25 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir 20 kağıt da biz koklasak...

Günümüz magazin ve reklam dünyası. Neredeyse farklı dinlerin peygamberleri bile bir araya gelecekler.

Şahan ile cem, demet ile hande, kurt ile kuzu, haydar ile nuri, kedi ile köpek dahil. Burada ince bir pazarlama oynanıyor. Mutluluk koduyla biten filmler gibi.

Reklamlar bize kesintisiz mutluluk ve zirve eğlence vaadediyor. Başka dünya prodüksiyonları bunlar. Bu dünyada mesela otobüs için beklemiyorsunuz, banka kuyruğunda saatler geçmiyor, işinizi bir dilekçe ile hayleyebiliyorsunuz. Bir sıvı jel ile bütün kötülükler yok olup gidiyor. 3 kontöre herkesle sınırsız konuşup arttırabiliyorsunuz. Mesaj belli: Mutluluk satılık.

Mutluluğun peşinde koşan saf kuzular bizleriz. İnsanlığımızı sattık bu mutluluğa. Söylem teyze mesela, özünde birinci sınıf insandır, kimsenin göremediği, ama o bile tüketim canavarına kaçmış, dağlara kaldırmışler. Mustafanın çağrılarına karşı, reklamların sesini açıyor. Şehre döndüğünde bir numaralı recep ivedik olacağından korkuyorum. Nüzeyyen mesela. Nüzeyyen hali vakti yerinde bir kadın profili. Ama yaşanmışlıklarını zenginleştirmek için mutluluğu yeniden tanımlamış. Oysa mutluluk mutlu olmanız veya olmayı bilme çabalarınızdır. Pazarlama çarkında iki tur atınca aslında mutluluğa kanat çırpmazsınız.

Sadece cesediniz yarım saat daha geç çürür. Dünya = yarım saat.

Bu gerçek sinirinizi bozuyor değilmi beyhanımlar?

Birde etrafımızda spekülatör bir dünya var. Fiyat kırıyorlar, nakiti basıyor yada çekiyorlar, bizi kandırıp paramızı hortumluyorlar, işyerimizde dedikodu ile bizi çürütüyorlar, önümüzü kapatacak ittifaklar yapıyorlar, ahlakı, namusu, Allahı kimseye bırakmıyorlar birde.

Evet bunlar sonradan istanbullara gelen ve modern insanın olanaklarını kıskanan yöresel şahsiyetler. Bu sırrı nihayet çözdüm. Bunların uzmanlık alanı nereden geliyor diye:

Çocukken seyrettikleri siyah beyaz çizgifilmlerde, uyanık ayı yogi, viking viki, akıllı bıdık, gibi sevimli kahramanların yaptığı çakallıklar, buluşlar, zeka oyunları ile büyüdüler. Ayı yoginin şehirli piknikçilerden binbir zeka ile aşırdığı yiyecekleri, şimdi yöresel insan şehirli insandan ÇALIYOR. Yöntemler aynı. Vikingler çizgifilmindeki sevimli Viki'nin buluşları ile ticaret yapıyorlar. Yanıltma, kulis, aldatma, -mış gibi yapma, yüksek ses çıkartma. Akıllı bıdık ise bu yöresellerin kutsal kişisi. Tabi bu yazım anlayana.

Şimdi beyler, istediğiniz yaygarayı basın, bağırtın, bağarın, sürüleri önünüze katın. Siz paraları tomarlayıp tarlalarınıza akıtın, en güzel ruslarla yatın, en güzel şampanyayı patlatın, en sistem arabalara binin, sosyetik ahu hanımla bir birleşin bir ayrılın, Ağaoğlu gibi "myworld" deyin, yapın, edin.

Ama benim için bir 20 kağıdı kenarda saklayın, istanbul belediyesi mezar çukuru açma bedeli. Siz ne zannettiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder