Aşka dair yazılmadık birşey kalmadı halenhazırda. Sadece bilimsel olanlar hariç...
Bu konuda aşk edebiyatı yaparak, döngüye birşeyler daha gömmek istemem de, o yüzden.
Şimdi ramazan ayının duygularımızın pasını sökerek, birbaşka ışıldattığı uzaylarda gezinelim.
Şimdi genelde hepimizin yaşadığı büyük büyük aşklar var. Elinde birşey kalan varsa parmak kaldırsın....Demekki yaşanmışlık büyük bir iftar sofrası gibi, sofradan kalkınca, en değerli parça; sadece bir kürdan, onay verdiğinizi duyar gibiyim. Siz kürdanı kullanırken, yazımı okuyuverin gitsin..
Her erkeğin her kadına aşık olma kapasitesi olduğunu söylesem kaç kişi'nin dünyası yerinden oynar?
Yaklaşık 100 de 97 .. Yani 100 erkekten yüzü 97 kadından doksanyedisine kayıtsız şartsız aşık olabilir. Diyeceksiniz ki, benim Mahmutum var, benim Kerim'im var, benim Aylin'im var, benim Şule'm var, gerisine kim sarar?
Öyle değil işte.
Şu adını andığınız meşhum şahsiyetler, övgü ve sahipolma şeklinde koltuklarınızı kabartan şahsiyetler önceden neredeydi? ( Derin bir sessizlik ) Ondan önce kimler kimler vardı, ve kısmet olsaydı varolacaktı? ( Daha derin bir çaresizlik )
Mesela akşam otobüs bekliyorsunuz, "O" durağa geldi, rüzgar ile birlikte, hafifçe kaldırımdan indi, yanınıza sokulup, en ince nazenin sesiyle sordu: Pardon, Cibali otobüsü geçti mi?
Yukarıdaki pasaj Erkek versiyonu, ve birde kadın versiyonu:
Hayatın tekdüzeliğinden artık mide kilitlenmesi derecesindesiniz. İş, ev, kariyer ve ucu görünmeyen belirsizliklerle dolu angarya hayatınız. Vaktiniz kısıtlı, işten çıkmış, evinize vararak döngüyü tamamlayacaksınız, ama durakta özenli bir duruşu olan sağlam bir karakter, duruşu güçlü bakışları keskin, acaba kim, aslında kim, yada aradığım mı? Şansınızı ve ihtimalinizi suya bırakılmış hayaller cinsinden denemek istiyorsunuz: Pardon, Cibali otobüsü geçti mi?
Evet yolculuğumuzun sonu, son durak: Cibali....