Hayatın eğri büğrü çizgisi dediğimiz yolculukta pas tutar, nasır tutar, toz tutarız. Bu yüzden fazla "düz" ve "pürüzsüz" satıhların daha zor olduğu gibi "tuhaf" bir gerçekle karşı karşıya kalmak kaderimiz olur. Mesela bana sorun ki: Pilot olsan uçağını yeni yapılmış en son teknolojiyle bürülü bir piste mi yada 10,000 iniş gerçekleştirilmiş bir piste mi indirmeyi tercih edersin diye, benim ibre 10,000'i vurur. Çünkü bizim tecrübeli pist deriz ya; oturmuştur, evcilleşmiştir, ahbaplaşmıştır, tanıdıklaşmış hatta dost olmuştur uçağıma. Ben onun huyunu suyunu bilirim, o ise benim tarzımı bilir, beklentimi bilir, haddime tölerans gösterecek kadar yakınlaşmıştır.
Yeni bir nesil ile karşı karşıyayız. Gözlerinde hırs, diplomalarında derece, sosyal ağlarında sınırsızlık ve eskiye tepkime dediğimiz bir güven unsuru içindeler. Yazılı kuralları, prosedürleri, durum senaryoları ve geçmiş kötüdür ilelebet prensiplerine sahipler. Tecrübeye önyargı besliyorlar. TEORİK'ler kısaca.
Bendeniz bu TEORİK'leri aliminyum çubuklara benzetiyorum. Özağırlıkları demirden daha düşük, hafifler ama kırılganlar. Pahallı ama kullan at tarzı fiziksel özellikler taşıyorlar.
Olaki bir mevkiye geldiklerinde gösterdikleri uygulama şerikleri, sadece tutmuş uygulamaların, yada denenmişlerin çeşitlemesinden ibaret. Tamamı kitaptan, tamamı internetten, tamamı dersten. Yani özgün özellikler araki bulasın, bekle ki gelesin, bak ki göresin.
Aslında sözü uzatmaya gerek yok, sen o aliminyum halinle demir çubukla çarpışmayı düşünür durursun. Fazla söze hacet olmuyor bu durumda,