DIŞ GÜZELLİK YASAKLANSIN !

Çıkış noktam şu meşhur soru, dış güzelliğe mi iç güzelliğe mi önem verirsiniz? Cevap hep sahtekarca; iç güzellik benim için daha önemlidir. Vay anam öyleyse karın sevgilin neden güzel? Cevap hınzırca; onun içide dışı kadar güzel. Hay sikem seni. Dünyada bütün harcamalar karşı cinsi etkilemek içindir demişti bir hocamız. Yahu tarlasını ekmek için tohuma para harcayan adam da mı bunun için yani cinsi içgüdü ile bunu yapıyor? Aslında evet. Karısına sadık ise, o tarladan elde ettiği kazanç ile bir çocuk daha yapma derdinde, veya aynı parayla şeherdeki pavyonda pahallı slav karılarla deneyim yaşayacak ya. Hay tohumuna püskürteyim senin. Hocayı haklı çıkarttığın için. Bir de herkes güzel gözükmek için tuhaf estetiklere giriyor, bütün hatunlarda o maymunsu ifade. Estetik dönmesi oluyorlar. Bağcılardan nurten oluyor bir şakira kalıbı. İnsetgramın serveri maymun odası oldu. Kapasite kırmızı ışıkta. Ben bu döngünün taaa orasına...Saç ektirmiyeceğim, kıçıma dolgu yaptırmayacağım, kas şişirme de yaptırmıyorum. Bronz cildin de peşinde değilim. İç güzellik istiyorsunuz ya. Beyaz donumla hafif eğrilmiş iskeletimle, 3 santim göbeğimle, yaşlılık adımlarımla benlerim iri dişlerim, kalın gözlüğüm ile benden bu kadar görmek isteyenler için varım. İsteyen iç güzelliğimi cildine sürsün, isteyen aklını cildine...Te benden bu kadar.

Yine bir FbGs haftası

Ben Fenerbahçeliyim, bu maçı tarafsız bir spor programcısı gibi gözleyemem. Ama ne kadar olursa diyip besmeleyi çekeyim. Çocukluğumda bir insanın Galatasaraylı olduğunu duyduğumda ona zavallı iğrenç cinsibozuk karaktersiz uzaylı yunan tohumu zararlı hastalıklı az gelişmiş spastik huysuz zayıf ibneliğe meyilli, ezik vebe gözle bakardım. Fenerbahçenin varlığı karşısında bu sıfatları hakediyordu zaten cimbomlular. Sonradan tanıdığım Galatasaraylıların önce insan ve sporsever olmalarını başa aldım ama içgüdüm hep onlara karşı beni uyardı. Bir galatasaraylı potansiyel yalancı entrikacı ayakkaydırmacı hatta münafık olabilir ihtimali ağır bastı. Haliyle galatasaraylı arkadaşlara karşı bir kalkanlar yukarı tedbirini hiç elden bırakmadım. Bu içgüdüm en az 20 defa boşuna bir içgüdü olmadığını olaylar ile bana gösterdi. Mektebi sultanide verilen fransız eğitimi vardır, menfaatler en önde gelen kriterdir, rakibinin ayağına sıkmak bile mübah bir uygulamadır, hatta mağduru oynamak, vatanperver gözükmek bile dahil, galatasarayın değerleri bu minvalde şekillenir. Mason teşkilatları hep galatasaraylıdır, galatasaraylılar birbirleriyle iş tutar, yoldaki taşlar bile galatasaraylılar için temizlenir. Haliyle gs genlerinde oluşan bu çıkıntılar doğal olarak antipatik bir camiayı yarattı. İnkar edenler de hep galatasaraylı zaten. Haliyle galatasaray karanlık taraf oldu gözümde. Fetö galatasaraylıydı, pkk galatasaraylı, chplilerin üst kitlesi nedense hep galatasaraylı. Tayyip stadlarını yaptı, ama ilk maçta Kurabiye Tayyip diye bağıranlar da onlardı. Kurabiye=yaramıye. Neyse bu çok objektif yazıma çoğu kişi benim gs düşmanı olduğum teziyle gülecek zaten, varsın gülsünler, pazar 10.15 e kadar gülsünler.

Hiper fiyat oluşumunda fırsatlar

Şimdi görme zamanı, kim esnaf kim ahi, kim zurna kim sahi. Şu an fiyatlar o kadar ahlaksız ki, şu an ticaret o kadar nizamsız ki, her fiyat artışını elektrik doğalgaz yakıt döviz ile açıklayarak Allahı dahi kandırırız diye keyif çatan bir hazirun belirdi. Oysa fırsat ne biliyor musunuz? Şu hain zamanlarda malını girişine göre yüzde 10 kãr ile satanlar ilerde evrensel kahraman olarak efsaneleşecek, ve her ihtiyacımızı onlardan karşılayacağız. Kazıkçılar haliyle aslen odun oldukları için ah ne yaptım vah ne yaptım diyecekler, yani sikinti çekecekler. Basit yazmaya bayılıyorum.

ŞEHADET MAKAMI İSTANBUL

Tarih yazdı bunu. Şimdiye kadar tamamen yok olan şehirlerin sayısı 50 lerde. Siz en meşhurlarından pompeiyi, efsanevi atlantisi, nagazakiyi, hiroşimayı, biliyorsunuz, ama doğa ve afetleri bu 50 şehri haritadan alıp kendine katmış. Bir şeyler demek istemiş. Tabi Allah iradesiyle. Ben biraz da vinci şifresi mantığımı sahneye koyayım. Bir şehrin yok olmasını engelleyen bir sembol vardır, ama sırrın sırrı şu, kimse bu koruyucu sembolün ne olduğunu bilmez, bu bir anıt ağaç olabilir, bir caminin kaidesi olabilir, bir mezarın taşı olabilir, öylesine bir tetikleyici vasfı vardır ki, o nesne yerinden koptuğunda yokolma tetiğine basılmış olur. Belki bir günahsızın lokmasıdır, belki bir kuşun kanadıdır. Ama bu gerçeği aramak veya korumak anlamsızdır. Amazonda bir yaprak sallanırsa new yorkta felaket tetiklenmiş olur tezine inanıyor isek ekoloji mantığıyla, bu mucizeler şehrinde bir hassas tetik olduğuna neden inanmayız bilemem. Ben felsefi bombamı zihinlere bıraktım, ama bilsem bile bu tetiği sizlerle paylaşmazdım, bilmiyorum zaten, üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirim, siz de bir tetik görürseniz onu bana söylemeyin, tetik düşeceği zamanı bildiği için. Zaten mantıkçılara şunu anlatmam lazım, medeni tarihimiz 3500 yılda 50 şehir yok oldu ise, bunu zamana yayın, ve istanbulun da bir eceli olduğunu görün.

HİNT FAKİRİ GİBİ YAŞAMAK

Bu tefrika biraz trajedik sorunlara yol açabilir içli bünyenizde. Şu an fiyatlar ile gelir arasındaki doğrudan ilişki, ahlaksız bir uçuruma dönüştü. Paran yoksa götün var demeye başladığımız noktadayız. Tabi yüksek geçim standartı olan insanlar için alt katta oturanlar birer böcek olarak görülür, böcek en üste çıksın, kendini böcek göreni böcek olarak görür, kaide budur, itiraz edenin penceresinden girerim. Haliyle götü böceği ipliği pazara çıkaracak değiliz. Dünyanın en meşhur sefillik hikayesi olan Hint fakiri ekolünü anlatacağız. Hint fakiri bilançosunda gider kısmı yoktur, barınma yeme içme sanat kültür eğitim, cafe bar, giyim, güvenlik, hiçbiri yok.. Peki gelir kısmı dolu mudur, hayır, bu iki organ birbirine bağlı yaşar, biri yaşarsa diğeri yaşayamaz, yani her ikisi de yaşayamaz. Elbette bu durumda MNDİ , mustafa ne demek istedi, bunu anlamak değil anlatmak basit. Gelirin yoksa gelirsizlik öngörüsü sana hakim olsun, normalde yapıması şart!lar, olsa iyi olura döner, Olsa iyi olurlar, bir rüzgara kapılıp gider, hint fakiri gibi yaşayabilen, rüzgarlara biner gider. Artık hiç mi umudun kalmadı, rüzgarları yollayan sana yardım eder.

Midyeci Ahmet Gerçekleri

Taksimde kemancının önünde yuvarlak tezgahında satardı midyesini. Lezzet fışkırması ile rakçı, popçu, flamengocu her tür beyoğlu yürüyücüsünü şavkederdi. Sonra yılların getirdiği, günlük 250 lira kazanıyorsam dükkana geçerim tezi işledi. Ve bir gün baktım ki millet birbirini eziyor, üzerinde geziyor, orası beşiktaş midyeci ahmet salonu. Vay anasını anahtarını sayın izleyiciler. Para kazandı ya goth, anında felsefeci kesildi. -midye yiyen insan iyi insandır filan, pazarlamanı fişkelediğimin, lezzeti olmasa midyeyi anca deniz kafadanbacaklıları yer. Klasik kural olan, para artınca arabanı evini karını değiştirirsin kuralı işledi. Arada arkadaşlarını da değiştirenler var ama onlara sonra geleceğim. Midyeci ahmet bir baktım kafaya saç ektirmiş. Istakoz gibi kızarık yüzüyle videolar çekiyor, karısını topluma şikayet ediyor filan. Demekki yakında midyecinin mafya ve bürokratlar ile olan karanlık ilişkileri de gün yüzüne çıkar. Bu da klasik. Neden midyeciyi derin analize sokmadım derseniz, bilinenin ve bilmesi kolay olanın analizi olmaz, burası ilkokul mu derim. Ahmetten midye yedin mi diye sorarsanız, ben o kadar iyi bir insan değilim derim. Peki yiyecek miyim derseniz, benim nurtopu gibi doğalgaz faturalarım olduğu sürece yiyen yesin derim.

karışık çapraz ardışık kotanjant teorisi

Türkiyeyi iyi yönetmek biraz kormerşallik gerektirir. Yani her durumda dipleme bilgi ve davranış sahibi olma yeteneği. Yetenek dedim farkındaysanız, birikim demedim. Yani genç yaşlarda az bilgi çok heyecan ve hata, yaşlılık zamanlarında, dağ bilgi, bitiklik heyecansızlığı hissederiz metabolikman, nasıl Kormerşal olacağız, diyorsanız bu yazıyı okuyun. Kormerşal gözlemci ve içegeçirimcidir. Kostumden hızlı karakterizasyon giyer. Kormerşal konsantredir, dur bakalım, öksürüyorum, yeni kalktım, talihsizim gibi antraktları olmaz. Kormerşal hedef odaklıdır, her baktığı hedefi nufüsüna yazacak kadar kararlıdır. İsteme istememe kriteri vardır onda sadece. Kormerşal hep öndeki adamdır, yanda görürseniz de şaşırmayın, bayramı bekliyordur en fazla. Kormerşal olmak lazım ama elbette, ama en belirgin yönleri, çok fazla yaşamamaları.