Biliyorsunuz bende aşk hadisesi çakma değil avrupa hesabı, yaşanmışlık ve yaşatmışlık içiçe. Bundan kastım, toplumun yaşadığı ve yaşayacağı ortak duyguları yazıya taşıyabilmek. Aslında geleceğin bazı işaretlerini yazmaya çalışıyorum. Ama görebilen görüyor. Egomuzdan arınırsak gözlerimiz kuvvetlenir ya, okundukça pasımı atabiliyorum bende, sizlerin paylaşımı benim passökücüm. Sizlerin kabulleride, benim dolu dolu yaşamam demek oluyor.
Plazaların yoğun olduğu yerlere gittiniz mi? Yada öğlen arası vakitleri, giriş çıkış saatlerinde plazalara yakın durduğunuz oldumu? Olmuştur vesselam.
Orada görünen bazı cinsi latife'nin adı benim nazarımda plaza kızıdır. Nasıl köy kızı, ağa kızı, kralın kızı, maça kızı, hayatımızın kızı gibi bazı gruplar gerçekse, sizlere biraz plaza kızı ısmarlayacağım.
Bu plaza kızları, herhangi bir kız kozasından çıkarak oluşurlar. Aslında bizim kızlarımızdır. Ama farklarının temelinde bazı değişimleri esas alırlar. Çalışacakları plazaya bir bakarlar, çokkatlı, moderin, dimdik, güvenlikli ve statü sembolü. Kendilerinide çehre ve çevre olarak plazaya benzetirler. Plazalar güvenlikli olduğu için plaza kızlarıda dekoltede gayet cesur olmakta. Ayrıca mütevazi maaş almalarına rağmen, giyim bakım ve gösteriş konularında epey bütçeliler. Plaza kızları aynı zamanda sınırlarda bir kadınlık gösterisi sunmakta, birbirleriyle rekabet halindedir. Çünkü kadının olduğu heryer rekabetle döşelidir. Ama kadınlık ne kadar az taşırılmaya çalışılırsa çalışılsın, kabak gibi ortaya saçılan bir mefhumdur.
Plazalarda dedikodu akışı adeta havalandırma cihazlarıyla sirküle olacak kadar yoğunluk taşır, o yüzden plaza kızı, aşklarını plaza beyleriyle plazadan uzakta yaşarlar, ama akşam deliler gibi çarpışan beden ve ruhlar, sabah birbirlerine bir günaydını bile kuru kuruya derler. Ben bunun onlarca örneğini biliyorum, varın siz hesap edin katsayısını.
Benim plaza aşkım THY'de staj yaparken 90 larda, asla bedensel kitle imha savaşına girmediğim, bir sevimli sex suratlı plaza kızı olan Nihal Hanımdı. Nihal hanım, plazada yanık vücuduyla, dizüstü eteğiyle, beyaz, şeffafe yakın gömleğiyle, gömleğinin içindeki şefkat ve gösteriş sembolleriyle tanınırdı, aslında plazada benzerlerinin arasında farkedilmezdi, ya onu dışarı çıkartmak, yada farkeden gözlerle bakmak zorundaydınız. Ne farkı vardı acaba tv'lerde, magazinlerde gördüklerimizden bilemiyordum. Nihal'ile çay, yemek ve kahvaltı sıralarında rastlaşırdık. Plazadan bile büyüktü.
Birgün, yemek sonrası bir çardakta, arkadaşlarından izole olmuş, tekbaşına oturuyordu. Adeta hayallerine fotomodellik yaparmış gibi. Adımlarımı seyrelttim, bu hareket vahşi hayvanların avlarına saldırı kararının yansımasıdır, bendede var. Bende nihale karşı daha çok şey vardı ama sigara yoktu. Sigara bitmişti, aynen Nihale olan aşkımın başlamadan bitmesi gibi. Aslında sigara kendime karşı acı itirafımın simgesi. Zira Nihalle kesin sevgili olacaktık, ve onunla olan arkadaşlığım boyunca Plaza Erkeği olmak zorunda olacaktım. Mesai saatlerinde ayrılacak, mesai bitiminde bitecektik.
mustafamehir@hotmail.com