Şu 15 sene önce yaşayan kel onbaşı, kahramanlıklarla dolu asker hikayelerine ekleyeceği bir boyut olduğunu hissetti. Süzmeden geçmeden yapılan bu anlatımları farklılığa inananlar okusun.
Bana ilk şaplağı atan yazıcı onbaşı Muzo, bir alışveriş merkezi kapısında güvenlik olarak çıktı karşıma, yüzü başka yere döndü, forsu eski forsalar gibi oldu. Bir bakışımla mana mankeni yaptım onu. İstifa et der gibiydim, sen bana vurduysan, ben sana hayatın katmanlarını giydirmezmiyim.
Çök kalklarda 70 tekrardan sonra az ayakta duracaktık. Sallak çavuş kadir biz çökerken çök diyerek hayattan zevk alan bir amipti. O sırada arkadaşı mahmut, aramızda geziyor, kadirin zevkine ortak oluyor ve konserde sanatçıyı bırakmayan halk coşkusuyla, bizi çökalk'latıyordu. Ben çökmüş vaziyette mahmut kıç paralelinde, o çamurlu dümbük kıçın burnuma gaz vereceği şüphesini beyin sinirimden olurmu olur yok olmaz derken. mahmut burnuma pırtlattı. Aklıma gelen başıma koktu.
Kademenin tuvaleti bizim fantazi mekanımızdı, penceresi 15X20 ebadındaydı. Alırdık ekip le kip gazetesini, sahte sarışınların bacakarası hikayelerini, gerçeğe döndürürdük. Tuvalette birde odunlu termosifon vardı, yakınca 3 posta dolar boşalırdı haznesi. Ölüm tehlikesi bize seks köleliği yapardı. O pencere varya, hayatımdaki ilk yalan makinası oldu. Ağacın dalına tüner, pencereden içeriyi seyrederdik. Garip askerin erokşın durumunu.
Hele nişantaşında sevgilimi öperken giydiğim siyah kot ile ( blekcin ) sabah saat 06 da karlı kütahya ormanındaki yer temizliği ( mıntıka ) yapmak.
Neyse bu boyutlarım azdıkça size paylaşımlarım devam edecek. Kel onbaşı şimdi biraz uyuyacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder