilge mi hayır, atletik mi hayır, karizmatik mi hayır. Sadece, kadınlara veya içinde kadınlık taşıyan her nesneye çok kolay yaklaşır, samimi ve zararsız delikanlı-çocuk imajıyla kadının dış mukozasını deler ve ilk anda yatak bahsine dalardı. Sırf anlattıkları 100 ama benim tahminim 300 adet gizli kaçamakları oldu Cerhatın.

Cerhat, şayet bir bakireyi ağına düşürmüş ise veya bakire zannettiğini, onunla ters yollara girerdi, korkardı çünkü normal yollardan. Üstüne kalır diye, üstünde kalır diye.

Şimdi bu düşkün adamın reklamı ne diye diyen olursa aranızda? Bu düşkün insana sırf cinsi ihtiyaçlarla kapısını açan ve ihanetlere buyur eden kitle eminim kimsenin ilgi alanına nufüz etmedi. 300 dedim, kimse tınmadı.

Ben kadınlardan boşuna nefret etmedim....