27 Nisan 2016 Çarşamba

GUSÜL FEST'2010 +18

Nazlıcan ter içinde geriye doğru kaykıldı,

öfff olmuyor ama olacak ağam,

Halis ağa purosuna davrandı ve şikayet etmeye başladı

Bu örtöpodestin kaşıgı kırılsın, demadikmi nazlican hanım, halvet için ne lazımsa verek diye, kavat aldı 2 milyar kaymeyi, eee biz neden halvet olamadikki?

Nazlıcan ile 1 saati aşkın halvete çalışıyorlardı. Genç kız irisi Nazlıcan, ağasını memnun etmek için zamanla yarış halindeydi, ortopedistin verdiği otuz'a yakın yastık ile, bir yastık havuzunda uygun pozisyonlar için şekilden şekile giriyorlardı, olay o kadar komikti ki, dışardan biri görse yastık savaşı yaptıklarını düşünebilirdi. Ağa purosunu kahve fincanına bastı, dört yastığı sol dizinin altına, 12 yastığı bel altına, 2 yastığı sol ayağının altına, ve 7 yastığı başaltına yerleştirdi, nazlıcanın yardımıyla, kutup ayısı güreşi pozisyonu şemasına baktı nazlıcan.

Ağam sen biraz dik dur, ben sana yanaşayım, heyecan gelirse halvet dersin bana, bende kişnerim ve halvete ereriz.

Tam bir umut doğuyordu ki yastıklar kayıyor ve tutturamıyorlardı kutup ayısı, pardon kutup ağası pozisyonunu, aktif olan hatta ateş parçası olan nazlıcan neredeyse kor haline gelmiş nabzı 180 lere dayanmıştı.

Aslında nazlıcan Antalya falezlerde liseli Namık ile olan önsevişmelerini hatırlıyor, tam ileri gideceklerken, kuğulu parkın ördekleri vakvaklıyor ve lise muhabbetleri yarıda kalıyordu, şimdi menfaat alaşımlı bir evliliğin kölesiydi ve bu et torbası dedeyi memnun edemezse kısa yoldan şut aşamasına gireceğini biliyordu, acaba? diye düşündü:

Birde ağayı Antalya falezlere mi götürsek, oradada halvete eremezsek, yuvarlarım falezden aşağıya, dava mava en az yüz milyara otururum diye düşündü saf gençkız irisi hayalleriyle.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder