19 Ocak 2010 Salı

Babama rahmet

Bu gün ocağın birsekizi, onsekizi.

Sevgili babamın rahmete kavuştuğunun senesi. Bana müslümanlığımı veren adam. Bana hayatımı veren adamın yani.

Babam eski mahalleme gittiğimde beni gören herkesin 2. cümlesidir selam-hatırdan sonra. O kadar iyi ve yardımsever bir adamdı ki, annemin rahmetinden sonra hergün ekmek ufaladı, kumruya güvercine.

Yaşlıydı ama yaşlıların yardımcısıydı, kaç kere kalbi teklesede, o gitti başkalarına yardıma ve hiç sektirmedi. Nişantaşı gibi çıyanın ve çakalın yurdunda bile yardımseverdi, adı altın lahitler gibi tertemiz kaldı. Hayatı boyu işçi ve baba oldu. 5 vakitin ezandan sonraki göstergesi babam oldu. Kin tutmadı ve kin saklamadı, Allahın selamını kimseden esirgemedi, haa, birde sevimli ve espritüel kimliğe haiz bir adamdı, asla yuvasında yıllanmış yaşlılardan değildi. Allah onu annesinden çok erken ayırdığı için, analıklarla büyüdü, esas büyüme zaten bu şartlarda olur.

Kovboy şarkılarını uydurukça söyler, ve tarihte şahit olduğu bütün devrimsel hadiseleri adeta o anı yaşatarak anlatırdı. Askerde, 4 sene yaptığı askerdeki bütün anıları dahil. Resmi tarih değildi ama tarihin resmiydi.

Ömrünü çile çekmeye geldi ama o çilelerden çil çil altınlar üretebilmeye adadı. Tanıdığım bütün adamlar onun rüzgarının yaprağı bile olamazlar maneviyatta.

Güzel adamdı, ama ne rakı sofrasında ne avantacılıkta ne kıyakçılıkta, sadece güzel adamdı. Tanıdığım en güzel adamdı. Kalbi saf, dünya görüşü saf, sözü saf.

Babamı ve annemi selamlayacağım günü özler dururum. Dekorumuz nişantaşı akkirmanı, 33 numaralı evi ( şimdi yıkık ve resimlerdeki evi ) ve hayatta birdaha yaşamayı hayal bile edemediğim günleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder