10 Mayıs 2016 Salı

TENHA ADAM

Issız değilim, bir aileye sahibim, bu sayede tenha'yım.

Pekiyi, acaba doğru zamanda doğru yerde olduğumdan bahsedilebilir mi, yok henüz değil.

İnsan kırkına dayanınca ister istemez bu tanımlamalarla husüle geliyor. Derdo oluyor, derdest oluyor, derbeder oluyor.

Başkalarının saplandığı ve çıkamadığı hayatı sorgulama değirmenine girecek kadar lüks içinde değilim. ( Ammada lüks. )

Hayatımın merkezine suni zekayı, suni ortamları ve diğer sunileri koyacak kadar da değersiz olduğumu düşünmüyorum.

Her mantık ve matematiğin vardığı nokta şudur: Bizler ne kadar farklı olalım yada olduğumuzu düşünelim, bir zaman sınırında doldurulması gereken boşluğun neferleriyizdir.

Bu yüzden; bir duvarın bir tuğlası olabilmenin bilinciyle,

İstediğin kadar canda büyüt aşk denilen ezberi
Biçare süzülendir yaşam denen kaçamak.
İstersen yay beni hayallerin yaylasına,
Bil ki; en derindedir Allah-ı ilahi aşk.

İstersen kolla beni sırtınla omuzunla,
Bir gün zuhura gelir ölüm denen basamak.
Veyahut gerdir beni davulların yüzeyine,
Aşkta,gururda aniden davul gibi patlayacak.

Kalbinde neşhesiyle bir mustafa zıplardı,
Bit'miydi pire'miydi, gören varsa anlatacak.
İçimde yeşillenen cennet denen müjdeyi,
Azımız çırpınarak zor-bela yakalayacak.

Şimdi uyku vaktidir, ahretin bahçesinde,
Allahım cenneti ver ölümün körpesinde
Tohumu görmez misin yeşil ve kahverengi,
Yaşam da tohum gibi, topraktan çağlayacak.

Elbet düşünme vakti, gençlik sönücü ateş,
Sen içini ferah tut, peygamber kula kardeş,
Lirik pastoral epik, nası yaşarsan yaşa.
Cennetin ağacı ol, ırmaklarla yıkanacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder