10 Kasım 2009 Salı

Atatürk'ün çiçekleri

On kasım,

bu tarih bana birşeyler anlattı, sizler ile paylaşmaya yeltendim. Dedi ki;

-Bak Mustafa MEHİR bey, herkesin Atatürk'ü en iyi kendisinin anladığını iddia etmesi nedendir bilirmisin? Onun verdiği ülkü'nün kendini devamlı yenileyerek, her çağda yeni ufuklara açılabilir özelliği. Devamlı kendini yenileyen bir ürün olunca, onu tarihe gömmeye kimse yeltenemiyor.

PEKİ ONUNLA NELER PAYLAŞIYORSUN, BİZE DE SUNAR MISIN DEYİNCE,

Bana fısıldadı birgün ve "beni o kadar çok kalıplaştıran ve klişeleştiren davranış var ki dedi, beni esas hareketsizleştirenler" bunlar diye. Sordum, dert sende ise dermanı da biliyorsundur diye. Elbette çocuk dedi, ben zaten geleceğin çatısını önceden belirlemeye çalıştım, yani benim ezberlenmeye ihtiyacım yok, zorla sevdirilmeme ihtiyacım hiç yok, benim çatım altına girmeyi zaten isteyeceksiniz ve mutlu olduğunuz sürece bu çatı sizi ağırlamaktan mütehassıs olacaktır.

Bari bu kadar ileri görüşlü biri olarak, bana gelecekten bildireceklerin var mı diye sordum,

Zaten çağlar boyu insanları uyuşturacak bir sürü martaval olacak, o martavalları yaratanların tek amacı, toplumu ülküsünden uzaklaştırmak ve kendi bağımlısı haline getirmektir. Zamanla bu martavalların bağımlısı haline gelecek nesiller ise, bu martavalların en ateşli savunucuları haline gelecekler, kişisel hırslarını her türlü toplumsal çıkarın önünde görecekler. Bu yüzden koruması gerekenleri kendilerinden korumak elzem hale gelecek. dedi.

Biz ne yapmalıyız dedim?

Aklın, bilimin ve ancak üreterek güçlü olunabileceğinin farkında olmak dedi. Güçlü olarak varlığınızı sürdürebileceğinizin farkında olmak dedi. Bağımsızlığın sadece toprak sahibi olmak manasına gelmediğini ekledi.

Bugünümüzü nasıl görüyorsun diye sordum.

" Sizler kendinizi görebiliyor musunuz?" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder