15 Ağustos 2010 Pazar

500

Son, daha doğrusu SOM altından 1.5 senemi ayırdığım blog projemde, proje demeyelim, paylaşımımda tam 500 deneme, belki 600 ama 500 denemeyi terimle kanımla duygumla yazdım.

Nüzeyyen, İnci, Söylem, ve gerçek yada sanal 50 karakter ile, bu karakterlerin padişahı Mustafa Profiliyle bu güne geldim.

Kaç defa kapattım, kaç defa açtım, kaç defa ağladım, kaç kere gömdüm kendimi bilemiyorum ama, beşyüze bağladım. Kendime ödül olarak bilmem ki ne alsam.

Ve hayatın tuhaf bir tesadüfü ki, sevgilim ramazan ayına geldi bu beşyüz. İslamın şartlarından biri ile binin yarısı beş yüzü gördüm. Belki bini de görürüm, ama görememekten de gocunmam, daha ne kadar ruhumun suyunu çıkarabilirim bilinmez o.

Kalbimle tutuşturduğum 500 havai fişeğin patlaması ile birçok uykusu kaçan vatandaş oldu, bir sürü kuş sürüleri havalandı, bir sürü devekuşu başını toprağa gömdü.

Dua da ettim küfürde ettim. Aşk ilan ettim, çöküşleri duyurdum, mustafanın sütünüde verdim, üstünü de örttüm.

İnsan hayatında neler neler var görüyorsunuz. Belki mezar taşıma bile bloğun linkini yazabilirim. Edebiyat dünyamın güneşini.

Elbette bana lezzetli gelen bir yakarış bu, çoğu kişiye göre yumurtalı muhallebi bu sıcakta, ama ne mutlu onu bile külaha koyup bu sıcakta serinlemeyi bilene.

Şimdi gökyüzüne yakın bi yerde kokteyl veriyorum, söylem nüzeyyen inci, şahan, polat james bond, küçük mustafa, asuman, ywonne strahoski, kıl ersin iş bankası gn müdürü, tayip berluskoni, mahallemin şarapçı imamı, ilk aşkım beykozlu esra, siyahşın, rus ırkı, eran tapan, holivuttan buruş viliş, cem yılmaz, yılmaz erdoğan, nuran sultan, heidi, arı maya, akıllı bıdık, lefter küçük andoniyadis, şeytan rıtvan, roberto karlos, maykıl, memati, bakan bürokrat kral,

hepiniz bu gece davetlisiniz, hayal dünyamdan iki kişilik davetiye, eşlerinizle gelebilirsiniz, lütfen cevap veriniz....

13 Ağustos 2010 Cuma

Menekşe Kokulu Yarimmm

Hiç gelmedin, artık gelmesende hoş.

Neydi seni sen yapan değer: Gözümdeki değerin, ama sen buldumcuk oldun, ve hiç değer vermedin, sen bilirsin, işte o yüzden gelmedin.

Kendini gıdım gıdım sunmak ne demek bilirmisin? Denize olta atmanın altmaddesi, oysa benim yerim deniz, yaşam alanım su, sen beni yiyecektin, ben seni sevecektim. Ama biten bitti ya..

Sen mi bana gelecektin, ben mi seni görecektim, ne göreceli bir işti bu, bence bu kadar görememektense, bi daha hiç görmeyelimi tercih ettim. Anlamadın, fitil ettin. Ama bu hiç hoş değildi.

Ora dedim, bura gittin, bunu dedim şunu dedin, şuna dedim, buna değdin. Belki arada bir sevişme, belki geçmişim, belki karasevda gizli ince dudakların. Mustafa uçtu üsküdara, sür kedini sabihaya.

Bloğum okunmayacakmış, tozu bile alınmayacakmış, sen onu dondurmama anlat. Beni aklından çıkarmayı başaran, hemde aklına hiç girmeden çıkarabilen hatun çıkmadı, Sen mi bunu başaracan?

He can, yada canan?

12 Ağustos 2010 Perşembe

Gündemden Sinyaller

Ve ramazan 29 bayram 1, ezici üstünlük ramazanda ama zamanla sonuç ne olur bilinmez. ) bilinir aslında (

Futbolda milli takım iki romanya sıfır, futbol gündemi zayıf, kimse özlemedi futbolu.

Eşimin doğum günü, kendisi Aslandır, ben ikizler, Allahtan şimdiye kadar hedefi tutturamadı pençesiyle. Nicce mutlu yıllara aşkı saadet.

Tur(k)izm sektörü nedense bu sene kan man ağlamıyor, iti köpek gibi turist dolu çünkü sandalcı takımı. Memnuniyet çığlıkları da çıkmıyor hasbamların. Nede köpekler, nede çıyanlar, nede bire beşçiler...

Ağladıklarında inanmıyorum bu yüzden hiçbir sektöre. Zaten sektöre ağlanmaz, sektörler ağlamaz.

Efe kavak yellerine geri dönüyor geyiğine karşı ağzı kapalıyım, istesenizde konuşmam. Duygu sömürüsü mü derdiniz? Dizi setine ağır bombardıman bomblarıyla dolu bir f16 düşerse, belki biraz üzülürüm, efe'de bu sayede cennete geri döner, bi daha diziye dönemez.

Kılıçdaroğlunun havuzlu villası varmış. Burhaniyede sahil kasabasında, ama 20 villanın ortak havuzu bu havuz. Dolayısı ile bu havuzdan gandi'nin hesabına bi çay demleyecek su düşüyor. İ.Melihle beraber içsinler, demokrasinin kardeşliği.

Robie willams Türk kızı aydayla evlenmiş. Kız biyolojik olarak türk. Ama kalçırıl olarak amerikan. Bizim Türk kızları ise, bakın popstarlar bile türk kızı tercih ediyor, türk erkeği görsün diye nispet basıyormuş. Ayrıca kız kesin bakiredir diyolar, nedeni; Türk ya. Mustafa burada yorumsuz kalmak zorunda, gündem olsun torba dolsun.

Bu yazıyı neden mi yazdım, blog günlük demek ya ve günleri kavanozlarsak daha fazla dayanır ya.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Söylem Teyze ve Tavanarası Tozları

Söylem teyze, cihangir muhabbetlerinde siyah kuşağa geçebilmek için bir yol düşünür ve ilk evinin tavanarasında anıların tozlarına bulanarak, aforizmik yeteneklerini geliştirmeyi planlar. Tavanarasının anahtarını binbir aforizma ile ele geçiren Söylem Teyze, yanına üç günlük simit, lavaşgiri, ebegümeci, süzme peynir, çizi, afyon balı ve nar ekşisi ile kendini tavanarasına kitletir.

İlk konuğu, küçükken en yakın arkadaşı olan tavşan dişli, tavşan kulaklı tavşan oyuncak yampiri dir. Anamaddesi büyük bir sünger ve üzeri tavşan formu verilmiş bezemeler olan yampiri, minik söylemin ilk ve son kankasıdır. Eski 20 yıl öncesini yaadederler, Söylem ona büyük aşklarını, büyük düşlerini ve büyük kulaklarını anlatır, yampiri'de ona tavanarasında kuşlarla arkadaş olduğunu.

En sonunda Söylem Tavşanına dışarı çıkmayı teklif eder, zira en iyi kankasıdır yaşayan yaşamış. Tavşan kibarca reddeder Söylemi, söylemde aynen çocukluğundaki gibi süngeri duvara fırlatır, aslında ikiside biliyordur duvara fırlatılma ritüelini. Tavşan -Ayy anam canım yandı diye bağırır yalandan, Söylemde ay canım biyerine bişey oldu mu diye onu teselli edecektir. Bu böyle gidip gelecektir.

İkinci konuğu tavanarasından, yeşil üç tekerli bisikletidir. Pedalları kırık olsada, binilebilir. Bi keresinde çukurcuma yokuşlarından birinde, hakim olamayınca bisiklete, tangır tungur yuvarlanmışlardı yerlere. Söylemin ilk defa orda dizi yarılmıştır, ve ilk defa selesi kırılmıştı bisikletin. O günden beri kader ortağıdır, gelmiş geçmiş en büyük ortağıdır bisiklet ile söylem birbirinin.

Söylem bisiklete dizini gösterir, işte oradadır ilk yarılmanın izşemali, iyiki unutmuşum der söylem, dizime lazer yaptırmayı, bisiklet ise mahçup, neden olduğu kazadan, yaşanmış anı işte yitik geçmiş fezadan.

Sonra birkaç anı daha, tek tek saygı durulan, Söylemde Aforizma Taa Bağdata buradan.

Mesela ilk yaptığı oya, ilk okul çantası, ilk telefonları, Walkmeni, simgeleri, imgeleri, ilk aldığı gümüş ortaköyden, hatta annanesinin gelinliği, mustafa, karneleri, diplomaları. Vs.

Bunların üzerine Aforizma'yı basar Söylem, gelmişi geçmişe vurdurup.

"Büyüdükçe daha güçleniyor muşum gibime geliyor, ama bazen de; bu bir yanılgı diye düşünüyorum. Güçlenmiyoruz sadece duyarsızlaşıyoruz sanırım...."

8 Ağustos 2010 Pazar

OKUMA

Ne yani, ruhum kararmaz, içim daralmaz benim.

Oyuncağına küsmüşsen, kırık oyuncaklara küsülmez, bilki; çöpe atılır.

Ben seni konağından alıp, işinden gücünden alıp, yada ailenden, bir yere çekmedim ki.

Benim bloğum okunmak için değil ki. Ticari değil ki, örümcek ağı değil ki.

Okunmamak beni değer yapar, ortalık malı olmaktan uzak tutar.

Bu cezalandırma endişeleri ve telaşları, yazılımlarımın ekmeğine yağ sürer, bal sürer.

Bu yazıları bir tek yazan okuyabilir, kişiye özel özelliği var, made in China, değil.

Şarkı sözünün karşılığı marş olsun:

MUSTAFA MARŞI

İtin kopuğun netin sardığı bu dünyada
Umudu bitik aşkın gördüğü bu rüyada
Yetmişlerde doğan bir güneşin oğluyum ben
Çöllerde vaha gibi
Belki yeri göğü yakacağım
Böylece sana ve sizlere
Yeşil cennet bırakacağım.

Bu davada solan gülün adı yok
Ne kadınlar su döktü, ateşimin sonu yok
Seni de gönderdiler, ama bunun hükmü yok
Okyanusta ada gibi
Belki senide, seni göndereni de boğacağım.
Böylece sana ve sizlere
Yeniden doğmayi sunacağım.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

MUSTAFA KULLANICISINDAN ÇEVRİMDIŞI MAİL ALDINIZ

Bizi kör etti kütük etti hormon etti bu zamanlar. Dışa değil, içe doğru kıvırdı.

Teknoloji diye bir üreme maymun çıktı bu soytarılıktan. Doğuş sebebi hayatı kolaylaştırma ve yaşamdan kazanma olan teknoloji, şimdi insanlararası bütün ağları sarmaladı. Örümcek gibi, çıyan gibi.

Şimdi sokaklar, telefonuyla dıt dıt gezen, kulağına yapışık, aypot ile bütünleşik, mailine bakmadan hiçbişeye meyil göstermeyen, yumuşak karınlı, ince kabuklu nesil türedi. Suratsızbook, twister, goykıllar diye zamane canavarları ise kablolarıyla emiyorlar özümüzü, paraya dönüştürüyorlar Allahın belaları.

3 geler, internet siteleri, siteee siteeeee çoğalıyor ve insanlığın sonu olacak mekanik canavarlara bile rahmet gözüyle baktırıyorlar.

Caminin hocası bile cuma namazında kısa mesaj kodu ile hayıra çağıyor bizleri, mezbedelikte kendimizi kaybetmiş şekillerimize.

Canavarı öldürmenin tek şekli vardır, oda onu aç bırakmaktır.

Eski dost ziyaretlerinin yerini şimdi S.M.S ( .İKTİĞİMİN MESAJ SOYTARILIĞI ) aldı. Ayda 10 bin mesaj 10 liraya hemde, nerdemi? (şşşşt)ikimde.

Ulan bir senede 10 bin yazı yazacak kapasitem yok şu edebi yüreğimin, lise fırfırları bir ayda 10 bin mesaj çekecek kudrete sahip, mesajlar tırtıl bacağı gibi mübarek, tıtıtıtıtıt, gitti, dürüdürüdürü geldi. Sonrası iletişimin sonu.

Bazı hüsnühülyalar ise şöyle düşünecek, ( etiket sahibi kişiler;) Bay Mustafa, senin neden Bloğun var, sende teknoloji kullanıyosun.

Ne güzel söyledin sümsükpümsük abİla, evet, kelimen tarihe geçti.

BEN TEKNOLOJİYİ KULLANIYORUM, TEKNOLOJİ BENİ KÖTÜ EMELLERİNE SERMAYE ETMİYOR.

6 Ağustos 2010 Cuma

EVRİM TARİHİ

Beğendiğim kadın profiline tepkiler geldi ve fiziki duruş fanatiği olduğum zannına kapılanlar oldu, ama şimdi olayın aslına dair açıklamalara gelelim de saç dökmesin vatandaşlar.

Deli orman saçlı demek, kendine güveni fışkıran kadın demek. Hafif kıvırcık olması, ruhunda espri barındırması demek.
Benden iri olması demek, güven veren bir duruş ve rahatlatıcı güç demek.

Ayaklarının temsil ettiği şey, yere sağlam basması ve kolayca yıkılmaması demek, benimle oynayacak kadının.

Yüzünün geniş olması demek, sinsi olmaması, ufak hesaplar çevirmemesi, ve olaylara karşı metanetle durması demek.

Ayak bileklerinin ince olması, hayatın yükünü zarifçe sırtlayabilecek bir yapıya sahip olması demek.

Bacak yapısının hafif eğri olması demek, zorlukların üzerinden aşabilecek bir sportif ruha sahip olması demek.

Kulaklarının az biraz kepçe olması; duyarlı ve kayıtlı olabilmesine delalet.

Aynı zamanda kendisinin aşırı kadınlık öge'lerine sahip olmaması ve yıllar boyu diri kalabilmesine vurgu yaptığım gözlerden kaçmamıştır.

Böyle bir kadın var mı diye soranlara müjdeler olsun,

var ama hayallerimde...